Sürücüsüz araçlar primleri düşürecek
Bir dakika düşünelim: Tren raylarının üzerinde çocuğunuzla yürüyüşe çıkmışsınız. Tam o sırada karşıdan gelmekte olan trenin raydan çıktığını gördünüz. Siz tam ray hattını değiştirecek anahtarın önünde dururken bir tarafınızda içi hıncahınç öğrencilerle dolu bir okul otobüsü var. Süper! Ne de olsa ray hattını değiştirmeniz mümkün. Ama diğer taraftaki raylara baktığınızda çocuğunuzun telaştan raylara düştüğünü ve kalkmayı başaramadığını görüyorsunuz. Anahtarı bir otobüs dolusu çocuğu mu kurtarmak için kullanacaksınız yoksa kendi çocuğunuzu mu?
Felsefede bu çeşit problemler, “Tramvay Problemi” olarak adlandırılıyor. Tramvay Problemleri, felsefenin etik tartışmaları arasında yer alıyor ve bu tür sorulara vereceğiniz tepki dünya görüşünüzü simgeliyor. Konuyu 21. yüzyıla taşıdığımızda modern bir şekilde yorumlayabiliyoruz: Sürücüsüz arabalar.
Google’ın sürücüsüz arabaları şimdiden Amerika’da 2.7 milyon kilometre yol aldı ve şirketin belirttiği üzere henüz hiç kazaya neden olmadı. Volvo, 2017 itibarıyla İsveç yollarında sürücüsüz arabalarını piyasaya sunacaklarını bildirdi. Amerikalı mucit ve girişimci Elon Musk, teknolojinin bu yaz ana yollara uygun tekerlek modeli hazırlayıp sürücüsüz ağır vasıtaların yollara düşmesinin yakın olduğunu söylüyor. Musk’a göre, bu sürücüsüz arabalar sürücülü arabalara nazaran 10 kat daha güvenli olacak.
TEKNOLOJİ HAZIR OLABİLİR AMA İNSANLIK HAZIR MI?
Google’ın sürücüsüz arabaları şimdiden virajlı yollar gibi gerçek dünyanın tehlikelerine karşı hazırlıklı. Ama bazı durumlarda bir çarpışmanın gerçekleşmesi kaçınılmaz oluyor. Hâlihazırda sürücüsüz arabaların, Google’ın karşıdaki sürücüleri suçlu kabul ettiği, küçük çaplı çarpışmaları oldu. Sürücüsüz araçların neden olduğu kazalarla ilgili çeşitli tartışmalar başladı. Örneğin, bir Google arabası ya da güvenli bir Volvo düz bir duvara çarpma ile trafikte çarpışmaya neden olma arasında nasıl bir seçim yapabilecek? Bilgisayarların saliseler içinde karar verme yetisine sahip olduğu biliniyor. Öyleyse, sürücüsüz aracın saliseler içinde öndeki arabayı tarayıp belleğine koymak ve arabanın içinde kaç kişi olduğunu belirlemek için de zamanı olacak. Ama kendi kullanıcıları için daha hayırlı olacak tercihi yapmayı becerebilecekler mi? Ya da daha az zarar verecek yolu seçebilecekler mi? İçi öğrenci dolu bir okul otobüsüne çarpmayı engellemek için direksiyonu duvara kırıp kendi sürücüsüne zarar verecek mi? Hangi seçeneğin aracın sahibi için daha iyi olduğuna nasıl karar verecek?
Konuyla ilgili araştırma yapan Birmingham Alabama Üniversitesi’nin yeni mezunlarından Amenn Barghi, konuyla ilgili olarak, “Buradaki önceliği, pragmatizm [1] ve etik arasındaki seçimimiz belirleyecektir. Bunun ahlaksal bir ikilemden farkı yoktur” dedi. 2015 yılında ulusal şampiyonluğu kazanan aynı üniversitenin “Bioetics Bowl” takım lideri olan Barghi, ebola virüsü için klinik deneyler gerçekleştirmek gibi ya da iki insanı birbirine âşık etmek için ilaç kullanımı gibi etik konularda tartışmalar gerçekleştirdi. Takım geçen yıl Ethics Bowl yarışmasında sürücüsüz araçlarla alakalı sorunları tartıştı. Tartışılan soruların başında, sürücüsüz araçların geleneksel arabalardan daha güvenli olması durumunda devletin insanlara araba kullanmayı yasaklayıp yasaklayamayacağı geldi. Sorunun cevabıysa kısaca “evet” olarak belirdi.
PEKİ ŞİMDİ KİM HAKLI?
