Kazım Koyuncu…
ONU Lazca söylediği, “Dido Nana” şarkısıyla tanıdım. Şarkının sözlerini anlamıyordum, ama şarkı yüreğime işliyordu… Ardından Karadeniz ezgilerini dinledim, kendi tarzıyla yorumladığı. Örneğin bir ezgide; “Ben seni sevdiğumu da dünyalara bildirdum, endirdun kaşlarinu, babani mu, babani mu öldürdum” diye soruyordu.
Diğer bir ezgide Şevval Sam’la düet yaparak şöyle diyorlardı: “Koyverdun gittun beni Allah’undan bulasun/ Kimse almasun seni yine bana kalasun/ Sevduğum senun aşkın ciğerlerumi dağlar/ Hiç mi duşunmedun sen, sevduğun boyle ağlar, sevduğun boyle ağlar..” Ve devam ediyordu ikili; “Gelevera Deresi iki dağun arasi/ Yuzunden silinmesun piçağumun yarasi/ Sevduğum senun aşkın ciğerlerumi dağlar/ Hiç mi duşunmedun sen sevduğun boyle ağlar, sevduğun boyle ağlar…”
ÇERNOBİL ETKİSİ TARTIŞILDI
Sürdürdü ezgilerini; “Divane aşık gibi dolaşırım yollarda, kız senin sebebune kaldım İstanbullarda” dedi, “Oy Asiye Asiye, tütün koydim keseye” dedi. “Ah bu Ander sevdaluk”, “Denizde karartı var, bu gelen kayik midur/ Ben ozledum yarumi ağlasam ayip midur” diyerek birçok Karadeniz ezgisini kendince yorumladı…
Ben bu uzun saçlı, kemerli burunlu Karadeniz gencini çok sevdim. Kemençe değil, gitar çalıyordu. O, daha 33 yaşındayken aramızdan sıyrılıp gitti… Kansere yakalanarak ölümünde Çernobil faciasının etkisi olup olmadığı çok tartışıldı, ama benim sorunum o değildi; dünya ve ben Kazım Koyuncu’yu genç yaşında kaybetmiştik.
Koyuncu, tutulduğu amansız hastalık yüzünden adım adım ölüme gittiğinin farkındaydı. Bu yüzden bir veda şarkısı yazdı ve son konserinde hepimize şu sözlerle veda etti:
VEDA ŞARKISI
“İşte gidiyorum
Bir şey demeden
Arkamı dönmeden
Şikâyet etmeden
Hiçbir şey almadan
Bir şey vermeden
Yol ayrılmış, görmeden gidiyorum
Ne küslük var ne pişmanlık kalbimde
Yürüyorum sanki senin yanında
Sesin uzaklaşır her bir adımda
Ayak izim kalmadan gidiyorum
Gerdiğin tel kalbimde kırılmadı
Gönül kuşu şarkıdan yorulmadı
Bana kimse sen gibi sarılmadı
Işığımız sönmeden gidiyorum”
1971 Artvin Hopa doğumlu Kazım Koyuncu 25 Haziran 2005’te böyle veda ederek ayrıldı aramızdan… Ama o gitse de şarkıları ve ezgileri yaşamaya devam ediyor. Benim içimdeki hüzün de…
Bu yazı sizin için sadece bir söz yığını gibi görünebilir, ama onun şarkılarını ve ezgilerini dinlediğinizde bu sözler ete kemiğe bürünüp gerçek olacak. Şayet Kazım Koyuncu’yu tanıma ve dinleme şansınız olmadıysa, adını yazarak internetten şarkılarını dinleyebilirsiniz. Bütün şarkıları ve seslendirdiği Karadeniz ezgileri çok güzel, ama ben size öncelikle “Dido Nana”yı dinlemenizi öneririm. Esen kalın…