Miss Turzinsky

DİYARBAKIR’LA 12 yaşında tanıştım. Çocukluğumun ve ilk gençlik günlerimin yedi yılı bu kentte geçti. Devlet Parasız Yatılı Okul Sınavı’nda yüksek puan aldığım için beni Diyarbakır Maarif Koleji’ne göndermişlerdi. Rahmetli babam “İnce Cumali” –İnce lakabını sonradan ona biz verdik, ama gerçekten inceydi- beni Diyarbakır’da okula bırakıp döndükten sonra neredeyse bir hafta kendime gelemedim. İlk günler gizli gizli çok ağladım. Nihayet bir hafta sonra yine benim gibi sınavı kazanan ilkokul arkadaşım Mustafa Sağlamer de gelince biraz olsun rahatladım. Hiç değilse artık iki kişiydik. Aslında o dönemde Diyarbakır Maarif Koleji’ne farklı illerden gelen parasız yatılı on öğrenci alınmıştı ve süreç içinde hepimiz çok iyi arkadaş haline geldik. Sadece onlarla mı, okulda paralı okuyan öğrencilerle de kardeş gibi olduk.
Yatılı okul çok farklı bir dünyadır; yaşamayan bilmez, anlayamaz. Yatılı okul bir genci hayata hazırlayan en önemli duraktır; oradan mezun olan genç, artık hayata hazırdır. Üniversite okusa da okumasa da, insan ilişkileri açısından hayata hazır demektir.

İLK GAZETECİLİĞİM
Örneğin benim ilk gazeteciliğim ortaokul birinci sınıfta çıkardığımız 1B duvar gazetesiyle başladı. Hiç unutmam, okulun son sınıf büyüklerinden Aydın abi panodaki bulmacayı tükenmez kalemle çözmüş, bulmacayı hazırlayan gazeteci olarak ben de, gururlansam mı, hayıflansam mı diye kararsız kalmıştım…
Arkadaşlarla birlikte bizim gazetecilik maceramız mezun olana kadar sürdü. Ama en önemli maceramız çıkardığımız “BDB” gazetesi oldu. Artık lise birinci sınıftaydık ve kendimize “Belalı Dört B” adını vermiştik ve gazetemizin adı da adımızın kısaltması olan “BDB”ydi. BDB ilk yayınının ardından yasaklandı. Tıpkı günlük gazetelerde olduğu gibi duvar gazetelerinde de sorumlu yazı işleri müdürü vardı ve benim sıra arkadaşım Ahmet Azizoğlu okul yönetimine çağrılarak, kendisine gazetenin yayınına son verildiği ifade edildi. Ama artık biz “Delikanlıydık” ve öyle yasakla filan susacak insanlar değildik! BDB’yi çıkarmaya devam ettik. Her astığımız gazete okul yönetimi tarafından indirilmeye başlayınca, okurlara hangi saatte gazeteyi asacağımız konusunda bilgi vermeye başladık. Biz gazeteyi panoya asıyor, okul yönetimi indirmeden okurlar okumuş oluyordu. O dönemde gazeteye “Aşık Dertli-i” mahlasıyla okul yönetimini eleştiren şiirler yazardım. Keşke o şiirlerden biri olsa da bu sütundan sizlere aktarabilseydim, ama maalesef hiçbiri kayıtlarımda yok…

TURZINSKY FARKI
Ben Diyarbakır Koleji’nde okurken fen derslerini İngilizce okurduk ve öğretmenlerimizin çoğu “Barış Gönüllüsü”ydü. Şimdiki kuşaklar bilmez; anlatayım: Bunlar ABD tarafından Türkiye’ye gönderilen gönüllü öğretmenlerdi. Aslında çoğu öğretmen değildi. Örneğin lisede bize kimya dersi veren hocamız kimyagerdi. Üstelik dili de peltekti. Belki kendisi kimyayı iyi biliyordu, ama biz onun peltek üslubundan dolayı kimyayı bir türlü kavrayamıyorduk. Hiç unutmam kimya dersinden sınıfı geçmek için bir gece sabaha kadar çalışarak bütün konuları ezberlemek zorunda kalmıştım. Barış gönüllüsü öğretmenler, belki iyi öğretmen değillerdi ama hepsiyle çok iyi arkadaştık; evlerine gider, kahvelerini içer, sohbet ederdik. Güzel günlerdi… Bu öğretmenler içinde bende iz bırakan biri oldu; Miss Turzinsky. Lisede bize İngilizce kompozisyon dersi veren Miss Turzinsky Polonya asıllı bir Amerikalıydı. Beat kuşağından ilginç bir kadındı. Bir gün sınıfa pikabıyla gelip, bir plak koydu ve bizden bu müziği yorumlayan bir kompozisyon yazmamızı istedi. Yanlış hatırlamıyorsam, garip bir Hint müziğiydi… Plak bittikçe, tekrar koyup, çalıyordu. Biz de müziği dinleyerek hülyalara dalıyor ve yazmaya çalışıyorduk. Dersin sonuna kadar hepimiz kendimizce müziği yorumlayan ya da müziğin bizde uyandırdığı düşünceleri anlatan birer kompozisyon yazdık ve kâğıtlarımızı verdik. Benim o kompozisyondan aldığım not 10’du. Zaten Miss Turzinsky’den hiç 9’un altında not almadım. Çünkü Miss Turzinsky kompozisyonlarda düşünce ve ifadeyi değerlendirirdi, yazım yanlışlarını fazla önemsemezdi. Barış gönüllülerinin gitmesinden sonra gelen Türk öğretmenlerden İngilizce kompozisyon dersinde aldığım en yüksek not 7 oldu, çünkü bizim hocalar düşünceye ve ifade tarzına değil yazım yanlışlarına bakıyordu. Esen Kalın…

Yorum yazın