Hızlı değer artışlarında eksik sigorta problemi

 Hızlı değer artışlarında eksik sigorta problemi

Ülkemizde son dönemde yükselen enflasyon ve artan fiyatlar, sigortanın en önemli konularından biri olan “eksik sigorta” problemini tekrar gündeme taşıdı. Sigortalanan aktifin değerinin hasar gerçekleştiği anda, anlaşılan sigorta bedelinden yüksek olması durumunda ortaya çıkabilecek eksik sigorta sorununa çözüm bulmak ve hızlı değer artışlarına uyum sağlamak için sigortalı ve sigortacıların farklı çözümleri bulunuyor.

Sigorta hukukunda “eksik sigorta” (veya “düşük sigorta”; yasadaki deyimle “çıkar (menfaat) değeri altında sigorta”) riziko gerçekleştiğinde sigortacıların ileri sürdükleri, sigorta ettirenleri/ sigortalıları tam (zarara eşit, zarar kadar) tazminat almaktan alıkoyan başlıca savunmalardan biridir. Kavram olarak eksik sigorta, sigorta bedelinin sigorta değerinden (hasar anında) düşük olması (veya o anda sigorta değerinin sigorta bedelinden yüksek olması) biçiminde tanımlanmaktadır. Sigorta bedeli, bir sigorta ilişkisinde sigortacının sorumlu olacağı en yüksek tutarı belirtir. Bu tutar bütün poliçelere yazılmaktadır. Hatta tam hasar halinde sigortacının rayiç değeri ödeyeceği kasko sigortasında dahi primin hesaplanmasına esas olan bir sigorta bedelinin gösterildiğine tanık olunmaktadır.

Sigorta değeri ise sigorta konusu çıkarın (genel, herkes için söz konusu olan) değeridir. Buna uygulamada “çıkar (menfaat) değeri” de denmektedir. Zarar sigortalarında “çıkar sahibi olmak” bir kişinin (teminat kapsamındaki bir rizikonun gerçekleşmesi nedeniyle) zarara uğrayabilecek olmasını anlatır. Zarar, kişinin malvarlığında onun iradesi ürünü olmaksızın meydana gelen eksilmeyi veya kötüleşmeyi ifade eder. (Kasten yol açılan zarar, irade ürünü olduğundan -bilerek ve isteyerek meydana getirildiğinden sigortacı bu zararı karşılamaz). Mal sigortalarında (malvarlığının aktifinde yer alan değerlerle ilgili sigortalarda, kısaca aktif sigortalarında), sigorta sözleşmesinin konusunu oluşturan malın (aktifin) zayi olması (tam hasar), kısmen hasarlanması (kısmi, hasar) veya (mesela hırsızlıkta olduğu gibi) elden çıkması zarar niteliği taşıyan hallerdir. Zarar sigortalarının diğer türü olan pasif sigortalarında ise malvarlığının pasifinin artması (malvarlığını kötüleştiren bir mali yükün ortaya çıkması) söz konusudur. Malvarlığı, sigortalının bir tazminat ödeme borcu ile yükümlü hale gelmesi durumunda bundan bir bütün olarak olumsuz etkilenir.  Başkalarına tazminat ödeme rizikosu sorumluluk sigortası ile temin edilir. Sorumluluk sigortaları, pasif sigortalarının başta gelen örneklerindendir. Pasif sigortalarının diğer bir örneği de giderleri (masrafları) temin eden sigortalardır. Gider yapma zorunluluğunun ortaya çıkması da malvarlığını kötüleştiren bir haldir ve zarar niteliği taşır. Uygulamada giderlere karşı sigortanın en sık karşılaşılan örneği sağlık giderleri sigortasıdır. Eksik sigorta esas olarak aktif mal (aktif) sigortalarında söz konusu olur. Mal sigortalarında, sigorta teminatı altındaki bir rizikonun gerçekleşmesi sonucunda sigortalı zarar gördüğü takdirde, onun sigortalanabilir çıkarı “zedelenmiş” kabul edilir. Kendisi bu nedenle sigortacıya karşı tazminat alacaklısı sıfatını kazanır. Ona ödenecek tazminatın zararı tam olarak karşılayabilmesi (diğer bazı koşullar yanında) eksik sigortanın mevcut olmamasına da bağlıdır. Az önce de vurguladığımız gibi, eksik sigorta açısından hasar anındaki sigorta değeri -sigorta bedeli kıyaslaması belirleyicidir. Bazı Yargıtay kararlarında sözleşme anındaki durum esas alınarak değerlendirme yapılmışsa da bu yerinde değildir.

