‘HAYAT’ yeniden canlanıyor

‘HAYAT’ yeniden canlanıyor

Küresel reasürans şirketi Swiss Re’nin yüksek faiz oranlarının etkisi altında hayat sigortacılığı sektörünün durumunu ve dinamiklerini incelediği son Sigma raporuna göre, faiz oranlarındaki artışın 15 yılın en yüksek seviyesine çıkması, hayat sigortasının görünümünü büyük ölçüde iyileştiriyor.

Hayat, belirsizliklerle dolu bir yolculuktur. Her an beklenmedik olaylar ile karşılaşılabilir ve bu olaylar, sevdiklerimizi ve finansal geleceğimizi etkileyebilir. Hayatta beklenmedik sürprizlere karşı yola devam edebilmek ve her koşulda yaşam standardını koruyabilmek için hayat sigortası önemli bir rol oynuyor. Swiss Re’nin yüksek faiz oranlarının etkisi altında hayat sigortacılığı sektörünün durumunu ve dinamiklerini incelediği son Sigma raporuna göre, faiz oranlarındaki artışın 15 yılın en yüksek seviyesine çıkması, hayat ve yıllık gelir sigortasının görünümünü büyük ölçüde iyileştiriyor. 10 yılı aşkın süredir düşük faiz oranlarının yol açtığı düşük talebin ardından; devlet tahvili getirilerindeki artışların yatırım getirilerini ve hayat sigortası ürünleri marjlarını iyileştirmesiyle kârlılık toparlanıyor.

Rapor, hayat sigortacılığı sektöründeki en büyük 8 şirketin faaliyet sonucunun 2027 yılına kadar %60’tan fazla artmasını ve yatırım gelirlerinin de %40 oranında artmasını bekliyor. Sektörün küresel ekonomik kriz sonrası 10 yıllık sürede her yıl sermaye maliyetinin yaklaşık 5 puan altında kaldığına dikkat çekilen raporda, kârlılık beklentilerinin ileriye dönük bir göstergesi olan hayat sigortası hisse senedi endekslerinin, yatırımcıların daha yüksek faiz oranlarının faydasını fark etmesiyle artık daha geniş piyasalarda daha iyi performans gösterdiği vurgulanıyor. Bileşik faizin etkisi göz önüne alındığında, uzun vadeli işlerde kârlılık artışının daha yüksek olduğu görülüyor. Düşük faiz oranlarının, hayat tasarruf ürünlerini daha az cazip hale getirdiği ifade edilen raporda, küresel ekonomik kriz sonrası 10 yılda reel prim büyümesinin, küresel ekonomik büyümenin altına düşerek yıllık ortalama %1,1’e gerilediğine dikkat çekiliyor. Günümüzde tüketicilerin kendilerine daha yüksek emeklilik geliri sağlayacak hayat ürünlerini satın almak için hızla harekete geçtiği belirtilen raporda, faiz oranlarının yeniden ayarlanmasının tasarruf ürünlerini daha cazip hale getireceği ve hayat sigortacılığında yıllık gelire dayalı güçlü bir büyümenin olacağı bekleniyor.

‘PRİMLER 2024’E KADAR 4 TRİLYON DOLARA ULAŞACAK’

Rapor, hayat sigortacılarının 2025’ten itibaren 10 yılda 1 buçuk trilyon dolar prim elde edeceğini öngörüyor ve küresel hayat sigortası primlerinin 2034 yılına kadar 4 trilyon dolara ulaşacağını tahmin ediyor. Buna karşılık, küresel hayat sigortası primleri 2010-2019 yılları arasındaki düşük faizli 10 yılın tamamında sadece 300 milyar dolar artmıştı. Artan faiz oranları, hayat sigortacıları için rekabetçi ve operasyonel ortamı, düşük büyüme ve düşük kârlılıktan, daha yüksek büyüme ve daha yüksek getiri elde edilen bir iş ortamına dönüştürdü. Sonuç olarak, hayat sigortası sektörü, fazla sermayeyi hissedarlara iade etmekten, varlık ve biyometrik risklerdeki büyümeyi desteklemek için sürdürülebilir sermaye büyümesine ihtiyaç duyan bir modele geçiş yapıyor.

‘TASARRUF ÜRÜNLERİ CAZİP HALE GELİYOR’

Swiss Re’nin Grup Baş ekonomisti Jérôme Jean Haegeli, “Yüksek faiz oranları, yaşlanan nüfusun emeklilik tasarrufu zorluklarıyla daha iyi başa çıkmak için hayat sigortası ve emeklilik ürünlerine bir destek sağlıyor. Faiz oranlarının normalleşmesinin doğrudan bir sonucu olarak tasarruf ürünleri yeniden cazip hale geliyor. Daha yüksek yatırım getirileri aynı zamanda uzun vadeli koruma ürünlerine de fayda sağlıyor” şeklinde konuştu.

‘OLUMLU BİR BÜYÜME GÖRÜYORUZ’

Swiss Re’nin Hayat&Sağlık Reasüransı CEO’su Paul Murray ise, “Yüksek faiz oranları, tüketicilere emeklilik gelirlerini güvence altına almak için daha cazip seçenekler sunuyor ve bu ihtiyacı karşılamak için hayat sigortası pazarında çok olumlu bir büyüme görüyoruz. Yüksek faiz oranları aynı zamanda sigorta şirketlerinin sermaye maliyetlerini karşılamasına da olanak tanıyor” ifadelerini kullandı.

Sigortalının vefatı durumunda sevdiklerine finansal koruma sağlamak, borçları ödemek, eğitim masraflarını karşılamak ve miras bırakmak gibi birçok amacı karşılayan hayat sigortası, finansal güvenliği sağlamak ve sevdiklerimizin geleceğini korumak için önemli bir rol oynuyor.

