Bir ihtimal daha var

OSMAN Nihat Akın nihavent eserinde müzikseverlere şöyle seslenmiş:
Bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin.
Söyle canım ne dersin?
Vuslatın başka âlem, sen bir ömre bedelsin.
Sükût etme nazlı yar, beni mecnun edersin.
Vuslatın başka âlem, sen bir ömre bedelsin.
Bestekârımız 1905 yılında doğmuş, 1959 yılında, eserinde söz ettiği ihtimal gerçekleşerek hayata gözlerini yummuş. Kendisi Ahmet Rasim’in torunu. Elli dört yıllık kısacık ömründe kaç esere imza atmış bilmiyorum ama bu eseri ölüm ihtimali üzerine kurgulanmış.
Ölüm bir ihtimal midir? Evet. Ama ölümün gerçek olduğu da tartışılmaz…
Asıl mesele ölümün ne zaman gerçekleşeceğinin tahmin edilebilmesidir? Bu konuyu da yüce Tanrı’dan başka kimse bilemez. Ölüm bir gerçektir ama ne zaman gerçekleşeceği belirsizdir.
İşte bu belirsizlik hayat sigortacılığının temel konusu olarak karşımıza çıkmaktadır. Hepimizin bildiği gibi sigortacılık, riskin gerçekleşme ihtimalini temel alan bir meslektir.
Sigortacılık eğitimi alanlara, sigortacılığın ihtimal (olasılık) hesaplarının yapılmaya başlanmasıyla gelişme gösterdiği anlatılır ve bu hesapların matematikçiler tarafından 17. yüzyıldan itibaren ele alınarak üzerinde kafa patlatıldığı ifade edilir.
Evet, olasılık hesapları 1600’lü yılların sonundan itibaren matematikçilerin kafasını kurcalamaya başlamış ve konu 1700’lü yıllarda matematiğin önemli bir dalı olarak bilimdeki yerini almıştır. Böylece belirsizliğin bilimiyle uğraşan istatistikçiler olasılıkçılar ortaya çıkmıştır.
Bizim toplumumuzda matematiğe olan ilginin ve yaklaşımın hangi ölçüde olduğu malum. Hatta zorunlu bir ders olup olmaması bile tartışma konusu, ama unutmamak gerekir ki matematiksiz bir yaşam düşünülemez. Tarih boyunca matematikçiler, evrenin tüm düzeninin matematik bir sistem üzerine kurulduğunu keşfetmeye çalışmışlar ve bunu da gayet güzel başarmışlar.
Büyük düşünür Platon, ‘Tanrı daima matematik kullanır’ demiş. 1963 yılında Nobel Fizik Ödülü’nün yarısını kazanan Eugene Wigner ise ‘Nasıl olur da matematik doğa yasalarıyla bu kadar ahenk içinde olabilir?’ diye sorgulamıştı. Düşünüyorum da ödülün tümüne hak kazansaydı yorumu ne olurdu?
‘Düşünüyorum, öyleyse varım’ özdeyişinin sahibi büyük düşünür ve matematikçi Rene Descartes ‘Matematiksel olarak kanıtlanamayan hiçbir şeyi doğru kabul etmem’ demiş.
Kabul edelim veya etmeyelim, matematik hayatımızda daima var ve daima var olacak. Hele biz sigortacıların temel dayanağı ve kutup yıldızı sadece matematik ve istatistiktir.
İstatistik bir bilim dalı mı yoksa bir metot mu, bu tartışılıyor. İster bilim, isterse metot olsun, sigortacının temel taşı istatistik.
İstatistik 16. ve 17. yüzyıldan itibaren matematiğin bir dalı olarak bilim hayatında yerini almadan çok önceleri Romalılar tarafından kullanılan bir kavram olarak karşımıza çıkıyor. Latince stato (devlet) ve statista (devlet işleriyle uğraşan kişi) sözcüklerinden türeyen ‘istatistik’ kelimesi, ‘devlet memurlarınca toplanan vergiler’ anlamına geliyordu.
Macera romanı yazarı Daniel Defoe, ‘Şeytanın Siyasal Tarihi’ adlı fantastik romanında ‘Eğer bir şeye inanacaksam, ölüm ve vergiler kadar kesin olmalı’ demiş.
Evet, ölüm Osman Nihat Akın’ın eserinde bir ihtimal, Defoe’nin eserinde ise ölüm ve vergiler gerçek. İkisi de doğru.
Gelecek yazımızda olasılıklarla ilgili görüşlerimizi aktarmaya devam edeceğiz.

Yorum yazın