Sabırlı olunursa piyasa dengesini bulacaktır
Sompo Japan Sigorta Genel Müdürü Recai Dalaş, sabırlı olunması halinde 2016 yılının sonuna doğru piyasanın kendi içinde bir dengeye oturacağını söyledi. Şirket olarak Japonlardan ciddi iş yapma konusunda çok şey öğrendiklerini ifade eden Dalaş, “Bununla birlikte, Japonya’dan aldığımız know-how kadar biz de Japonya’ya know-how veriyoruz. Özellikle oto sigortalarındaki yetkinliğimizin, sürekli sektör ortalamasının üzerinde sonuçlar elde ettiğimizin sermayedarımız da farkında” değerlendirmesi yaptı.
Torba yasayla değiştirilen üç madde sizce trafik sigortasındaki sorunu çözecek mi?
Trafikteki sorunu aslında piyasa dinamikleri çözecek, torba yasanın içinde geçen üç madde tek başına çözemeyecek. Bu üç madde neticede sektöre ilave maliyet getiriyor. Torba yasadaki maddeler sigortacılardan çok vatandaşı ilgilendiren bir konu. Sonuçta sigorta şirketlerinin ilave maliyetleri göz önüne alıp bir fiyatlama yapması lazım, bakacak olursanız son dönemlerde şirketler zaten bunu yapmaya çalışıyordu. Yapılan fiyatlandırmalar primlere zam olarak yansıdığı için doğal olarak vatandaş da bundan rahatsız oluyordu.
Dolayısıyla, eğer sektör bu maliyetlerden kurtulabilirse fiyatların daha aşağı bir seviyede dengelenmesi beklenebilir. Bu düzenleme, yargının tutumuna bağlı olarak sigorta şirketlerinin maliyetlerinde olumlu bir etki yapabilir ya da yapmayabilir. Önemli bir gelişmedir ancak “Sigorta sektörünün sorunlarını çözer” gibi iddialı bir laf etmeyi gerektiren bir gelişme değildir.
Hazine’nin getirdiği tavan fiyat uygulaması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Şu an sektördeki şirketlerin önemli bir bölümü trafik sigortası yazmamak için fiyatlarını bilinçli olarak yukarıda tutuyor. Zaman zaman da burada kantarın topuzu kaçıyor ve piyasa açısından kabul edilemez fiyatlar ortaya çıkabiliyor. Hazine de buna bir önlem olarak bazı alanlarda azami fiyat getiriyor. Ben bunu tarife rejimine dönüş olarak yorumlamıyorum. Ancak bu düzenleme, ileride bir gün tarife rejimine dönülebileceğine ait bir işaret olarak algılanmalı ise o zaman bu uygulamayı doğru bulmam.
‘SERBESTİ HER ŞEYİ ÇÖZER’
Bundan sonra biraz sabırlı olunması halinde 2016 yılının sonuna doğru piyasa kendi içinde bir dengeye oturacaktır Şu anda bile trafik sigortasında yaşanmakta olan sorunların önemli oranda aşıldığını düşünüyorum, önümüzdeki aylarda fiyatların bir miktar düşmesi de beklenebilir. Ancak öncelikle bu sabrı göstermek gerekiyor. Nitekim, yılın son döneminde başlayan fiyat artışları bu yılın mayıs ayında bir hayli yumuşadı.
Trafikle kaskonun birleştirilmesi gibi öneriler sunuldu. Dünyada böyle örnekler var mı?
Kasko ve trafik sigortası birleşebilir, ama bu zorunlu olarak yapılamaz. Kasko isteğe bağlı, trafik sigortası ise zorunlu bir sigorta. Zorunlu bir sigortayla zorunlu olmayanı birleştirmek mümkün değil, ama gelecekte isteğe bağlı bir tür ürün olarak sunulabilir. Bugün de aslında örnekleri var. Amaç fiyatların düşmesi olacaksa, böyle bir hamleyle fiyatlar düşmez.
Doğrudan tazmin sistemi ne getirir? Fiyatları etkiler mi?
Doğrudan tazmin sisteminin şirketlerin birçok operasyonunu derinden etkileyeceği bir gerçek. Ürün tasarımından teknolojisine, hasar süreçlerine kadar birçok alanı etkileyecektir. Burada vatandaş açısından etkisi, trafik sigortası sahiplerinin daha iyi hizmet alabilecek olmasıdır. Daha iyi hizmetin gereği olarak hasar maliyetleri de artacağı için, fiyatların da bir miktar artması da beklenebilir.
