Yangınsız bir Türkiye mümkün mü?

Yangınsız bir Türkiye mümkün mü?

Ülkemiz bu yılın yaz aylarında çok ciddi orman yangınları ile karşı karşıya kaldı. Binlerce hektarlık alan küle döndü. Yangın risklerinin azaltılmasına yönelik yapılan çalışmalar ve önleyici tedbirler yangınların sayısını ve etkilerini azaltmada çok önemli bir rol oynasa da yangınsız bir Türkiye yolunda daha gitmemiz gereken çok yol olduğu açık.

Ekosistemlerin dengesini tehdit eden orman yangınları; karbon emilimi, biyoçeşitlilik ve su döngüsü açısından kritik öneme sahip ormanların yok olmasına neden oluyor. Son yıllarda iklim değişikliğinin bir yansıması olan artan sıcaklıklar ve insan faktörü de bu yangınların sıklığını ve şiddetini artırarak dünyanın akciğerleri olan ormanlık alanların kül olmasına neden oluyor. Yangınlar, sadece ağaçları değil, bölgedeki tüm ekosistemi olumsuz etkilediği için bu durumu daha derinlemesine ele almak gerekiyor. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizdeki ormanlar da yangınlar nedeniyle tehdit altında. Özellikle yaz aylarında sıcaklıkların artması ve nemin azalması nedeniyle orman yangınları daha çok görülüyor. Örneğin toplamda 139 bin hektarlık alanın yanmasına neden olan 2021 yazında meydana gelen büyük yangınlarda, biyoçeşitlilik ciddi şekilde zarar görürken birçok yerel topluluğun geçim kaynakları da yok oldu. Orman Genel Müdürlüğü’nün yayınladığı orman yangını istatistikleri de yangınların yıkıcı etkilerini ortaya koyuyor. 2018-2023 yılları arasında çıkan 15 bin 786 adet yangında 205 bin 769 hektar alan yanmış. Bu tarih aralığında 2020 yılı yangın sayısı (3 bin 399 adet), 2021 yılı ise yanan alan bakımından (139 bin 503 hektar) öne çıkıyor. Yangın çıkış nedenlerini incelediğimizde ise ilk sırada 7 bin 307 adet ile sebebi bilinmeyen yangınlar yer alıyor. Bunu 5 bin 696 adet ile ihmal-kaza nedenli yangınlar takip ederken üçüncü sırada 2 bin 207 adet ile doğal sebepler ve dördüncü sırada 576 adet ile kasıt nedeniyle çıkan yangınlar bulunuyor. 2024’ün Eylül ayına kadar ise 3 bin 43 adet yangın çıktı ve 25 bin 342 hektarlık alan yandı.

‘ORMAN YANGINLARI ARTIYOR’

Orman Mühendisleri Odası’nın orman yangınları ile ilgili yapmış olduğu basın açıklamasında artan sıcaklık, düzensiz yağışlar ve kuraklığın orman ekosistemleri üzerindeki etkilerinin çok daha fazla arttığı belirtilerek, “Tüm dünyada orman yangınlarının şiddeti, sayısı ve yanan alanların büyüklüğü artış eğilimindedir. Son yıllarda Kuzey ülkelerinde bile şiddetli orman yangınlarının görülmeye başlaması değişimi kanıtlayan en iyi örnektir. Dünya üzerinde yapılan bilimsel raporlara göre Akdeniz havzası ve özellikle Doğu Akdeniz çok hızlı bir şekilde ısınmaktadır. Hatta en çok ısınan bölgelerden biridir” ifadelerine yer verildi. Ülkemizde çıkan orman yangınlarının ana aktörünün insan olduğuna da dikkat çekilen açıklamada, “Orman yangınlarının % 88’i insan kaynaklı meydana gelmektedir. Yanan alan bakımından ise bu oran % 97’lere çıkmaktadır. Bu sebeple vatandaşlarımızın bilinçlendirilmesi ve daha dikkatli olmaları konusu hayati öneme sahiptir. Ülkemizde orman yangını istatistiklerine bakıldığında, yangınların özellikle 1970 yılından itibaren arttığı, artış eğiliminin özellikle son 20 yılda katlanarak büyüdüğü görülmektedir. Geçen yıl 1 Ocak-19 Ağustos döneminde 1.419 orman yangını çıkarken, bu rakam 2024’ün aynı döneminde 2 bin 529’a ulaşmıştır. İçinde bulunduğumuz yılın başından günümüze kadar geçen sürede çıkan orman yangını sayısı yıllık ortalamanın üzerinde gerçekleşmiştir” denildi.

