Performans için farklı bir ölçümleme yöntemi…

ÜNİVERSİTEDEKİ son sınıf öğrencilerimden birisi, “satış planlama ve operasyonları” adlı dersimin vize ödeviyle ilgili çalışmasında dikkatimi çeken çok güzel bir makale bulmuş ve ödev ekine koymuş. Makaleyi incelediğimde, sigorta şirketlerinin performansına yönelik, daha önce okuma şansı bulamadığım çok önemli bir çalışmaya şahit oldum. Belki çoğunuz biliyor, ama benim bilmediğim bir konu üzerinde yaklaşımlarımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Günümüzde yaşanan yoğun rekabet koşulları ve hızla tamamlanan teknolojik yenilenmeler, işletmeleri üretimden satışa bütün süreçlerinde iyileştirme yapmaya zorlamakta ve hatta ciddi kaynaklar ayırmalarına neden olmaktadır. Bununla beraber,  işletmelerin karşı karşıya kaldıkları en önemli sorunun da kaynaklarının planlanan şekilde harcanıp harcanmadığının belirlenmesidir. İşletmelerin kaynaklarını etkin kullanıp kullanmadıklarının tespit edilmesi, benzer girdileri kullanarak, benzer çıktılar elde eden işletmelerle karşılaştırılmaları sonucu gerçekleştirilmektedir. Sektör içi değerlendirmelerde; pazar konumlandırması ve büyüme hedefleri doğrultusunda işletmeler arasında yapılan karşılaştırmalar, işletmelerin etkinliklerinin belirlenebilmesi için performans ölçümünde önemli bir yol göstericidir. Hepinizin bildiği gibi, söz konusu karşılaştırmalar, aynı iş kolunda faaliyet gösteren işletmelere, güçlü ve zayıf taraflarını birbirleriyle kıyaslama olanağı vermektedir. Şirket performanslarının ölçümünde kullanılan karşılaştırma yöntemlerinin yanı sıra, verimlilik tanımlarına dayalı ölçümlemeyle de her bir şirket girdisinin ne ölçüde rasyonel kullanılıp kullanılmadığının ortaya çıkarılması sağlanmaktadır.
Yazımın girişinde bahsettiğim ve önemli bulduğum çalışmada, bu konuyu irdelemektedir. Bu yöntem, A. Charnes, W.W. Cooper ve E. Rhodes tarafından 1978 yılında yapılan bir çalışma ile ortaya çıkan ve karar birimleri arasındaki göreli etkinliği doğrusal programlama kullanarak ölçen bir yöntem olan “veri zarflama analizi”dir. VZA yönteminin adı, etkinlik sınırının üretim imkanları kümesindeki (belirli bir üretim fonksiyonu tarafından üretilmesi olası olan, etkin ya da etkin olmayan tüm girdi ve çıktı bileşimlerini içeren küme) en az bir noktadan geçmesi ve diğer tüm noktaların bu sınırın üzerinde olması ya da altında kalması özelliğinden yola çıkılarak verilmiştir. Çünkü matematik dilinde, bu türde bir sınırın bu noktaları “zarfladığı” söylenmektedir. (Cooper, Seidford ve Tone, 2000:3).
Benim dikkatimi çeken yanı ise;  2003 yılındaki döneme ait sigorta şirketlerinin satış performanslarının bu yöntemle değerlendirilmesi olmuştur. Sıklıkla oransal artış ve azalışların dikkate alınarak performans değerleme yorumlarının yapıldığı sigorta sektöründe, bu yöntemle değişik bir yaklaşımın getirilmesidir. Çalışmada prim üretimine göre mevcut pazar payının %80’inden fazlasını elinde bulunduran 12 sigorta şirketi dikkate alınmıştır. Bu değerlendirmede hayat sigortası branşı dışında faaliyet gösteren şirketlerin satış değerleri ve bu değerlere etki eden girdiler kullanılarak, birden fazla farklı ölçü birimlerine sahip çıktıyı dikkate alan bir yöntem kullanılmıştır. Örneğin, sigorta satışlarında girdi ve çıktı olabilecek çok sayıda veri arasından birbiriyle ilişkisi bulunan acente sayısı, sigorta işlemlerini gerçekleştiren banka şube sayısı ve çalışan sayısı girdi olarak, üretilen poliçe sayısı ve prim miktarı da çıktı olarak kullanılmıştır. Ayrıca, analizde kullanılacak veriler o dönemin (henüz satın almalar ve birleşmelerin olmadığı) şirketlerine ait olan özet veriler alınarak yapıldığı görülmektedir. Böylece, sigorta sektöründeki işletmelerden, değerlendirilmeye alınanlar arasından en yüksek etkinlik değerine sahip olanlar, diğer işletmelere referans olarak gösterilmiş ve göreli etkinliğin (tanımlanmış girdi ve çıktıların) ölçümünde ve gözlem kümesindeki en iyi işletmenin belirlenmesinde en yaygın olarak kullanılan bir yöntem olarak ortaya çıkmıştır. Bu yöntemin en büyük avantajı ise girdi ve çıktı sayılarının ve miktarlarının göreli etkinlik ölçümü için engel teşkil etmemesidir. Bu nedenle veri zarflama analizi ile sigorta sektöründeki her bir şirketin kendi faaliyet alanlarındaki avantaj veya dezavantajlarını, bir diğer şirketle karşılaştırabileceği geniş bir uygulama alanına sahip olabileceğini düşünmekteyim. Ayrıca çıkardığım bir diğer sonuç ise, 2003’te yapılan bu analizi, günümüze taşıdığımızda %90 güven aralığıyla doğru tahmin edildiğidir. Aradan geçen 13 yıl ve onca değişen koşula rağmen!

Yorum yazın