GELECEĞİ KORUMA ALTINA ALIYOR

Bir kişinin vefatı durumunda sevdiklerinin finansal güvencesini sağlayan bir sigorta türü olan hayat sigortası, birçok farklı sebepten dolayı kişilerin ve ailelerin maddi güvenliği için önem taşıyor. Hayat sigortası, bir kişinin vefat etmesi durumunda, geride kalan ailenin gelir kaybını telafi ederek, ailenin yaşam standartlarını korumak için önemli bir finansal araç olarak karşımıza çıkıyor. Aynı zamanda borçları ve diğer mali yükümlülükleri ödemek için de bir kaynak sağlayan hayat sigortası ile; ipotek, kredi kartı borçları, araba kredileri gibi borçlar da ödenebiliyor. Gelecek planlama ve eğitim için de bir fon sağlayan hayat sigortası, geleceğimizin teminatı çocuklarımızın eğitimini finanse etmek için de bir kaynak olabiliyor. İhtiyaca yönelik seçilecek hayat sigortası ile hayatta kalma, yaşam kaybı, kritik hastalıklara yakalanma, kaza sonucu yaşam kaybı, kaza ya da hastalık sonucu tam/kısmi ve kalıcı sakatlık, tedavi giderleri, istemdışı işsizlik, geçici sakatlık ve hastaneye yatırılma gibi dönüşümlü iş göremezlik teminatlarına da sahip olunabiliyor.

KÜRESEL HAYAT SİGORTASINDA YILLIK BÜYÜME %5’E ULAŞACAK

Allianz’ın Küresel Sigorta Raporu’na göre ise; Asya, hayat sigortası piyasasının toparlanmasında kilit bir rol oynadı. Bölge, küresel pazarın %39’unu elinde tutarken, primler %14,9 oranında arttı. Çin, %12,8’lik bir artışla başı çekti. İkinci en büyük pazar olan Batı Avrupa, Almanya ve İtalya’daki zorluklara rağmen %3,3 büyüdü. Kuzey Amerika ise %5,3 oranında istikrarlı bir büyüme gösterdi. %4,3’lük küresel paya sahip diğer pazarlar, Latin Amerika’daki yaklaşık %20’lik büyümenin etkisiyle %9,9’a yükseldi. Raporda, küresel hayat sigortası pazarının önümüzdeki 10 yılda yüksek faiz oranlarının etkisiyle yıllık büyümesinin %5,1’e ulaşması bekleniyor. Mutlak prim büyümesinin yarısını oluşturan Asya’nın hayat sigortası sektöründeki büyümenin lokomotifi olmaya devam edeceği belirtilirken, Çin’in liderliğini sürdüreceği kaydediliyor. Hindistan’ın ise, yıllık %13,6 oranında büyümesi öngörülüyor.

BİREYLERİN BİLİNÇLENMESİ ÖNEMLİ ROLDE

TSB’nin açıkladığı rakamlara göre 2023’te hayat sigortasında 56 milyar 692 milyon liralık prim üretimi gerçekleşti. 2022’de bu rakam 30 milyar 858 milyondu. 2021’de ise hayat sigortasında 17 milyar 726 milyon liralık prim üretilirken, 2020’de prim üretimi 14 milyar 431 milyon lira olarak gerçekleşti. Hayat sigortasında 2019 yılında 11 milyar 359 milyon liralık prim üretimi gerçekleşirken, 2018 yılında 6 milyar 920 milyon, 2017 yılında ise 6 milyar 844 milyon liralık prim üretildi. 2016 yılında 5 milyar 38 milyon prim üretilen hayat sigortasında, 2015 yılında 3 milyar 761 milyon prim üretimi gerçekleşti. Poliçe sayısına bakacak olursak, hayat sigortasında 2023 yılında yazılan poliçe sayısı 40 milyon 178 bin oldu. 2022 yılında 37 milyon 674 bin poliçe üretilirken, 2021 yılında 7 milyon 416 bin poliçe yazılmıştı. 2020 yılında 5 milyon 172 bin poliçe üretilen hayat sigortasında, 2019 yılında 4 milyon 449 bin poliçe kesilmişti. 2018’de 2 milyon 849 bin poliçe yazılan hayat sigortasında, 2017’de üretilen poliçe sayısı 2 milyon 620 bindi. 2016 yılında 2 milyon 847 bin olan poliçe sayısı; 2015’te 3 milyon 88 bin olarak gerçekleşti. Bu rakamları göz önüne alırsak, ülkemizde hayat sigortasına olan talebin arttığı görülse de, dünya geneline bakacak olursak hayat sigortasının ülkemizde geri kaldığını söyleyebilmek mümkün. Bu noktada bireylerin hayat sigortasına dair bilinçlenmesini sağlamak ve farkındalığı sağlamak kilit bir rolde.

ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE DAHA DA İVME KAZANACAK

Görüşünü aldığımız sektör yöneticileri, önümüzdeki dönemlerde bankacılık ürünleri ile bağlantılı olmayan hayat sigortası ürünlerinin geçmiş yıllara nazaran daha fazla rağbet göreceğini öngörürken, hayat sigortasına gösterilen talebi en iyi şekilde karşılamak için müşteri odaklı hizmet anlayışıyla hareket etmenin ve dijitalleşmenin oldukça önemli olduğuna dikkat çekiyor. Sektör, yaşam boyunca oluşabilecek çeşitli ihtiyaçlara yönelik hayat sigortası ürünlerinin bilinirliğinin ve kapsayıcılığının artırılması ile daha mikro ihtiyaçlara yönelik yeni ürünler geliştirmenin ve dijital ve alternatif dağıtım kanalları üzerinden müşterilere ürün çeşitliliği sunabilmenin önemini vurgularken; hayat sigortacılığının önümüzdeki dönemde daha fazla ivme kazanacağı ve sigortacılık hacminin büyüyeceğini öngörüyor.