EKSİK SİGORTADA TAZMİNAT İNDİRİMİ

Eğer hasar anında sigorta değerinin sigorta bedelinden yüksek olduğu belirlenirse, bunun sonucu sigortacının ödeyeceği tazminatın indirilmesidir. Meydana gelen zarar sigortacı tarafından hasar anındaki sigorta bedelinin sigorta değerine olan oranına göre indirime tabi tutulur. Buna “orantı kuralı” denmektedir. Örnek: Hasar günü sigorta değeri (sigortalanan malın değeri) 1.000.000 TL, poliçede yazılı olan sigorta bedeli (sigortacının sorumlu olacağı en yüksek tutar) 750.000 TL ise ve riziko nedeniyle 100.000 TL tutarında bir zarara uğranmışsa, sigortacı bu zararın tamamını değil, orantı kuralına göre yalnızca dörtte üçünü (750.000/ 1.000.000 = ¾) karşılayacaktır. Tam (1.000.000 TL’lik) hasar söz konusu olsa idi sigortacı poliçede yazılı sigorta bedelini (örnekte 750.000 TL) ödeyecekti. Söz gelişi 800.000 TL’lik bir zarar halinde ise sigortacının kasasından zarar giderimi için 600.000 TL. çıkacaktır.

Eksik sigortaya ilişkin Türk Ticaret Kanunu m.1462 aşağıdaki gibidir: Sigorta bedeli, sigorta değerinden az olduğu takdirde, sigorta edilmiş menfaatin bir kısmının zarara uğraması hâlinde sigortacı, aksine sözleşme yoksa, sigorta bedelinin sigorta değerine olan oranına göre tazminat öder.

Emredici olmayan (tarafların yasadakinden farklı bir kural benimsemelerine imkân tanıyan) bu hüküm, görüldüğü gibi ayrıntı içermemekte; yalnızca eksik sigorta halinde kısmi hasarlarda orantı kuralının uygulanacağını vurgulamakla yetinmektedir. Eksik sigortada sigortacının ödemesi gereken tazminat şu formüle göre hesaplanır: Tazminat tutarı = zarar tutarı x (sigorta bedeli / sigorta değeri). Bu formül uyarınca, zararın sigorta değerine eşit bir tutarda gerçekleştiği tam hasar (pert total) hallerinde, ödenecek sigorta tazminatı daima sigorta bedeline eşit olacaktır. Sigortacının tam hasar durumunda (zarar daha yüksek olsa dahi) yalnızca sigorta bedeli kadar ödeme yapmakla yükümlü olacağı kuralı (TTK 1461(1)) da dikkate alınırsa, eksik sigortaya ilişkin düzenlemenin yalnızca kısmi hasar halleri bakımından anlam taşıyacağı anlaşılır.

Bir mal sigortasında kural olarak sigorta bedelinin sigorta değerine eşit olması gerekir (tam değer üzerinden sigorta). Bununla birlikte bu denkliğin baştan (sigorta yaptırılırken) veya sonradan (sigorta süresi içinde) bozulması sık karşılaşılan bir durumdur.