NE YAPILMALI?

Yangınların sıklığı ve etkileri, ormanların korunması konusundaki acil ihtiyaçları gözler önüne seriyor. Türkiye’nin orman varlığını korumak ve sürdürülebilir stratejiler geliştirmek, bu kritik durumu aşmak için elzem. Bu noktada öne çıkan sigorta ise orman yangınlarının ekonomik ve sosyal etkilerini azaltmada önemli bir araç. Bireysel ve toplumsal düzeyde büyük maddi kayıplara yol açabilecek orman yangınlarına karşı finansal güvence sağlayan sigorta, bu kayıpların hızla telafi edilmesini sağlıyor. Sigorta aynı zamanda yangın sonrası acil durum yönetiminde de etkili bir rol oynuyor. Hızlıca yapılan tazminat ödemeleri sayesinde toparlanma süreci de hızlanmış oluyor. Sigorta şirketlerinin risk yönetimi konusunda sundukları danışmanlık hizmetleri sadece risk gerçekleştikten sonra değil, risk gerçekleşmeden de koruma sağlamaya yardımcı oluyor. Sigortanın yanı sıra ormanların korunması için atılacak birçok adım bulunuyor. Bunlardan en önemlilerini sıralayacak olursak;

  • Bilinçlendirme ve Eğitim: Toplumda orman yangınları konusunda farkındalık yaratmak amacıyla kampanyalar düzenlemek.
  • Yangın Eğitimi ve Tatbikatlar: Yangın eğitimi ve tatbikatlar düzenleyerek, acil durumlarda nasıl hareket edilmesini öğretmek.
  • Çevre Dostu Tarım Uygulamaları: Tarım alanlarında yangın riski düşük, çevre dostu uygulamaların teşvik edilmesi.
  • İş Güvenliği ve Yangın Yönetimi Eğitimi: Orman işçilerine ve ilgili sektör çalışanlarına yangın güvenliği konusunda sürekli eğitim verilmesi.
  • Yenilikçi Teknolojiler Kullanımı: Drone ve uydu görüntüleri gibi teknolojilerle ormanlık alanların sürekli izlenmesi, yangın riski taşıyan alanların tespiti.
  • Yangın Gözlem Kuleleri: Ormanlık alanlarda yangınların erken tespiti için gözlem kuleleri kurmak.
  • Yangın Yolları: Ormanlarda yangın yolları oluşturmak, yangın müdahale ekiplerinin hızlıca ulaşımını sağlamak.
  • Kamp Alanları Düzenlemesi: Kamp yapacak alanların belirlenmesi ve buralarda ateş yakma kurallarının sıkılaştırılması.
  • Ateş Yasağı: Özellikle yaz aylarında ormanlık alanlarda ateş yakma yasağının uygulanması ve denetimlerin artırılması.
  • Orman Bakımı: Kurumuş ağaçlar, dal ve yaprakların temizlenmesi; ormanların sağlıklı bir şekilde yönetilmesi.
  • Yangın Alarm Sistemleri: Ormanlık alanlarda yangın algılama ve alarm sistemlerinin kurulması.
  • Arazi Kullanım Planlaması: Ormanlık alanların çevresinde yapılaşmayı kontrol etmek ve yangın riski yüksek bölgelerde tarım veya inşaat faaliyetlerini sınırlamak.
  • Ağaçlandırma Çalışmaları: Toprak erozyonunu önlemek ve ekosistemi yeniden canlandırmak için yangın sonrası zarar gören alanların hızlıca ağaçlandırılması.