Türkiye Sigorta Birliği:

Birikimli ürünler yatırım fonlu sigortalar ile geliştirilmeli

“Prim iadeli sigorta gibi yaşam sigortaları ile önemli bir atılım yapan sektörümüz birikimli hayat ürünlerini yatırım fonlu sigortalar ile geliştirerek önemli bir potansiyel yakalama gücüne sahiptir. Yatırım fonlu sigortalara ilişkin olarak Birlik olarak yoğun bir çalışma yürütmekteyiz.”

Hayat sigortacılığının gelişmiş olduğu sigorta piyasalarında tasarrufa dönük ürünler ile sigortalılara düzenli gelir akışı sağlayan yıllık gelir sigortaları gibi ürünlerin hayat sigortacılığı şemsiyesi altında başta gelen ürünler olduğunu belirten Birlik, şu ifadeleri kullandı: “Ülkemizde ise daha önce birikimli hayat sigortaları altında sigortalılara sunulan tasarruf ürünleri bugün çok büyük oranda bireysel emeklilik fonları ile sunulmaktadır. Rakamlarla ifade edecek olursak ülkemiz hayat sigortacılığında tasarrufa dönük ürünlerin toplam hayat sigortası üretimindeki payı sadece % 30’dur; sektörümüz kredi hayat sigortaları ile bağlantılı olarak daha çok risk koruma ürünleri ile sigortalıların ihtiyacına karşılık vermektedir. Keza, yıllık gelir sigortaları da ülkemizde henüz yaygınlık kazanmamıştır; Bireysel Emeklilik Sistemi’nden emekli olanların sayısı arttıkça ve Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi hayata geçtiği durumda yıllık gelir sigortaları sektörümüzün en önemli ürünlerinden biri olacaktır. Bugün ABD’de yıllık gelir sigortası prim üretimi risk koruma ve tasarrufa dönük hayat sigortası üretimlerinin yaklaşık iki katıdır. Bu açıdan bakıldığında gelişmiş ülke sigorta piyasaları ile sağlıklı bir karşılaştırma yapmak isteniyorsa ülkemiz için Bireysel Emeklilik Sistemi ve hayat sigortacılığı bir arada bir bütün olarak değerlendirilmeli ve ülkemizde yıllık gelir sigortasının mevcut olmadığı dikkate alınmalıdır. Gelişmiş sigorta piyasalarında bono ve tahvil piyasalarındaki faiz oranlarının yüksekliği birikimli hayat ürünlerinin getirilerine yansımış, aynı zamanda yıllık gelir sigortası piyasasında da ürünlerin sigortalılara sağlayacağı düzenli gelirin daha yüksek meblağlara ulaşması hem birikimli hayat hem de yıllık gelir sigortası ürünlerine ilgiyi artırmıştır. Ülkemizde benzer süreç sektörün tasarrufa dönük esas kanalı olan bireysel emeklilik fonları üzerinden yaşanmıştır. Faiz oranlarındaki artıştan ziyade bir dönem döviz ve kıymetli maden fonları üzerinden, takip eden dönemde de hisse senedi yoğun fonlar üzerinden sağlanan yüksek getiriler ile sağlanan dikkat çekici fon performansı BES’e olan güveni tazelemiş ve sisteme olan ilgiyi artırmıştır” ifadelerine yer verdi.

‘SEKTÖR ÖNEMLİ BİR POTANSİYEL GÜCE SAHİP’

Birlik, açıklamalarına şu şekilde devam etti: “Ülkemizde uzun dönemli tasarruflar Bireysel Emeklilik Sistemi üzerinde konumlandırılmaktadır ki Bireysel Emeklilik Sistemimiz de bu fonksiyonunu üstün bir başarı ile yerine getirmektedir. Hayat sigortacılığının burada üstleneceği bugünkü risk koruma açığını kapatmanın yanında aynı zamanda 5-10 yıl gibi kısa ve orta vadeli tasarruf ihtiyacını karşılamaya dönük ürünler geliştirmektir. Prim iadeli sigorta gibi yaşam sigortaları ile önemli bir atılım yapan sektörümüz birikimli hayat ürünlerini yatırım fonlu sigortalar ile geliştirerek önemli bir potansiyel yakalama gücüne sahiptir. Yatırım fonlu sigortalara ilişkin olarak Birlik olarak yoğun bir çalışma yürütmekteyiz. Yatırım fonlu sigortalar ile entegre birikimli hayat sigortası poliçesi satın alacak sigortalılar birikimlerini TEFAS yatırım fonları arasında dağıtabilecek, istedikleri fon değişikliklerini istedikleri zaman yapabilecek, aynen Bireysel Emeklilik Sistemi’nde olduğu gibi kendi birikimleri üzerinde tüm söz hakkına kendileri sahip olabileceklerdir. Yıllık gelir sigortaları BES fon büyüklükleri ve BES’ten emekli olanların sayısı arttıkça daha büyük ilgi çekecektir. Şayet Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi hayata geçerse ve bu sistemin yıllık gelir sigortaları ile entegresyonu sağlanırsa ülkemiz hayat sigortacılığı gelişmiş ülkelerin hayat sigortalarına benzer bir ürün kompozisyonuna sahip olmuş olacaktır. Bu ürünün ortaya çıkması ve gelişmesi için uzun yaşam riskini (longevity risk) çözecek alternatiflerin üretilmesi büyük önem taşımaktadır.”

Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü Murat Atalay:

Hayat sigortası ürünleri rağbet görmeye devam edecek

“Yılsonunda hayat sigortası branşlarında en az geçtiğimiz senenin büyüme oranlarına ulaşılacağını, hatta bu oranların da aşılmasını bekliyoruz. Bankacılık ürünleri ile bağlantılı olmayan hayat sigortası ürünlerinin geçmiş yıllara nazaran daha fazla rağbet göreceğini düşünüyoruz.”

