Detaylı risk haritaları sigortacılık için çok önemli hale geldi
Ani ve kitlesel hasarların, sigorta şirketleri için ciddi bir finansal yük oluşturduğunu vurgulayan Ondokuz Mayıs Üniversitesi Harita Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Doğan, detaylı risk haritalarının sigortacılık için çok önemli hale geldiğini belirterek “Sigorta şirketleri, hangi bölgede ne tür risklerin bulunduğunu bildiğinde, poliçeleri buna göre fiyatlandırabilir ve mağduriyetlerin önüne geçebilir” dedi.
İklim değişikliği, sel ve taşkın risklerini hem küresel ölçekte hem de Türkiye özelinde ciddi biçimde artırıyor. Son yıllarda yaşanan afetler, sadece altyapıyı değil, sigorta sektörünü de doğrudan etkileyen büyük ekonomik kayıplara yol açıyor. Artık mesele, “sel olur mu?” sorusundan çok “nerede, ne zaman ve ne şiddette olur?” sorusuna yanıt bulmak.
Bilimsel modellemeler ve yüksek çözünürlüklü risk haritaları, bu sorulara net cevaplar vererek sigorta şirketlerine doğru fiyatlama ve etkin risk yönetimi imkânı sağlıyor. Böylece hem finansal kayıplar hem de toplumsal etkiler en aza indirilebiliyor. Sel ve taşkınların sigorta sektörü açısından ne anlama geldiğini, bu risklerin nasıl modellendiğini ve finansal sistem üzerindeki etkilerini Ondokuz Mayıs Üniversitesi Harita Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Doğan ile konuştuk.
‘ANİ HASARLAR CİDDİ BİR YÜK OLUŞTURUYOR’
Sel ve taşkınlar sigorta sektörünü neden bu kadar yakından ilgilendiriyor?
İklim değişikliği kaynaklı doğal afetler (sel/taşkın ve orman yangını gibi) küresel ölçekte büyük sigortalı kayıplara neden oluyor. Swiss Re Enstitüsü’nün yayınladığı Sigma raporuna göre, %5–7’lik yıllık artış trendi devam ederse, küresel sigortalı doğal afet kayıplarının 2025 yılında 145 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Bu artışın başlıca nedeni ise şiddetli fırtınalar, seller ve orman yangınları gibi felaketlerdir. Ülkemizde ise depremden sonra en büyük can ve mal kayıpları sel ve taşkınlar nedeniyle meydana geliyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün ‘Türkiye 2024 Yılı İklim Değerlendirmesi ve Ekstrem Hava Olayları’ raporuna göre ülkemizde 2024 yılında gerçekleşen meteorolojik afet sayısı bin 257’ye ulaşmıştır. Bu olayların %35’i (440 afet) şiddetli yağış ve sel kategorisine giriyor. Türkiye’de de, özellikle son 10 yılda, Devlet Su İşleri verilerine göre sel ve taşkın olay sayısında %200’ü aşan bir artış gözlemleniyor. Ani ve kitlesel hasarlar, sigorta şirketleri için ciddi bir finansal yük Ani ve kitlesel hasarların, sigorta şirketleri için ciddi bir finansal yük oluşturduğunu vurgulayan Ondokuz Mayıs Üniversitesi Harita Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Doğan, detaylı risk haritalarının sigortacılık için çok önemli hale geldiğini belirterek “Sigorta şirketleri, hangi bölgede ne tür risklerin bulunduğunu bildiğinde, poliçeleri buna göre fiyatlandırabilir ve mağduriyetlerin önüne geçebilir” dedi. oluşturmaktadır. Örneğin, 2020’de İstanbul’da yaşanan sel, sigorta şirketlerine yüz milyonlarca liralık hasar bedeli ödetmiştir. Sigortacılık, riskin yönetilmesi üzerine kurulu bir sistemdir. Bir riskin öngörülebilir olması, ölçülebilir olması ve mali açıdan hesaplanabilir olması gerekir. Sel ve taşkınlar da artık yüksek doğrulukla öngörülebiliyor. Bu kadar büyük ve öngörülebilir bir risk, şirketlerin riski doğru fiyatlandırmasını zorunlu hale getirmiştir. Artık “sel riski olan bölge var mı, yok mu?” sorusundan çok, “risk seviyesi nedir ve bu riske göre prim nasıl belirlenmelidir?” sorusuna cevap aranıyor. Bu da bizim gibi teknoloji şirketlerinin ürettiği detaylı risk haritalarını sigortacılık için çok önemli hale getiriyor.
