COVID-19 Küresel Reasürans endüstrisinde olumlu değişime yardımcı olabilecek mi?
KÜRESEL reasürans endüstrisi, birkaç yıldır süren düşük performansla sarsılmış durumda. Hem modellenmiş hem de modellenmemiş doğal afet kayıpları, sosyal enflasyon, azalan yatırım getirileri ve azalan rezerv salınımları tarafından yara aldı ve şimdi COVID-19’la benzeri görülmemiş bir küresel kayıpla karşı karşıya. Küresel reasürans piyasasının bir yenilenme süreci yaşayarak daha sorumlu ve sürdürülebilir bir pazarın ortaya çıkmasına izin verebileceği noktaya gelmiş olabiliriz diye düşünüyorum. Yoksa sigortacıların, poliçe sahiplerinin ve giderek artan bir şekilde toplumun aradığı sürdürülebilir, verimli çözümleri sunmakta başarısız olan eski yaklaşımları devam mı ettireceğiz?
Bunun gibi anlar pek sık gelmiyor. En son fırsat 20 yıl önce
11 Eylül trajedisinin ardından değişimi hissettik. Ne yazık ki inşa edilen değişim bu günlerin ihtiyaçlarına yardımcı olamadı.
Acı gerçek şu ki, %7 ila %8 aralığında tutarlı bir ağırlıklı sermaye maliyeti (ki her firmadan beklenen oran) küresel reasürans endüstrisinin son altı yıldır sermaye maliyetini karşılamamıştır. Uzun süreli yumuşak bir piyasa, yetersiz rezervlere sebep olmuştur. Güvenilir olmadığı kanıtlanan fiyatlandırma modellerine aşırı güven, sürdürülemez şekilde düşük fiyatlandırmaya yol açtı.
Güçlü sermaye, sürdürülebilir ve yeterli getiri elde etmek için disiplin ve yapı oluşturmaya yardımcı olacaktır. Ancak sadece güçlü sermaye yeterli olmayacaktır.
Yatırım gelirleri potansiyel bir çözüm sunar. COVID-19’un bir sonucu mali piyasalardaki hükümet politikaları bu potansiyeli önümüzdeki 4-6 sene için kapatmış durumdadır. Reasürörler düşük yatırım getirilerinin devam edeceği gerçeğiyle yüzleşmek zorundadırlar.
Kısa vadeli konuları ele almaktan daha önemli olan, geçmişin hatalarından kaçınmak ve daha iyi bir gelecek inşa etmektir. Reasürörler, topluma yönelik değerlerini artırmalı ve uzun vadeli talep oluşturmalıdır. Burada, COVID-19 durumu, ilişkisiz kuyruk riski hakkındaki tartışmaları teoriden pratiğe ve bununla birlikte reasürans talebine taşıdığı için yardımcı olur. Aynı zamanda, sigortalama kârlılığına artan bağımlılık, reasüransın yine önemli bir rol oynadığı volatilite yönetimini vurgulamaktadır. Siber ve iklim değişikliği gibi riskler de ilişkisiz kuyruk riski kategorisine girer ve yine reasürörlerin oynayacağı çok önemli bir rol vardır. Son olarak, sigortasız ekonomik uçurumun temsil ettiği muazzam bir fırsat var. Toplumun boşluğu kapatmasına yardımcı olacak yenilikçi çözümler bulmak, reasürans piyasasının tamamen yeniden çerçevelenmesine yol açacaktır.
Bunu başarmak için kararlılık, uzun vadeli vizyon ve reasürans piyasasının daha önce hiç etkileşime girmediği kuruluşlarla, çoğu yenilikçi kamu-özel sektöründe ortaklıklar kurma becerisi gerekecektir. Daha iyi bir döneme girebilecek miyiz? Önümüzdeki günlerdeki politikalar sigorta endüstrisinin geleceğini şekillendirecektir.