Yeni yıla OTOMATİK merhaba

Otomatik katılım 1 Ocak tarihi itibarıyla kademeli bir yapıda start aldı. Geçtiğimiz ay ise sistemin nasıl uygulanacağını belirleyen yönetmelikler de ardı ardına yayınlandı.
17 Aralık 2016 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmeliklerle sistemin hatları netleşti.
Bunlardan biri olan Bireysel Emeklilik Sistemi Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’e göre, sistemde bilindiği üzere 2 aylık bir cayma süresi olacak. Ancak son yönetmelikte, sistemden ayrılan çalışanların Müsteşarlığın belirleyeceği esaslar dahilinde 2 yılda bir tekrar sisteme dahil edilebileceği belirtildi. Müsteşarlık, bu süreyi 1 yıla kadar azaltmaya ve 3 yıla kadar artırmaya yetkili kılındı.

En düşük kesinti 50 TL
Öte yandan çalışanlardan ne kadar kesinti olacağı konusu daha önce netlik kazanmıştı. Prime esas kazancın yüzde 3’ü kadar kesinti Bireysel Emeklilik Sistemi’ne dahil edilecek. Bu oranı iki katına kadar artırmaya, yüzde 1’e kadar azaltmaya veya katkı payına maktu limit getirmeye Bakanlar Kurulu yetkili olacak. En düşük kesinti 50 lira, en yüksek 321 lira olacak. Aylık prime esas kazancınız, 2 bin liraysa, maaşınızdan aylık 60 lira kesilecek. 3 bin 500 liraysa, aylık 105 lira kesinti yapılacak. 5 bin liraysa, her ay 150 lira kesilecek. Bu arada çalışan, belirlenenden daha yüksek bir oranda ödeme yapmak istediğinde bunu işverene bildirebilecek, katkı payı ödemeye azami 3 ay ara vermeyi talep edebilecek.

Otomatik katılımın yol haritası
Kademeli geçişin söz konusu olacağı sistem 1 Ocak 2017 itibarıyla 1.000 ve üzerinde çalışanı bulunan işverenleri kapsayarak start aldı. Kamu işyerleri ise Nisan 2017’de kapsama alınmaya başlanacak. 2019 yılının Temmuz ayında 1 çalışanı bulunan bir işyeri bile kapsama girmiş olacak ve kademeli geçiş tamamlanacak. 2.5 yılda bütün çalışanları kapsayacak sistemin yol haritası şöyle: 1 Ocak 2017’de 1000 ve üzeri çalışanı olan işletmeler, 1 Nisan 2017’de 250 -999 çalışanlılar ve merkezi bütçeli kamu kurumları, 1 Temmuz 2017’de 100- 249 çalışanı olan şirketler, 1 Ocak 2018’de 50- 99 çalışanı olanlar ve tüm belediyeler, 1 Temmuz 2018’de 10- 49 çalışanı olanlar, 1 Ocak 2019 itibarıyla 5- 9 çalışanlı işletmeler, 1 Temmuz 2019’da ise 1- 4 çalışanlılar otomatik katılıma geçecek.

Devlet destekte bonkör davrandı
Sisteme dahil olanlara devlet aylık katkı payının yüzde 25’i destekte bulunacak. Ayrıca cayma hakkını kullanmayanlara bir kereye mahsus olmak üzere bin lira destek verilecek. En az 10 yıl sistemde kalıp birikimlerini maaş olarak almak isteyenlere devlet toplam birikimin yüzde 5’i kadar bir katkı daha verecek.

Birikimler başlangıç fonu’na yönlendirilecek
Otomatik katılımdaki birikimlerin nasıl değerlendirileceğine yönelik soru işaretleri de ortadan kalktı. Birikimler Başlangıç Fonu’nda yatırıma yönlendirilecek. Burada faiz içeren ve faiz içermeyen fonlar tercih edilebilecek. İki ay sonunda başka fon tercihinde bulunmayan çalışanların birikimleri bir yıl bitimine kadar Başlangıç Fonu’nda kalmaya devam edecek. Sonrasında standart fona yönlendirilecek. Standart fon da faizli ve faizsiz tercihine göre değerlendirilecek.