Şehir içi su baskınıyla klasik sel arasında fark var mıdır?
İkisi de su kaynaklı afetler olsa da, kökenleri, dinamikleri ve etkileri bakımından birbirinden ayrışırlar. Klasik sel veya taşkın, genellikle bir akarsuyun yatağından taşması veya aşırı ve uzun süreli yağışlar nedeniyle geniş arazilerin su altında kalmasıdır. Daha çok kırsal alanlarda görülür, etki alanı geniştir ve suyun çekilmesi günler, hatta haftalar alabilir. Şehir içi su baskını, ani sel olarak da adlandırılır. Betonlaşmış şehir yüzeylerinin yağmur suyunu emememesi ve drenaj sistemlerinin yetersiz kalması sonucu oluşur. Su baskınları, ani ve şiddetli sağanak yağışlarla dakikalar içinde gelişir. Suyun derinliği hızla bir metreyi aşabilir ve en büyük tehlikesi, insanları ve araçları aniden yakalamasıdır. İstanbul’da ve diğer şehirlerimizde sıkça yaşanan olayların çoğu nehir taşkını değil ani sel yani şehir içi su baskınıdır.
‘RİSKLER YÜKSEK DOĞRULUKLA HESAPLANIYOR’
Sel ve su baskını risklerini hesaplayabiliyor musunuz? Bu bilgileri sigorta sektörüne nasıl sunuyorsunuz?
Evet, artık bu riskleri yüksek doğrulukla hesaplamak ve modellemek mümkün. 10 yıldır kurduğumuz GRIT Coğrafi Risk ve Bilgi Teknoloji Hizmetleri isimli şirketimizde bu konularda ar-ge faaliyetleri yürüterek modeller geliştirdik ve sigorta sektörünün kullanımına sunduk. Riskleri yüksek doğrulukla hesaplamak için ileri hidrolojik ve meteorolojik modellemeler, yapay zekâ, makine öğrenmesi, coğrafi bilgi sistemleri gibi bilimsel teknikleri bir araya getirerek bu riskleri yüksek doğrulukta yani %90’ın üzerinde doğrulukta hesaplayabiliyoruz. Bu hesaplarımız için çok sayıda faktörü ifade eden verileri de kullanıyoruz. Örneğin topoğrafya, bitki örtüsü, binalar, arazi kullanım şekilleri, jeolojik durum, toprak özellikleri, yağış verileri ve tarihsel sel verileri gibi onlarca parametreyi geliştirdiğimiz modellerimizde bir arada analiz ediyoruz. Bu değerli bilgiyi sigorta sektörüne 2 ana formatta sunuyoruz:
Adres Bazlı Risk Skorları: 10m çözünürlüğe sahip haritalarımıza girilen adres ile o adrese karşılık gelen 1 ile 5 arasında bir risk skoru ve beklenen su derinliği bilgisi anlık alınabiliyor. İstenirse coğrafi koordinatlarla veya ekran üzerinden seçilen noktaların da risk skorları alınabilmektedir. Bu ürünümüz, poliçe fiyatlandırmasında ve risk kabul süreçlerinde devrim yaratmıştır.