Peki, kendi sürücüsüz arabanız diğer insanları kurtarmak adına sizi öldürmeye programlanabilir mi? Barghi burada iki farklı felsefi görüş ortaya çıktığını söylüyor: “Pragmatizm bize her zaman mümkün olan en çok sayıda insanı mutlu etmek için ne yapmamız gerekiyorsa onu yapmamız gerektiğini söyler. Eğer araç düz bir duvara doğru sürme ya da karşıdan gelen otobüsün üstüne gitme arasında kalırsa, duvara sürmeye programlanmış olacaktır. Sürücüsüz arabaların kendi sürücüsünü feda etmeye programlanmaması gerekir. Tren probleminde neyi seçersen seç, aracın sahibine pragmatizme mi yoksa etiğe mi önem verdiği sorularak karar verilmeli. Pragmatik düşünce seçilirse tekrardan kural pragmatizminin mi yoksa eylem pragmatizminin mi tercih edileceği sorunu gündeme gelir. Kurallara dayalı pragmatizm, her zaman en çok kişiye fayda sağlayan yolu tercih etmemizi söyler. Bu durum tren problemi için kolay bir cevap olacaktır. Çoğunluğun çıkarlarını tespit et ve uygula! Ama eylem pragmatizmini seçecek olursak, her bir bireyin eylemlerini teker teker incelemek ve hangi durumun daha adil olacağını belirlememiz gerekecektir. Olay böylece içinden çıkılmaz felsefi bir boyuta ulaşmış olur.”
UAB profesörlerinden Gregory Pence, “Ama bir bilgisayar tüm bunların yargısına varmaya programlanamaz. Biz bunu etik tarihini okuyarak kavrayabiliriz. Vicdan ya da Aziz Thomas’a dayalı Hristiyanlık etiği uzun yıllar boyunca tüm tıbbi problemlere tavsiyelerle çözüm bulmaya çalıştı. Aynıymış gibi görülen her farklı durumda başarısızlığa uğradı; çünkü tıbbın çözümü sürekli değişir” şeklinde görüş bildirdi.
EN KÖTÜSÜNE HAZIRLANMAK
UAB takımı zamanını gelecekte olacağı ön görülen felsefi sorunlara çözüm arayarak geçiriyor. Grubun başkanlığını tıbbi ahlakbilimci Pence üstleniyor. Barghi’nin cevabına göre hangi durumu seçersen seç, şeytanın avukatı oynanacak. Barghi, konunun felsefi kısmı aşılınca, gerçek hayatla ilgili tartışmaların başlayacağı görüşünde: “Konuyu en kapsamlı şekliyle anlamak için tüm olasılıkları gözden geçirmeli, tüm olası koşullarda nelerle karşılaşacağımızı hesaplamalıyız. Bazen birkaç gün içinde tüm ahlaki görüşümüzü değiştirebiliriz. Şimdi seçimlerimizin felsefi boyutlarını tartışıyoruz. Sonrasında hastaların tedavisi, sigorta poliçesi kapsamını belirleme gibi gerçek dünyaya etki edecek sorunlara çözüm arayışına geçebileceğiz.”
[1] Felsefede, faydacılık, pratik sonuçlara yönelik düşünme biçimi.
SİGORTA ŞİRKETLERİ NE YAPACAK?
KPMG’nin hazırladığı “Era of Autonomous Vehicles Survey” adlı araştırmaya göre, hayat dışı sigorta şirketlerinin çoğu, önümüzdeki 10 yıl içinde sürücüsüz araçların oto sigortası üzerinde etkili olacağını düşünmüyor ve bu nedenle de henüz sürücüsüz araçlara uygulanmış sigorta ürünleri geliştirmiyorlar. Aynı zamanda birçok sigorta yöneticisi de, devletin sürücüsüz araçları piyasaya sunması için henüz erken olduğunu belirtiyor. Yöneticilerin yüzde 42’si önümüzdeki 10 yıl içerisinde sürücüsüz araçların meslekleri üzerinde önemli etkileri olacağını düşünürken, yüzde 84’ü 2025’e kadar hatırı sayılır bir değişiklik yaratmayacağını düşünüyor. Araştırmaya katılan sigortacıların yüzde 74’ü sürücüsüz araç kullanımı için hazır değil. Bununla birlikte katılımcıların yüzde 55’i sürücüsüz araç kullanımına geçişin yöneticiler tarafından engelleneceğine inanıyor. KPMG Aktüerya ve Sigorta Risk Uzmanı Jerry Albright araştırmayla ilgili olarak, “Sürücüsüz araçların otomotiv dünyasına etkisi beklenenden hızlı olacak” dedi. Albright’a göre, sürücüsüz araçlar gibi yeni teknolojilerin, hasar frekansını ve dolayısıyla sigorta primlerini düşürmesi bekleniyor. Bunun yanı sıra KPMG, UBER gibi yeni popülerleşen ticari oto hizmetlerinin oto sigortasının büyük kısmını oluşturacağını düşünüyor.
Sürücüsüz araçların sürücülü araçlara göre çok daha güvenli olması bekleniyor. Ancak bilgisayarın kaza anında nasıl tercih yapacağı önemli bir tartışma konusu.