2023 yılının başında ülkemizde meydana gelen deprem felaketinin ardından bireylerin kendilerini ve ailelerini finansal anlamda korumak için sigorta ürünlerine yöneldiğini, bu konuda farkındalığın önemli ölçüde arttığını belirten Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü Murat Atalay, “Belirsizlikler ve geleceğe dair finansal süreklilik kaygısı, hem risklere karşı teminatı sağlayan hayat sigortası ürünlerine hem de birikim özelliği olan ürünlere yönelik talebi destekledi. TSB tarafından açıklanan 30 Nisan tarihli verilere göre, hayat sigortası toplam prim üretimi geçen yılın aynı dönemine göre %75 oranında artarak 28,1 milyar lira seviyesinde gerçekleşti. Hayat sigortası branşının, önceki yıllarda yakaladığı büyüme ivmesini bu sene de devam ettirdiğini söyleyebiliriz. Mart 2024 verilerine göre ülkemizin birikimli hayat sigortalarının prim üretiminin 6,9 milyar liraya ulaştığını ve geçen yılın aynı dönemine göre 2,3 katına çıktığını görüyoruz. Benzer şekilde, bağımsız hayat sigortalarının prim üretimi de geçen yılın aynı dönemine göre %60 oranında büyüyerek 2 buçuk milyar liraya ulaştı. Hayat sigortası sektöründe; bireylerin farklı ihtiyaç ve beklentilerine cevap verecek birçok koruma ve birikime yönelik ürün bulunuyor. Bireyler, sadece birikim unsuru içeren hayat sigortası ürünleri alabilecekleri gibi tercihlerine göre koruma ve biriktirme özelliklerini birlikte barındıran ürünlere de sahip olabiliyor. Müşteri adaylarına sunulan geniş ürün yelpazesinde; çocuklar için birikime yönelik ürünler, eğitim sigortası, çeşitli tehlikeli hastalıkları güvence altına alan kritik hastalıklar sigortası, prim iadeli hayat sigortaları, emeklilik dönemine yönelik gelir sigortaları gibi ürünler mevcut” dedi.

‘İLGİNİN ARTMASINDA DİJİTALLEŞME ÖNEMLİ’

2024 yılsonunda hayat sigortası branşlarında en az geçtiğimiz senenin büyüme oranlarına ulaşılacağını, hatta bu oranların da aşılmasının beklendiğini vurgulayan Atalay, “Önümüzdeki dönemlerde, bankacılık ürünleri ile bağlantılı olmayan hayat sigortası ürünlerinin geçmiş yıllara nazaran daha fazla rağbet göreceğini düşünüyoruz. Bizler sektörde faaliyet gösteren tüm şirketler olarak hayat sigortasının sahip olduğu potansiyelin verimli şekilde kullanılabilmesi için el birliğiyle çalışmaya devam edeceğiz. Toplumdaki artan sigorta bilincinin rüzgârını arkamıza aldığımız bu dönemde, gösterilen ilgiyi en iyi şekilde karşılamak için müşteri odaklı hizmet anlayışıyla hareket etmenin ve dijitalleşmenin oldukça önemli olduğuna inanıyoruz” dedi.

Ülkemizde geçtiğimiz dönemlere oranla sigorta ürünleri için bütçe ayırma eğiliminde artış olduğunu söyleyen Atalay, “Halkımızın hayat sigortalarının önemi ve sunduğu güvencelere dair bilgi edinebilmesini sağlamak, bilinirliği yükseltmek konusunda sektörel oyuncular olarak bizlere çok önemli görevler düşüyor. Bireylerin bu konuda farkındalığının artırılmasının yarattığı toplumsal faydanın bilinciyle çalışmalarımıza yön veriyoruz. Önümüzdeki dönemde, müşterilerimize hem risk teminatı sağlayan hayat sigortası ürünlerini hem de birikim özelliği olan ürünleri yoğun olarak sunmaya devam edeceğiz. Birikimli hayat sigortaları ile kritik hastalıklar, prim iadeli hayat, eğitim gibi birey ve ailesi için yaşam evrelerinin her anına ilişkin koruma ve teminat sağlayacak bağımsız hayat sigortası ürünlerine daha fazla ağırlık vereceğiz. Özellikle eğitime yönelik hayat sigortalarının farkındalığının artmasının geleceğimiz olan çocukların eğitim süreçlerinin teminat altına alınması açısından oldukça değerli olduğu görüşünü, veliler ile paylaşıyoruz. Diğer taraftan, işverenlerin farklı risklere karşı çalışanlarını güvence altına alabildiği grup hayat ve grup ferdi kaza sigortası gibi ürünleri de bizim yol haritamızda önemli bir yer tutuyor. Tüm işverenlere kurum çalışanları için grup hayat/ grup ferdi kaza gibi sigorta poliçeleri yaptırmayı ihmal etmemelerini tavsiye ediyoruz. Hayat sigortası sektörü, günümüz trendlerine ve değişimlerine de uyum sağlayarak dijitalleşiyor. Önümüzdeki dönemde dijitalleşme ve inovatif alanlardaki gelişimleri daha fazla göreceğimizi öngörüyoruz. Bugün artık hayat sigortası ürünlerine dijital ortamda uçtan uca kâğıtsız bir süreç ile sahip olunabiliyor, ürünlerin sunduğu güvence kapsamına girmek isteyen kişiler her an her yerde hayat sigortası müşterisi olabiliyor. Değişen müşteri davranışları, mevzuatsal düzenlemeler, kamu otoritesinin teşvikleri ve sektörde dijitalleşmeye verilen önem, sistemin önündeki fırsatlar açısından umutlu olunması için başlıca sebepler. Sektör olarak bu branştaki hedefimiz, yaşam boyunca oluşabilecek çeşitli ihtiyaçlara yönelik hayat sigortası ürünlerinin bilinirliğinin artırılması, kapsayıcılığının artırılması ile daha mikro ihtiyaçlara yönelik yeni ürünler geliştirmek olacak. Müşterilerimizle uzun vadeli bir birlikteliğimiz olduğu için yaşamlarının her evresinde onların ihtiyaçlarını anlamak için çalışmalarımıza devam edeceğiz” dedi.

