Aksona mancorna
“BOREAS’TAN özür dileyip tekrar Bodrum’a dönmeli. Vallahi üfürüğüne hasret kaldık. Ama ha deyince olmuyor. Şimdi bu nemli ve basınçlı havaya biraz daha dayanma ve bekleme dönemindeyiz. Derin su dalgıçlarının vurgun yememek için suyun altında belli bir derinlikte yaptıkları gibi ‘aksona’ durumundayız.” Diye dert yanmış, sonra da “Amanı biliyon mu Boreas, tekrar geliyoruz Bodrum’a. Bir daha şikayet edersem namerdim, affet bizi” diyerek bitirmiştim son yazımı.
Evet, Boreas’a karşı biraz mahcup hissederek kendimizi, ağustos sonunda döndük tekrar Bodrum’a. Artık affeder mi affetmez mi orası bize karanlık ama affetmek büyüklüktendir deyip bu konuyu kapatalım. Zaten o da fazla aldırmamış olmalı ki, üfürüp duru…
Biz gelelim, geçen yazımda söz verdiğim gibi ‘mancornalık ve onun ülkemizdeki son temsilcisi ile ilgili’ yazımıza başlayalım.
‘Aksona’ kelimesinin ne anlama geldiğini anlatmıştım. Hatırlarsanız, özellikle sünger avcıları arasında dalgıcının vurgun yememek için suyun altında bekleyip kanındaki azot gazından arınması anlamına geliyordu. Derin sularda çalışan, birinci sınıf sünger avcılarına da ‘mancorna’ denildiğini de yine hatırlayacaksınız.
Şimdi size Bodrum’un son sünger avcısından, ‘mancorna’sından bahsetmek istiyorum: Mehmet Baş. Nam-ı diğer Aksona Mehmet. Kendisini bir televizyon programında tanıdım. Bodrum’lu dostlarıma bir yenisi daha eklenmiş oldu. Aslında o da diğer Bodrum’lu dostlarım gibi beni tanımaz ama olsun ben onları tanıyorum ya. Sade ben mi? Onları bütün dünya tanıyor.
Aksona Mehmet Muğlalı çiftçi bir ailenin çocuğu. Ailesinde hiç denizci yok. Çocukluğu tütün tarlalarında geçmiş. Sevmemiş kara hayatını atmış kendini denizlere, hem de denizlerin en derinlerine. 1965’te başladığı sünger avcılığını yaklaşık 50 yıl sürdürerek Bodrum’un efsane ismi olmuş.
Kendisi sadece ülkemizde tanınmıyor. Özellikle, süngerciliğin kalbi Yunanistan’ın Kalimnos (Kilimli) Adasında çok iyi tanınıyor, seviliyor ve sayılıyor. Yıllarca çıkardığı süngerlerin yüzde seksenini Kalimnos’lu tüccarların satın aldığını söylüyor. Kalimnos Sünger Müzesinde kendisi için bir köşe ayrılmış. Doğu Akdeniz sahillerinden, Kuzey Afrika sahillerine, Girit adasından, Bozcaada’ya kadar tüm Akdeniz ve Ege sularında sünger avlamış.
Ülkemizde avcılığının yasaklanmasından sonra bir jübile yaparak avcılığı bırakmış son süngerci. Yurt içinde ve yurt dışında yapılan yarışmalarda şampiyonluklar kazanan bu büyük mancorna, Bodrum Limanı’nda kendisi için yapılmış bir heykelle ölümsüzleştirilmiş. Şimdi ise, Aksona adını verdiği ve denizlerin küheylanı olarak tanımladığı ‘Tirhandil’iyle Mavi Turlar düzenleyerek deniz aşkını sürdürüyor.
Bodrum’lu denizcilerin idolü olarak gördüğü Halikarnas Balıkçısı’nı minnetle anarken; ‘Ötelerin Çocukları’ adlı hikâyesinde anlattığı denizcilerden biri olarak görüyor kendisini. ‘Deniz Gurbetçileri’ hikâyesinde de kendisinden bir şeyler bulduğunu söylüyor.
Bir röportajında, deniz adamını; “Pusula gülünün merkezinde kendini gören, 360 derece etrafına bakmasını becerebilen, ufku açık ve geniş, olayları ona göre değerlendiren ve sakin düşünen adamdır denizci dediğiniz adam. Gökler kararsa da bulutlar sarsa da etrafını kendisine güneşli bir açı bulabilen, rota çizebilen adamdır. İnsanı, doğa ve hayatı seven adamdır denizci” olarak tanımlıyor Aksona.
Ve diyor ki: “Denizin dilinden anlarsan, diklenmezsen ona, uyum gösterirsen, nimetlerin en güzelini, havaların en temizini, renklerin en canlısını, suların en tatlısını sunar sana. Bir de şu denizkızları gerçek olsa da karşıma çıksalardı, karaya tek bir kez bile çıkmadan yaşar giderdim denizlerimde… Bilgimi, tecrübemi, gücümü, enerjimi, sevgimi deniz verdi bana. Okulum deniz, evim deniz, sevgilim deniz, ekmeğim deniz, sırtımdaki hırka, ağzımdaki lokma, hayalim deniz, yaşamım deniz, her şeyim deniz benim. Deniz insanın kalbine bal doldurur. Karalar ise sirke… Kendine, etrafına sonuçta gezegene zarar veriyorsun ey sirke kalpli adam duy sesimizi. Denizlere, denizcilere kulak ver. Ver ki dünya daha yaşanılabilir bir yer olsun…”
Aksona Mehmet’le henüz tanışmadım ama o da Bodrumlu dostlarım arasına girdi. Tanışmasak da olur. Biz zaten yıllardır onunla aynı duyguları paylaşıyoruz. Özellikle de dünyanın daha yaşanabilir bir yer olması dileğini…