Giriş aidatı konusu netleşti
Sistemde en çok sorulanların başında giriş aidatı konusu geliyordu. Son yönetmeliğe göre otomatik olarak sisteme katılanlardan giriş aidatı alınabilecek. Aidatı katılımcı ya da işveren ödeyebilecek. Katılımcının aynı şirkette birden fazla BES sözleşmesi veya gruba bağlı BES sözleşmesi bulunması halinde, bu sözleşmelerden sadece ilki için giriş aidatı alınacak. Katılımcının, teklifin imzalandığı veya onaylandığı tarihten sonra cayma hakkını kullanarak sözleşmeyi sonlandırması halinde varsa tahsil edilmiş giriş aidatı iade edilecek.
Sistemin esaslarına dair belirlenen diğer hususlar da şu şekilde:
•    İşveren tercih etmesi durumunda çalışan ad ve hesabına katkı payı ödemesinde bulunabilecek.
•    Emeklilik sözleşmesi bireysel veya grup emeklilik sözleşmesi olarak yapılabilecek.
•    Fon dağılımı ilgisine göre katılımcının, sponsorun veya işverenin tercihine göre belirlenecek. Sözleşme kuruluş aşamasında herhangi bir tercihte bulunulmaması durumunda birikim öncelikle standart fonlarda yatırıma yönlendirilecek.
•    Fon tercih ve fon dağılım değişikliği hakkı şirket aracılığıyla portföy yöneticiliği yapmak üzere yetkilendirilmiş kuruluşlara devredilebilecek.
•    Çalışan, belirlenenden daha yüksek bir oranda ödeme yapmak istediğinde bunu işverene bildirebilecek. Aynı şekilde, katkı payını belirlenen oranın altında kalmamak suretiyle düşürmek istediğinde bunu da işverene bildirecek.
•    Çalışan, talebi doğrultusunda katkı payı ödemeye 3 ay ara verebilir.

‘CAYMA HAKKI KİŞİYE AİT’
Hazine Müsteşarlığı, 1 Ocak 2017 tarihi itibariyle başlayacak olan “Otomatik Katılım”dan caymanın çalışana ait bir hak olduğunu ve  bu hakkın bir başkasına veya işverene devrinin söz konusu olmadığı açıkladı. Açıklamada, “İşverenlerin, cayma hakkını kullanma kararını çalışanlarının ad ve hesabına kullanmaları veya bu hakkın kullanımını teşvik edecek yönlendirmelerde bulunmaları mümkün olmamaktadır” ifadesi kullanıldı.


Vakıf Emeklİlİk Genel Müdürü Özgür Obalı: BES ve otomatik katılım birbirinin tamamlayıcısı

Özgür Obalı, bireysel emeklilik planları ve otomatik katılımın birbirinin alternatifi değil, birbirinin tamamlayıcısı olarak görülmesi gerektiğini dile getirdi.

Hazine Müsteşarlığı tarafından BES’te otomatik katılım sürecinin daha etkin, sağlıklı ve verimli işlemesi için sisteme kademeli geçiş kararı alındığının altını çizen Vakıf Emeklilik Genel Müdürü Özgür Obalı, bu konuda otoritenin yol haritasının, katılımcıların ve şirketlerin sürece  ısındırılması açısından oldukça yerinde bir karar olduğunu iletti.
Obalı, “Otomatik katılım pilot uygulaması 2014 yılında gerçekleştirilmiştir. İlgili dönemde şirketimiz de başarılı bir pilot uygulama gerçekleştirmişti. Bu nedenle kademeli geçişin bir pilot uygulama olmadığı düşüncesindeyiz” dedi.