Yangın gözetim kuleleri ile yangınlara hızlı müdahale

Ormanlardaki gözetim kuleleri, yangınların erken tespiti için kritik bir rol oynuyor. Yüksek konumları sayesinde geniş alanları kapsayan bir görüş açısına sahip olan bu kuleler, orman yangınlarının ortaya çıkma ihtimalini minimize etmek amacıyla sürekli izleme yapıyor. Gözetim ekipleri, kulelerden gelen verilerle yangın tehdidini hızlı bir şekilde değerlendirerek, gerekli müdahaleleri zamanında gerçekleştirebiliyor. Bu sistem, ormanların korunmasında önemli bir savunma hattı oluştururken, aynı zamanda orman ekosisteminin sürdürülebilirliği için de hayati öneme sahip. Şu anda Türkiye genelinde 776 adet yangın gözetleme kulesi bulunuyor. Anadolu Sigorta da 2022 yılında hayat geçirdiği Ormanın Gözleri projesi kapsamında hizmete sundukları 10 adet gözetleme kulesi sayesinde Türkiye’nin yangınla mücadele kapasitesini büyütüyor. Orman yangınlarına müdahale süresinin 40 dakikadan 11 dakikaya kadar düşmüş olmasında insansız yangın kulelerinin payının büyük olduğuna dikkat çeken Anadolu Sigorta Kurumsal İletişim ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü Berna Semiz Ergüntan, “Kuleler yaygınlaştıkça bu rakamın daha da aşağıya ineceğini öngörüyoruz. Kuleler, başta orman yangınları olmak üzere güvenlik dâhil birçok alanda ilgili birimlere kesintisiz iletişim olanağı tanıyor. İnsansız yangın gözetleme kuleleriyle sadece yangın gözetlemesi yapılmıyor, yaban hayat da izleniyor ve önemli durumlar kayda alınıyor, gerekli yerlerde müdahale yapılıyor. Kuleler, orman alanı işgali, kaçak kesim, kaçak avcılık, kontrolsüz piknik ateşi gibi yasadışı faaliyetlerin azalmasında ve bu sayede biyoçeşitliliğin korunmasında büyük rol oynuyor. Adana il merkezindeki kulemizin faaliyete geçmesi ile gözetlediği alan içindeki suçlarda %50 oranında azalma yaşandığı bilgisine sahibiz” dedi.

SONUÇ

Yangınsız bir Türkiye hayali aslında alabildiğine yeşil, biyoçeşitliliği zengin ve ekosistem dengesinin korunduğu bir ülke tasviri. Ormanlarımızın sağlıklı bir şekilde gelişmesi, hem iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir rol oynuyor hem de tarım, turizm gibi sektörlerin sürdürülebilirliğine katkı sağlıyor. Orman yangınlarının önlenmesi için atılacak adımlar ile toplumsal farkındalık ve modern teknolojilerin entegrasyonu sayesinde yangınların daha aza indirgenmesi mümkün. Ancak yangın risklerinin azaltılmasına yönelik yapılan çalışmalar ve önleyici tedbirler yangınların sayısını ve etkilerini azaltmada çok önemli bir rol oynasa da yangınsız bir Türkiye yolunda daha gitmemiz gereken çok yol olduğu açık. Doğayla uyum içinde yaşayan bir Türkiye, gelecek nesillere bırakılacak en değerli miras olacak.


Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi, Orman Fakültesi, Orman Koruma Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Avcı:

Yangınsız bir Türkiye mümkün değil

“Bulunduğu coğrafya, iklim, bitki örtüsü, yoğun nüfus ve özellikle yaz aylarında Ege ve Akdeniz’deki nüfusun turizmle artması sebebiyle Türkiye’nin yangınsız bir hale gelmesi mümkün değil ancak alınacak önlemler ve eğitim ile hem yangın sayısı hem de hem de yanan alan azaltılabilir.”