SEDDK Başkan Yardımcısı Hande Hatunoğlu Kurtulan:

Hayat sigortacılığı gelecekte de cazibesini koruyacak

“Hayat sigortacılığının daha dinamik ve yenilikçi sigorta ürünlerine kayması ve sigortalı ihtiyaçlarına yönelik ürün tasarımları ile birlikte hayat sigortacılığının gelecekte de cazibesini koruyacağını söyleyebilirim.”

Hayat sigortacılığının geleceğini değerlendiren SEDDK Başkan Yardımcısı Hande Hatunoğlu Kurtulan, şu ifadeleri kullandı: “Hayat sigortası toplumsal dayanışma kavramının en somut örneklerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkemizde hayat sigortasının kullanımı genel olarak bireysel kredilere bağlı tanzim edilen, risk teminatlı ürünlerden oluşmaktadır. Öte yandan, hayat sigortası sigortalının geleceğe dönük birikim yapması ve birikimlerinin yatırıma yönlendirilmesi ile önemli bir tasarruf kaynağı da teşkil etmektedir. Yurtdışı uygulamaları incelediğimizde, hayat sigortalarının yaygınlaşması ile birlikte, ülke ekonomisinin ihtiyaç duyduğu uzun vadeli fonların sağlandığı, mali piyasaların gelişmesine ve ülke ekonomisinin kalkınmasına destek olan örneklerle karşılaşıyoruz. Bu noktada, hayat sigortacılığının gelişmesi için Kurumumuz da kuruluşundan itibaren uygulamada yaşanan sorunları göz önünde bulunduran bir bakış açısıyla konuları ele almaktadır. Öncelikli olarak yeni Türk Ticaret Kanunu karşısında güncelliğini yitiren Hayat Sigortaları Genel Şartları yeni Kanun ile uyumlu hale getirilmiştir. Bireysel kredi bağlantılı hayat sigortalarında sigortalıların bilinç düzeyini artırmak adına bilgilendirmeye yönelik genel çerçeve gözden geçirilmiş ve “kısa mesajla bilgilendirilme” gibi yeni araçların kullanılmasına olanak sağlanmıştır. Diğer taraftan, yıllık gelir sigortalarında sigortanın daha esnek bir yapıda sunulması sağlanmıştır. Kuruluşundan bu yana 4 yılı tamamlayan Kurumumuz, bu süreç içinde hayat sigortacılığına ilişkin ortaya çıkan sorunlara düzenlediği genelge ve sektör suyuruları ile aktif olarak müdahale edebilmiştir. Ülkemizde hayat sigortacılığının gelişimine baktığımızda ise, 2023 yılı sonu itibarıyla 17 milyon sigortalı için yaklaşık 40 milyon adet yaşayan poliçe ve sertifika mevcut olduğunu görüyoruz. Son yıllarda, sektörde hem vefat hem yaşam teminatlı karma hayat sigortası ürünlerine de ilginin arttığını gözlemliyoruz. Bu noktada, şirketlerin kişilerin yaşam döngüleri boyunca farklı ihtiyaçlarına odaklanmasının yenilikçi ürünlerin gelişmesine olanak sağlanacağını düşünüyoruz.”

‘YATIRIM FONLU SİGORTALAR GELİŞİME AÇIK’

Hayat sigortalarına tanınan teşvikler ve kamuoyunda sermaye piyasalarına olan ilginin artışı birlikte ele alındığında yatırım fonlu sigortaların gelişime açık olduğunu belirten Hatunoğlu Kurtulan, “Yatırım fonlu sigortalara yönelik sektörle olan değerlendirmelerimiz devam etmekte ve düzenleme ihtiyaçları gözden geçirilmektedir. Bu ürünlerde, klasik hayat sigortacılığı ürünlerinden farklı olarak sigortalıların da yatırım tercihi yapabilmesine imkân tanınması, sigortalıların piyasa koşullarına göre getiri ve kâr payı beklentilerini karşılayabilecektir. Bu alanda, satış ekiplerine yönelik gerekli finansal eğitim ve sertifikasyon programlarının düzenlenmesi, ürünün tanıtımı ve ilk satışı noktasında önemli rol oynayacaktır. Ayrıca, 21 yılını geride bırakarak olgunluk seviyesine erişmiş Bireysel Emeklilik Sistemi’ndeki katılımcıların da, emeklilik dönemlerinde faydalanabilecekleri yıllık gelir sigortası ürünlerinin yaygınlaşmasına da ihtiyaç bulunmaktadır. Hayat sigortacılığının merkezinde bulunan ve doğru risk değerlendirmesi için ihtiyaç duyulan ülkemize özgü mortalite ve morbidite tablolarının güncellenmesi konusu da yine ajandamızda yer almaktadır. Tüm bu gelişmeler ışığında, hayat sigortacılığının daha dinamik ve yenilikçi sigorta ürünlerine kayması ve sigortalı ihtiyaçlarına yönelik ürün tasarımları ile birlikte hayat sigortacılığının gelecekte de cazibesini koruyacağını söyleyebilirim” ifadelerine yer verdi.

Fibasigorta Genel Müdürü Erol Öztürkoğlu:

Giyilebilir teknolojiler hayat sigortacılığında çok büyük bir role sahip olacak

“Giyilebilir teknolojilerin hayat sigortacılığında çok büyük bir role sahip olacağını düşünüyorum. Bu cihazların, ürün geliştirme, risk değerlendirme, fiyatlandırma, tazminat taleplerini değerlendirme, satış ve pazarlama gibi operasyonel süreçlerde radikal bir değişimin öncüsü olacağı bir gerçektir.”

