Acil Toplanma Yeri
1999 Marmara Depremi’nden sonra bir anda gündemimize girdi bu kavram. “Acil Toplanma Yeri”, “Toplanma Alanı”, “Acil Durum Toplanma Bölgesi” vb.
İlk duyulduğunda kötü bir durum, afet ertesi, karanlık, paniklemiş ve ürkmüş insanlar geliyor akla, hatta belki mahallenin kırtasiyecisinin duvarındaki tozlu bir plaka gibi de algılanabilir ama diğer taraftan da yaşanan tatsız, istenmeyen bir olaydan normale geçiş evresi olarak da görülebilir bu yerler, alanlar.
Felaketler bir yana herkesin birileri ile bir acil toplanma yeri olmalı. Mesela biz yaşlardaki birçok arkadaş grubu düzenli olarak bir yerlerde buluşuyor. Her ayın ilk salısı, 2 haftada bir pazartesileri gibi rutinler ile aynı mekanda ya da önceden duyurulan başka yerlerde bir araya geliyorlar. Gelen geliyor, gelemeyen bir sonrakine katılıyor.
Ailelerin de böyle toplanma yerleri var. Ya en yaşlı aile üyesinin evi, ya en merkezi yerde oturanın evi ya en geniş ve ferah olan ev.
Şirketlerde de var benzer yerler. Müşteriler ve yöneticilerden uzak köşeler ya da öğle arasında ofise yakın bir kafe mesela.
Hatta çekirdek aile üyeleri bile aynı evde farklı yerlerde farklı şeyler yaparken belirli bir süre için bir masa etrafında ya da bir oturma grubunda bir araya gelip gündemlerini paylaşıyorlar birbirleri ile.
Şimdilerde pek kalmasa da eskiden mahallelerde de vardı böyle buluşma yerleri. Köşedeki manav ya da ilerideki bakkal veya tuhafiyeci dükkanı mahalle halkının rezervasyon yapmadan bir araya geldikleri yerlerdi.
Üniversite yıllarında kampüse yakın, öğrenci dostu yerler aynı işi görürdü.
Şehir Hatları vapurunda bile o gün vapura binmeyen biri için endişe duyardı diğer yolcular.
Neden bu kadar uzattım biliyor musunuz? Çünkü AVM , otopark veya rezidanslara dönüşen Acil Toplanma Yerleri ne kadar seyrekleşti ise insanların düşünmeden bir araya geldiği diğer toplanma yerleri de çok azaldı. Ve bu azalmanın topluma olumsuz yansımalarının olduğunu da düşünüyorum kesinlikle.
Kişi tek başına iken kendini çok yalnız veya çaresiz hissedebilir. Yaşadığı kötü bir olayın ya da kötü geçen gününün ona özel, ona ceza olduğu hissine kapılabilir. Ya da acaba toplum, çevrem nasıl karşılar dediği, aslında paylaşmak istediği ama ev & iş döngüsünde bir türlü içini açmaya fırsat bulamadığı konuları olabilir. Tüm bunların çaresi paylaşmak. Ve hiçbir kaygı, gelecek endişesi, statü veya güç zedelenmesi düşüncesi olmadan paylaşmak. Bunu en rahat ve en gelişine yapabildiğimiz ortamlar da bu toplanma yerleri bence.
60 kişilik bir Whatsapp grubumuz var lise arkadaşlarımız ile. Geçen gün bugüne kadar ev halkı dışında kimse ile paylaşmadığım, belki gerek de olmayan, bir konuda bir anket yaptım o grupta. Gördüm ki ankete katılan 30 kişinin yarısından fazlası sorduğum konuda benimle aynı şekilde davranıyor o örnek durumda. İnsanın eşi ve çocukları dışında kimsenin fark edemeyeceği, bilemeyeceği; belki de kendini çok sıra dışı hissedip kendini sorgulayacağı bir konuda gerçekte yalnız olmadığını, benzer sosyal özelliklere sahip yaşıtlarının yarısı ile aynı şekilde davrandığını fark etmesi bu toplanma yeri sayesinde aslında.
Mahalledeki deprem toplanma alanı bilinmez ama günlük sosyal toplanma yerleri bellidir. Bu bilinme ve erişme kolaylığı da kullanmayı bilene hem barınma, hem çözüm ve rahatlama olanakları sağlar.
Bu tarz yerlere sahip çıkmak, destek olmak ve yaşatmak gerek. Demografik değişimler, ekonomik gelişmeler, dönüşen ve farklılaşan yaşam biçimlerine rağmen…
Görüşmek üzere,