‘2023’E KADAR 100 MİLYAR LİRAYA ULAŞIR’
Özgür Obalı, “2003 yılında başlayan Bireysel Emeklilik Sistemi’nde 2 Aralık 2016 tarihli verilere göre 6 milyon 570 binden fazla BES katılımcısı bulunuyor. Fon miktarı da 60 milyar liraya yaklaştı. 2017 yılında da 7.5 milyon katılımcı kademeli olarak sisteme dahil olacak. Bu da bir yıl gibi kısa bir sürede sistemde önemli bir ivme yaratacaktır. Sistemde olanlarla birlikte devletin 2017 yılında BES için yapacağı toplam katkı 10 milyar liraya yaklaşacak. 2023 yılına kadar otomatik katılım uygulamasındaki fon büyüklüğünün 100 milyar liraya ulaşacağını öngörüyoruz” şeklinde konuştu.

‘DEVLET KATKISI İLGİYİ ARTIRIR’
Obalı, 1000 lira ve %25 devlet katkısının sistemde kalma oranını artıracağını dile getirdi.
Obalı konuyla ilgili şunları söyledi: “Uygulamanın bir diğer avantajı da mevcut sistemde yer alan fon yönetim gider kesintisi ve giriş aidatı otomatik katılımda yok. Ayrıca katılımcının emeklilik döneminde yıllık gelir sigortası tercih etmesi durumunda birikiminin %5’i kadar ek devlet katkısı fırsatı da tanımlanmıştır. Tüm bunlar katılımcıların sistemde kalmasını teşvik edici unsurlardır. Bireysel Emeklilik Planları ve otomatik katılım uygulamasının birbirinin alternatifi olarak değil, birbirinin tamamlayıcısı olarak değerlendirilmesinin daha doğru olduğuna inanıyoruz. Hem bireysel emeklilik planı hem de otomatik katılım kapsamında emeklilik planı olan bireylerin her iki plan için de devlet katkısı avantajından yararlanacak olması katılımcıların lehine bir durumdur.”

‘İNGİLTERE ÖRNEĞİNİ YERİNDE İNCELEDİK’
Özgür Obalı, sektörün uzun dönemdir otomatik katılıma hazırlandığını ve gerekli altyapının oluştuğuna inandıklarının altını çizdi.
2013 yılında Türkiye’de olgunlaşmaya başlayan sürece daha fazla katkı sağlamak amacıyla otomatik katılım sistemini başarı ile devreye alan İngiltere örneğini yerinde incelediklerini dile getiren Obalı şunları aktardı:
“Otomatik katılım uygulamasının ilk başarılı örneklerinden birini de 2014 yılında biz gerçekleştirdik. Otomatik katılım için hem katılımcılarımıza hem de işverenlere sözleşmeleri ile ilgili detaylara ulaşabilecekleri, IK profesyonellerinin işini kolaylaştıracak platformlar hazırladık. Her şeyin elektronik olarak akmasını sağlayacak OKS şubemizin hazırlıkları tamam. Firma yetkililerine de demolarla eğitimlerini vermeye başladık. Ciddi beğeni ile karşılaşıyoruz.”

‘OTOMATİK KATILIM İYİ TANITILMALI’
Uygulamanın çok yeni olduğunu ve tüketiciler tarafından bilinmediğini aktaran Obalı, sistemin iyi tanıtılması gerektiğine vurgu yaptı. Obalı, “Vakıf Emeklilik olarak biz de otomatik katılımda sahip olduğumuz deneyim ve tecrübeyi her fırsatta müşterilerimize aktarıyoruz. Bu konuda müşterilerimizi ziyaret ederek Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde toplantılar düzenliyoruz. İlerleyen dönemlerde sistemin daha geniş bir yelpazeyi kapsayan yapıya dönüşeceği düşüncesindeyiz. Böylece sistemin daha başarılı bir uygulama olacağına inanıyoruz” şeklinde konuştu.


Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü M. Uğur Erkan: Kademeli geçiş oldukça faydalı

Uğur Erkan, otomatik katılımda uygulanacak olan yumuşak geçiş sürecini oldukça faydalı bulduklarını ifade etti.

Sisteme geçiş için kurgulanan kademeli geçişi oldukça faydalı bulduklarını belirten Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü Uğur Erkan, bu şekilde otomatik katılım için belirlenen altyapı hazırlıklarına imkan verecek yumuşak bir geçiş süreci yaşanacağını söyledi. Erkan, otomatik katılım yoluyla önümüzdeki yıl yaklaşık 6 milyon kişinin sisteme katılmasını ve sistemdeki katılımcı sayısının 2017 yıl sonunda 10-11 milyon seviyesinde olmasını beklediklerini dile getirdi. Otomatik katılımın da etkisiyle, 2017 yıl sonunda sistemdeki devlet katkısı hariç toplam fon büyüklüğünün 65 milyar lira civarında olacağını öngören Erkan, 10 yıl sonra 270 milyar lira seviyesine ulaşabileceğini aktardı.

‘DEVAMLILIK YÜKSEK OLACAK’   
“Otomatik katılımda devamlılığın gönüllü katılıma dayalı 3’üncü basamak bireysel emeklilikteki kadar yüksek olmayacağını düşünüyoruz” şeklinde konuşan Erkan sözlerine şöyle devam etti:  “Ancak otomatik katılım, katılımcılara dünyada benzeri olmayan bir devlet teşviki sunuyor. Biz bu güçlü devlet teşvikinin çalışanlar tarafından son derece cazip bulunacağına ve katılımcı devamlılığının yüksek olacağına inanıyoruz. Diğer taraftan, kişilerin sistemdeki devamlılığını sağlamak adına yapılacak faaliyetler önümüzdeki dönemde sektörün odaklanacağı konuların başında geliyor. Katılımcılara sunulan güçlü devlet teşviki sistemde devamlılık için ikna edecek düzeyde olsa da, sektörde faaliyet gösteren şirketler de sunacakları ürün ve hizmet seviyesiyle katılımcılarını sistemde tutmaya odaklanacak.”
Erkan, “Katılımcılara sunulan devlet teşviki devamlılığı pozitif etkileyecek. Otomatik katılım kapsamında ödenecek katkı payları üzerinden kanunda belirtilen usul ve esaslara göre Bireysel Emeklilik Sistemi’nden bağımsız olarak devlet katkısı kazanılacak. Örneğin, 2016 yılı için otomatik katılım kapsamı dışındaki sözleşme için azami 4941 lira devlet katkısı hesaplanırken, otomatik katılım kapsamındaki sözleşme için ayrıca 4941 lira devlet katkısı hesap edilecek. Otomatik katılımın faaliyete başlamasıyla hali hazırda bireysel emeklilik sözleşmesi bulunan çalışanlar, bu sözleşme kapsamında ayrıca devlet katkısı kazanmaya devam edecek ve mevcut sözleşmelerindeki devlet katkısı tutarına ilişkin kazanılmış süre hakları aynen korunacak. Yayımlanan mevzuattaki düzenlemeler de bu yöndedir, devlet katkısı limitlerinin tekilleştirilmesi gibi bir uygulamanın getirilmeyeceğini özellikle belirtmek isteriz.”dedi.
Erkan, sektörün oldukça dinamik bir yapıya sahip olduğundan otomatik katılım sisteminin gereksinimlerine de hızlıca adapte olacak esnekliğe sahip olduğuna inandıklarını ifade etti.
Uğur Erkan, “Bu tür altyapı değişikliklerine hızlı bir şekilde uyum sağlayabilecek dinamik bir dönüşüm süreci içerisinde faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Otomatik katılım sürecinde emeklilik şirketleri olarak, tüm gereksinimleri eksiksiz belirlemek ve ihtiyacı karşılamak üzere yazılım ve insan kaynağını verimli ve yeterli seviyede tutmak gibi önemli sorumluluklarımız var” şeklinde konuştu.

