Kadınlara açık çağrı
Bitsin artık kadının kadına eziyeti! Birbirimizin yurdu olalım, kurdu değil!
Sakın bu başlığı görüp, otomatiğe bağlayıp hemen KASIDER Başkanı böyle bir başlık atar mıymış demeyin, beni yakın tanıyan herkes bilir ki her daim kadına destek ve kadın- erkek adaletinin savunucu neferi olmuşumdur, kimse alınmasın, isyanım genele, aksini söyleyen benimle görüşsün lütfen! Siz dostunuzun yurdu olabilirsiniz, peki ya dostunuz, arkadaşınız, tanıdıklarınız nasıl?
Kadın düşmanlığının adı mizojini’dir, kadınlara karşı duyulan antipati ve abartılı düşmanlıktır. Kadın düşmanlığı günümüzde değil, çok eski zamanlarda ortaya çıkmıştır. Antik Yunan mitolojisinde meşhur ateşi çalan Prometheus hikâyesinde ona ceza olarak verilen hediye eşi benzeri olmayan derecede kötü bir kadındır. Orta çağ Avrupa’sında kadınların cadılık ile suçlanarak yakılması, Orta Doğu’da kadınlara yönelik soykırım, mitolojilerde sürekli eşlerini aldatan ve öldüren hep kadınlar olarak lanse edilmiştir. Bu yüzden şu an içerisinde yaşadığımız dünyadaki kadın düşmanlığı binlerce yıldır temelleri atılan bir şeydir. Ama bu girizgâh kadının erkeğe bakışı için söylenen mitlerdir, oysa ben kadının kendisinden yani yine kadından gelen eziyetinden bahsetmek isterim ki, ben şu yaşıma kadar erkeğin erkeğe böyle bir eziyetine, çok istisnai kişisel husumetler veya karakteristik bozukluk durumları hariç olmak üzere, hiç şahit olmadım.
Her kadının en az bir kere aklından şu cümleler geçmiş midir;
Tamam kadında görüntü süper ama her yanı estetik doğal değil, Şekerim, ben o kadar estetik yaptırsam, dünya güzeli olurum. Nerede kaldı doğallık? Bir kadın çalışana kadın yönetici mi daha iyi ve sabırlı davranır erkek yönetici mi? Uzun yıllar görmediği biriyle karşılaştıktan sonra ilk yorumu “Ne biçim yaşlanmış ne kadar da kilo almış” diyen kadın mıdır adam mı?
Çalışan anneleri çocuklarıyla yeterince ilgilenmemekle suçlayan çalışmayan anneler midir, yoksa erkekler mi?
Çalışmayan anneleri tembellikle suçlayan çalışan anneler midir, yoksa erkekler mi?
Yüzüne iltifat edip arkasından söylemediğini bırakmayan kadın mıdır, erkek mi?
Sırf güzel diye başarılı olmasını hak görmediğimiz kadınlara bunu söyleyenler kimler acaba?
Bu sorular binlerce sıralanabilir, ama tüm kadınlar anladı beni, fazlasına gerek yok. Bunların sebebi çocukluğumuzdan beri eksik olan “değer/sizlik” duygusu. Erkek çocuklarla aynı haklara sahip olmadığını, yetiştirilme tarzında bile farklılıklar olduğunu hissederek büyür kız çocukları.
Ve hep bir estetik kaygısı vardır ve hep bir beğenilme, tasdik edilme, hep bir güzellik baskısı sanki üzerimizde.
Bir kadın için, kendini daha üstün hissettiği her kadın, çekiştirdiği her kadın, ona kendisini daha iyi hissettirecektir. Çünkü o daha değerlidir, böyle bir kıyas yolu ile kendi varlığını anlamlandırır. Kadın biraz mutlu olmaya görsün, onu olmadık biçimde aşağı çekmeye çalışan yine kadındır, biraz başarılı olsun ona kariyerinden vazgeçmesi gerektiğine dair tavsiyeleri yine kadın verir, beğenilen bir kadın görsün hemen ona farklı etiketler yapıştırıp yersiz yargılar ile aşağı yine bir kadın çeker. Çünkü hayatında hep bir değersizlik duygusu ile savaşan kadın, yanındaki kadını ezerek üste çıkmayı başarı görür.
Kıssadan hisse; anneler ve babalar çocuk yetiştirmek büyük bir meziyet gerektirir, tohumları sizler atarsınız, öğretmenler geliştirir, toplum pekiştirir. Hepimiz çok kıymetliyiz, biriciğiz, değerliyiz, bu böyle anlatılmalı tüm çocuklara. Derdimiz kendimiz ile ise içimizde çözüp toplumu buna alet etmeyelim, hele kadınları hiç. Çünkü onların derdi ve sorumluluğu, her gelişmeye ve güzelliğe rağmen, günümüzde halen zaten çok büyük. Birbirimizin ayağına sıkarak bir adım yol alamayız, hele ki erkek karşısında bu kadar adaletsiz bir dünyaya doğmuş olan kadının var olması için vermiş olduğu dış etkenlere karşı bunca savaşı varken, bir iç savaş da siz çıkartmayınız lütfen!