Sigortacılıkta ekosistem değişiyor
Günümüzde iş ve teknoloji alanında yaşanan değişimlerle birlikte sigorta sektöründe yeni bir dünyaya doğru ilerliyoruz. Önceki dönemde geçerli olan birçok kuralın değişeceği ya da yeniden gözden geçirileceği bu dönemde kurumların gelecek için hazırlıklarını hızlı bir şekilde yapmaları önem taşıyor. Sigortacılıkta yeni dönemi değerlendiren EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Finansal Hizmetlerden Sorumlu Direktör Fatih Öğün, şu açıklamalarda bulundu:
SİGORTADA DEĞİŞİM RÜZGARI
“Değişim noktalarına baktığımızda teknolojideki değişim öne çıkıyor. Yazılım sistemlerinde, bunları taşıyan donanım, ortam ve çeşitlerinde ve internet altyapısında oluşan değişimler teknoloji araçlarının sigortacılık sektörünün birçok alanında kabul görmesini sağlamış durumda. Günümüzde sigorta sektöründe hizmet sunulabilecek farklı müşteri gruplarını belirlemek ve bu grupların ihtiyaçlarına yönelik olarak ürün ve hizmet tanımlamak amacı ile analitik uygulamalar kullanılıyor. Yakın bir geçmişe kadar kısıtlı bir kullanım alanı olan bu uygulamalar teknolojide yaşanan gelişmeler ile müşteri, kanal, ürün ve fiyat analizlerinde yoğun bir şekilde kullanılabiliyor ve öncesinde yapılan analizler ile ortaya çıkarılamayan değer alanlarının tespit edilmesini sağlıyor. 2008 sonrası dönemde öncesine göre yavaş ilerleyen ekonomilerde bu değer alanlarının tespiti operasyonların yürütülmesinde daha kritik bir hal alıyor.
Teknolojinin yarattığı etki sadece analitik yetkinliklerle sınırlı kalmıyor. Dijitalleşmenin etkisi ile müşteriyi tanımlamakta kullanılan veri hacmi ve çeşitliliği hızla artıyor. Kullanım bazlı araç ve sağlık sigortalarında görünmeye başladığı şekli ile müşteri verisini daha etkin ve kaliteli elde etmek, poliçe tanımlarının müşteriye özgü olarak yapılabildiği bir dünyayı da beraberinde getiriyor. Araç, yangın, sağlık, hayat ve emeklilik gibi alanlarda kullanılan uygulamalar kendi başına müşteri ile ilgili veri üreten ve buna dönük teminatları düzenleyen birer fonksiyona dönüşüyor. Bazı sigorta branşlarında ilerleyen dönemde prim oranlarını kişiye özgü yapılara dönüştürmesi beklenen bu gelişmeler, müşteriye verilen sigortacılık hizmetini yeniden tasarlamayı gerektiriyor.
Veriyi kullanma ve müşteriyi tanımlama değişim içeren noktaların tamamı değil. Kanal yapıları ve kullanımları da değişmeye başlıyor. Müşteriye direkt ulaşan dijital kanallar kurulurken, geleneksel kanalların da etkinliği teknoloji desteği ile önemli ölçüde artırılıyor. Sahada müşteri ile temas halinde iken artık tablet üzerinden müşteri bilgilerine anında ulaşmak ve ilgili ürün/teminat bilgilerini güncel bir şekilde paylaşmak mümkün. Öncesinde mevcut olmayan sosyal medya gibi kanallar müşterilerin ve acentelerin aktivitelerinde önemli yer tutmaya başlıyor. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki bazı sigorta şirketleri küçük ve orta ölçekli müşterileri için sosyal medya ortamları hazırlayıp işletiyor. Bu ortamlar aynı zamanda sigorta şirketlerine müşteriler ile ilgili çok daha odaklı veri elde etme ve analiz yapma olanağı sağlıyor. Mobil uygulamalarda son dönemde sunulmaya başlanan anında sigorta (just-in-time insurance) çözümleri de ilerisi için önemli potansiyele sahip yaklaşımlar arasında yer alıyor.