‘DTS ANCAK 2018’DE BAŞLAR’
Doğrudan tazmin sistemine geçiş için hangi aşamaya gelindi?
Bu tamamen Türkiye Sigorta Birliği tarafından yürütülen bir konu. Bunun altyapı hazırlıkları hemen hemen bitti, fakat ben sektörün ve şirketlerin bir test sürecinden geçmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu sebeple bunun 2017 başında başlayabileceğine pek ihtimal vermiyorum. Daha evvel 2017 diye bir tarih verilmişti, ama bunun en erken 2018’de başlayabileceğini tahmin ediyorum.
Kasko konusunda değerlendirmeniz nedir?
Kaskoda bir sorun görmüyorum, bu ürün sonuçta oturmuş bir ürün. Dönem dönem kârlı bir branş oluyor. Hatırlarsanız 2012 yılı sonunda sektör, özellikle büyük şirketler kaskoda kötü sonuçlar elde edince 2013 yılında fiyatlar anlamlı bir şekilde artmıştı. Dolayısıyla 2013 yılında düzenlenen poliçeler oldukça pozitif sonuçlar verdi. O dönem başlayan kârlılık giderek azalıyor, ama bu normal. Azalan kâr, zarar seviyesine dönerse yeniden yukarı çıkıp makul kâr üretilen dönemlere geçilecektir. Sonuç olarak kaskoda önemli bir sorun olduğunu düşünmüyorum. Bununla birlikte, şu an oto sigortalarındaki, özellikle de trafik sigortasındaki toz duman yatıştığı zaman piyasaya kaskoyla trafiği birleştiren, (zorunlu olmaksızın) yeni ürünler çıkabilir. İleride bu birleşik ürünün payının artması, kaskonun da buna paralel olarak adet açısından azalması beklenebilir.
Yönetici profili artık giderek banka kökenlilerden oluşuyor. Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?
Aslına bakarsanız sigortacılığa başlamadan önce benim de 6-7 yıllık sigorta dışı deneyimim var. O yüzden benim de sigortacılığım bir miktar tartışmalıdır. Genellikle sigorta dışından genel müdürlerin başarılı olamadığı düşünülüyor, fakat bununla birlikte sigortacı genel müdürlerin de çok başarılı olduğu söylenemez. Ben bu sektörde 31’inci yılımı dolduruyorum, bu 31 yıl boyunca sigortacıların hiç hayatından memnun olduğunu hatırlamıyorum. Hep bir problem olmuştur.
‘BENİM ÖZEL BİR YÖNETİCİLİK PROFİLİM VAR’
Açıkçası ben sigortacılık bilgisinden daha çok işletmecilik, yöneticilik bilgisiyle başarılı olmaya çalışan bir yönetici profiliyim. Kendi adıma bu yaklaşımın doğru olduğunu söyleyebilirim. Yaklaşık 25 yıldır üst düzey yöneticilik yapıyorum. Bu 25 yıldır sigorta şirketleri hep hallerinden şikayet ettiler, ama benim bu 25 yılın her hangi bir döneminde sermayedarlarımızı mutsuz edecek bir finansal tablo sunmuşluğum olmadı.
Şirketin geldiği noktayı değerlendirebilir misiniz?
İlk poliçemizi keseli 14 yıl oldu. Çok çeşitli aşamalar geçirdik. Kendi adımıza bir zorluk yaşamadık, ancak genel duruma baktığımızda sektörün kolay bir sektör olmadığı da açık. O yüzden görece zorlu dönemlerden de geçtik. Sonuçta, düşük sermayeyle kurulan küçük şirketlerin birçoğunun uzun vadede yaşamını sürdüremediğini birçok kez gördük. Biz bunu başarabilen çok az sayıdaki şirketlerden biriyiz.
Şu an geldiğimiz noktada sektörün ilk 10’u içerisinde yer alıyoruz ve konumumuzu sağlamlaştırıyoruz. Son 10 yıldır sürekli kâr edebilen birkaç şirketten biriyiz. Bunu, yoğurdu başkaları gibi yemeyişimize borçluyuz. Şartlar ne olursa olsun, herhangi bir şirketi takip ve taklit etmek yerine kendi yöntemimizi geliştirmeyi tercih ettik. Taklit etmedik ama taklit ediliyoruz. Başarımızın en temel anahtarı budur.
