Trafik en önemli sorunumuz mu? (6)
GEÇTİĞİMİZ 5 ay ülkemizin ve de insanlarımızın, bana göre, en önemli sorunu yüzünden uğradığı zararları yazmaya çalıştım. Bu çok çok önemli sorunumuzu nasıl çözebiliriz, kısa ve uzun vadeli olarak ele alalım. Burada yapacağımız öneriler kendi başlarına yeterli olmayabilir, tabii ki konuya çok geniş bir açıyla bakmak gerekir, ancak bir başlangıç noktası olmak zorunda. Problemin üzerine gidildikçe ilave çözüm yolları üretilecektir.
Bu konu her açıldığında etraftaki insanlar, dikkat ederseniz, özellikle “Bu eğitim ve denetim sorunu” der. Ama 20-30 yıldır çok süper teşhis koyanlar tedavi adımını atmazlar ve/veya atamazlar. Teşhisi koyanlar, hastalığı buldukları için çok mutlu olarak bir hareket yapmazlar. Böylece her yıl 10 bin cıvarında insanımız hayatını kaybeder Kazaların fotoğrafları çekilir ‘trafik canavarı’ faaliyette denir ve sanki günlük hayatımızın olağan bir parçası gibi hayat devam eder. Bu problemin çözülmesi gerekir, böyle devam etmemeli dersin kimse destek çıkmaz.
Sigorta sektörü yıllardır trafik sigortası denen ’3. şahıs mali mesuliyet sigortası’ndan zarar eder ve ettikleri ile kalır. Fiyat artırarak, esas sorunu çözmek yerine, zararı azaltmaya çalışır. Bu arada sistemdeki boşluklardan faydalanmak isteyen avukatlar kazaları mahkeme taşıyarak tazminatları yükseltip sigorta şirketlerinin zararlarını daha da yükseltirler.
Peki bu kısır döngüden nasıl çıkılabilir?
Önerim; işin içerisinde olması gereken devletin sorumluları,
sigorta sektörünün temsilcileri ve belki bazı STK’ların temsilcilerinden oluşan bir ‘Trafik Platformu’ oluşturulması. Düzenli toplanan bu grup ‘trafik sorununu çözme’ stratejisi oluşturacak ve bu konunun yatırım bütçesini hazırlayacak. Bu bütçeye devletin yanı sıra sigorta sektörü de katkıda bulunacak. Tabii ki çok daha geniş
kesimlerin maddi katkıda bulunması bütçenin daha gerçekçi olmasını sağlar. Belki de ekonominin birçok kesiminden bütçeye katkı sağlanabilir. Bu platformun hazırladığı strateji doğrultusunda bütçe harcanmaya başlanır ve denetimi sağlayacak olan ekip ve ekipmanı oluşturmak için adımlar atılır.
Ekiplerin başındaki yöneticiler minimum 30 gün ABD’de ‘bu işin nasıl yapıldığı’ kurslarına katılırlar ve görüp öğrendiklerini uygulamaya başlarlar. Bu platform 3-5 yıl devam eder ve sonra görevi sona erer.
***
Sigorta sektörü eğer böyle bir oluşuma önderlik ederse bence o zaman bu zararlardan kurtulur, yoksa korkarım daha uzun yıllar trafik sigortası zarar üretmeye devam eder. Hele ki otorite bazı politik kararlarla sigorta şirketlerinin zararlarını daha da yükseltirse sonuç daha da vahimleşir (ticari araçlara prim tavanı getirilmesi gibi).
Çok ciddi, kararlı ve paralı olmak gerekir bu konunun üzerine bir Batılı ülke gibi gitmek için. Her ülkenin uyguladıklarına ‘biz yapamayız’ dememeliyiz. Bir yerden başlamalı. Denetim, kontrol ve polisiye kısmı bu kadar.
***
Denetim ve kontroller devamlı ve tutarlı bir şekilde ve istisnaya affa yer vermeyecek şekilde yapılmalı, ilgisizlik boyutlarına gelen hoş- görü maalesef sistemi sulandırmaktan öteye gitmez. Tek yönlü yola ters taraftan girene, kırmızı ışıkta geçene, emniyet şeridinde gidene, yolda devamlı makas yapana, yaya geçidinde durmayana, kemer takmayana, korna çalana, yanlış yere park edene v.s. polis devamlı, bıkmadan, yılmadan, affetmeden ceza kesmeli, aynen içkili araba kullanana yapıldığı gibi. Ancak böyle caydırıcı olunur tıpkı Batı ülkelerinde olduğu gibi.
Ülkemizde de AB ülkelerinde olduğu gibi yeterli cezalar ve kurallar olduğu kanısındayım, ama maalesef otoritenin uygulamalarında tutarlılık yeteri kadar yok.
Çok basit iki örnek vereyim, Rumeli Caddesi ve Teşvikiye gibi çok hareketli ve kalabalık lokasyonlara bir bakın, dar yolda, bazen iki şerit, park edenler yolları nasıl ıstıraplı ve çekilmez hale getiriyorlar. Bunu önlemek ve trafiği daha akıcı hale getirmek çok mu zor?
***
Gelecek ayki yazımda ABD’den ceza örnekleri ile devam edeceğim ve de trafik keşmekeşinde eğitimin rolüne değineceğim.