Bangaça hayali
BİR kışı daha tamamlamış bulunuyoruz. Çok sıkı bir kış olmadıysa da yine kış kıştır.
Bir taraftan boğazdaki erguvanlar yaprağa dönerken, bizde de yaz hayalleri filizlenmeye başladı. Şimdiden bir gün gelir bir Tirhandil’in yekesine otururum umuduyla “ahh Bodrum” diyerek iç çekmekteyiz.
Şimdi Akdeniz’in Ege’yle buluştuğu sular, hiç olmadığı kadar sessiz; sanki Poseidon’la İlayda el ele tutuşmuşlar bizleri bekliyor.
Birisi, eski Yunan’da denizlerin tanrısı. Güç bakımından Zeus’tan sonra geliyor. Diğeri, eski Türklerin su perisi. İkisi de suyla bütünleşmiş. Bizler iki ulus olarak başarmakta biraz zorlansak da, onlar çoktan dostluğu kurmuşlar bile… Akdeniz ve Ege’nin birbirine karıştığı bu sularda; Bahr-i Sefid’de bizleri ağırlıyorlar.
Akdeniz; eskinin deyişiyle Bahr-i Sefid, dünya denizciliğinin beşiği olmuş. En güzel, en görkemli, en denizci tekneler buralarda yapılmış.
Akdeniz’in bilinen en eski yerel tekneleri Tirhandil, Gulet ve Aynakıç.
Her üç tekne tipine Gulet dendiği görülmekle birlikte, aslında her üçü birbirlerinden oldukça farklı.
Gulet, brikten, (brigantine) küçük, iki direkli, pruvası kabasorta armalı bir tür uskuna. Fransızların “Goulette” dedikleri, Yunanlı yapımcılardan bize intikal etmiş “Barco”ların şekil değiştirmiş bir kopyası.
Fransızca sözlükte, “Bir çeşit deniz kırlangıcına verilen ad” olarak tanımlanan goulette’nin İngilizce karşılığı, “Schooner”, Yunancası “Skuner”, Türkçesi ise “Uskuna”.
Uskuna ile gulet sanki birer farklı tekne türüymüş gibi algılanıyorlarsa da aslında aynı tip tekneler. Hem askeri amaçlı, hem de ticari amaçlı olarak tarih boyunca kullanılmışlar.
Kısacası uskuna ile guletler aslında aynı tip tekneler.
Guletlerin kökeni antik çağlara kadar uzanıyor. Orijinlerinde tirhandiller yatıyor.
Günümüzde dalışla bütünleşen Mavi Yolculukların sihirli teknesi olarak tanınıyorlar. Çeşitli boylarda yapılan ve eskiden sadece yelken gücüyle hareket eden guletler, bugün motorla takviye edilmiş.
Bu teknelerin en büyük özelliği, kıç tarafının yuvarlak olarak dönmesi.
Tüm dünyanın beğenisini kazanmış bulunan Bodrum guletleri, geniş kıç güvertesi, bangaça olarak adlandırılan güneşlenme yeri, geniş ve yüksek kabinleri ile Mavi Yolculuk yapmaya en uygun tekneler arasında yer alıyor.
Benim de gönlümde yatan, şu anda bir Bodrum Gulet’inin bangaçasında yanlamak ve Orhan Veli’nin şiirinde söz ettiği hayali gerçekleştirerek rüzgâra yelken açabilmek…
Ne hoş, ey güzel Tanrım, ne hoş.
Maviliklerde sefer etmek
Bir sahilden çözülüp gitmek
Düşünceler gibi başıboş.
Açsam rüzgâra yelkenimi,
Dolaşsam ben de deniz deniz
Ve bir sabah vakti, kimsesiz
Bir limanda bulsam kendimi.
Bir limanda büyük ve beyaz…
Mercan adalarda bir liman…
Beyaz bulutların ardından
Gelse altın ışıklı bir yaz,
Doldursa içimi orada
Baygın kokusu iğdelerin,
Bilmese tadını kederin
Bu her âlemden uzak ada.
Konsa rüya dolu köşkümün
Çiçekli damına serçeler.
Renklerle çözülse geceler,
Nar bahçesinde geçse gün.