Sompo Japan Sigorta ne kadar Japonlaştı?
Biz güvenilir, kültürüne sahip çıkan ve o kültürü geliştiren bir ekibiz. Japon sermayedarımız da doğal olarak şirketten çok memnunlar tam bir uyum içinde çalışıyoruz. Japonların bize sistematik iş yapma konusunda katkı sağladığını söyleyebilirim. Bununla birlikte, Japonya’dan aldığımız know-how kadar biz de Japonya’ya know-how veriyoruz. Grubumuzun Brezilya’da bulunan bizden iki kat daha büyük bir şirketine bizim şirketten yönetim kurulu üyesi gönderdik. Böyle de bir özelliğimiz var.
‘KOŞULLAR BÜYÜMEMİZİ GEREKTİYOR’
İlk üç aya bakarsak gaza basmış, %147 oranında büyümüşsünüz.
Esasında biz gaza basmadık. Burada yaptığımız şey piyasayı doğru analiz ederek doğru pozisyon almak. Piyasa koşulları büyümemizi sağlıyor. Geçmiş yıllara ait sektör verilerine baktığınız zaman bu şirketin 2008 ile 2011 arasını kapsayan dört yıllık dönemde hiç büyümediğini görebilirsiniz.
Büyümeniz trafik sigortasından mı kaynaklanıyor?
Önemli ölçüde trafik sigortasından kaynaklanıyor, ama Sompo Japan Sigorta her alanda büyüyor. Mesela, son haftalarda kaskoda da % 8 civarında pazar payına ulaşmış durumdayız. Bu büyüme rakamları bizi sektör beşinciliğine taşır. Fakat bu biz gaza bastığımız için değil, rakiplerimiz bize bu imkanı verdiği için gerçekleşecektir.
Bu gelişimi nasıl sağlıyorsunuz?
Aslında çok basit. Bu soru bize kendi grubumuz içinde de soruluyor. Geçen ay grup CEO’muzun daveti üzerine Türkiye gibi zor bir pazarda nasıl başarılı olduğumuzu anlatmak için Japonya’ya gittim. Orada da aynen şunu söyledim: Biz her gün, bir önceki günden daha iyi bir şirket olmaya çalışıyoruz. Bu bizim tek hedefimiz. Sistematiğiyle, iş kurgusuyla, prosedürleriyle, stratejisiyle, insan kalitesiyle, kullandığı teknoloji ile her gün bir önceki günden biraz daha iyi olmak. Bunu laf olsun diye söylemiyorum, gerçek inancım bu.
İstikrarlı bir yönetim olduğumuz için bu imkanı elde edebiliyoruz. Yönetimler sık sık değiştiği zaman bir sil baştan hadisesi yaşanır, burada yaşanmıyor. Zaten başarılı olan yapının üzerine her gün bir tuğla koyuyoruz. Her gün bir önceki günden daha iyi olmayı başardığınız zaman piyasa sizi zaten ödüllendiriyor. İyi şirketseniz, iyi şirket olmanın gerektirdiği konuma er geç geliyorsunuz. Bu anlamda düşündüğüm zaman, bu şirketin orta vadede ilk üçte yer alacak bir şirket olduğundan neredeyse eminim.
Sektördeki kârsızlık sorunu nasıl çözülür?
Bizim böyle bir sorunumuz yok, hiçbir zaman da olmadı. Tarife metodolojisi, hasar yönetim becerisi, iş zekası, teknoloji, kaliteli yönetici, kaliteli uzman ve kaliteli çalışanı bir araya getirdiğiniz ve bir süreklilik ile bir firma kültürü içinde hareket ettiğiniz zaman zaten bir gün önce var olan yeteneğinizi daha da geliştirmiş oluyorsunuz. Böyle olunca zarar etmeniz de pek kolay olmuyor.
‘SÜREKLİ ZARARI ANLAYAMIYORUM’
Samimi olarak söylüyorum, bu sektörün niye sürekli zarar ettiğini anlamakta güçlük çekiyorum. Biz burada bir sıkıntı görmüyoruz. Daha iyi bir şirket olmak ve doğru düzgün hesap kitap yapıp doğru zamanda büyüme için tabiri caizse gaza basmak, ama öbür taraftan da gerektiği zamanda büyümekten kaçınmak gerekiyor. Bugün sektörde çok kötü sonuçlar alan şirketlere baktığınız zaman, bunların yanlış zamanda büyük pazar payı aldığını görüyoruz. Böyle olunca ortaya devasa zararların çıkması da kaçınılmaz oluyor. Sompo Japan Sigorta olarak tabii ki piyasa koşullarını doğru okuyup doğru pozisyonu almaya çalışıyoruz.