Ülkemizde çıkan orman yangınları ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi, Orman Fakültesi, Orman Koruma Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Avcı, şunları söyledi: “Bulunduğu coğrafya, iklim, bitki örtüsü, yoğun nüfus ve özellikle yaz aylarında Ege ve Akdeniz’deki nüfusun turizmle artması sebebiyle Türkiye’nin yangınsız bir hale gelmesi mümkün değil ancak hem yangın sayısı hem de hem de yanan alan miktarı azaltılabilir. Akdeniz kuşağında bulunan ormanlarımız bugüne kadar yangınlarla evrimleşmiştir ve yangınla iç içedir. Ancak insan kaynaklı yangınların olması doğal seyrin dışında bir durumdur. Bu noktada yangın sayılarını azaltmak ve yanan alan miktarını düşürmek yönünde alınan tedbirler geliştirilebilir. Ülkemizdeki son birkaç yılı dikkate aldığımızda yangın sayılarının ve yanan alan miktarlarının ne denli arttığını görüyoruz. Özellikle 2021 yılı, tek yangında yanan alan miktarıyla ülkemiz için bir milat olmuştur. 2021 yılında toplam 139 bin hektar orman alanı yanmıştır. Ayrıca 2021 yılı, yanan alan bakımından da en yüksek 2’nci yıldır (İlk sırada yaklaşık 165 bin hektar ile 1945 yılı yer almaktadır). Yakın yıllara baktığımızda ise 2022 ve 2023 yılları yangın sayısı ve yanan alan bakımından nispeten daha makul seviyelerde gerçekleşmiştir. Ancak 2024 yılı yangın sayısının yüksek olacağı görülmektedir. Nitekim 2024 yılı Eylül ayı ilk haftasına kadar 3 bin 43 adet yangın çıkmış durumdadır. 2023 yılı boyunca 2 bin 579 adet yangın çıkmıştır. Eylül ve Ekim’de de yangınların devam edeceğini düşünürsek yangın sayısı yıl sonunda 3 bin 400’lere ulaşacaktır diye tahmin ediyorum. Yanan alan bakımından da güncel verilere göre 2024 yılında 25 bin 342 hektar alan yandı. Yıl sonuna kadar bu rakam artacaktır ancak bundan sonra hava sıcaklıklarının nispeten düşmesi ve nemin artmasıyla beraber çok büyük yangın beklememekteyiz.”

‘YANGINLARIN %87’Sİ İNSAN KAYNAKLI’

Yangınların %87’sinin insan kaynaklı nedenlerle ortaya çıktığını ifade eden Prof. Dr. Avcı, “Yangının oluşması için oksijen, yanıcı madde ve ateşe ihtiyaç var. Ormanlarda yanıcı madde ve oksijen bol miktarda var. Burada önemli olan ise ateşin yanıcı maddeyle buluşmaması. Peki, ateşi yanıcı maddeyle buluşturan kimdir? İnsandır. Bu nedenle ilk aşamada insanların eğitilmesi, cezalar ve yasaklar konusunu tartışmak gerekiyor. İkinci aşamada çıkan yangının büyümeden söndürülmesidir. OGM, orman yangınlarının nedenlerini yıldırım (doğal nedenler), ihmal ve dikkatsizlik, kasıt, kaza ve nedeni bilinmeyen olmak üzere 5 ana başlıkta toplar. Ülkemizde son 10 yılda çıkan yangın sayısına baktığımızda 2 bin 150 ile 3 bin 400 arasında değişiyor ve %47,4’ü nedeni bilinmeyen yangınlardan oluşuyor. Ülkemizde son on yıl verilerine göre yangınların %13,1’i yıldırım, %29,5’i ihmal ve dikkatsizlik, %4,5’i kasıt, %5,6’sı kaza ve %47,4’ü nedeni bilinmeyen sebeplerden çıkıyor. Biraz daha açacak olursak ihmal ve dikkatsizlik içerisinde kırsal alanlarda bahçede ya da tarlalarda anız yakma, piknik ateşi ve sigara yangınları öne çıkıyor. Kasıtlı yangınlarda daha çok terör amaçlı çıkan yangınlar ön planda. Son yıllarda Adana, Hatay, Şanlıurfa ve Elazığ’da terör amaçlı yangınları görmekteyiz. Kazayla çıkan yangınlarda ise enerji nakil hatları en önemli hususlardan biri. Enerji nakil hatlarından çıkan yangınlar sayısal olarak düşük olsa da son 10 yılda çıkan yangınlarla yanan alanların 4’te 1’i bu sebepten meydana geliyor. Örneğin 2008 yılında Antalya’nın Taşağıl ilçesinde elektrik direğinden çıkan kıvılcımın anızın üstüne düşmesiyle çıkan yangında 15 bin 797 hektar alan yandı. Bu çok ciddi bir sorun. Elektrik hatlarını modernize edebilirsek yanan alan miktarını önemli oranında azaltabiliriz. Çıkan yangınların hemen hemen yarısının neden çıktığını bilmiyoruz. Teşhis konamadığı için tedavi imkânı da daha zor oluyor diyebiliriz. Yangının sebebini bilirsek önlemlerimizi buna göre alabiliriz” açıklamalarında bulundu.


