“Hatır taşıması” sorunu

TRAFİK Mecburi Mali Mesuliyet Sigorta Poliçelerinden kaynaklanan vefat ve maluliyet tazminat taleplerinde en çok karşılaşılan sorunlardan biri de kazaya karışan araç içerisinde  ölen ya da malul kalan kişi için hesaplanan tazminattan “hatır taşıması“ nedeni ile bir indirim yapılıp yapılmayacağıdır.
Hatır taşıması, taşıyanın, yakını olsun olmasın herhangi bir kimseyi taşıtına bindirip, ücret almaksızın bir yerden bir yere götürmesidir. Başka bir anlatım ile bir kişi karayollarında tanımı yapılan bir araç içinde seyahat ediyor ise hatır için de olsa taraflar arasında “yolcu taşıma” ilişkisi kurulmuştur diye kabul edilmesi gerekir.
Her ne kadar 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 87. maddesinde hatır taşımacılığı genel hükümlere tâbi kılınmış ise de, Yargıtay görüşleri ve genel kanı, hatır taşıması da olsa taraflar arasında “yolcu taşıma” ilişkisinin kurulduğu yönündedir.
Bu konuda ağırlık kazanan düşünceye göre de, karşılıksız da olsa, bir kimseyi taşıtına “yolcu” olarak alan sürücü veya taşımacı, onun “can” güvenliğini üstlenmiş demektir. Özellikle yakınlarını, dostlarını veya kendi isteğiyle herhangi bir kişiyi taşıtına alan sürücü, aracını kullanırken daha bir özen göstermeli ve dikkatli davranmalıdır. Bu nedenle, ücretle taşınan yolcular hakkındaki hükümler, hatır için taşınanlara da uygulanmalıdır.
Araç içinde seyahat edenlerin ölmesi ya da malul kalması durumunda “hatır taşması” tanımına giren yolcular için hesaplanacak  tazminattan 6098 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 51 ve 52’nci maddeleri gereğince  bir indirim yapılması söz konusu olmaktadır. Ancak  Hakim/Hakem’in tazminattan indirim yapması ya da yapmaması halinde hatır taşıması konusunu detaylı olarak açıklamak durumundadır. Yargıtay’ın kararları da bu yöndedir. Yargıtay kararlarında “hatır taşımalarında tazminattan indirimin mutlaka zorunlu olmadığı, nedenlerinin karar yerinde tartışılması gerektiği” açıklaması yapılmıştır.
Taşınan veya kullananın yararının söz konusu olduğu durumda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve tazminattan  indirim yapılacaktır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir.
Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. Mahkemece, taşımanın hatır için olup olmadığı, tarafların yakınlığı, varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı gibi olayın özel şartları göz önüne alınarak araştırma ve inceleme yapılması, BK’nun 52. madde hükmüne göre tazminattan indirim yapılıp yapılmayacağı karar yerinde tartışılması, sonucuna göre hüküm tesisi gerekmektedir.
Ekonomik yarar konusunu tekrar ifade etmek gerekir ise; taşıyanın “ekonomik yararı varsa” hatır taşıması söz konusu olmaz.
Bazı hatır taşıması gibi görünen taşımalarda “çıkar ilişkisi” söz konusu olabilmekte; taşıma için ücret alınmamış olmasına karşın, bu tür taşımalar “hatır taşıması” sayılmamakta, normal “yolcu taşıma” hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Örneğin, bir iş gördürmek için eve veya işyerine götürülen kişiler (inşaat ustası, boya-badanacı, elektrik teknisyeni vb. ile ivedi evdeki hastaya götürülen doktor, hasta bakıcı, pansumancı) hatır için değil, kendilerinden yararlanılmak için taşınmış olurlar.
Sonuç olarak, trafik kazası sonunda işleten ancak kusurlu olduğu, kusuru kanıtlandığı takdirde hatır için taşıdığı kişinin uğradığı zarardan sorumlu olacaktır. Aynı zamanda, Karayolları Trafik Kanunu’nun hatır taşıması sonucu doğan zararla ilgili mali sorumluluk sigortasından, sigortacının sorumlu tutulamayacağı yolunda bir sonucu amaçladığı da düşünülemez.

Yorum yazın