‘SİSTEM ÇALIŞANLAR TARAFINDAN BENİMSENECEK’
“Dünyadaki başarılı ülke uygulamalarında tecrübe edildiği gibi, işveren katkısının mevcudiyeti sistemin büyümesinde ciddi rol oynayan bir başarı faktörüdür” diyen Erkan konuyla ilgili sözlerine şöyle devam etti: “Ancak işveren katkısının zaruri bir hale dönüştürülmesi yönünde kısa vadede bir gelişme olmayacağı görüşündeyiz. Otomatik katılım uygulaması çalışanlar için benzersiz devlet katkısı teşviklerini içerecek şekilde kurgulandı. Bu kapsamda sistemin oldukça cazip bulunacağını ve çalışanlar tarafından benimseneceğini öngörüyoruz. Uygulamanın başlamasından sonraki dönemlerde, sektör ihtiyaçlarına göre işveren katkısının getirilmesi de dahil otomatik katılımın tüm yapı taşlarında revizyon ve geliştirimlerin yapılmasının da söz konusu olabileceğini düşünüyoruz.”


MetLife Genel Müdürü Deniz Yurtseven: Daha alınacak çok yol var

Yurtseven, bireysel birikim konusunda ülkemizin daha çok yol alması gerektiğini belirtti.

Otomatik katılımın, tasarruf bilinci yaratmayı ve tasarrufları artırmayı amaçladığını ve katılımcıların ileride refah bir emeklilik hayatı yaşayabilmeleri için destek bir uygulama niteliğinde olduğuna dikkat çeken MetLife Genel Müdürü Deniz Yurtseven, bu yönde bireyleri harekete geçirmek üzere otomatik katılımda da devlet katkısı gibi teşvik edici, özendirici uygulamaların devam etmesini son derece yapıcı ve faydalı bulduklarını dile getirdi.
Gelişmiş ülke ekonomileriyle karşılaştırdığımızda, bireysel birikim alışkanlıkları anlamında henüz alınması gereken çok yol olduğunu belirten Yurtseven, bu nedenle, toplum genelinde tasarrufla geleceğe yatırım bilinç ve motivasyonunu geliştirecek uygulamaları devreye almanın önemine dikkat çekti.