Anadolu Sigorta Kurumsal İletişim ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü Berna Semiz Ergüntan:

Yangınlarla mücadelede toplumsal bilincin artırılması en önemli faktörlerden biri

“Yangınlarla mücadelede en önemli faktörlerden biri, yangınların nasıl önlenebileceği konusunda toplumsal bilincin artırılması ve yangınların daha başlangıç aşamasında tespit edilmesi. Bilinçlendirme kampanyaları ve yangın güvenliği ile ilgili farkındalık yaratmak büyük önem taşıyor.”

Yangınların ve etkilerinin azaldığı bir Türkiye hedefine ulaşmanın çok yönlü bir yaklaşımı ve geniş çaplı bir iş birliğini gerektirdiğini ifade eden Anadolu Sigorta Kurumsal İletişim ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü Berna Semiz Ergüntan, sözlerine şöyle devam etti: “Yangınlarla mücadelede en önemli faktörlerden biri, yangınların nasıl önlenebileceği konusunda toplumsal bilincin artırılması ve yangınların daha başlangıç aşamasında tespit edilmesi. Eğitim programları, bilinçlendirme kampanyaları ve yangın güvenliği ile ilgili farkındalık yaratmak bu konuda büyük önem taşıyor. Yapay zekâ destekli yangın algılama sistemleri de, yangınları erken tespit ederek yayılmadan müdahale edilmesini sağlayabiliyor. Anadolu Sigorta olarak 2 yıl önce Tarım ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü öncülüğünde hayata geçirdiğimiz Ormanın Gözleri projesiyle tam da bunu hedefledik. Yangınların büyük etkilerini azaltmak için yeşil alanların korunması ve yangından zarar gören bölgelerin hızla ağaçlandırılması da oldukça önemli bir adım. Ormanlık alanlar, yangın sonrası uzun süreli rehabilitasyon gerektirdiğinden, bu bölgelerin korunması sürdürülebilir bir ekosistem için önem taşıyor. Sigorta sektörü olarak bizler, sürdürülebilirlik ilkesini iş modellerimize daha çok entegre etmeliyiz. Sigortacılık sadece bir finansal güvence mekanizması değil, aynı zamanda risklerin önlenmesi ve azaltılmasına yönelik stratejilerin de merkezinde yer alıyor. Yeşil sigorta ürünleri geliştirerek, hem bireysel hem de kurumsal müşterilerimizi sürdürülebilir uygulamalara teşvik edebiliriz. Bu çerçevede, çevre dostu teknolojileri, enerji verimliliğini ve karbon ayak izini azaltan projeleri destekleyerek, hem sigorta sektöründe hem de toplum genelinde sürdürülebilir bir dönüşüm sağlayabiliriz. Böylelikle, sigorta sektörü olarak sadece riskleri teminat altına almakla kalmaz, aynı zamanda doğaya ve geleceğe duyarlı politikalarla değer yaratabiliriz.”

