Yenilenebilir enerjiye sigorta desteği

Yenilenebilir enerjiye sigorta desteği

Geleceği parlak girişimler olarak görülen alternatif enerji endüstrisi, çoktan uluslararası bir iş alanına dönüşmüş durumda. Küresel ölçekteki oyuncular tarafından dünyanın her yanında kurulmaya başlayan alternatif enerji tesisleri, çok hızlı bir şekilde büyüyor. Yenilenebilir enerji sektöründe güvenilir ve kapsamlı bir sigorta korumasına ihtiyaç her zamankinden daha büyük boyutlarda. 

Yenilenebilir enerjide trendleri rüzgar ve güneş enerjisi santralleri belirliyor. Devletlerin de destek verdiği bu alanda gittikçe daha geniş ölçekli projelere start veriliyor. Projelerin büyümesiyle beraber, teminat altına alınması gereken riskler de artıyor. Bu noktada sigorta şirketleri devreye giriyor ve yenilenebilir enerji sektörüne yönelik sigorta çözümleri oluşturuyor.

YENİ ENERJİ YENİ RİSKLER

Yenilenebilir enerji tarafındaki yüksek talebi karşılamak için köklü mühendislik firmaları, enerji sağlayıcıları ve imalatçılar artık beraber çalışıyor. Şirketler her ne kadar tecrübeli ve oluşabilecek risklere karşı hazırlıklı olsa da, hızla gelişen enerji sektöründe kendilerini bilmedikleri bir sorun karşısında ya da yepyeni bir prototip ile çalışırken bulmaları muhtemel. Sigorta şirketlerinin ise böyle durumlarda, ihtiyaçlara cevap veren bir sigorta çözümü sağlamaları büyük önem taşıyor. Riskler doğal tehlikelerden mekanik sorunlara, yeterli güneş alınmamasından kuşların verdiği hasarlara kadar uzanabiliyor. İş durdurucu bir hasar meydana gelmesi sonucunda ise işin büyüklüğüne göre telafi etmesi kolay olmayan rakamlar ortaya çıkabiliyor. 


VHV REASÜRANS TEKNİK GENEL MÜDÜR YARDIMCISI FATİH AĞACIK:

Türkiye’deki doğal enerji kaynaklarının zenginliğinden ötürü sigorta talebi artacak   

“Rüzgâr santrallerinde artan yatırımlar sonucu gerek operasyon gerekse de montaj dönemi için giderek artan bir sigorta talebi söz konusu. Türkiye’deki doğal enerji kaynaklarının zenginliğinden ötürü bu durumun önümüzdeki yıllarda daha da artacağını öngörüyoruz.”

Enerji santrallerinin faaliyet kolu bakımından riskli faaliyet grupları arasında yer aldığını hatırlatan VHV Reasürans Teknik Genel Müdür Yardımcısı Fatih Ağacık, “İşletmecilerin riskleri asgariye indirmek için sigorta şirketlerinin teminatlarını kullanması, sürdürülebilir bir iş planı için çok önemli” değerlendirmesinde bulundu.  

Türkiye’deki sigorta penetrasyonunun artması için tüm sektör oyuncularına görev düştüğünü savunan Ağacık, “En başta sigorta poliçesi alıp hasar yaşayan ve tazminat alan sigortalıların varlığı, bir ülkedeki sigorta penetrasyonu ve sigorta bilincinin tabandan yayılması için gerekli en önemli bileşendir. Buna ek olarak; geçtiğimiz yıllar içerisinde globalleşen yatırımcı profili ile birlikte gelişen risk yönetimi algısını da vurgulamak gerekir. Son olarak, özellikle bazı yatırımlarda kreditörün sigorta poliçesi talep etmesi, ülkemizdeki penetrasyonu artıran etmenler arasındadır. Tüm bu ortak bilincin devlet ve özel sektör paydaşlarının aracılığı ve desteği ile artırılması için, tüm sektör oyuncularının daha fazla çaba sarf etmesi gerekiyor” diye konuştu. 