çinde yer aldığımız dijital dünya ve teknolojik gelişmelerle, hayat sigortası konusunun önemli bir keşif alanı olarak karşımızda yer aldığının altını çizen Fibasigorta Genel Müdürü Erol Öztürkoğlu, “Her geçen gün artan talep karşısında, sigorta şirketinin, müşterisinin beklenti ve ihtiyaçlarını anlama, onunla iyi ilişkiler kurabilme ve en iyi risk analiz süreçlerini gerçekleştirerek rekabetçi bir fiyat oluşturabilme kaslarının güçlü olması gerekiyor. Özellikle kişiye göre özelleştirilmiş ürünler sunmak yaşanan yoğun rekabetteki en belirleyici etkendir. Ayrıca müşterilere ait detaylı kişisel verilerin sigorta şirketi ile paylaşılması ve işlenmesi, hayat sigortacılığında büyük fırsatlar barındırıyor” dedi.

Önümüzdeki 10 yıllık dönem içinde, sigortacılık alanında, yeni ürün geliştirme, sigortacılık risklerini değerlendirme süreçleri, ürün ve hizmet dağıtımı ve sigorta tazminat taleplerini değerlendirme hizmetleri gibi birçok alanda teknolojik gelişmelerin etkisinin hissedileceğini öngören Öztürkoğlu, “Gelişen üretken yapay zekâ sistemlerine sahip medikal teknolojik gelişmelerin, tıbbi rahatsızlıkların ve hastalıkların erken tanı ve tedavisinde üstlendiği rol, hayat sigortasında önemli bir trend. Bir diğer önemli başlık; “Elektronik Sağlık Kaydı (ESK)”, başta hastanın yaşam tarzı ve hastanın tıbbi geçmişine ait birçok veriyi bir arada tutması, sigortacılık alanında bizler için rehberlik görevi üstleniyor. Kişilere ait tüm tıbbi verilere ulaşmak, underwriting sürecini kısaltmasının yanı sıra, risk değerlendirme masraflarını da azaltıyor. Son olarak kol bandı, dijital saatler, gözlükler ve giysiler gibi giyilebilir teknolojilerin hayat sigortacılığında çok büyük bir role sahip olacağını düşünüyorum. Müşteri rızası ile paylaşılan, kaydedilen, işlenen ve gerektiğinde çeşitli tıbbi rahatsızlık ve hastalıkların erkenden teşhis ve tedavi edilmesine yardımcı olan verilerin oluşturulmasında kullanılan bu cihazların, sağlık sektörüne önemli katkı sağlayacağı gibi hayat ve sağlık sigortacılığında da ürün geliştirme, risk değerlendirme, fiyatlandırma, tazminat taleplerini değerlendirme, satış ve pazarlama gibi operasyonel süreçlerde radikal bir değişim ve dönüşümün öncüsü olacağı bir gerçektir” şeklinde konuştu.

‘ÜRÜNLER BASİTLEŞMELİ’

KPMG’nin yakın tarihli ‘Sigorta Sektörel Bakış’ raporu verileri incelendiğinde, tüm dünyada ABD’nin pazar payını artırarak liderliğini sürdürdüğünü belirten Öztürkoğlu, “Global sıralama içinde Türkiye ise pazar payını korumayı sürdürüyor ve gelişime açık bir durumda bulunuyor. Türkiye’de sigorta sektörü aynı zamanda demografik, ekonomik, sosyokültürel ve teknolojik alanlarda gelişen ülke dinamiklerine paralel olarak müthiş bir büyüme potansiyeline de sahip bulunuyor. Bu potansiyeli doğru kullanarak, başta hayat sigortası olmak üzere bireysel ve finansal sigortacılık ürün ve hizmetlerinin önemine dikkat çekmeliyiz. Bu noktada mutlaka alınması gereken aksiyonlar var. İlk ve en önemlisi, yerelde tüm bireylere sigorta bilincinin aşılanması ve diğer bireysel finansal ürün ve hizmetlerin yanında sigortacılık ürün ve hizmetlerinin değeri ve önemi hakkında bireysel farkındalığın artırılması sağlanmalıdır. Buna bağlı olarak, sigortacılık ürün ve hizmetlerinin basitleştirilmesi ve çeşitlendirilmesi gerekmektedir. Çeşitlilik konusunu örneklerle ele aldığımızda, geride bıraktığımız yıllarla kıyaslandığında kredi bağlantısız sigortaların hayat sigortası pazarında daha fazla yer aldığını görmek memnuniyet veriyor. Ayrıca prim iadeli ve yaşam teminatlı ürünler de önemli ve dikkat çeken ürünler olarak öne çıkıyor. Son dönemlerde gündeme gelen orta vadeli tasarruf açığını gidermesi muhtemel ürünlerle, bu alandaki gelişimin hızlanacağını düşünüyorum. Ayrıca dünya standartlarında bir sigortacılık pazarı oluşturulması için ise globali takip ederek sektörel mevzuatın ihtiyaçlar doğrultusunda güncelleştirilmesi önem taşımaktadır. Tüm bu bilgilerin ışığında, önümüzdeki süreçte ileri görüşlü sigorta şirketlerinin, şirket yapılarını, iş yapış biçimlerini ve iş modellerini güncelleyeceklerini düşünüyorum. Orta vadede, sigorta sektörüne ait büyük veri, üretken yapay zekâ ve dijitalleşme alanlarının daha fazla yatırım alarak sektör içinde daha fazla pay sahibi olacağından şüphem yoktur. Bu yatırımlarla birlikte hayat sigortacılığının önümüzdeki dönemde daha fazla ivme kazanacağı ve sigortacılık hacminin büyüyeceğini öngörüyorum” ifadelerini kullandı.

