En büyük riskler iklim değişikliği ve göç
Dünya Ekonomik Forumu 2016 Yılı Küresel Riskler Raporu’nda, yaklaşık 750 uzman 29 farklı küresel riski, hem etkileri hem de 10 yıllık bir zaman diliminde gerçekleşme olasılıkları bakımından değerlendirdi. 2016’da potansiyel etkisi en yüksek risk, iklim değişikliğinin azaltılmasında ve iklim değişikliğine uyumda başarısızlık olarak tespit edildi. Raporun 2006’da yayımlanmasından bu yana, bir çevresel riskin ilk kez sıralamada birinciliğe çıktığı görüldü. Bu yıl, söz konusu riskin potansiyel hasarının, kitle imha silahlarından (ikinci), su krizlerinden (üçüncü), büyük çaplı istem dışı göçten (dördüncü) ayrıca yüksek enerji fiyatlarından (beşinci) daha büyük olduğu değerlendirildi.
Bu arada 2016’da gerçekleşme olasılığı bakımından ilk risk, büyük çaplı istem dışı göç olmakla beraber bu riski olağanüstü hava koşulları, iklim değişikliğinin azaltılmasında ve iklim değişikliği uyumunda başarısızlık, bölgesel sonuçlara yol açan devletlerarası anlaşmazlıklar ve büyük doğal afetler takip etti.
Bu kadar geniş bir risk ortamına, raporun küresel riskleri ölçtüğü 11 yıldan beri rastlanmadı. İlk kez, beş kategoriden dördü (çevresel, jeopolitik, toplumsal ve ekonomik) en yüksek potansiyel etkiye sahip ilk beş risk arasında yer aldı. İlk beşte yer almayan tek kategori olan teknolojik riskler kategorisindeki hem gerçekleşme olasılığı hem de potansiyel etkisi en yüksek risk olan siber saldırılar 11’inci sırada yer aldı.
Bu farklılık arz eden ortam, küresel risklerden kaynaklanan etkinin yükseldiği bir zamana denk geliyor. 2015’te ısınan iklimin ilk kez küresel ortalama yüzey sıcaklığını sanayi öncesi dönemin üzerindeki 1˚C’lik kilometre taşına yükseltmesi olası gibi görülüyor. 2014 yılında yer değiştirmeye zorlanan insanların sayısı, Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliği’ne (UNHCR) göre 59.4 milyon, yani 1940 yılına göre neredeyse %50 daha fazla oldu. Rapordaki veriler, 2014 yılından bu yana ölçülen 24 riskin gerçekleşme olasılığı puanlarının geçmiş üç yılda artmasıyla, risklerin baştan sona gerçekleşme olasılığının da arttığını gösteriyor.
Risklerin gerçekleşme olasılığının ve potansiyel etkisinin ölçülmesine ek olarak, 2016 Yılı Küresel Riskler Raporu ayrıca riskler arasındaki iç bağlantıları da inceliyor. Bu noktada verilere göre, az sayıda kilit riskin en büyük etkiyi meydana getirmesiyle, bir kümelenmeye doğru gidiş gözlemleniyor. 2016’da birbiriyle en çok bağlantılı beş risk çiftinin de 2015’tekinden daha fazla birbiriyle bağlantılı olduğu görülüyor. Ölçeğin üst ucunda, 2016’nın birbiriyle en bağlantılı iki riski – yoğun sosyal istikrarsızlık ve yapısal işsizlik veya eksik istihdam – birbirine bağlantıların %5’ini oluşturuyor.
Bağlantıları bilmek, liderlere eylem alanlarını önceliklendirmelerinin yanı sıra beklenmedik durumları planlamalarında da yardımcı olabilir.
ULUSLARARASI GÜVENLİK SPOT IŞIĞINDA
29 global riskin benzerliğini ve potansiyel etkisini değerlendirmenin yanı sıra Global Riskler Raporu 2016, global güvenlik genel görünüşünün gelecekte nasıl evrime tabii olacağı konusunda geniş bir inceleme yapmaktadır. Rapor, uluslararası güvenliğin geleceği için mevcut eğilimleri ve olası itici güçleri inceleyen bir yıllık bir çalışmanın sonuçlarını ortaya koyuyor.
Riskler arasındaki ara bağlantıların analizi yöntemiyle 2016 raporu aynı zamanda global risklerin, toplumu etkileme potansiyeline sahip olduğu üç alanı da inceliyor. Bunlar; güçlü (gücü alınmış) vatandaş kavramı, iklim değişikliğinin gıda güvenliği üzerindeki etkisi ve toplumsal uyumu tehdit eden salgınların potansiyelidir.
İŞ YAPMA RİSKLERİ
İkinci kez Global Riskler Raporu aynı zamanda şirketlerinin, kendi ülkelerindeki global riskleri nasıl algıladıkları ile ilgili ülke düzeyinde veriler de sağlamaktadır. Bu yılın analizi, hem ileri hem de gelişmekte olan ekonomiler arasındaki modelleri ortaya koymuştur. İşsizlik ve eksik istihdam, kapsama alınan 140 ekonominin kırkından fazlasında iş yapmak için en yüksek kaygı riski olarak görülmekte olup; Sahra-altı Afrika’sı, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da en yüksek risk olarak ortaya konulmaktadır. Bu riskin ilk beşte yer almadığı tek bölge, Kuzey Amerika’dır. 93 ülkede iş yapmak için ilk beş riskte yer alan bir sonraki en yaygın risk, enerji fiyat şokudur. Yukarıda bahsedildiği üzere siber ataklar, 27 ekonominin ilk beş riski arasında yer almaktadır. Bu da birçok ülkedeki işlerin bu yükselen tehdit tarafından zaten etkilenmekte olduğunu ortaya koyuyor.