‘HER BİR ENERJİ SANTRALİ BAĞIMSIZ BİR RİSKTİR’

VHV Reasürans Reasürans Teknik Genel Müdür Yardımcısı Fatih Ağacık şirket olarak, her bir enerji santralini bağımsız bir risk olarak değerlendirdiklerini açıkladı. Güneş, rüzgar, hidroelektrik veya termik santrallerdeki riskin birbirinden farklı olduğunu söyleyen Ağacık, “Örneğin; bir güneş enerjisi santralindeki mevcut riskler ile bir hidroelektrik veya termik santralin taşıdığı riskler, enerji üretim şekline ve bulunduğu bölgeye göre ciddi farklılıklar içerir. Bu sebeple, tüm enerji üretim santralleri için ayrı risk kıstasları üzerinden teknik analiz gerçekleştiriyoruz” açıklamasında bulundu. Farklı risk kıstasları üzerinden yapılan teknik analizlerde, riske özel teminat çeşitleri oluşturduklarını belirten Ağacık, “Güneş enerjisi santralleri için Mapfre Sigorta ile özel olarak tasarladığımız bir tüm riskler teminatı üzerinden ilerliyoruz. Termik, rüzgar, hidroelektrik, jeotermal enerji santralleri için tasarlanmış genişletmelerle birlikte yine bir tüm riskler teminatı olan genişletilmiş makine kırılması teminatı çıkardık. Sigorta sektörüne ihtiyari reasürans desteği veren bir şirket olarak, mevcut taleplerin tamamını karşılayabildiğimizi rahatlıkla söyleyebiliriz” dedi. 

‘DÜNYA YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARINA YÖNELDİ’

VHV Reasürans Reasürans Teknik Genel Müdür Yardımcısı Fatih Ağacık, yenilenebilir enerji üzerine dünyadaki genel algıyı anlattı. Ağacık’a göre, gelişmiş ülkeler fosil yakıtların bir gün tükeneceği bilincinde hareket ediyor ve bu ülkeler, hem doğaya daha az zarar vermek hem de giderek artmakta olan enerji talebine çözüm bulabilmek adına yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmiş durumda. Dünyadaki bu trende dair görüşlerini açıklayan VHV Reasürans Teknik Genel Müdür Yardımcısı Fatih Ağacık, konunun önemini şu sözlerle vurguladı: “Avrupa Birliği İklim Planı’na göre, gelişmiş Avrupa Birliği üyesi ülkeler uzun dönemde 1990’lı yıllara oranla karbon salınımını %80 ilâ %95 oranında azaltmayı planlıyor. Türkiye’nin de bu eylem planını örnek alıp enerji ihtiyacının büyük bir kısmını yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılamayı hedeflediğini görüyoruz. Yalnızca güneş enerjisinde, son iki ayda devreye alınan santrallerle birlikte toplam kurulu güç %15 oranında artış göstererek 3,4 GW’tan 3,9 GW’a yükseldi.”

Bu bağlamda yenilenebilir enerji yatırımlarının artacağını öne süren Ağacık, yatırımlardaki artışın bu branştaki sigorta talebinin de artması anlamına geldiğini söyledi. Ağacık, “Aynı şekilde, rüzgar santrallerinde de geçmişten günümüze kadar artan yatırımlar sonucu gerek operasyon gerekse de montaj dönemi için giderek artan bir sigorta talebi söz konusu. Türkiye’nin doğal enerji kaynaklarının zenginliğinden ötürü bu durumun önümüzdeki yıllarda daha da artacağını öngörüyoruz. VHV Reasürans, yenilenebilir enerji sektöründe giderek artan sigorta talebine farklı ürün ve çözümler sunarak santralleri teminat altına almaktadır” diye konuştu.


