Taşınmazların kısmi bölünme ile şirket dışına çıkarılması
TAM mükellef sermaye şirketlerinin; aktiflerindeki taşınmazları, iştirak hisselerini ve üretim veya hizmet işletmelerini kısmi bölünmeye konu etmeleri Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19/3-b Maddesine göre mümkündür. Yazımızda, bunlardan sadece taşınmazların durumu ele alınmıştır.
Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nin bölünme ile ilgili bölümünde taşınmaz tanımı yer almamaktadır. Bununla birlikte, taşınmaz satış kazancı istisnası ile ilgili bölümdeki açıklamalardan faydalanılabilir. Buna göre, kurum adına tapuya tescil edilmiş olan Türk Medeni Kanunu’na göre; arazi, tapu siciline ayrı sayfaya kaydedilen bağımsız ve sürekli haklar, kat mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağımsız bölümler taşınmaz kapsamında kısmi bölünmeye konu olabilecektir.
Kısmi bölünme işleminde, aktife kayıtlı taşınmazlar bilançodaki kayıtlı değerleri üzerinden mevcut veya yeni kurulacak bir tam mükellef sermaye şirketine ayni sermaye olarak devredilmektedir. Bölünen şirket, bu suretle aktifinden çıkan taşınmazlar yerine taşınmazların devredildiği şirketin hisselerine sahip olmaktadır. Bununla birlikte; devredilen varlıklara karşılık edinilen devralan şirket hisseleri, sermaye azaltımı yoluyla doğrudan (taşınmazları devreden şirketin) ortaklarına da verilebilir. Eğer, bu son belirtilen şekilde işlem yapılacaksa, bu durumda taşınmaza ait borç varsa (örneğin, taşınmaz alımında kullanılan banka kredisi) bunun da taşınmazla birlikte kısmi bölünmede devri zorunludur.
Bölünen şirketin ortaklarına, taşınmazın devredildiği şirketin hisselerinin sermaye azaltımı yoluyla verilmesi halinde, bu hisselerinin iktisap (edinilme) tarihi olarak bu yeni hisselerin verilmesine neden olan bölünen şirketin hisselerinin iktisap edildiği tarih esas alınacaktır. Bu durumda da; gerek gelir vergisi ve gerekse kurumlar vergisi açısından önem taşıyan 2 yıllık elde ya da aktifte tutma süresi kesintiye uğramamış olacaktır. Örneğin, A şirketinin kısmi bölünme yoluyla taşınmazını B şirketine ayni sermaye olarak devretmesi karşılığında, bu şirketin hisselerini sermaye azaltımı yoluyla (A şirketinin) ortakları gerçek kişi C ve D’ye verdiğini kabul edelim. C ve D’nin A şirketinin hisselerini elde tutma süreleri 2 yılı geçmişse, bu yeni hisseleri yani B şirketinin hisselerini satmaları halinde doğan kazanç gelir vergisine tabi olmayacaktır.
Bölünmeye konu taşınmazlar birikmiş amortismanlarıyla birlikte devredilecektir. Öte yandan, devralan şirkette amortismana tabi taşınmazların bakiye değerleri üzerinden kalan amortisman süreleri dikkate alınarak amortisman ayrılmaya devam edilecektir.
Tam mükellef kurumların en az iki yıl aktifinde tuttuğu taşınmazların satışından doğan kazançların % 75’i belli şartlarla kurumlar vergisinden istisnadır. Kısmi bölünme yoluyla taşınmazı devir alan kurumda taşınmazın 2 yıl aktifte tutma süresinin hesabında bölünme öncesi kurumda geçen süre de dikkate alınacaktır. Bu açıdan da bir hak kaybı söz konusu değildir.
Kısmi bölünme Kurumlar Vergisi Kanununa uygun olarak gerçekleştirilirse bölünme işlemine bağlı karlar hesaplanmaz ve vergilendirilmez.
Öte yandan, Kurumlar Vergisi Kanunu’na uygun olarak gerçekleştirilen bölünmeler; KDV Kanunu’nun 17/4-c Maddesine göre KDV’den, Harçlar Kanunu’nun 123. Maddesine göre Harçlardan, Damga Vergisi Kanunu ekindeki 2 sayılı Tablonun IV-17 bölümü gereğince Damga Vergisi’nden, Gider Vergileri Kanunu’nun 29/s Maddesine göre Banka Sigorta Muameleleri Vergisi’nden istisnadır.
Kısmi bölünme ile ilgili olarak vergi idaresi özelgeleri ile Kanun ve genel tebliğde yer almayan bazı ilave şartların aranıldığı görülmektedir. Bu nedenle işlemlerden önce konunun bu açıdan da değerlendirilerek uygulamaya buna göre geçilmesi yerinde olacaktır.