Birleşme ve satın almalar durağan seyredecek
Küresel katılımcıların önemli bir bölümü Ekim 2015’te küresel ekonominin mütevazı seviyelerde büyüyeceğini beklediğini ifade etmişken, Nisan 2016 itibariyle katılımcıların %48’i (Ekim 2015’te bu oran %9 seviyesindeydi) küresel ekonominin durağan seyretmesini bekliyor. Küresel ekonominin durağan seyretmesini bekleyen Türk katılımcıların oranı %40 seviyesinde gerçekleşirken, küresel ekonominin daraldığını düşünen Türk katılımcılar ile mütevazı bir büyüme sergileyeceğini düşünen Türk katılımcıların oranı aynı seviyede gerçekleşerek %30 oldu. Öte yandan, Türk katılımcıların %70’i Türkiye ekonomisinin durağan seyredeceğini belirtirken, %30’u ekonominin durumuna ilişkin olumsuz görüş belirtti. Ekim 2015’teki sonuçlar değerlendirildiğinde, katılımcıların yarısından fazlasının Türkiye ekonomisine ilişkin olumlu görüş bildirmesi; ancak Nisan 2016’da bu yönde görüş bildiren katılımcıların olmaması dikkat çekti. Türk katılımcıların verdiği cevaplar incelendiğinde, Ekim 2015’e göre kısa dönemli piyasa istikrarına ilişkin görüşlerde de daha olumsuz bir tablo gözlemleniyor. Türk katılımcıların sadece %35’i kısa dönemli piyasa istikrarına ilişkin olumlu görüş bildirirken, Ekim 2015’te bu rakam %61 seviyelerindeydi.
Raporda, önümüzdeki 6-12 aylık dönemde karşılaşılabilecek en önemli makroekonomik riskler, küresel katılımcılar tarafından küresel ve bölgesel siyasi istikrar olarak gösterilirken, Türk katılımcılar tarafından emtia ve kurlarda artan dalgalanma Türkiye ekonomisindeki en önemli riskler olarak belirtildi. Buna ek olarak, küresel ve bölgesel siyasi istikrar ile Avrupa Birliği’ndeki ekonomik ve politik istikrar da %25’er oy alarak ikinciliği paylaştı.
Raporda katılımcıların, şirket operasyonlarına ve organik büyüme stratejisiyle ilgili sorulara ilişkin cevaplarına da yer verildi. Türk katılımcıların %60’ı önümüzdeki 12 ayda yeni müşteri kazanımı ve mevcut müşterilerin korunmasına ağırlık vereceğini belirtti. Bunlara ek olarak, Türk katılımcılar, organik büyüme stratejileri kapsamında teknoloji kullanımı ve risk yönetiminin iyileştirilmesi gibi konulara da önem vereceklerini ifade etti.
Satın alma planlayan Türk katılımcıların oranı bir önceki dönem ile paralel
Türk katılımcılara önümüzdeki 12 ay içerisindeki satın alma stratejisine ilişkin görüşleri sorulan raporda, soruya olumlu cevap veren katılımcıların oranı Ekim 2015’te gerçekleşen %42’lik orana benzer bir şekilde %40 oldu. Buna karşın Türk katılımcılar, satın alma fırsatları, bu fırsatların kalitesi ve işlemlerin kapanma ihtimalleri ile ilgili Ekim 2015’e oranla daha olumsuz bir görüş sergiledi. Ayrıca, Türk katılımcıların %60’ı birleşme ve satın alma pazarında alıcı ve satıcı taraf arasındaki değerleme farkının %10’dan az seviyelerde olduğunu belirtirken, %55’i ise bu farkın önümüzdeki 12 ay içerisinde artmasını beklediklerini ifade ediyor.
Rapora göre, mevcut iş alanlarından farklı alanlarda satın almalar gerçekleştirmeyi planlayan katılımcıların %49’u, temel stratejik amacının ürün inovasyonu olduğunu belirtiyor. Farklı sektörlerde satın alma gerçekleştiren katılımcıların tercih edeceğini belirttiği ilk 2 sektör ise tüketici ürünleri ve perakende ile finansal hizmetler olarak gerçekleşti. Raporda, Türk katılımcıların önümüzdeki 12 ay içinde gerçekleştirecekleri satın almalarla maliyetleri düşürmeyi ve marjları iyileştirmeyi amaçladıklarına da yer veriliyor.