ALLIANZ TÜRKİYE TEKNİK İŞLER GENEL MÜDÜR YARDIMCISI KLAUS PETER MANGOLD:

‘Yeşil Enerji’ çözümleri odağımızda yer alıyor

“Türkiye, güneş ve rüzgar enerjisi potansiyeli açısından şanslı bir konumda. ‘Yeşil Enerji’ olarak adlandırılan güneş ya da rüzgar gibi yenilenebilir enerji çözümleri odak alanımızda yer alıyor.” 

Türkiye’de rüzgar ve güneş enerjisi kullanımının yeni yeni gelişmekte olduğunu hatırlatan Allianz Türkiye Teknik İşler Genel Müdür Yardımcısı Klaus Peter Mangold, “Global ölçekte düşündüğümüzde her iki enerji türünde de ülke potansiyelini tam olarak kullanabilmiş değiliz. Ancak Allianz Türkiye olarak süregelen projeler özelinde gerek inşaat ve kurulum gerekse işletme dönemlerinde sigortalıların ihtiyacı için çözümler sunuyor ve global bilgi birikimimizi de kullanarak benzer projelerde meydana gelen risklerden de yola çıkarak sigortalılarımızı bilgilendiriyoruz. Sigorta bilinci de zaman içerisinde önem kazanmaya başladı” dedi. Allianz Grubu’nun yenilenebilir enerji kullanımına son derece önem verdiği söyleyen Mangold, “Bu bağlamda ‘Yeşil Enerji’ olarak adlandırılan güneş ya da rüzgar gibi yenilenebilir enerji çözümleri odağımız yer alıyor” dedi. 

Allianz Türkiye, HES-GES-RES projelerini, kurulum ve işletme dönemi olarak iki aşamaya ayırıyor. Kurulum dönemi, inşaat, montaj, devreye alma ve test süreçlerini kapsarken işletme dönemi, santrallerin ticari faaliyete geçmiş olduğu dönemi içeriyor. Santralin kurulum döneminde inşaat ve montaj risklerini içeren sigorta poliçeleri tanzim ediliyor. Bu poliçeler, proje süresi boyunca ‘teminat dışı kalan haller’ haricindeki her türlü riske teminat sağlıyor. Ayrıca hasar durumunda yaşanabilecek gecikmeler sebebiyle işveren kurumun uğrayacağı kâr kaybını da teminat altına alan ilave çözümler gibi ek teminatlar ile mevcut poliçelerin çerçeveleri genişletiliyor. Allianz Türkiye, enerji santrali işletmeleri için yine kurulum döneminde çalışan işçiler, formenler veya taşeronların uğrayabilecekleri kazalara karşı işveren mali mesuliyet ve ferdi kaza poliçelerini sunuyor. 

Allianz Türkiye Teknik İşler Genel Müdür Yardımcısı Klaus Peter Mangold, coğrafi konumu sebebiyle Türkiye’nin enerji konusunda çok avantajlı olduğunu belirterek “Türkiye, güneş ve rüzgar enerjisi potansiyeli açısından şanslı bir konumda” dedi.