Allianz Türkiye Hayat ve Emeklilik Şirketleri Genel Müdürü Taylan Türkölmez:

Hayat sigortalarının büyüme potansiyeli çok büyük

“Hayat sigortalarının GSMH’ya oranı daha %1 seviyesine bile ulaşamamış durumda ve hane halkı tasarruflarının artmasına ihtiyaç olan bir ortamda, cazip vergi teşviklerini de düşündüğümüzde, büyüme potansiyeli çok büyük.”

Dünyada ve Türkiye’de, bireyler ve aileleri için yaşamlarının her anına ilişkin koruma ve teminat sağlayan kredi bağımsız hayat sigortası ürünlerine ilginin arttığını vurgulayan Allianz Türkiye Hayat ve Emeklilik Şirketleri Genel Müdürü Taylan Türkölmez, “Swiss Re raporuna göre, yükselen faiz ortamının uzun süreli hayat sigortalarına talebi artırması beklenirken, faiz garantili ürünlerden daha çok daha az getiri garantisi, daha çok portföy yönetimi performansı odaklı hibrid ürünlerin müşterilere daha çok sunulması da beklenmektedir. Allianz Grubu’nun gelişmiş ülkelerde uzun süredir faaliyette bulunan şirketlerinde de benzer trendleri belli bir süredir deneyimlediğimizi de söylemek isteriz. “Yatırım Fonu” tarafı da güçlü olan grubumuzda bu fonların uzun süreli hayat sigortaları ile birlikte müşterilere sunulduğunu görmekteyiz. Ülkemizde de yüksek faiz ortamında Türk lirasının değer kazanmasıyla birlikte son yıllarda ciddi bir büyüme trendinde olan hayat sigortalarında hızlanma yaşanacağını öngörüyoruz. Özellikle prim iadeli hayat sigortalarına ilgi olduğunu, önümüzdeki dönem daha da ivme kazanacağını söyleyebiliriz. Prim iadeli hayat sigortalarının önemli kısmı dövize endeksli. Yüksek faiz ortamı, Türk lirası bazlı hayat sigortalarının piyasada var olmasını sağlayacak. Hayat sigortalarının GSMH’ya oranı daha %1 seviyesine bile ulaşamamış durumda ve hane halkı tasarruflarının artmasına ihtiyaç olan bir ortamda, cazip vergi teşviklerini de düşündüğümüzde, büyüme potansiyeli çok büyük. Türkiye Sigortalar Birliği ile Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu, yatırım fonlu hayat sigortaları üzerine de çalışmalar yürütüyor. Mevzuatı çıktığında ve Türk lirası bazlı ürünler devreye girdiğinde büyümenin hızlanacağına inanıyoruz” açıklamalarında bulundu.

‘TASARRUF İLE KORUMA ÜRÜNLERİNE İLGİ ARTTI’

Pandeminin ve geçtiğimiz yıl yaşadığımız deprem felaketinin, bireysel emeklilik ve hayat sigortası gibi tasarruf ile koruma ürünlerine yönelik ilgiyi artırdığını ifade eden Allianz Türkiye Hayat ve Emeklilik Şirketleri Genel Müdürü Taylan Türkölmez, “Pandeminin ve geçtiğimiz yıl yaşadığımız deprem felaketinin, bireysel emeklilik ve hayat sigortası gibi tasarruf ile koruma ürünlerine yönelik ilgiyi artırdığını gözlemliyoruz. Geçtiğimiz yıl konut ve otomobil kredisi kullanımındaki artış, kredi bağlantılı hayat sigortası üretimini de artırdı. Branşın enflasyon arındırıldıktan sonra 12 ay sonunda gösterdiği reel büyüme %11,5 olarak gerçekleşirken, toplam prim üretimi 56 milyar lirayı aştı. Kredi bağlantılı hayat sigortasının toplam hayat sigortaları içerisindeki payı 2023 yılı sonunda yaklaşık %58 düzeyindeydi. Bu yılın ilk dört ay verilerine göre ise kredi bağlantılı hayat sigortası üretimi, faiz oranlarındaki yükseliş nedeniyle banka kredilerindeki daralmaya bağlı olarak azalsa da daha yüksek payı almaya devam ediyor” şeklinde konuştu.

‘TASARRUF SİSTEMLERİNİN ETKİN OLMASI ÖNEMLİ’

Tüketicilerin, kredi bağımsız hayat sigortası ürünlerine de ilgili olduklarını belirten Türkölmez, “Birikimli, yaşam teminatlı, karma ve bağımsız hayat sigortası ürünlerinde yüksek büyüme oranlarına ulaşılacağını tahmin ediyoruz. Türkiye’nin tasarruf açığının giderilmesinde bireysel emeklilik kadar hayat sigortalarının önemi de giderek artıyor. Erken yaşta emekli olanların sayısındaki artış, Sosyal Güvenlik Sistemimizin yeterliliğini ve sürdürülebilirliğini zora sokuyor. Emeklilik döneminin belli bir refah seviyesinde yaşanabilmesi için bireysel emeklilik ve hayat sigortası gibi tamamlayıcı tasarruf sistemlerinin daha etkin olması, yaygınlaşması ve ürün sahipliğinin bireylerin emeklilik dönemine kadar sürmesi kritik bir önem taşıyor. Sektörümüzde bu ihtiyaca yanıt verme ve bireylerin hayat sigortası sahipliğini artırma hedefiyle önemli adımlar atıldığını söyleyebiliriz. Şu an üzerinde çalışılan yatırım fonlu hayat sigorta ürünleri devreye girdiğinde, büyümenin hızlanacağına inanıyoruz. Bireysel emekliliğe rakip olmayan ama BES gibi çalışan, ödenen primlere vergi avantajı sağlayan, şirketlerin oluşturacağı yatırım fonlarına yatırım yaparak müşteriyi doğru fonlara yönlendiren, birikimli hayat sigortacılığını yeniden canlandıracak bir ürün olması hedefleniyor. Allianz Türkiye olarak biz de kredi bağlantısız hayat branşında ürün portföyümüzü, müşterilerimizin yaşamlarının çeşitli evrelerinde duyacakları ihtiyaçlarına yönelik yeni ürünlerle genişletmeye devam ediyoruz. Bu yıl sunduğumuz ‘Her An Yanında Hayat Sigortası’, klasik hayat sigortalarından farklı olarak yaşam kaybı riskinin yanı sıra kritik hastalık, ameliyat ve maluliyet risklerini de 10 yıllık süre ile teminat altına almasıyla öne çıkıyor” ifadelerine yer verdi.