‘SÜREKLİ KENDİ TARZIMIZI YARATIYORUZ’
Sizi diğer şirketlerden ayıran unsurlar nedir?
Kuruluşumuzdan beri kendi tarzımızı yaratıyoruz. Bu şirketin kurucu yönetim ekibinin daha önce de birlikte çalışmış olmasından gelen ve bugüne kadar sürdürülebilen farklı bir kültür yaratma çabası sayesinde bu böyle oldu. Bizim rakiplerimize göre en büyük avantajımız bu. Benim 15 yıla yakın bir süredir burada genel müdürlüğü sürdürüyor olmamın böyle bir katkısı var. Biz sürekli olarak yenilikçi, gelişen, bir gün öncesinden daha iyi bir şirket olmayı hedefleyen bir kültür yarattık. Çalışanlarımız sözde değil, özde gerçekten önemlidir. Fikir özgürlüğünün ifade özgürlüğüne dönüşmesine, hatta bunun da sonuçlara yansıyacak aksiyonlara dönüşmesine elverişli bir ortam vardır. O nedenle, şirketimizde bir şey yapmaya niyeti ve ehliyeti olan çalışanların mutlu çalışanlar olduğunu düşünüyorum. Bu da sürekli yenilik üreten bir yapı oluşturuyor.
‘Acentelik kolay kolay bitmez’
Türkiye’deki dağıtım kanallarının geleceğiyle ilgili bir değerlendirme yapan Sompo Japan Sigorta Genel Müdürü Recai Dalaş, Türkiye’de acenteliğin kolay kolay bitmeyeceğini söyledi. Banka sigortacılığının önümüzdeki dönemde gelişmesinin zor olacağını belirten Dalaş, internet sigortacılığının gelişebileceğini, ancak bunun acenteleri tehdit eder bir boyuta ulaşamayacağını belirtti.
Sizce Türkiye’de acentelik bitecek mi, geleceği ne olacak?
Türkiye’de acentelik tabii ki bitmeyecek. Acenteler şu an hâlâ yüksek pazar payına sahip en büyük dağıtım kanalı ve Türkiye’de sigortacılığın gelişmesine, sigorta ürünlerinin yurdun dört bir tarafına ulaşmasını sağlayan bir kanal.
Banka sigortacılığının önümüzdeki yıllarda büyük bir atılım yapacağını açıkçası düşünmüyorum. Bankasürans bence azami potansiyeline geldi. İnternet sigortacılığının da eli kulağındadır, fakat bu kanalın önümüzdeki 10 yıl içinde acentelerin varlığını tehdit edecek kadar büyük bir paya ulaşmasını beklemiyorum.
Acentelik kolay kolay bitmez, varlığını sürdürür; fakat bu birtakım problemlerin olmadığı anlamına gelmez. Yalnız şunu söylemek yanlış olmaz: Bugün devlet, şirketler ve acenteler olmak üzere sektörün bütün tarafları bazen gündemi yanlış okuyarak suni gündemler yaratıyor. “Komisyonuma dokunmayın” türü söylemler, Hazine tarafından zaman zaman kulağımıza gelen ve doğru olduğuna da pek inanmadığım tarife rejimine dönülebileceğine dair gündemler yerine daha rasyonel, daha karşılıklı fayda yaratmaya dönük bir gündem yaratmak gerekiyor.
‘KARŞILIKLI GÜVENE İHTİYAÇ VAR’
Burada biraz daha karşılıklı güvene ihtiyaç var. Acenteler sigorta şirketlerine, sigorta şirketleri de belli konularda acentelere güvenmiyor.
Siz acentelerinizle böyle bir sorun yaşıyor musunuz?
Biz Sompo Japan olarak bir sorun yaşamıyoruz, çünkü biz çok açık, şeffaf ve net tavırlar alan istikrarlı bir şirketiz. Acentemizi şaşırtmıyoruz. Bizim fiyat ve satış stratejilerimiz çok oynak değildir, verdiğimiz sözler daima tutulmuştur.