“Büyük İzmir Yangını 13 Eylül 1922”
ÇOCUKLUĞUMUZDA Kurtuluş Savaşı konulu siyah beyaz filmlerin final sahnesinde fonda İzmir marşı çalarken Yüzbaşı Şerafettin Bey’in hükümet binasına özel hazırlanmış Türk bayrağını heyecanla asmasını bizler de aynı heyecanlar izlerdik. Filmin bittiğini sananlar yanılıyor olurdu çünkü peşinden güzel İzmir’in düşman tarafından yakıldığı kadife sesli bir sanatçı tarafından elim bir ses ile seslendirilir Güzel İzmir’imizin uzaktan çekilmiş ve külliyen yanan titrek sahneleri ile film son bulurdu.
Yüzbaşı Şerafettin Bey’in coşkulu hareketleri yerini İzmir’in alevler içindeki görüntülerine bıraktığından içimizde büyük bir üzüntü ile sinemadan çıkardık. Bizim kuşakların aklından bu sahneler hiç çıkmadı çıkmayacak da.
Sonraki yıllarda okul sıralarında İzmir yandı mı, yakıldı mı, kim yaktı, neden yaktı soruları tarih derslerinde çok tartışılırdı. Ancak, sonuçta kestirmeden suç Yunan işgalcilerine atılır ve konu kapanırdı. Acaba öyle miydi? Evet Yunanlıların geri çekilip kaçarken çok ciddi çılgınlıklar yaptığını biliyoruz. Eskişehir, Uşak, Kütahya, Manisa, Aydın ve civarı ile Bornova yakınlarındaki tüm yapıları yaktılar. Ayrıca birçok köy ve kasabayı da ateşe verdiler. Bunu Yunan askeri kaynakları da inkar etmiyor. Bu kadar zalimce kentlerimizi yakanların acaba İzmir’in yakılmasında bir payları var mıydı sorusunu sormak kaçınılmaz oluyor.
Açıkça söylemek gerekir ise Türk Ordusu 9 Eylül 1922 tarihinde İzmir’e girdiğinde gerek Yunan birlikleri gerek ise yerli Rum işbirlikçilerinin tüm amacı mallarını mülklerini bırakıp canlarını kurtarmaktı. Rumların kaçarken İzmir gibi kozmopolit ve büyük bir liman kentini, bir ticaret merkezini yakmaları için ne organize olacak kadroları ne de zamanları vardı.
Peki Türk Ordusu intikam amacı ile böylesine büyük bir yıkıma ve trajediye neden olabilir miydi? Türk birlikleri, İzmir’e doğru hızla ilerlerken Yunan birlikleri ve Rum siviller Anadolu’dan hızla çekildiler. 9 Eylül 1922 sabahı Ahmet Zeki Bey komutasındaki 2. Süvari Fırkası, ardından Mürsel Paşa komutasındaki 1. Süvari Fırkası birlikleri İzmir şehrine girdi. Ardından 5. Süvari Kolordusu Komutanı Mirliva Fahrettin Paşa, komutasındaki birliklerle saat 10.00’da İzmir’e girdi. Türk bayrağı Hükûmet Konağı ve Kadifekale’ye çekildi.
İzmir tamamen Türk birliklerinin eline geçmiş olsa da bazı kaynakların özellikle İzmir İtfaiye Şefi Sırp asıllı Avusturya vatandaşı Paul Grescowich’in resmi raporlarında belirttiği üzere İzmir Özel Amerikan Koleji’nde ve yakınlarında bulunan Ermeni evlerinin büyük kısmında silah ve mühimmat depoladığında Türk Ordusunun henüz haberi yoktu. O dönemde tüm resmi kaynakların bildiği üzere Ermeni ihtilalci Taşnaksuyu’nun çeteleri İzmir’de çok etkindi. Hatta Rum azınlık bile Ermeni çetelerinin siyasi ve fiziki etkisi ile sindirilmiş haldeydi.
Yunanlılar ve Rumlar acele ile canlarını kurtarmak için kaçınca İzmir’de kalan Ermeni çeteler, İzmir’i Türk ordusuna sağlam teslim etmemeyi çoktan kafalarına koymuştu. Nitekim çeteler buna İzmir yangınının fitilini mühimmat deposu haline getirdikleri Amerikan Koleji’ni yakarak başlamışlardır. Bu mühimmatların patlaması ve çevreye yayılması günlerce sürmüştür.
Üstelik kentin Rum ve Ermeni mahallelerinden farklı noktalarda eş zamanlı yangınlar başlamıştır. Yangında 2.500.000 metrekarelik bir alanda, 25.000 kadar ev, ticarethane, otel, konak, tiyatro, kilise, banka, karakol ve mağazalar yok olmuştur.
Ermenilerin yakma söylemleri kaynaklara, belgelere ve diplomat raporlarına dayanmış olsa bile şu ana kadar kesin olarak kanıtlanmış değildir. Fakat kimin yaktığı konusunda ibre Türk ordusu ve geri çekilen Yunan birliklerinden Ermeni çetelerine doğru dönmüştür.
Yirminci yüz yıl Avrupa’sında en önemli ticaret, sanat ve kültür merkezlerinden biri olarak kabul edilen İzmir gibi zengin kenti işgalden kurtardıktan dört gün sonra Türk ordusunun intikam için yakma iddiası akıldışı, mantık dışı, siyaset, politik anlayış dışı ve o günün gerçekleri ile kesinlikle örtüşmemektedir.
Ne yazık ki bu konuda hainlik düzeyinde tarihi gerçekleri saptıran, Türk insanını, Türk ordusunu suçlayan, karalayan sözde yazar yurttaşlarımız var ki üzülmemek elde değil. Yangın sırasında ve yangın sonrası yaşanan bazı hadiseleri eleştirmek ayrı şey onlarca kültürün başkenti olan bir kenti “Türk ordusu yaktı” demek ayrı bir şeydir. Önümüzdeki sayıda sigortacılar açısından İzmir yangınının önemini paylaşacağız.