‘KADEMELİ GEÇİŞ KARARINI OLUMLU GÖRÜYORUZ’
Deniz Yurtseven konuyla ilgili şunları söyledi: “Konunun gündeme geldiği ilk dönemde akıllara ‘Otomatik katılıma geçişe sektör hazır mı?’ sorusu da gelmişti. MetLife olarak, gerek global birikimimiz, gerek BES alanındaki uzmanlığımız gerekse de esnek teknolojik altyapımızla sisteme yönelik tüm hazırlığımızı yaptık. Elbette Türkiye’de çalışan nüfusun yoğunluğu ve şirket yapılarının ölçek çeşitliliği de dikkate alınarak, kademeli geçiş kararının alınmış olmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Kademeli geçişin ilk iki aşaması arasında 3 ay kadar bir süre öngörülmüş. Bunun sonrasında, 100 ile 249 çalışanı olan özel sektör şirketleri 1 Temmuz 2017’de, mahalli idareler ve KİT’ler ise 1 Ocak 2018’den itibaren sisteme dahil olacak. 10-49 çalışanı olan işyerleri 1 Temmuz 2018’den itibaren, 5-9 çalışanı olanlar da 1 Ocak 2019’dan itibaren sisteme girebilecek. Bu kademeli planlama, sistemin daha etkin işlemeye başlaması anlamında verimli olacaktır.”
Deniz Yurtseven, otomatik katılımla ilgili özendirici uygulamaları şu şekilde aktardı: “Mevcut sistemde olduğu gibi otomatik katılım sisteminde de yine %25 devlet katkısı olacak yani katkı payının %25’i kadar ek devlet katkısı var. Bununla birlikte 2 aylık cayma süresi sonunda sistemde kalmayı tercih edenlere 1000 liralık bir ilave devlet katkısı da söz konusu. Diğer taraftan emeklilik hakkının kullanılması halinde bireysel emeklilik hesabında bulunan birikimini en az 10 yıl süreli bir yıllık gelir sigortası sözleşmesi kapsamında almayı tercih eden çalışana, birikiminin %5’i karşılığı ek devlet katkısı da olacak. Ayrıca sistem giriş aidatı ya da yönetim gider kesintisinden de muaf.”
Tüm bu teşvik edici uygulamalar göz önüne alındığında tasarruf etmek isteyenler için son derece özendirici bir fırsatın ortaya çıktığını söyleyen Yurtseven sözlerine şöyle devam etti: “Günümüzün yatırım enstrümanlarına baktığımızda tasarruf etmek ve kaliteli bir emeklilik dönemine adım atmak için bu kadar avantajlı ve teşvik içeren farklı bir araç olduğunu söylemek zor. Bu sebeple katılımcıların sunulan avantajlardan, sistemde kalarak faydalanmalarını öneriyoruz. Bu kapsamda da hem işverenler hem de otomatik katılım ile sisteme dahil olacak çalışanlara uygulamanın faydalarını en iyi şekilde aktarmak gayretindeyiz.
Biliyoruz ki zaman içinde sistem oturdukça ve sistemin faydaları anlaşıldıkça sistemden çıkanların oranı da azalacaktır. Özellikle asgari ücretli çalışan kesim için aylık maaşından 50 lira dahi bir tasarruf yapmanın hiç de kolay olamayabileceğinin farkındayız ancak hem şirketimizin gerçekleştirdiği hem de Türkiye genelinde uygulanan diğer araştırmalardan da gördüğümüz, bireylerin gelecekleri için aslında bir şekilde tasarruf yapma istek ve ihtiyaçlarının olduğu. Eğer biz emeklilik şirketleri olarak üzerimize düşeni yapıp, otomatik katılımın faydasını doğru ve zamanında  aktarabilirsek, çalışanların hiçbir zahmete girmeden işverenlerinin vasıtasıyla uygulamaya dahil olabilecekleri ve küçük birikimlerle tasarruf yapmaya başlayacakları görüşündeyim.”


NN Hayat ve Emeklİlİk CEO’su Frank Eijsink: Otomatik katılım bir psikoloji deneyi 

Hepimizin hayatında yaparsak iyi olacağını bildiğimiz, ancak bir türlü yapmadığımız şeyler olduğunu dile getiren Frank EIjsink, otomatik katılımın da bunlardan biri olduğunu söyledi.

Otomatik katılım konusunda çok heyecanlı olduğunu dile getiren NN Hayat ve Emeklilik CEO’su Frank Eijsink, tüm Türkiye adına heyecanlı olduğunu belirtti.
“Bu konuda çok hevesli olmamın temel nedenlerinden biri de davranışsal ekonomiyle çok yakından ilgileniyor olmam” şeklinde konuşan Eijsink konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu:  “Davranışsal ekonominin arkasında yatan temel prensipler, insanların rasyonel varlıklar olmadığı, aslında psikolojik ve duygusal dürtülerle motive olduğudur. Bu sebeple her türlü ekonomik davranışın da buna yönelik olması gerekiyor. Otomatik katılımı şöyle de açıklayabiliriz: Hepimizin hayatında yaparsak iyi olacağını bildiğimiz, ancak bir türlü yapmadığımız şeyler vardır. Mesela spor merkezine giderek spor yaparsam sağlığım için çok iyi bir şey yapmış olacağımı biliyorum, ama buna karşı gitmiyorum. Bireysel emeklilik de böyle. Bireyler emekli olduklarında paraya ihtiyaçları olacağını biliyor, ama buna yönelik tasarruf yapmakta çok zorlanıyorlar.
Otomatik katılımın Türkiye için önemli ve büyük bir psikoloji deneyi olacağını düşünüyorum. Sonucun nasıl olacağını da kimse bilmiyor. Birçok kişi bu sistemle ilgili oldukça karamsar konuşuyor. Sisteme giren katılımcıların çoğunun sistemde kalmayacağını düşünüyor, ama açıkçası ben bu konuda daha iyimserim. Kişiler otomatik olarak sistemin içinde olacak ve çıkmak için efor sarf etmeleri gerekecek. Sisteme katılmak için çaba göstermeyi erteleyenler, sistemden çıkmak için de çaba göstermeyi erteleyebilir. Bu sistem daha önce ABD’de, İngiltere’de, Yeni Zelanda’da ve Avustralya’da denendi, işe yaradığını da kanıtladı. Herkes bana ‘Ama Türkiye farklıdır’ diyor. Hep beraber 2017 yılında neler olacağını göreceğiz.”

