Büyük Beyoğlu yangını padişahın sigorta poliçesi

BÜYÜK Beyoğlu yangını olarak bilinen 1870 yılında meydana gelen yangın, Osmanlı İmparatorluğu’nda yangın güvenliği ve yangın sigortası için bir başlangıç olmuş, Beyoğlu bugünkü şeklini bu yangından sonra almıştır.

Beyoğlu ve civarında genelde ahşap kagir olan binalar 1870 yılında meydana gelen yangından sonra yeniden yapılanma sürecine girmiş, eskisine göre çok daha kaliteli taş ve döküm demir gibi iyi malzemeden daha sağlam binalar yapılmış, cepheleri oymalı ve heykelli bina tipleri Beyoğlu’nun hem ana caddesini hem ara sokaklarını süslemeye başlamıştır.

Düzenli itfaiye teşkilatı Beyoğlu yangınından sonra kurulmuştur. Osmanlı Devleti’nde sigortacılığın yaygınlaşması da Beyoğlu yangınından sonrasına rastlar. Osmanlı Devleti’nde yaygın olarak yabancı sigorta şirketlerinin faaliyete geçmelerinin başlangıcı 1870 Beyoğlu yangını olarak gösterilir. Beyoğlu yangını sonrasında, yabancı sigorta şirketleri, İstanbul’da şube açmış, kentin yangın riskini gösteren haritaların çizimine başlanmıştır.

Beyoğlu yangınından bir süre sonra 1872’de Bank Hanson adlı bir İngiliz Bankası’nın önderliğinde Sun, Northern ve North British adındaki üç İngiliz sigorta şirketi İstanbul’da faaliyete geçmiştir. Avrupa kapitalinin Osmanlı Devleti’ne yerleşmesini hızlandırmış, devletle ve halkla ilişkilerde aracılık eden ve ticari temsilcilikler alan Levanten ve azınlık nüfusu kalkınmıştır.

Konu sigorta olunca Müslüman bir toplumda bu işin ticaretini kolayca yapmak mümkün değildi. Öncelikle Müslüman ahali sigorta işine dinsel nedenler ile karşı olduğu gibi bu işin ticaretine de sıcak bakmazlardı. Hal böyle olunca yabancı sigorta kumpanyaları konuyu padişaha kadar iletirler ve kapitülasyonlar bağlamında çözüm isterler. Bu aşamada çözüm için zamanının şeyhülislamdan fetva alınmasında bulunur. Fetvada her ne kadar Müslüman ahaliye sigorta yapma özgürlüğü verilmemiş ise de öncelikle Padişah ve ailesi, yakınları ve ticaret yapan Müslüman ahali özellikle hayat sigortası yaptırmaktan geri kalmazlar.

Sigortanın “kafir işi” sayıldığı bir dönemde Şehzade Mehmet Reşat Bey (Padişah V. Mehmet – Sultan Reşat) 1893 yılında kendisi için Hayat Sigorta Poliçesi yaptırıyor ve hayatını garantiye alıyor. Fotoğrafta gördüğünüz poliçe Türkiye’de bir padişaha ait tek hayat sigorta poliçesidir. (T. Alpay koleksiyonu)

Peki padişah dahil tüm saray mensupları olaya bu kadar sıcak bakarken ahali neden sigorta konusuna bir türlü sıcak bakmıyor? Bunun en büyük nedeni eğitim…

Evet aradan yüzyıldan fazla bir zaman geçmiş olsa da halen eğitim ve gelir düzeyindeki düşüklük ve gelir düzeyindeki dengesizlik nedenleri ile sigortacılık mesleği konusunda Avrupa düzeyinde gelişmemize rağmen sigorta yaptırma ve sigortalılık oranı bakımından yine dünya sıralamasında en altlarda bulunmaktan kurtulamıyoruz.

timucinalpaygörsel

Yorum yazın