“Hedefimiz %100 sigortalılık oranına ulaşmak”
“%100 sigortalılık hedefimize ulaşmak için var gücümüzle çalışmaya devam ederken, sağladığımız güvenceyi genişletmek için Zorunlu Afet Sigortası ürünümüzü de vatandaşlarımızla buluşturacağımız için oldukça heyecanlıyız.”
Ülkemizin tarihine derin bir iz bırakan 17 Ağustos Marmara Depremi’nin, hepimiz için hem unutulmaz bir acı, hem de bir dönüm noktası olduğunu ifade eden DASK Koordinatörü Erdal Turgut, “17 Ağustos, deprem gerçeğiyle yüzleşmemiz ve daha güvenli bir gelecek için gerekli adımları atmamız gerektiğini bizlere öğretmiştir. Nitekim, DASK’ın 2000 yılında kurulmasındaki amaç da bu depremin ardından artan bilinç ile ülkemizin afetlere karşı finansal olarak güçlendirilmesidir. DASK’ın kuruluşundan bugüne geçen 24 yılda, Türkiye genelinde Zorunlu Deprem Sigortası poliçesi sayısı 11 milyonu aşarken, sigortalılık oranı yüzde 56’ya ulaşmıştır. %100 sigortalılık hedefimize ulaşmak için var gücümüzle çalışmaya devam ederken, sağladığımız güvenceyi genişletmek için Zorunlu Afet Sigortası ürünümüzü de vatandaşlarımızla buluşturacağımız için oldukça heyecanlıyız. DASK olarak, vatandaşlarımıza sağladığımız finansal güvenceyi güçlendirmek amacıyla 2020 yılında 25 milyar lira olan ödeme kapasitemizi 280 milyar lira seviyesine çıkardık. Sigortalılarımız için 320 bin lira olan azami teminat tutarımızı 1,5 milyon liraya yükselttik. Zorunlu Deprem Sigortası ürünümüzde teminatlarımıza enflasyon koruması getirdik. Bu koruma sayesinde poliçe teminatları aylık enflasyon oranına bağlı olarak ek prim ödemeye gerek kalmadan otomatik olarak güncellenmekte. Herhangi bir hasar durumunda ise tazminat tutarı güncel bedel üzerinden hesaplanıyor. Bu şekilde vatandaşa yük olmadan sağladığımız güvenceyi güncel tutabiliyoruz. Hasar yönetimindeki hızımızın ve poliçe sahibi vatandaşımızın tazminatını vaktinde almasının, DASK’a duyulan güvenin temel unsurlarından biri olduğunu biliyoruz. Depremlerden sonra tazminat ödemelerini alarak yeni hayatlarını kuran sigortalılarımız, sigorta yaptırmayan vatandaşlarımız için de örnek teşkil ediyor. Ülke genelinde sigortalılık oranı ise %56’ya ulaşmış durumdadır. Depremlerde yaşanan acı tecrübeler elbette sigortanın önemini hatırlattığı için afet sonrası dönemlerde sigortalılık oranlarında artışlar gözlemliyoruz. 6 Şubat depremlerinden sonra da benzer bir artış yaşandı ve iller bazında günlük poliçe üretiminde %112 oranında artış gözlemledik. Elbette ki, önemli olan bu poliçelerin ilerleyen yıllarda da yenilenmesini sağlamak ve güvenceyi istikrarla devamlı kılmaktır. Sektörümüze düşen de vatandaşlarımızla yakından iletişimde kalarak sigortanın dönemsel değil, daimî bir ihtiyaç olduğu bilgisini aktif tutmaktır. DASK olarak sigortalılık bilincini, depreme dair farkındalık edinmekle başlayan bir süreç olarak ele almaktayız” dedi.
‘İLK 24 SAAT İÇİNDE HASAR ÖDEMESİ GERÇEKLEŞTİ’
“DASK olarak depremin ardından en çok önem verdiğimiz husus vatandaşlarımızla olan iletişimimizi doğru ve şeffaf bir şekilde sürdürmek oldu” diyen Turgut, sözlerine şu şekilde devam etti: “Bunu da birebir vatandaşlarımıza temas ederek yaptık. Ekiplerimizle depremin ardından doğrudan bölgeye intikal ettik ve DASK Tırı mobil sigorta ofisimiz 4 ay boyunca bölgede konuşlanarak vatandaşlarımızın sorunlarına çözüm üretti. Bununla birlikte, her an ulaşılabilir olmak adına Alo DASK 125, e-devlet ve web sitemiz aracılığıyla ihbarda bulunabilmeyi kolaylaştırdık. Bu kanallar üzerinden vatandaşlarımızla iletişimimizi aktif tuttuk. Yıkık ve acil yıkılacak binalara öncelik vererek yürüttüğümüz ödeme süreçlerimizde, ağır ve orta hasarlı binalarda açılmış hasar dosyaları için hasar evrakını DASK web sitemiz ve e-Devlet üzerinden ileten sigortalılarımıza 72 saat içinde tazminat ödemelerini gerçekleştirdik. Şubat ayından itibaren sosyal medya hesaplarımız üzerinden haftalık kamuoyu bilgilendirmeleri yayınlayarak ödenen tazminatlar hakkında şeffaflığımızı sürdürdük. Ayrıca geleneksel medya ile de hem vatandaşlarımıza hem de sektörümüze bilgilendirmelerimize kesintisiz devam ettik. Vatandaşlarımızın mağdur olmaması için farklı kurumlarla da yakından iletişim halinde kaldık. Kahramanmaraş depremi nedeniyle deprem bölgesindeki 10 ilde poliçe üretimi yapılmadığı için, vatandaş mağduriyetlerini engelleyebilmek adına, tapu müdürlükleri, elektrik-su idareleri ve bankalara 30 gün süre ile yapılacak işlemlerde Zorunlu Deprem Sigortası’nın sorgulanmaması yönünde bilgilendirmeler yaptık. Yine aynı motivasyonla Türkiye Bankalar Birliği ile iş birliği sağladık; DASK tarafından bankaların rehin alacaklarının da göz önünde tutularak tazmin ödemelerinin yapılabilmesi ve depremlerden etkilenen vatandaşlarımızın sorunlarının en etkili ve hızlı biçimde çözülmesi amacıyla bireysel muvafakatname yerine topluca işlem yapılmasını sağlayarak hafif hasarların doğrudan sigortalılarımıza ödenmesini mümkün kıldık. Kahramanmaraş depreminin ardından yaşananlar vatandaşlarımızla bölgede temas halinde olmanın önemini ortaya koymuştur. Bu yüzden DASK bölge irtibat ofisleri kurulması için çalışmalarımıza başladık ve bu sayede acente ve kontrol noktalarının gözetim ve faaliyetlerine bu ofisler üzerinden yürütüyor, tüm süreçlerimizi yakın temasla ilerletiyoruz. Son olarak belirtmek isteriz ki, reasürans kapasitemiz sadece bir değil, yıl içinde olabilecek iki büyük depremi karşılamaya yetecek büyüklükte. Bu sayede DASK poliçesi sahibi olan vatandaşlarımız kendilerini son derece güvende hissedebilirler. Zira biz koruma hesaplarımızı olabilecek en büyük depreme karşı yapıyoruz. Bunun sınavını asrın felaketi olarak nitelenen Kahramanmaraş Depreminde büyük bir başarıyla da verdik. Malumunuz, ilk 24 saat içinde hasar ödemelerimize başlayarak 6 ay gibi rekor bir sürede 36 milyar lira tutara varan ödemeyi tamamladık.”