Eksik sigorta bazı hallerde sigorta sözleşmesi sırasında bilinçli olarak yaptırılır. Tam hasar durumunun ortaya çıkması olasılığı uzaksa ve daha çok kısmi hasar söz konusu olacaksa, sigorta ettiren tam değer üzerinden sigorta yaptırıp bu değere göre belirlenen yüksek primi ödemek yerine, tam değerden düşük bir sigorta bedeli ile poliçe düzenlenmesini (fakat, riziko gerçekleştiğinde -aşağıda inceleyeceğimiz- “orantı kuralının” uygulanmayacağının da poliçeye yazılmasını) talep edebilir. Bu gibi bir sigortaya “ilk tehlike (veya ilk riziko) sigortası” denmektedir. Aynı şekilde, sigorta sözleşmesinde muafiyet indirimi (mesela sigortacının zararın yüzde onuna karşılık gelen tutarı aşan kısmından sorumlu olacağının kararlaştırılması) veya sigorta konusu malların bazıları için özel teminat limiti öngörüldüğü (mesela tüm ev eşyasının yangına karşı sigortalanması durumunda evdeki kitapların en fazla x TL’ye kadar karşılanacağının kararlaştırılması) veya sigortacının sorumluluğunun sigorta değerinin bir yüzdesi ile sınırlandığı (mesela sigortacının sigorta değerinin %80’inden sorumlu olacağı; %2’nin ise sigortalı üzerinde kalacağının kararlaştırılması) hallerde de baştan bilinçli şekilde eksik sigortaya yol açılmış olmaktadır. Bilinçli eksik sigortanın yanında, sigorta değerinin ne olduğunda hataya düşülmesi sonucu olarak da eksik sigorta yaptırılmış olabilir.

DEĞER ARTIŞI İÇİN ALTERNATİFLER

Çoğu halde eksik sigorta zaman (sigorta süresi) içinde sigorta konusu malın değerinin değişmesi (yükselmesi) sonucu meydana gelmektedir. Özellikle enflasyonun yüksek oranlara ulaştığı dönemlerde, sigorta bedeli sözleşme yapılırken sigorta değerine eşit olarak belirlense dahi, aradaki makas zamanla açılmış olabilmektedir. Geçmişte (özellikle enflasyonun yüzde yüzlere kadar yüksek seyrettiği dönemlerde) sonradan meydana gelecek eksik sigortaya karşı şu çözümlere başvurulmuştur:

– Sigorta yaptırılırken sigorta bedelinin yüksek belirlenmesi (aşkın sigorta yaptırılması). Bu çözümde başlangıçtaki aşkın sigorta durumu zamanla ortadan kalkmakta, hatta sigorta süresinin sonuna doğru (enflasyon oranı yüksekse) eksik sigorta durumu yine de ortaya çıkabilmektedir.

– Belirli aralıklarla (mesela her üç ayda bir) veya sigorta değeri ile sigorta bedeli arasındaki makas önceden kararlaştırılan belirli bir oranın üzerine çıktığı takdirde, zeyilname düzenlenerek sigorta bedelinin artırılması ve sigorta konusu malın değerine eşit hale getirilmesi. Bu çözüm de uygulama zorluğu içerdiğinden (tarafların işlem yapmasını gerektirdiği için) pratikte pek işletilememiştir.

– Poliçeye başlangıçta “enflasyona karşı koruma klozu” koymak. Bu, en makul ve sigorta ettireni en iyi koruyan çözümdür. Buna göre, poliçede yazılı olan sigorta bedeli, belirli bir endekse göre kendiliğinden artmaktadır. Hasar günü enflasyon oranı (esas alınan endekse göre) ne ise, sigorta bedeli de o oranda artmış sayılmakta ve böylece ayrıca bir işleme gerek kalmadan enflasyon etkisiyle meydana gelen eksik sigorta bertaraf edilmiş olmaktadır. Bu çözümde dikkat edilmesi gereken husus şudur: Eğer sigorta bedeli baştan düşük olarak belirlenmişse (mesela sigorta yaptırıldığı tarihte sigorta değeri 500.000 TL; sigorta bedeli ise 300.000 TL), sigorta bedeli enflasyona karşı koruma klozu uyarınca zaman içinde artsa dahi, sigorta konusu malın değeri hasar anında önemli ölçüde daha yüksek olabilecektir. Bu gibi bir durumda, eksik sigortaya ilişkin orantı kuralının yine de uygulanması lazım gelecektir.

