Çalışma anlayışı…

BU ay insanların çalışma anlayışına bir göz atalım istedim. Önce “Üç İşçi”* adlı masala kulak verelim isterseniz biraz:
Uzak ülkelerden birinde bir kral varmış ve seyyah kıyafetlerine bürünüp şehrini dolaşmayı pek severmiş. Böyle günlerden birinde büyük bir inşaat alanını ziyaret etmek için durmuş. İşçinin biri ağlamaklı suratıyla bir yandan çalışıp diğer yandan nefes nefese söylenip duruyormuş. Seyyah kılığındaki kral işçiye, “Söyle bana arkadaşım, seni bu kadar üzen, böyle şikâyet etmene neden olan nedir?” diye sormuş.
“Ben şikâyet etmeyeyim de kimler etsin yabancı? Hayat mı bu? Bütün bir gün boyunca taş diziyorum; nasıl sıkıcı bir iş olduğunu tahmin bile edemezsin! Ne insanı kamçılayan bir tarafı ne de bir keyfi var. Her günüm bir diğerinin aynısı. Ne anlamı var ki bunun?”
Adama hak veren kral inşaat alanında biraz daha ilerlemiş. Bu sefer karşısına aynı işi yapmaktan her ne hikmetse memnun görünen bir işçi çıkmış.
“Söyle bana arkadaşım, bu kadar tekdüze görünen bir iş yaparken nasıl böyle memnun olabiliyorsun?” demiş kral.
Adam yanıt vermiş: “Ben bir taş duvar ustasıyım, sağlam duvarlar örerim. Benden önce de babam bu işi yapardı. Sana basit bir iş gibi görünebilir ama ben özenli çalışmamla övünürüm. Mimarlar titizliğimi göklere çıkarırlar.”
Adama hak veren kral biraz daha ilerlemiş ve kulağına bir methiye çalınmış. Bir başka işçi yüzünde kocaman bir gülümsemeyle bir yandan çalışıp bir yandan da bir şarkı mırıldanıyormuş.
“Söyle bana arkadaşım, bu kadar tekdüze ve basit bir işe koşulmuşken bu neşe nereden geliyor?”
“Ben bir katedral yapıyorum, tekdüzelik bunun neresinde? Konuşurken dizdiğim şu taş yüzyıllarca burada duracak, erkeklerin, kadınların ve çocukların ilham ve teselli bulacağı bir tapınağın temellerini tutacak… Bir güzelliği inşa ederken kalbim nasıl olur da neşe ve minnetle şakımaz?”
Yazar masalın sonuna bir mesaj bir de seyir defteri eklemiş…
Mesaj: Dünyanın senin özel rengine ihtiyacı var.
Her birimiz zaman kumaşının dokusundaki renk renk ipleriz. Ancak tek bir iplik bile güzelliğin genel desenine eşsiz bir katkı yapar. Kişisel başarıya odaklanmak yerine hayatlarımıza katkıda bulunmak açısından bakarsak dünyanın dansına kattığımız güzelliği görebiliriz.
Seyir defteri: İçinde küçük ama etkili bir rol oynadığın projeleri gözden geçir:
1- Kendini bu katkın için takdir ettin mi?
2- Şu anda yapmakta olduğun işin katkı sağladığı daha büyük amaçlar neler?
3- Bir ay boyunca tamamladığın, görünürde basit ama dünyanın güzel dansına katkı sağlamış üç iş düşün.
İnsanları duşta şarkı söylemeye çağıran yazar, Hindistanlı ünlü şair Rabindranath Tagore’den bir alıntıyla tamamlamış yazıyı: “Uyudum ve rüyamda hayatın sevinç olduğunu gördüm. Uyandım ve hayatın hizmet olduğunu gördüm. Eyleme geçtim ve gördüm ki hizmet sevinçtir.”
***
Bu masaldan yola çıkarak kişisel gözlemlerimi aktarayım; bizim ülkemizde çalışanların yüzde 90’ı birinci işçi, yüzde 8’i ikinci işçi, yüzde 2’si ustadır. Çünkü artık onlar işçi değil, ustalığı hak eder. Esen kalın…
*(Masal Terapi, Judith Malika Liberman, Doğan Novus, Mart 2015)

Yorum yazın