HIZ, KÂR, DENEYİM
NN olarak otomatik katılım için hazırlıklarını 2016 yılının çok başında başlattıklarını söyleyen Eijsink, bu konuda hizmet sunmak için ideal konumda olduklarını aktardı.
Üç temel fayda sunmayı amaçladıklarını söyleyen Eijsink konuyla ilgili şunları söyledi:
“Hız, Kâr, Deneyim. Şimdi bizim odaklandığımız temel konular bunlar. Aynı zamanda sektörde de birçok emeklilik şirketinin 1 Ocak 2017 itibarıyla hazır olacağını düşünüyorum.
Müşterilerimizle ve şirketlerle neredeyse her gün görüşüyoruz ve bu konuda birçok araştırma da yapıyoruz. Genel olarak büyük şirketler Otomatik Katılım sisteminin başlamak üzere olduğunu biliyorlar. Bu konuda bilgililer, ancak şirketler açısından en büyük soru işareti bu sistemin nasıl yönetileceği. Biz de NN olarak işin idari boyutunu bu şirketler açısından mümkün olduğunca kolaylaştırmak için çalışıyoruz. İşin ‘hız’ kısmı bu. Mevcut sistemde bazı şirketlerde çalışanların grup emeklilik sözleşmeleri zaten var.  Ama bu grup sözleşmeleri genel olarak sadece beyaz yakalı çalışanları kapsıyor. Otomatik Katılım ise bütün çalışanlar için geçerli. Çok daha büyük bir kitleden bahsediyoruz, herkes bu sisteme katılıyor. Onun için de sistemin getireceği idari yük nedeniyle endişeliler. Özellikle mavi yakalı çalışanlara baktığımızda personel değişim hızının çok yüksek olduğunu görüyoruz. Mavi yaka çalışanlı ve büyük ölçekli şirketlerde işin idari yükü daha da fazla olacak. Biz de NN olarak Otomatik Katılım’da tüm süreçleri dijitalleştirerek söz konusu şirketler açısından bu işi mümkün olduğunca kolaylaştırmaya çalışıyoruz. Bu konuda gerçekten çok ilginç çözümler ürettiğimizi düşünüyorum.”

‘EN ÖNEMLİ UNSUR GÜVEN’
Otomatik Katılım’a dahil edilecek çalışanların endişelerinin çok daha farklı olduğunu belirten Eijsink, bir emeklilik planının en önemli unsurunu bulmak için yaptıkları araştırmanın sonucundan bahsetti: “Bir bireyin herhangi bir emeklilik şirketinde devam etmesini sağlayacak en önemli unsurun ‘güven’ olduğunu gördük. Odaklanmamız gereken noktalardan birinin de bu olduğunu düşünüyorum.”

Merve Kuvvet
merve@sigortacigazetesi.com.tr

Yorum yazın