Eksik sigorta ile ilgili olarak şu hususları da belirtmemiz gerekir:

hususları da belirtmemiz gerekir: – Eksik sigorta koşullarının gerçekleşmesi, (sigorta bedelinin sigorta değerinden yüksek olması halinde söz konusu olan) aşkın sigortadan farklı olarak sigorta sözleşmesinin geçersiz sayılmasına yol açmaz veya bu sözleşmenin değiştirilmesini isteme hakkını vermez. Aşkın sigortada durum farklıdır: TTK 1463(1) uyarınca aşkın kısım geçersizdir (sigorta bedeli sigorta değerinden yüksek olduğu ölçüde sonuçsuz, etkisizdir). Aşkın sigortada sigorta bedeli aşkınlığa son vermek üzere indirilir ve primin de bu aşkın kısma karşılık gelen kısmı geri verilir. Öte yandan aşkın sigorta haksız kazanç elde etmek üzere kötü niyetle yaptırılmışsa, TTK 1463(2) gereğince sigorta sözleşmesi tümüyle geçersiz olur; fakat sigortacı geçersizliği bilmediği takdirde o sigorta döneminin primine hak kazanır. Buna karşılık eksik sigorta yalnızca sigortacının orantı kuralı çerçevesinde ödeyeceği sigorta tazminatında indirim yapmasına yol açar. Başka bir sonucu bulunmamaktadır.

– TTK, eksik sigorta uygulamasının yapılabilmesi için sigorta değeri ile sigorta bedeli arasındaki farkın “önemli” olmasını aramamıştır. Bununla birlikte dürüstlük kuralı uyarınca önemsiz sayılabilecek bir farkın söz konusu olması halinde, sigortacının indirim uygulayamayacağını kabul etmek doğru olur. Önemli olma sınırının ne olması gerektiği konusunda genel bir ilke yoktur. Hasar anında sigorta değeri ile sigorta bedeli arasındaki oran yüzde onu aşmıyorsa sigortacıya indirim hakkı tanımamak düşünülebilir. Ancak önemli fark kavramının tartışmaya elverişli olduğunu ve yorumların değişebileceğini belirtmek gerekir.

-Sigorta sözleşmesi yapılırken sigortacı sigorta ettirenin hatası sonucu eksik sigorta durumunun ortaya çıktığını saptamış veya anlamış olması gerekiyorsa, sigorta ettireni eksik sigortanın giderilmemesi halinde zarara uğrayabileceği konusunda uyarmalıdır. Dürüstlük ilkesi bunu gerektirir.

AYRICA BELİRTİLMEMİŞSE TOPLAM DEĞERE BAKILIYOR

– Farklı malların veya bir mal grubunun tek bir sigorta bedeli ile sigortalandığı hallerde, sigorta değeri bu farklı malların veya gruba dahil malların tamamının değeridir. Buna karşılık değişik mal grupları veya haller için ayrı sigorta bedelleri öngörülmüşse, sigorta değeri bu değişik mal gruplarının her biri için ayrı ayrı belirlenir. Mesela bir depoda bulunan buzdolapları ve televizyon cihazları için yaptırılan sigortada, poliçeye buzdolapları ve televizyon cihazları için ayrı sigorta bedelleri yazılmışsa ve rizikonun gerçekleşmesi sonucunda yalnızca buzdolaplarında hasar meydana gelmişse, eksik sigorta uygulaması bakımından yalnızca buzdolaplarına ilişkin sigorta dedeli ile buzdolaplarının tamamının değeri dikkate alınacaktır. Buzdolapları bakımından eksik sigortanın, televizyonlar bakımından da aşkın sigortanın söz konusu olduğu varsayımında ise, sigorta ettiren, buzdolabı mal grubu için mevcut olan eksik sigortanın diğer mal grubu olan televizyonlara ilişkin aşkın sigorta ile denkleştirilmesini (aşkınlığın eksikliğe sayılmasını) acaba isteyebilir mi? Bu bir yorum sorunudur. Almanya’da benimsenen çözüm, bunun ancak sigortacıyla yapılacak (ek prime tabi) özel bir anlaşmayla mümkün olabileceği yönündedir. Bu gibi bir denkleştirme için aşkın sigortaya konu malların hasar görmemiş ve bunlar için tazminat ödenmeyecek olması da aranmaktadır.

