Yılbaşı

ACISIYLA tatlısıyla bir yılı daha geride bıraktık. Yani yolun sonuna bir yıl daha yaklaştık demektir. Yeni cevherler yumurtlamaya çalışmayacağım. Zira her  yılbaşı arifesinde, aklım hep 31.12.2001’de geçen bazı  olaylara takılıp duruyor. Hele bir tanesi var ki!..
Neyse oturup kalkıp “fincancı katırları”na dua etsinler.
Ben hoşgörünüze sığınıp, şeytana uymayarak, geçen yılki
NARDUGAN BAYRAMI başlıklı yazımdan birkaç alıntı ile yeni yıla merhaba diyeceğim.

Dünyaca ünlü Sümerolog MUAZZEZ İLMİYE ÇIĞ hocamız ne demiş yılbaşı konusunda:
“Türklerin, tek Tanrılı dinlere girmesinden önceki inançlarına göre, yeryüzünün tam ortasında bir Akçam ağacı bulunuyor. Buna hayat ağacı diyorlar. Bu ağacı, motif olarak bizim bütün halı, kilim ve işlemelerimizde görebiliriz.
Türklerde güneş çok önemli. İnançlarına göre gecelerin kısalıp gündüzlerin uzamaya başladığı aralık ayında gece gündüzle savaşıyor. Uzun bir savaştan sonra gün geceyi yenerek zafer kazanıyor. İşte bu güneşin zaferini, yeniden doğuşu, Türkler büyük şenliklerle Akçam ağacı altında kutluyorlar.
Güneşin yeniden doğuşu, bir yeni doğum olarak algılanıyor.
Bayramın adı: NARDUGAN  (nar:güneş, tugan-dugan:doğan) Doğan Güneş.
Güneşi geri verdi diye Tanrı Ülgen’e dualar ediyorlar. Duaları Tanrı’ya gitsin diye ağacın altına hediyeler koyuyorlar, dallarına bantlar bağlayarak o yıl için dilekler diliyorlar Tanrı’dan. Bu bayram için, evler temizleniyor. Güzel giysiler giyiliyor. Ağacın etrafında şarkılar söyleyip oyunlar oynuyorlar. Yaşlılar, büyük babalar, nineler ziyaret ediliyor, aileler bir araya gelerek birlikte yiyip içiyorlar. Yedikleri yaş ve kuru meyveler, özel yemek ve şekerleme. Bayram aile ve dostlar bir araya gelerek kutlanırsa ömür çoğalır, uğur gelirmiş. Akçam ağacı yalnız Orta Asya’da yetişiyormuş. Filistin’de bu ağacı bilmezlermiş, bu yüzden olayın Türklerden Hıristiyanlara geçtiği, Hunların Avrupa’ya gelişlerinden sonra onlardan görerek aldıkları söyleniyor. İsa’nın doğumu ile hiç ilgisi yok. Güneşin yeniden doğuşu…
Benim yorumum değişmedi, geçen yıldan aynen nakil:
Noel sözcüğünün,” no-nolo: yeni” ve” hel-helios: güneş”, (Yeni Güneş) sözcüklerinden geldiğini dikkate alırsak, tüm dünya için bir asgari müşterek oluşuyor.
Kaynağı ne olursa olsun, dünyadaki tüm insanların aynı anda ortak bir  sevinci paylaşabilmeleri, bu kaynayan dünya için bulunmaz bir ümit ışığıdır.

CENAZELERİ BEKLEMEYİN diyor AJDA PEKKAN, Hürriyet’in Pazar ekindeki köşesinde:
“Bırakın dinî motifler yüklemeyi bir kenara, yeni bir yıla başlamak bile başlı başına bir heyecan değil mi? Özel günlerin kıymetini bilmemiz gerek. SADECE  CENAZELER MİDİR özel günler? Sadece cenazelerde mi bir araya geleceğiz sevdiklerimizle? Yılbaşı, bayramlar bunun için en güzel fırsat değil mi?
Yeni bir yıla başlarken sevdiklerinize sarılın. Bir araya gelmek için cenazeleri beklemeyin.
Allah kimseyi sevdiklerinden ayırmasın.”
Ajda kardeşime gönülden katılıyorum. Babası Rıdvan Amca, babamın görev arkadaşıydı. O dönemde henüz bekârdı ve elbette Ajda daha dünyada yoktu.  Mersin’de, annemin hazırladığı mantılara beraber az kaşık sallamadık. Bu vesileyle, kaybettiklerimize rahmet diliyorum, nur içinde yatsınlar.

YENİ YILDA CÜMLENİZE SAĞLIK VE HUZUR DİLERİM.
HAMİŞ:
1. Aralık sayımızda yayımlanan “HAYVAN SEVGİSİ”  başlıklı yazımın  finalini süslemesi için, düzinelerle fotoğraf arasından  seçtiğim HUSKY resmi, benim naçiz elektronik kültürümü aşan teknik nedenlerle değiştirildi. Orada görülen mahlûk, maalesef tanıtmak istediğim HUSKY’nin en kötü görüntüsüdür.
Merak edenlere seçtiğim HUSKY’yi birebir ulaştırmaya çalışacağım, başka çarem yok. Üzgünüm, bağışlayın.
2. Hayvan muhabbetini çok uzattığımı düşünenler olabilir ama, son olarak  aşağıdaki linki tıklamanızı tavsiye ederek, bu konuya nokta koyacağım.

www.wimp.com/lioncubs

Yorum yazın