Garanti BBVA Emeklilik Genel Müdürü Burak Ali Göçer:

Sektörün gelişimi için ürün çeşitliliğini artırmak önemli

“Yatırım fonu içeren, yani hem tasarrufu destekleyen hem de güvence sağlayan hayat sigortalarının etkisi büyük olacak. Bu sigortaların vergi avantajıyla daha cazip hale gelmesi faydalı olur. Diğer yandan sektörün gelişimi için ürün çeşitliliğini de artırmak önemli.”

Hayat sigortacılığında dünya geneli değerlendirildiğinde birikimli, yani yatırım amaçlı hayat sigortacılığında çok çeşitli ürünler var olduğunu belirten Garanti BBVA Emeklilik Genel Müdürü Burak Ali Göçer, “Haliyle yüksek faiz etkisiyle ürünlere olan talebin artması kaçınılmaz oluyor. Ülkemizde ise bu ürünlerin çeşitliliğinin çok daha az olması, aslında ortaya çıkabilecek potansiyel talebi sınırlıyor. Şu sıralar sektörün gündeminde prim iadeli hayat sigortası gibi karma ürünler başta olmak üzere ağırlıklı olarak riske karşı önlem alma amaçlı sigorta ürünleri var. Bu ürünler birikim ya da yatırım amaçlı olmadığından faiz etkisi ile de talebi artırmıyor. Dünyada sigorta penetrasyonu oranı %7,2, Avrupa’da %10, Türkiye’de ise %2,2. Bu oran 2,2’den 3,2’ye çıksa dahi gayri safi yurt içi hasıla üzerinde yaklaşık 200 milyar lira artış olur. Ülkemiz açısından konuyu değerlendirecek olursak; sigortacılık sektöründe potansiyelimizin sadece dörtte birini gerçekleştiriyoruz. Buna olumlu tarafından bakabiliriz, gidecek çok yolumuz var. Sektör olarak üzerimize düşen; o potansiyeli hedeflemek, finansal okuryazarlığın ve sigortayla ilgili bilincin artmasına destek olmak, dijital ve alternatif dağıtım kanalları üzerinden müşterilere ürün çeşitliliği sunabilmek yapabileceklerimizden bazıları” açıklamalarında bulundu.

‘İHTİYAÇLAR TEK ÇATI ALTINDA TOPLANMALI’

Özellikle son yıllarda sektör olarak geleneksel hayat sigortacılığı anlayışından uzaklaşmaya başlandığını kaydeden Göçer, “Bir süre önce sektörü ağırlıklı olarak kredi bağlantılı ürünler domine ederken şimdilerde prim iadeli ve birikimli ürünler söz sahibi olmaya başladı. Rakamlarla konuşmak gerekirse bundan 5 yıl önce prim iadeli ve birikimli ürünlerin prim üretimi 1,1 milyar lira iken, geçtiğimiz yıl 17 milyar lirayı buldu. Tüm ürünler arasındaki payı ise bu sürede %16’dan %31’e yükseldi. İlginin çok arttığını ve bu ürünlerin sektöre yeni bir yön verdiğini söylemek mümkün. Yüksek faiz oranları son yıllarda alternatif yatırım araçlarına yönelmemizin başlıca sebeplerinden biri. Prim iadeli ve birikimli ürünlerin döviz bazında yatırım imkânıyla enflasyon karşısında yatırılan paranın değerini koruması, %40’a varan vergi indirimi avantajı sunması ürünleri cazip kılıyor. Bu sayede hem tasarruf yapabiliyor hem de risklere karşı sevdiklerinizi koruma altına alıyorsunuz. Tüm ihtiyaçların tek çatı altında toplandığı bu ürünler gelecek dönemde daha da büyük bir ivme ile sektörü etkisi altına alacak gibi duruyor” şeklinde konuştu.

‘VERGİ AVANTAJIYLA DAHA CAZİP HALE GELEBİLİR’

“Hayat sigortacılığında raporda belirtilen fon artışının mümkün olabilmesi için de birikimli ve yatırım fonlarına bağlı ürünlerin hayatımıza girmesi şart” diyen Burak Ali Göçer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Özellikle yatırım fonu içeren, yani hem tasarrufu destekleyen hem de güvence sağlayan hayat sigortalarının etkisi büyük olacaktır. Bu sigortaların vergi avantajıyla daha cazip hale gelmesi faydalı olur. Diğer yandan sektörün gelişimi için ürün çeşitliliğini de artırmak önemli. Son zamanlarda dünyada ve ülkemizde artan yaşlı nüfus için uzun süreli bakım sigortasına olan ihtiyaç da ortada. Yaşlı nüfus payının 2040 yılında 65 yaş üzeri nüfusun toplam nüfus içindeki payının %16,3’e yükselerek 16 milyon seviyesine ulaşması bekleniyor. Bu projeksiyon, bugünden devlet destekli ve zorunlu bir model için hızlıca çalışmalara başlanması gerektiğini gösteriyor.”

Yorum yazın