Türkiye’nin önemli potansiyeli olan güneş ve rüzgar alanlarına yatırımların artacağını aktaran Mangold, şunları söyledi: “Türkiye, Avrupa’da güneş potansiyeli en yüksek olan ülkeler arasında yer alıyor. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’nın (IRENA) 2017 yılı Yenilenebilir Enerji İstatistikleri Raporu’na göre, otovoltaik kurulu gücü bakımından 2016’da dünya ülkeleri arasında 844 MW ile 25’inci sırada olan Türkiye, 2017 sonunda ulaştığı 3.422 MW’lık kapasite ile 13’üncü sıraya yükseldi. Türkiye, Avrupa ülkeleri sıralamasında ise 2016’da 15’inci iken, 2017’de 7’nci oldu. Ayrıca 2017’de bu alandaki kurulu gücünü oransal olarak en fazla artıran ülke oldu. Türkiye’de önem kazanan diğer bir alan da rüzgar enerjisi. Türkiye’deki elektriğin yüzde 7.75’i rüzgar enerjisinden elde ediliyor ve bu oranın 2023’e kadar artırılması planlanıyor. Ayrıca Türkiye’de 48 bin MW’lık rüzgar enerjisi potansiyeli bulunuyor. Bu potansiyel için gerekli toplam alan ülke yüz ölçümünün yüzde 1,3’üne denk geliyor. Bu durum rüzgar enerji santrallerinin kurulumu için uygun alanların yoğun olarak bulunduğunu gösteriyor. 2018 istatistiklerine göre 6 bin megavatın üzerinde olan Türkiye’deki rüzgar enerjisi kurulu gücünün, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2016 Faaliyet Raporu doğrultusunda 2023’e kadar 3 kattan da fazla artarak 20 bin MW seviyesine çıkarılması hedefleniyor.”


HALK SİGORTA TEKNİKTEN SORUMLU GENEL MÜDÜR YARDIMCISI REMZİ DUMAN: 

Ekonominin devamlılığı için penetrasyonun %100’e çıkmasını bekliyoruz 

“Yüksek penetrasyon oranları olmasına karşın konumuzun ekonominin devamlılığı içerisindeki ana damarlardan biri olan enerji üretimi olması ve yüksek yatırım maliyetlerine dayanan bir sektör olması nedeniyle penetrasyonun %100 olmasını bekliyoruz.”

Halk Sigorta Teknikten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Remzi Duman, Türkiye’nin ekonomik büyümesi ve küresel ısınmanın azaltılması açısından büyük önem taşıyan HES-GES-RES projelerinde risk analizlerinin doğru yapılması ve doğru teminatların sağlanmasının yatırımların devamı açısından oldukça önemli olduğunu vurguladı. Duman, Halk Sigorta olarak, başta Halkbank olmak üzere bankacılık sektörünün finansman sağladığı, kamu otoritelerinin yatırım teşvikleri ile desteklediği yenilenebilir enerji sektörüne sosyal sorumluluk gözü ile baktıklarının altını çizdi. Kreditör bankaların ve yatırımcıların talebi doğrultusunda HES-GES-RES projelerindeki sigorta penetrasyonunun %80 seviyesinde olduğunu tahmin eden Remzi Duman, “Diğer sektörlere göre yüksek penetrasyon oranları olmasına karşın konumuzun ekonominin devamlılığı içerisindeki ana damarlardan biri olan enerji üretimi olması ve yüksek yatırım maliyetlerine dayanan bir sektör olması nedeniyle penetrasyonun %100 olmasını bekliyoruz” diye konuştu. 

Bu sebeple müşterileriyle ortaklık ilişkisi kurmayı önemsediklerini belirten Duman, “2017’de yapılanmaya giderek, tüm poliçe süreçlerimizi birleştirerek şirket içinde Mühendislik/Enerji birimi kurduk. Bu birimin kurulması ile birlikte 2017’de üniversitelerde sigortacılık bölümü son sınıf öğrencilerine ‘Yenilenebilir Enerji Santralleri Sigorta Ve Risk Yönetimi Açısından Bakış’ adı altında eğitimler verdik. İnsan kaynağı konusuna çözüm getirmeye çalışıyoruz” dedi. 

‘KÂR KAYBI TEMİNATIYLA PENETRASYON ARTAR’ 

Bu alanda sigorta poliçelerinin büyük bir kısmının Yangın Sigortası + Makine Kırılması Sigortası olarak düzenlendiğini belirten Duman “Enerji santrallerinde dünyada en yaygın olan poliçe türü Geniş Kapsamlı Makine Kırılması Sigortasıdır. Biz her iki poliçeyi de düzenleyebiliyoruz. Geniş Kapsamlı Makine Kırılması Sigortası (CMI) bütün risklere daha kapsamlı bir şekilde teminat sağlaması açısından en sağlıklı poliçe türüdür. CMI ürününü ülkemize özel reasürörlerimiz ile anlaşarak terör teminatı da sunulabilir hale getirdik” bilgisini verdi. 

