Acil sorunumuz eğitim

MAALESEF içimizi karartan istatistikleri vermeye devam ediyorum. Her ne kadar her fırsatta 3 çocuk yapılması tavsiye ediliyorsa da TEOG sınavına katılan çocukların yüzde 74’ü iki ve tek çocuklu evlerden geliyor. Hatta tek çocuklu evlerden gelen çocukların sınav başarıları daha kalabalık evlerden gelenlere göre belirgin biçimde daha fazladır. Çocukların aldığı puanlar şöyle;

12-16-erhandumanlitablo

Tüm rakamları analiz ettiğimizde bir kısır döngü görüyoruz. Eğitimsizlik fakirliği, fakirlik eğitimsizliği doğuruyor ve kuşaktan kuşağa böyle dönüp duruyor. Devlet fakirliği bir anda kaldıramaz ama herkese ücretsiz olarak sağladığı eğitimin kalitesini yükselterek bir süreç içerisinde bu kısır döngünün kırılmasını sağlayabilir. Bu rakamlar gösteriyor ki bizim eğitim kalitemiz düşük ve de eğitilmiş insan gücümüz yetersiz.
Türkiye’de bugün 25-34 yaş aralığındaki nüfusun yarısı bile lise
mezunu değil, oysa Güney Kore’de aynı yaş aralığındaki nüfusun
yüzde 5’ten azı liseyi bitirememiş. Yine aynı yaş aralığındaki genç nüfusun yüzde 30’dan azı üniversite veya yüksekokul eğitimi almışken Güney Kore’de bu rakam yüzde 70.
Bugün 55-64 yaş aralığında olan nüfusumuzun üniversite veya
yüksekokul mezuniyet oranı yüzde 10, aynı rakam Güney Kore’de
yüzde 20’nin altında. Bu da gösteriyor ki yaklaşık 30-40 yıl önce
Türkiye’de Güney Kore’de birbirine yakın üniversite eğitim oranlarına sahipmiş. İlerleyen yıllarda onlar hızla ilerlerken biz yerimizde saymışız.
Bugün ülkemizin çalışan nüfusunu oluşturan 25-64 yaş arasındaki vatandaşlarımızın sadece yüzde 20’ye yakını lise mezunu iken bu oran Güney Kore’de yüzde 40.

İşgücümüzün yarısı ilkokul mezunu
Çalışma çağındaki, 25-64 yaş aralığına bir bakalım: Yüzde 5
okuma-yazma bilmiyor, yüzde 46 ilkokul mezunu, yüzde 13 ortaokul mezunu, yüzde 19 lise mezunu, yüzde 5 önlisans, yüzde
10 lisans ve yüzde 1 yüksek lisans derecesine sahip. Böylesine düşük eğitimli ve becerileri de sınırlı bir işgücüyle nereye varabiliriz, nasıl kalkınabiliriz. İnsan kaynağının kalitesi böyleyken ekonomiden, iç politikadan, dış politikadan, adaletten trafikten ve de aklınıza gelebilecek her sorunun altından nasıl kalkacağız.
***
Şöyle çarpıcı bir iki örnek vermeye çalışayım. 2. Dünya Savaşın’dan yerle bir olmuş olarak çıkan Almanya, İngiltere ve Fransa gibi ülkeler takip eden 15-20 yılda tekrar toparlanmışlar ve ayağa kalkmışlar. Çünkü insan sermayeleri yerinde duruyordu.
Ama örneğin Irak, savaşın üzerinden 13 yıl geçmesine rağmen
hala toparlanamıyor. Irak’ın kaliteli insan sermayesi savaştan
önce de yoktu ve hâlâ da yok. Zorunlu eğitimin 8-12 yıllara çıkmasıyla belki insan kalitemiz yükselecektir ancak verilen eğitimin kalitesinin yükseltilmesi gereklidir. Eğitimcilik (öğretmenlik) mesleğinin kesinlikle kalitesinin artırılması gerekir. Eğitim fakültelerinin ve de yüksekokulların ders kitaplarının ve tedrisatlarının günün koşullarına uygun hale getirilmesi ve eğitimcilerin gelirlerinin kesinlikle artırılması ve mesleğin daha çok gelir elde edilir hale getirilmesi gerekir.
***
Yeni Zelanda’da 7.8 şiddetinde bir deprem olmuş haberlere
göre. Sokağa çıkalım ve 100 kişiye soralım’ 2-3 gün içerisinde
bir ülkede büyük bir deprem oldu, bu ülkenin adını söylermisiniz?’ Büyük bir ihtimal ile yüzde 50-60 bilmiyorum der.
Yüzde 20-30 ’evet duydum Yeni Zelanda’ (Zelanda yerine)
der. Emin değilim ama yüzde 10 da doğrusunu bilir. Bu benim
yukarıdaki verilere göre yarattığım senaryo!
Durum çok önemli ve hızla bir şeyler yapılmalı, daha acil bir sorunumuz yok.

Yorum yazın