Solda rahatlama

KİMSEYİ yanıltmış olmayayım, siyasi ya da ideolojik bir rahatlama değil! Yine bildiğiniz trafik durumları. Birkaç şeritli bir yolda en sağ şeritten “Alonso” hamleleri ile önce ortaya, sonra da sinsice en sola geçip birden dünyanın en gamsız insanları haline dönüşen sürücüler kastettiğim. Kısa vadeli öncelikli hedefine ulaştıktan sonra ne kadar temel gereksinimi varsa bunları gidermeye başlayan, ne kadar e-mail ve SMS’i varsa kendine tahsisli o yolda bunları halletmeye çalışan, hatta önüne bakmadan yanındaki veya arka koltuktakiler ile göz teması kurarak sosyalleşenler.

Bu kişiler hafif erken emekli gibi. Ev – iş hattını yaşam olarak düşünürsek evinden mahallesini terk edene kadar çocuk, anayola ulaşana kadar genç, anayolda sağda yetişkin, en sola geçene kadar olgun; en sola geçtikten sonra da emekli gibi. Solu bankete dayadıktan sonra bulmaca çözmece, kahveye gitmece, balık tutmaca filan gibi direksiyon sallamaca…

Çok mu erken dolduruyoruz RAM’leri, ya da çok kısa vadeli ve gerçekleşebilir hedefler mi koyuyoruz bilemiyorum. Koyduğumuz hedeflerin doğruluğu tartışıladursun diğer taraftan da hedeflerimize ulaşırken o kadar bencil, arsız ve düşüncesiziz ki kimseyi, hiçbir kuralı ve düzeni de umursamıyoruz. “O şerit benim ve istediğim anda oraya kurulacağım.”

Yaşam bir işbirliği, ortak bir alan, paylaşımlı bir görev dağılımı bu anlamda. Bir yerden giriyorsun bu çarkın içine, görevini yapıyorsun ve sonra sıranı yeni birisi devralıyor. Tıpkı trafik gibi. O yollar, o kavşaklar, o geçitler, o ışıklar orada bir süreliğine bulunan geçici kullanıcılar için. O yolların bir yerinden girip başka bir yerinden çıkan imece işçileri için. O yollar ki her yeni karar, her yeni eylemde de sahnedeki diğer oyuncular ile zorunlu etkileşimde bulunulan.

Yolunda ya da bizzat kendi yaşamının özelinde çok doğal ki sana göre baş oyuncu sensin ve zaten oyunun çoğu kuralı da bu gerçeğe göre belirlenmiş durumda ama çoğunluğun atladığı şu ki bu milyonlarca, milyarlarca kişinin aynı anda, bazen aynı yerlerde ama iyi ya da kötü davranışlar ile, doğru ya da yanlış kararlar ile bir başkasını etkilediği bir oyun. Kişisel performansımız ne olursa olsun sahnede uyum ve bütünlük gerekiyor, belki de binlerce yıldan beri.

YOLDA RAHATLAMA

Trafikte aynı hassasiyetim devam ediyor ve edecek iken bu arada kendi yolumda önemli bir dönemeçteyim, sol şeride geçtim, gözüm yol ve aynalarda ve diğer sürücüleri rahatsız etmeden paylaşım durumundayım.

Öncelikle sizler bu yazıyı okuduktan kısa bir süre sonra 49’dan 50’ye dönüyor olacağım. Ama elli olmadan kısa süre önce hem kızımın üniversite mezuniyetini, hem de emekliliğimi görmüş olacağım.

Lise yıllarımda biraz da matematik sevgimle hep şu hesabı yapardım: “8’in karesinde doğdum; 6’nın karesi kadar yaşadığımda sene 2000 olacak; 2000’in üstüne 8+6’yı eklediğimde de yarım asırlık olacağım.” Kızım olduktan sonra bu kez tüm hesaplarım ona göre değişti: “O liseyi ya da üniversiteyi bitirdiğinde, evlendiğinde vs. ben kaç yaşında olacağım?”

O şimdi üniversite mezunu ve kısa süre sonra çalışma yaşamına atılmış olacak. Birkaç gün sonra kep ve pelerinli görüntüsü karşısında hiç utanmadan, saklamadan ağlıyor olacağım. 1999’un sıcak bir eylül günü başlayan eğitim süreci; 15 yıl boyunca hep renkli, hep başarılı, hep yapıcı bir öğrenim. Ve şimdi kendi yaşamının en güzel başlangıçlarından birinde, mutlu ol, kendin ol ve öyle kal güzel kızım!

Kim ne derse desin bir rahatlık, rahatlık olmasa da geçici bir boşluk duygusu uyandırıyor bu durum; “Peki ben şimdi ne yapacağım?” diye soruyor insan. Öte yandan henüz birçok yeni hedef koyacak, bunlara koşacak kadar da deneyim ve zaman da var. Hatta belki daha bilinçli ve hızlı bir şekilde.

Hepimizin yaşamında dönüm noktaları var, kimi planlı kimi haince denebilecek kadar beklenmedik; kimi uzun soluklu, kimi şerit değiştirme kadar ömürlü. Sanıyorum en önemlisi ve önceliklisi her dönemeçte yolda kalabilmek ve diğer sürücüleri tehlikeye atmadan yola devam edebilmek.

Görüşmek üzere…

 

Yorum yazın