Bir diğer önemli teminatın kâr kaybı teminatı olduğunu ifade eden Duman, bu teminatla uzun süreli iş durmalarında ciddi anlamda maddi kayıpların önüne geçilebileceğini ve iyi anlatılırsa sektördeki penetrasyonun çok daha iyi seviyelere gelebileceğini söyledi. Duman, “Standart poliçeler garanti kapsamındaki makinelerden kaynaklanacak kâr kaybı/iş durması hasarlarını istisna tutarken, bu hasarların ödenmesine imkan verecek özel sigorta klozlarını poliçelerimize ekleyerek müşterilerimizin mağduriyetinin önüne geçmeye çalışıyoruz” açıklamasında bulundu.

GES’ler için özel olarak geliştirilen “Performans Kaybı Özel Şartı”ndan bahseden Duman, “Sigortalı tesislerde bulunan her bir ekipmanın üretici tarafından kendilerine taahhüt edilen performanslarının %10’un üzerinde düşmesi halinde hasarlarını belirlenen şartlar dahilinde poliçelerde teminata dahil edebilir hale geldik. Birçok şirketin güneş enerjisi santrallerinde en büyük risk olarak gördüğü ve sınırlı bir limit ile sağladığı dolu sonucu oluşabilecek hasarları biz alt limit olmadan toplam sigorta bedeli sağlayarak sigortalılarımıza destek oluyoruz” dedi. 

‘YENİLENEBİLİR ENERJİDE POTANSİYELİMİZ YÜKSEK’

Dünyada enerjinin yerel kaynaklardan üretilmesi gitgide önem kazanıyor. Ayrıca petrolün 50 yıl sonra, doğalgazın da 200 yıl sonra tükeneceği tahmin edildiğinden yenilenebilir enerji önem kazanıyor. Bu çerçevede Türkiye’deki yenilenebilir enerji kaynaklarının önemine vurgu yapan Duman sözlerine şöyle devam etti: “HES’lerdeki yüksek potansiyeli ile bilinen ülkemizde, RES kurulu gücü 2006 sonrasında 44 kat artarak 6400 MW üstüne çıkmıştır. OECD ülkelerine bakıldığında en yüksek rüzgar enerjisi potansiyeline sahip olan ülkeyiz. Ülkemiz güneş enerjisi teknik potansiyeli açısından da Avrupa ülkeleri içerisinde en yüksek potansiyele sahip ülkedir. Tüm enerji santralleri toplamında 90 bin MW civarında olan kurulu gücümüzün iki katından fazla sadece güneş enerjisi teknik potansiyelimiz bulunmaktadır. Beklentimiz, yenilenebilir enerji santrallerinin ülkemizde artarak devam edeceği yönündedir.”

HES-GES-RES kadar ön plana çıkmayan başka bir alandan, jeotermal enerji santrallerinden (JES) bahseden Duman, “Ülkemiz ısı enerjisi kapasitesi açısından dünyada Çin’den sonra ikinci sırada yer alıyor. Halihazırda santral sayımızın çok az olduğu JES için de çalışmalarımızı tamamladık. İlk poliçemizi Mayıs ayında düzenlendik. 

Gelecek nesillerin ihtiyaçlarına cevap verebilmek için tüm enerji süreçlerini yenilenebilir enerji ile daha sürdürülebilir bir hale getirmemiz şart ve bu konuda Halk Sigorta olarak her zaman destek olmaya devam edeceğiz” dedi. 

Umut Deniz Elçi

umut@sigortacigazetesi.com.tr

Yorum yazın