Denizcilik ve Kabotaj Bayramı

YAZIN tam ortasında, Temmuz ayındayız. Sıcaklar bunaltıcı hale geldi. Deniz benim için bir tutku ama maalesef sezonu açamadık. Deniz özlemimizi henüz gideremedik ama olsun, deniz ve denizcilikle ilgili önemli bir bayramı kutladık bu ay. 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı…

Nedir Denizcilik ve Kabotaj Bayramı? Önemli milli bayramlarımızdan biri olmasına rağmen, maalesef diğer milli bayramlarımız kadar bilinmiyor. Konuyu daha net bir şekilde anlatabilmek için denizcilik tarihimize kısaca göz atmakta yarar var. Tarihin en büyük imparatorluklarından biri olan Osmanlı İmparatorluğu karasal büyümeyi ön planda tutmuş. Karadaki hâkimiyetini denizlerde sağladığını söylememiz maalesef mümkün değil. Bunun nedeni köklerimizin Orta Asya’dan gelmiş olmalarına bağlanabilir.

Tarihte, karadaki topraklarını 4 milyon kilometre kareye kadar genişleterek yayılmacı bir strateji izleyen Osmanlı İmparatorluğu, çok büyük denizciler yetiştirmiş olmasına rağmen maalesef Akdeniz’in dışına çıkamamış.

Çaka Bey, Umur Bey, Kara Mürsel Reis, Kemal Reis, Piri Reis, Seydi Ali Reis, Murat Reis, Kılıç Ali Paşa, Turgut Reis, Oruç Reis, Hızır Reis (Barbaros) gibi denizcilik tarihimize damga vuran çok büyük denizciler yetiştirmişiz ama asıl egemenliğin karada değil denizlerde sağlanabileceğinin farkına varamamışız. Özellikle Barbaros Hayrettin Paşa ve onun yetiştirdiği diğer kaptanlar Osmanlı Devleti’nin Akdeniz’de bulunan devletlere karşı büyük üstünlük kurmasında büyük pay sahibi olmuşlar ancak Preveze Deniz Zaferi ile zirveye ulaşan bu üstünlük, izlenen yanlış deniz politikaları ile zaman içinde kaybedilmiş ve böylelikle Akdeniz’deki askeri üstünlüğümüz maalesef son bulmuş. Biz Akdeniz’de en üstün olduğumuz dönemde dahi Cebeli Tarık’ın dışına çıkamazken; başta Portekiz, İspanya, Hollanda ve İngiltere olmak üzere Batı Avrupa ülkeleri yeni kıtalar keşfederek, Tordesillas Anlaşması çerçevesinde dünya denizlerini paylaşma yarışına girip bu denizler üzerinde ticari egemenliklerini kurmuşlar ve ticari bir akım olarak Merkantilizm başlatılmış. Biz ise çeşitli nedenlerle kendi karasularımızda ticaret yapma hakkımızı yani kabotaj hakkımızı kapütilasyonlarla yabancılara devretmişiz.

Bir devletin bir anlaşmaya bağlı olarak başka devletlere tanıdığı iktisadi ve sosyal ayrıcalıklara kapitülasyon deniyor. Geniş anlamıyla kapitülasyon ticari açıdan baş eğmek, teslim anlaşması yapmak anlamlarını taşıyor. Bir ülkenin kendi kara sularında yük ve yolcu taşıma hakkı da kabotaj olarak isimlendiriliyor. Özellikle Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde çeşitli nedenlerle yük ve yolcu taşıma hakkımız Batılı devletlere verilmiş ve deniz ulaştırmasının büyük bir bölümü ile önemli limanların işletmesi yabancılara devredilmiş ve biz kendi denizlerimizde ticaret yapamaz duruma gelmiştik. Düşünün 1915 yılında İtilaf Devletleri’ne ait donanmanın İstanbul’u ele geçirmelerini önlemek için Çanakkale’de 250 bin şehit verirken, yine bu devletlere ait ticaret gemileri İstanbul’da ve diğer önemli liman şehirlerimizde elini kolunu sallayarak kendilerine sağlanan kapitülasyonlar nedeniyle serbestçe ticaret yapıyorlardı. Trajikomik değil mi?

Yüce Önder Atatürk’ün savaş alanında kazandığı zaferlerin ekonomik alanda da elde edilmesi yolunda başlattığı hareket sonucunda yabancı ülke gemilerine tanınan kabotaj hakkı Lozan Barış Antlaşması ile kaldırıldı. Sürecin tamamlanması için yapılan çalışmalar 1926 yılında tamamlandı ve “Türkiye Sahillerinde Nakliyatı Bahriye (Kabotaj) ve Limanlarla Karasuları Dâhilinde İcrayı Sanat ve Ticaret Hakkında 815 sayılı Kanun” 20 Nisan 1926 tarihinde kabul edilerek 1 Temmuz 1926 tarihinde yürürlüğe girdi. Böylelikle Türk karasularında yük ve yolcu taşıma hakkı Türk gemilerine verilerek ülkemizin bu alanda da ekonomik bağımsızlığı sağlanmış oldu.

Bu yıl çeşitli deniz şenlikleriyle 98’inci yıl dönümünü kutladığımız Denizcilik ve Kabotaj Bayramımız tüm denizcilerimize, denize gönül verenlere ve milletimize kutlu olsun.

stanbul, 15 Temmuz 2024

Yorum yazın