HASAR YÖNETİMİNDE YENİ YAKLAŞIMLAR
Yukarıda saydığımız değişimler aynı zamanda sigorta şirketlerinin kendi temel süreçlerini de etkiliyor. Ürün ve hizmet tanımlama artık eskisine göre çok daha hızlı ve modüler bir hale gelmeye başladı. Müşteriden ve kanallardan gelen yüksek hacimli veri kullanılarak kişiselleştirilmiş ürünler sunulabiliyor. İlerleyen dönemde kurumlarda hasar yönetimi yapısının sistem ve ekip bazında önemli ölçüde değişmesini bekliyoruz. EY’nin bu alanda yaptığı araştırmalar ışığında ilerleyen dönemde hasar yönetiminde küçük, konusunda uzman ve analitik yetkinlikleri yoğun olarak kullanan ekiplerin oluşması öngörülüyor. Süreç otomasyonunun yoğun olarak kullanılacağı bu alanda ekipler artık operasyonel konular üzerine değil, hasar önleyici analiz ve yaklaşımlar üzerinde çalışacak.
Hasar yönetimi alanını etkileyen bir diğer gelişme de nesnelerin interneti olarak karşımıza çıkıyor. Son dönemde ekonomik uygulama potansiyeli hızla genişleyen ve yatırım maliyetleri azalan sensörler ile araç ve yangın gibi alanlar başta olmak üzere birçok alanda öncesinde var olmayan etkin sigorta çözümleri geliştirmek mümkün. İlerleyen dönemde orta ölçekli bir üretim tesisinde yerleştirilecek sensörler ile yangın ve makine arızası gibi durumlara karşı önleyici önlemleri artırmak ve bu yolla hasar oranı ve buna bağlı olarak primleri azaltabilmek çözümün içindeki tüm taraflar için faydalı sonuçlar doğurabilecek gelişmeler olarak görülebilir.
Yukarıda bahsettiğimiz süreç otomasyonu noktasında; robot bazlı otomasyonun bankacılık alanında olduğu gibi sigortacılık alanında da önemli etki yaratması bekleniyor. Operasyonel alandaki birçok işlemin algoritmalara dönüştürülüp kendi başına çalışan programlara yüklenebildiği bu yaklaşımda ilerleyen dönemde operasyonunuzu yürütecek yüzlerce, binlerce bireysel programdan oluşan bir ekip kurmanız ve bunları 7/24 çalıştırmak mümkün olacak.
FİNANSAL TEKNOLOJİNİN ETKİSİ SİGORTACILIKTA HİSSEDİLECEK
Sigortacılık alanında teknolojinin yarattığı geniş etkiden ve bunun ekosistemi nasıl değiştirdiğinden örnekler ile bahsettik. Bu alandaki bir diğer değişim ise sektör dışı oyunculardan ve yeni kurulan şirketlerden gelecek gibi görünüyor. Son dönemde hızla gelişen ve daha halka arz yapmadan milyar dolarlık değerlemeye ulaşan birçok oyuncu içeren finansal teknoloji sektörünün sigorta alanı ile ilgili olarak gelecekte birçok yeni yaklaşım ve iş modeli ile piyasada etkisini hissettirmesi bekleniyor. P2P sigorta uygulamaları ile başlayan finansal teknoloji iş modelleri ilerleyen dönemde blockchain uygulamalarının yaygınlaşması ile birlikte bazı sigorta branşlarında etkisini daha fazla hissettirmeye başlayacak. Geçmişteki tecrübelerin de gösterdiği gibi bu şirketlerin iş modelleri başarılı olamasa bile ortaya çıkardığı iş modeli ve teknoloji altyapısı sonraki değişimlerin öncüsü olan bir nitelik taşıyor.
Sigortacılık ekosisteminde yukarıda saydığımız değişimler işin doğasında olan günlük değişimler değil. Teknoloji, müşteri tercihleri, yeni iş modelleri ve küresel ekonominin mevcut koşullarında yeni bir sektör modeline işaret ediyorlar. İlerleyen dönemde kurumların bulundukları pazarda faaliyet modeli, teknoloji altyapısı ve yetkinlik havuzlarını bu gelişmelere göre düzenlemeleri ve bulundukları sektörün dışını da dikkatli takip etmeleri büyük önem taşıyor.”