Tarihten bir yaprak
BUNDAN on yıl önce danışmanlık yaptığım kuruluşta sigortacı dostum Mehmet Bürge elinde kalın bir dergi ile odama gelerek “üstat, siz bu tür yayınları seversiniz lütfen şuna bir göz atın“ diyerek Anadolu Sigorta tarafından kendi şirket ve acenteleri için bastığı bir dergiyi masama bıraktı.
Öğlen yemeğinden sonra kuşe kağıda basılı derginin her sayfasını dikkatle okudum. Gerek sigorta sektörünü gerekse kendi gruplarına ilişkin gelişmeleri içeren inceleme ve araştırma yazılarının yanında Anadolu Sigorta’nın tarihsel geçmişini anlatan güzel bir çalışma da vardı. Dergiyi hazırlayan ve emeği geçenleri kutlamak isterim.
Bu köşede daha önce de yazmıştım; uzun yıllardır sigortacılıkla ilgili tarihsel öneme haiz Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerine ait belge ve poliçeleri topluyorum. Bu uğraşım nedeniyle Anadolu Sigorta’nın tarihsel geçmişini anlatan inceleme yazısı daha çok dikkatimi çekti.
Bu yazıda, Anadolu Sigorta’nın kuruluşundan bugünlere kadar geçen süreçte Türk sigorta sektöründeki konumu, büyük hasarlar, ünlü sigortalılar ve Türk siyasetinde ve ekonomisindeki önemli isimler “Tarihten Bir Yaprak” başlığı ile anlatılıyor. Özellikle Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı yapmış olan İdare Meclisi Reisi Celal Bayar’ın imzaladığı bazı belgelere de yer verilmiş. Bu inceleme yazısı yalnızca bu sayıya mı ait yoksa bu bir yazı dizisi mi onu öğrenemedim.
Ulusal sigortacılığımızda bir öncü ve ekol olan Anadolu Sigorta’nın tarihsel çizgisi bakımından yeni kuşaklara aktarabileceği o kadar çok bilgi ve belgeleri var ki… Eğer bu yazı bir dizi değilse sigortacılığın kilometre taşı olan şirket için bu sayıdaki anlatım sanki eksik ve belgelerden yoksun kalmış gibi… Acaba şu anda iki üç kişinin koleksiyonunda olan ve sigortacılığımız için önem taşıyan tarihsel belgeler bu büyük kuruluşta var mıdır diye de düşünmeden edemedim.
Akşam eve gidince arşivime şöyle bir göz attım, biraz araştırınca 1 Nisan 1925 tarihinde İş Bankası öncülüğünde kurulan Anadolu Sigorta’nın 1927, 1928 ve 1929 yılı faaliyet raporlarını gördüm. Arap alfabesi ile yazılmış olan 1927 ve 1928 raporlarından üretim detayları ve gelişmelerden bilgi sahibi olamadım. Ancak Latin alfabesine geçildikten sonra 1929 yılı faaliyet raporundan Türk sigortacılığındaki ilk ama önemli adımları görmemiz mümkün.
Örneğin mükerrer sigorta hakkındaki kanun gereği Milli Reasürans T.A.Ş.’ye o yıl tekel hakkı verilmiş. Dünyanın yaşadığı en büyük ekonomik buhran bu yıl başlamış. Serbest olarak verilen poliçe fiyatları (primler) tarifelere bağlanmış ve özel risklere ait poliçelerin tarife komitelerinden geçirilmesi zorunluluğu getirilerek fiyat eşitliği sağlanmış.
Şirket, 500.000 TL sermayesi ile 1929 yılında 1.307.894 TL’lik üretim yapıyor ve 66.509 TL net kar elde ediyor. Peki 77 yıl önce yönetimde (idare meclisinde) kimler vardı: Reis: Mahmut Celal Beyefendi, İktisat vekili sabıkı ve Türkiye İş Bankası Umumi Müdürü , İkinci Reis: Fuat Beyefendi Rize Mebusu ve Türkiye Teyyare Cemiyeti Reisi, Mahmut Beyefendi: Siirt Mebusu ve Türkiye İş Bankası Meclisi İdare Reisi, Salih Beyefendi: Yozgat Mebusu, Hakkı Şinasi Paşa: Cumhuriyet Halk Fırkası Müfettişi ve İstanbul Mebusu, Edip Servet
Beyefendi: İstanbul Mebusu, Osmanzade Hamdi Beyfendi: İzmir mebusu, Kazım Şefik Beyefendi: Türkiye İş Bankası Memurin Müdürü, Sakizade Kemal Beyefendi: Tüccar, Müdür: Rabbani Fehmi Bey, Fen Müşaviri: M.Antuvan Piyo, Ahmet Vefik Bey.
Yapılan üretimin kaç adet poliçeye dayandığını rapordan öğrenemedim. Poliçe sayısını gündeme getirmemdeki amaç o yıllarda düzenlenen poliçelerin birer tablo niteliğinde ve nerede ise hattat kadar yetenekli yazıcılar tarafından yazılmasıdır. Bazı branşlarda ise daktilo ile yazılan poliçeler Arap alfabesinin kullanıldığı dönemde genellikle Fransızca yazılmakta ve ayrıca özel klozlar da konulmaktadır.
Aslında emeğin ve göz nurunun eseri olan tablo güzelliğindeki sigorta poliçeleri ve kaybolup gitme ihtimali olan yüzlerce belgeye simge niteliğindeki şirketlerimizden birinin sahip çıkmasını çok isterdim. Bu tarihsel değerler ile şu ana kadar kimse ilgilenmedi. Belli mi olur biz kendi tarihimize ve geçmişimize sahip çıkamıyorsak evrensel kültüre inanan yabancı birileri gelip bu değerlerimize sahip çıkabilir!