– Değişik malların hep birlikte tek bir sigorta bedeliyle sigortalanması halinde, sigorta ettiren/sigortalının davranışı sonucunda bu mallardan bazıları için sigortacının edim yükümlülüğü sona ermişse (mesela sigortalı malların bazıları için sözleşmede öngörülen yükümlülüklere kusurlu biçimde aykırı hareket etmiş ve bu da bu malların riziko sonucu tam hasara uğramalarına yol açmış; böylece sigortacı sözleşmedeki hükme dayanarak bu mallar için tazminat borcundan kurtulmuştur) sigorta değeri hesaplanırken bu malların değeri de dikkate alınır. Mesela sigorta sözleşmesinde iki katlı depoya bırakılan malların su baskınından etkilenmemesi için birinci kat zemini üzerine değil, yükseğe konulması öngörülmüş, fakat sigortalı buna uymamış ve meydana gelen riziko sonucu hem birinci kat zeminine hem de birinci kattaki raflara depolanmış olan mallar ıslanarak zarar görmüştür. Bu halde, zemine depolanan sigortacının tazmin etmeyeceği malların değeri de toplan sigorta değeri belirlenirken hesaba dahil edilecektir.

– Sözleşmede öngörülen muafiyet indirimi (tenzilî muafiyet, deductible) eksik sigorta kuralına göre tazminat hesaplandıktan sonra yapılmalıdır. Diğer bir anlatışla ilkönce eksik sigorta formülüne göre sigortacının ödeyeceği tazminat tutarı belirlenir; daha sonra bu tutardan muafiyet tutarı düşülür. Aynı şekilde sözleşmede bazı (yüksek riziko taşıyan) mallar için özel teminat limitleri öngörülmüşse, önce eksik sigorta kuralına göre ödenecek tazminat miktarı hesaplanacak, bu tutar o mallar için öngörülen teminat limitinden yüksek olduğu takdirde, yalnızca limit kadar ödeme yapılacaktır. (Aynı anda hem teminat limiti hem de muafiyet söz konusu ise, limitin muafiyet indirildikten sonra mı önce mi dikkate alınacağı tartışmalıdır). Sigorta sözleşmesinde sigortacının sigorta değerinin yalnızca belirli bir yüzdesinden sorumlu olacağının öngörülmesi, teminat limiti kararlaştırılmasının özel bir hali olarak nitelenebilir.

– Sürekli (veya sık sık) değişkenlik gösteren bir mal grubu (mesela stok alanındaki hammaddeler veya üretimi tamamlanmış ürünler) sigortalandığı zaman, sigortacıyla belirli bir limiti geçmemek kaydıyla, riziko anında o mal grubunun değeri ne kadarsa, sigorta bedelinin o değere eşit sayılacağına ilişkin anlaşma yapılması yararlı olacaktır. Böylece mal grubundaki değişkenlikten kaynaklanabilecek eksik sigortanın önüne geçilebilecektir.

– Eksik sigortaya ilişkin TTK 14362 hükmü emredici değildir. Sigortacıyla “eksik sigorta söz konusu olsa dahi, sigortacının orantı kuralı uyarınca indirim yapmadan tazminat ödeyeceği” hususunda anlaşma yapmak mümkündür. Yukarıda da belirttiğimiz gibi “ilk tehlike (ilk gerçekleşecek riziko) sigortası” olarak adlandırılan sigortalarda orantı kuralı uygulanmaz. İlk tehlike (ilk riziko) sigortasında, sözleşmede öngörülen sigorta bedeline kadarki zarar sigortacı tarafından tam olarak üstlenilmekte; buna karşılık sigorta bedelini aşan zarar sigorta ettiren/ sigortalı üzerinde kalmaktadır. Diğer bir anlatışla zararın sigorta bedeline kadarki ilk kısmına ilişkin riziko (ilk riziko) sigortacıya, bunu aşan ikinci kısmına ilişkin riziko (ikinci riziko) sigortalıya ait olmaktadır.

– Nihayet, anlaşmalı değer üzerinden sigorta yaptırılması da eksik sigortayı önleyen bir haldir. TTK 1464 bunu “takseli sigorta” başlığı altında düzenlemektedir. Anlaşmalı değer üzerinden sigortayı ve bunun eksik sigorta ile ilişkisini 2022’nin ilk yazısında ele almaya çalışacağız.

İlginizi Çekebilir