Makro Risk Haritaları: Şirketler, portföylerindeki tüm poliçelerin coğrafi dağılımını bu detaylı risk haritalarının üzerinde görebilirler. Böylece, portföylerinin ne kadarının yüksek riskli bölgelerde olduğunu görerek finansal rezervlerini ona göre şekillendirebilirler. Bu bilgi, reasürans müzakerelerinde de çok kritik bir veri sağlamaktadır. Bu makro ölçekli haritalarımızda, 2, 5, 10, 25, 50, 100, 200, 500 ve 1000 yıl gibi farklı dönüş periyotlarında sel/su baskını gerçekleşme olasılıkları ve bu olasılıklara ait sel derinliği gibi bilgiler sunulmaktadır. Bu ürünümüz de adres bazlıdır. Örneğin aşağıdaki haritada, örnek bir çalışma alanında, 72 saatlik maksimum yağış durumunda beklenen sel derinlikleri gösterilmektedir.

Bizim geliştirdiğimiz sistemler sigortacılıkta önemli bir yenilik sunuyor. 10 metrelik çözünürlükte hazırladığımız sel ve su baskını risk haritaları, sadece selin olası yayılım alanlarını değil, aynı zamanda su derinliğini de ortaya koyuyor. Örneğin, bir sokakta suyun 20 santimetre mi yoksa 1,5 metre mi yükseleceği, sigortacılar için kritik bir bilgidir. Çünkü 20 santimetre su, sadece halı ve mobilya zararına yol açarken, 1,5 metrelik su evin elektrik sisteminden beyaz eşyalarına kadar her şeyi kullanılmaz hale getirir. Bu tür bilgiler, hasar ödemelerinde adil bir yaklaşım sağlar. Sigorta şirketleri, hangi bölgede ne tür risklerin bulunduğunu bildiğinde, poliçeleri buna göre fiyatlandırabilir ve mağduriyetlerin önüne geçebilir. Ayrıca, bu veriler şehir planlamasında da kullanılabilir. Belediyeler, riskli bölgelerde altyapı yatırımlarını önceliklendirebilirler. Böylece uzun vadede hem sigorta şirketleri hem de vatandaşlar kazançlı çıkar. Bu haritalar aynı zamanda belediyeler, altyapı kurumları ve afet yönetim birimleri için de yol göstericidir. Yani sadece sigortacıların değil, toplumun tamamının faydasına hizmet eden bir çalışmadır.
Son olarak sektörel bazlı risk analiz örnekleri gösterebilir misiniz?
Yukarıda görülen 72 saatlik derinlik haritası Bursa ilimize ait. Burada ilçe bazlı birkaç önemli analiz sonuçları gösterelim. Bu örnekler, yukarıdaki haritadan sadece Gürsu ilçesi sınırları içerisindeki analizlerden oluşuyor.

Yukarıda görülen haritada, Gürsu ilçesine ortalama yağışın yağması durumunda sınai ve ticari alanların, yerleşim alanlarının ve tarımsal alanların ne kadarının hangi derinlikte suya maruz kalacağı gösteriliyor. Benzer şekilde bu alanlarda etkilenen poliçeler de analiz edilebiliyor. Koservasyon miktarı, risk akümülasyonları vb. analizler de yapılabilmektedir. Analizleri ilçe, mahalle veya ekrandan seçilen bir alan içerisinde gerçekleştirmek de mümkün.
Aynı analizleri farklı olasılık senaryoları için de gerçekleştirmek mümkün. Örneğin aşağıda aynı bölgenin, 72 saatlik maksimum yağış alması durumunda beklenen sel derinlik analizleri gösterilmiştir.

Aşağıda ise girilen adresteki sel, deprem ve heyelan risk skorlarını gösteren sistemimizin ekran çıktısı verilmiştir.

Tüm haritaları her yıl güncelliyoruz. Doğruluk düzeyleri %90’ın üzerindedir ve sürekli test edilmektedir.
