Yeni yıl yeni umutlar
İNSANI diğer canlılardan ayıran en önemli özellik nedir diye sorsalar, yanıt olarak, zaman içerisinde yaşananlara alışma, acılarla baş etme, yeni durumlara uyum gösterme ve değişikliklere adapte olma becerisi derim.
Çünkü, bu özelliğimiz olmasaydı, aklımızın, zekamızın, konuşma becerimizin, duygularımızın ve daha bir sürü mükemmel becerimizin çok fazla bir anlamı kalmazdı.
Charles Darwin’in söylediği gibi, en güçlü ya da en akıllı canlılar değil, değişime en iyi uyum sağlayanlar hayatta kalıyorlar.
Başımıza gelen büyük felaketler, çok acı olaylar ilk anda dayanılmaz gelmekle birlikte, insan zaman içerisinde kendini o yeni duruma adapte etme ve yaşamına devam etme becerisine sahip.
Öte yandan, son zamanlarda bu özelliğimizin çok fazla test edilmeye, zorlanmaya başladığını kabul etmek lazım.
Ülkemizde, yakın coğrafyamızda ve global ölçekte o kadar büyük hadiseler yaşadık, o kadar hızlı değişen bir gündeme sahibiz ki, inanılır gibi değil.
***
2016 yılı da hatıralarda, tarihin tozlu sayfalarında önemli bir yer tutan senelerden biri olacak gibi görünüyor.
O kadar çok şey yaşandı ki.
Yıl boyunca ülkemizde ve dünyada meydana gelen sayısız terör olayları, 15 Temmuz gecesi yaşanan darbe girişimi, Suriye’deki insanlık dramı ve yanı başımızdaki acımasız savaş, İngiltere’nin AB’den çıkma (Brexit) kararı alması, Donald Trump’ın ABD Başkanı seçilmesi, hemen akla gelen ilk örnekler.
Tüm bu siyasi ve politik gelişmelere ek olarak, global ekonomi açısından da önemli bir dönemeçteyiz. 2008 krizinden itibaren piyasalarda yaşanan parasal genişleme, likidite fazlası ve düşük faiz ortamının sonuna gelinmek üzere.
Yaşanan bu olayların ve değişimlerin her biri küresel anlamda çok ciddi etkiler yaratabilecek ve önemli dönüm noktaları olabilecek nitelikte.
Neye şaşıracağız, neye adapte olacağız, gelecekte bizi neler bekliyor takip etmekte ve özümsemekte zorlanıyoruz.
***
Sigortacı Gazetesi’ne yazılarımızı genelde bir önceki ayın 20’si gibi teslim ediyoruz.
2017 yılının ilk yazısını, yıla nasıl başlarsak öyle devam eder inancıyla, erkenden yazmaya karar vermiştim. Ancak son 10 gün içinde, üç defa yazmaya başladığım ocak ayı yazım, her seferinde yaşanan acı verici, sarsıcı yeni olaylar nedeniyle yarım kaldı.
10 Aralık 2016 Cumartesi akşamı Vodafone Arena stadı yakınlarındaki korkunç patlama bütün gündemi değiştirdi. Her iki patlama sesini de Anadolu yakasındaki evimizde net olarak duyduk. Ateş elbette düştüğü yeri yakıyor ama yanı başımızda yaşanan patlamada kaybedilen hayatların, bir anda değişen yaşamların ortaya çıkardığı üzücü tablo hepimizi çok derinden etkiledi.
Bir sonraki hafta sonu ise, bu sefer Kayseri’de yaşanan acımasız başka bir terör haberiyle, acıyla uyandık. Yine gencecik, masum fidanlar, yaşamlarının baharında aramızdan ayrıldılar.
Yazının son teslim tarihi 20 Aralık olunca, 19 Aralık akşamını yazı için rezerve ettim. İşten çıkıp eve doğru yoldayken, Ankara’da Rus büyükelçinin vurulma haberi geldi. Yol boyunca araçta haberleri dinledim. Bir süre sonra olay anının videolarının paylaşılması, vuran kişinin kimliğinin ortaya çıkması olayın boyutunu değiştirdi ve üretilen senaryolar bütün gündemi çok farklı bir yöne çekti.
Bu üç deneme başarısızlıkla sonuçlansa da, işte ertesi gün yine yazımı yazmak üzere bilgisayarın başındayım.
Zaman hızla akıp gidiyor ve biz de o akışın içinde elimizdekilere, birbirimize sarılıp hayata tutunmaya, yaşam mücadelemize kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Umarım 2017, alışma, adapte olma, uyumlanma becerilerimizin üzücü, yıpratıcı olaylarla, kayıplarla değil sevinçlerle, müjdelerle, olumlu kazanımlarla test edildiği bir sene olur.
Psikolojik olarak çok yorulduğumuz böyle bir yılın ardından, daha sakin, dingin, huzurlu ve barışçıl bir dönemin ilk ışıklarının görülmeye başladığı bir yeni yıl dilerim herkese.
Unutmayalım ki her gecenin koyu karanlığını güneşin ilk ışıkları takip eder.