Sigortacı Argiri Kukulamati

GEÇENLERDE bir arkadaşım internet üzerinden bir elektronik posta göndermişti. Başlığı şöyleydi “ İstanbullu olmak ne demek?” İstanbul’da yaşayan birinin gerçekten İstanbullu olup olmadığını anlamak için bazı sorular soruluyor… Ne kadar yerinde sorular… Bu yazıdan kısa bir paragrafı sizler ile paylaşmak isterim…

“Öncelikle, Yani-Taki-Aleko-Yasef-Dikran-Anastas-Rober-Akabi-Raşel-Serkiz-Koço Bedros, Jirayr vs. gibi ekalliyet dediğimiz İstanbul yerlisinden arkadaşları olmamış, onlarla kahvede, maçta tavernalarda, okullarda, beraberce ağlayıp gülmemiş iseniz, eğer anneniz sizi bebekken Bankalar Caddesi’nin başındaki doktor (lavanten) Fakoçelli’ye götürmemiş ise, ilk gençlik yıllarının sıkıntısı ile saç kıran için Kolsuz Agop’a gitmemiş iseniz siz İSTANBULLU sayılmazsınız.”

Gerçekten de İstanbul yalnızca bir kent adı değildir. İstanbul bir yaşamdır, aşktır, uzaktan bile olsa sevmektir. İstanbul imparatorlukların başkentidir. İstanbul dünyanın en eski metropolüdür. Adı üstünde “Constantino polis” 600 yıllık Osmanlı İmparatorluğu dahil bugüne kadar taşrada birisi İstanbullu olduğunu söylediğinde ona saygın bir gözle bakılırdı. Çünkü payitaht (başkent) şehriydi İstanbul…

İşte bu sevda kentinin öylesine renkli insanları öylesine gizemli yapıları vardır ki yıllarca o insanların yanında olursunuz yapıların önünden geçersiniz ama fark etmezsiniz. Öyle değerli has İstanbullular vardır ki onları tanıyana kadar İstanbul’un güzelliğini, coşkusunu, yeme içme kültürünü, insana, komşuya, olan güveni ve karşılıklı dostluğu fark edemezsiniz. Çünkü İstanbul’u İstanbul yapan o insanlar ve o gizemli yapılarıdır. Yapıları sonraya bırakıp size yanıbaşınızda olup da yıllarca fark edemediğimiz o değerli insanlardan birini anlatmaya çalışacağım…

Uzun yıllar önce sigorta sektöründe şirketler el değiştiriyor, finans sektörünün popüler grupları tek tek sigorta şirketi satın alıyordu… Bizim grup da eski şirketlerden birini almış biz de yeniden yapılanıyoruz. Grup kendi politikalarına uygun personel istihdam ederken acente yapısı değişiyor gidenler gidiyor gelenler farklı bir anlayışla şirkete yeni değerler katmaya çalışıyordu. Bu yoğun tempo içinde çalışırken bulunduğumuz hasar departmanının karşısında bulunan müşteri kabul bölümünde her gün aynı kişiyi görüyordum…

Eski uzun bir palto giyiyordu. Boynunda griye çalan ve yerlere kadar uzanan bir atkısı vardı. Uzun boyu, atkısı, uzun paltosu dramatik bir film karakterini andırıyordu. Kirli sakallarının arasından yüzüne ilk baktığınızda yeşil kocaman gözleri etrafa adeta hüzün yayıyordu. Aradan üç ay geçmesine karşın kendisi ile tek kelime konuşmamıştık. Bir gün odamın kapısı açıldı bu ilginç film karakteri içeri girdi. Doğrudan masamın yanındaki koltuğa oturdu “Merhaba” dedi… Çok ilginç, gözlerindeki hüzün aynen sesinde de vardı… ”Merhaba buyrun nasıl yardımcı olabilirim?” dedim…Önce kendini tanıttı: “ben Argiri Kukulamati, prodüktörüm, sigortacıyım…” Bir an için duraksadığımı görünce “ben leblebici değilim üç kuşaktır sigortacıyım” dedi. Gülümsedim, hayat tecrübemden dolayı dobra insanlara hep inanmışımdır. Eveeeet dedim içimden işte dobra bir adam işte gerçek bir sigortacı….

Fiziki yapısı giysileri davranışları bizi yanlış etkilemiş olabilir ama Argiri Kukulamati o günden sonra bizim departmanımızın ayrılmaz bir parçası oldu… Nerede duracağını, nerede konuşacağını, takip ettiği sigortalılarının haklarını nasıl koruyacağını o kadar dengeli ilişkiler ile götürdü ki bizim departmanımız ona hep hayran olduk, saygı duyduk, kendimizden bildik.

Hani o önünden geçtiğimiz görkemli ve gizemli İstanbul yapıları varya işte Argiri Kukulamati önünden yıllarca geçtiğimiz ve farkında olmadığımız o yapılardan biri gibiydi. Ama biz onu çabuk fark ettik ondan İstanbullu olmayı da öğrendik, dostluğu da vefayı da öğrendik. Bir gün gözlerindeki ve sesindeki hüznün sebebini öğrendiğimde dedim ki, hayat neden bazıları için bu kadar acımasız ve hüzün yüklü oluyor.

Yeni öğrendim (leblebici değil) gerçek sigortacı Argiri Kukulamati hasta ve yalnız… Bu güzel İstanbul Beyefendisi eski dostlardan bir ses bir tebessüm bekliyor…

 

Yorum yazın