“Sosyodirek”

1980’LERDEN bugünlere epey bir değişim geçirdi ülke ve toplum. 1980’lerde birçok ürün ve hizmeti tek ya da sayılı sağlayıcıdan almak zorunda kalan bireyler bugün sonsuz sağlayıcı ile karşı karşıya. Eskiden bir bilene yönlendirdiği ya da kitaplara başvurduğu soruların tüm yanıtları bir tuş uzaklığında, üstelik 24 saat / 365 gün.
Sadece sağlayıcılar mı arttı bu dönemde? Her gelir grubuna hitap eden ve her kesitte yüzlerce çeşit ürün piyasada günümüzde. Eskiden ancak gidip galeride ya da mağazada görebildiğiniz ürünleri şimdi oturduğunuz yerden en ince detayına kadar inceliyor, hatta bu sayede belki birçok hatalı satın almadan da kurtarıyorsunuz kendinizi.
Gitmek istediğin şehir, görmek istediğin müze, gezmek istediğin park anında elindeki telefonda, üstelik oraya senden önce giden başkalarının yorum ve düşünceleri de cabası.
Teorik olarak tüm eğlenceni, beslenmeni, bankacılık ve yatırım işlemlerini, giyim & kuşamını ve neredeyse tüm diğer satın almalarını oturduğun yerden yapman olası.
Bilmediğin bir adrese nasıl gideceğini, hafta sonu hava durumunu, ülkendeki ve dünyadaki gelişmeleri elindeki akıllı cihazdan öğrenip aynı cihazda istediğin TV kanalını ya da kaçırdığın dizi bölümünü de izleyebilirsin.
Dahası ne kadar sağlıklı bir “sosyalleşme” olduğu hala tartışılıyor olsa da eski ve/veya uzaktaki tanıdıkların ile sanal platformlarda bir araya gelip onlarla ve hatta tanımadığın başka insanlarla belirli konularda görüş alışverişi de yapman olası.
Durum böyle olunca insanlar hemcinsleri ile geçirebilecekleri zamanlardan kısıp bu artan zamanı akıllı cihazları ile geçiriyorlar. Bu cihazların nitelik ve performansları arttığı ölçüde de mekan bağımlılığından kurtulup her yerde / her zaman şeklinde bir ilişki kurup bu cihazlar ile yaşamaya başlıyorlar.
Tarih boyunca ailesi, vatanı, milleti, serveti, geleceği için savaş veren insanoğlu şimdilerde belki de hepsinden belli ölçüde feragat edip öncelikli olarak iletişim özgürlüğü için uğraşıyor. Bu özgürlük sayesinde belki çok daha özerk, güncel ve kendine yeter oluyor birey ama birçok insani değerlerini riske atıp yaşamın farklı fırsat ve güzelliklerini de göz ardı ediyor.
Sosyalleşeceğim, güncel olacağım, habersiz kalmayacağım, onu bunu izleyeceğim diye tüm boş zamanını bu ortamlarda geçiren insan yalnızlaşıyor büyük ölçüde, içine kapanıyor, nesnel doğrular ve değerlerden uzaklaşıp öznelliğine hapsoluyor çokça.
Tabii sosyal medya ve internet sitelerinin beraberinde getirdiği yanılma, yanıltma, tuzağa düşürme, yanlış yönlendirme gibi olumsuz etkileri de oluyor bu bağımlılığın.
Bunun yanında dikkatin tamamen bu cihazlara yönelmesi sonucu ortaya çıkan trafik kazaları, evde yaşanan kazalar gibi daha vahim sonuçlar da oluyor…
…İlk kez 1980’lerde bir seçim sürecinde kullanılmıştı “Ortadirek” kelimesi. Sabit gelirli, kıt kanaat geçinen ya da geçim sıkıntısı çeken, toplumun büyük çoğunluğunu oluşturan kitle için kullanılmıştı. Daha sonra epey kalıcı bir konum edindi kendine bu kelime. Her ne kadar son yıllarda eski fiyakasında olmasa da yine de toplumu tanımlamada en geniş kapsama sahip kelimelerden biri bu kelime.
Şimdilerde başka bir toplumsal katman oluşuyor, yeni ve çok güçlü bir direk, akıllı cihaz ile sosyalleşen ya da öyle yaptığını düşünen bu katmana sosyodirek diyeceğim izninizle.
Yaşamları yönlendiren, içerik getiren, mal ve hizmet sağlayan, işlerin uzaktan yapılmasına olanak tanıyan, merak gideren bu yeni ortamlar artık çoğumuzun vazgeçilmezi durumunda; eksisiyle/artısıyla bu yeni durumu kabullenmek durumundayız. Bu kabullenme sadece gündelik yaşamlar veya bireysel ilişkilerde değil, ticari ilişkilerde, iş modellerinde, gelecek planlarında, ekonomik ve siyasi hedeflerde de olmalı çünkü bu kitle öngörülemeyecek şekilde genişliyor ve güçleniyor.
Belki “Benim sosyodireğim” diye nutuklar atılmayacak bir yerlerde ama her aklı başında insan bu kitlenin farkında ve er ya da geç bu büyük grubun yaşam biçimleri ve beklentileri ülke gündeminin ön sıralarında yer alacak.
Görüşmek üzere…

Yorum yazın