İNSAN KAYNAKLI YANGINLARA KARŞI EĞİTİM

“İnsan kaynaklı yangınların çoğu, ihmalkârlık ve bilinç eksikliğinden kaynaklanıyor” diyen Ergüntan, “Bu nedenle, toplumun tüm kesimlerine yönelik eğitim ve farkındalık kampanyaları yine en önemli unsurlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle kırsal bölgelerde ve yangın riski yüksek olan alanlarda, yangın öncesi alınacak tedbirler konusunda eğitimler vermek, bu konuda önemli bir adım olabilir. Ormanlık alanlarda yangınlara yol açan anız yakma veya dikkatsiz piknik ateşi gibi durumlara çok daha sıkı denetimler getirilmeli ve caydırıcı cezalar uygulanmalı. Yangınla mücadelede kamu kuruluşlarına olduğu kadar özel sektöre ve bireylere de büyük sorumluluklar düşüyor. İnsan kaynaklı orman yangınlarının önlenmesi için toplumsal bilinç, teknolojik yenilikler, kamu-özel sektör iş birliği ve sürdürülebilir politikalar temel adımlar arasında bulunuyor. Sigorta sektörü, yangın sonrası zararların telafisi kadar, yangın öncesi risk yönetimi ve korunma önlemlerine de odaklanmalı” şeklinde konuştu. Son olarak 2022’de başlattıkları Ormanın Gözleri projesine değinen Ergüntan, “İklim krizinin etkilerinin her geçen gün daha da hissedildiği bu dönemde ormanların korunması için Ormanın Gözleri Sosyal Sorumluluk Projemizi 2022 yılında başlattık. Bu proje ile orman yangınlarını önlemek için farkındalık ve bilinçlendirme çalışmaları yaparken yangına erken müdahalede hayati önemi bulunan gözetleme kuleleri ile ormanların gözü kulağı olmayı amaçlıyoruz.

‘420 BİN HEKTAR ALANI 7/24 GÖZETLİYORUZ’

Tarım ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü öncülüğünde hayata geçirdiğimiz Ormanın Gözleri Projesi ile şu ana kadar 10 adet gözetleme kulesi sayesinde Türkiye’nin yangınla mücadele kapasitesini büyütüyoruz. Ulaştığımız noktada kulelerimiz ile 420 bin hektarlık alanı 7/24 kesintisiz gözetleyebiliyoruz. Her yıl yeni kulelerle hem kule sayısını hem de gözetlenen alanı artırıyoruz. Ormanın Gözleri projemiz kapsamında, Orman Genel Müdürlüğü hizmetine sunduğumuz insansız yangın gözetleme kulelerimiz sayesinde toplam 94 yangın tespit edilerek bu yangınlara vaktinde müdahale edildi” ifadelerini kullandı.


Doğa Sigorta Teknikten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Tümer:

Yangınla mücadele tüm toplumun iş birliğini gerektiriyor

“Yangınların önlenmesi ve etkilerinin azaltılması, tüm toplumun ortak çabasını gerektiren bir süreçtir. Sigorta, bu sürecin ayrılmaz bir parçası olup, yangın risklerini azaltma ve yangın sonrası etkileri minimize etme noktasında kritik bir rol oynar.”

Türkiye’nin yaz aylarında sıklıkla orman ve yerleşim yeri yangınlarıyla mücadele ettiğini ifade eden Doğa Sigorta Teknikten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Tümer, şöyle devam etti: “Yangınların önlenmesi ve etkilerinin azaltılması, tüm toplumun ortak çabasını gerektiren bir süreçtir. Yangın riskini azaltmak için atılacak adımların başında, yapısal önlemler gelir. Binaların yangına dayanıklı malzemelerle inşa edilmesi ve mevcut yapıların güçlendirilmesi, yangın güvenliğinin temelidir. Ayrıca, otomatik sprinkler sistemleri, duman dedektörleri ve yangın alarm sistemlerinin kurulması, yangın anında erken uyarı sağlar. Yangın güvenliği konusunda yapılan eğitimler, bina sakinlerini ve yöneticileri acil durum prosedürleri konusunda bilinçlendirir ve hazırlıklı olmalarını sağlar. Orman yönetimi de yangın riskinin azaltılmasında kritik bir rol oynar. Ormanlık alanlarda düzenli temizlik ve bakım, yanıcı materyallerin birikmesini engellerken, uygun ağaçlandırma uygulamaları, yanıcı bitki örtüsünü azaltır. Toplum genelinde yangın güvenliği konusunda farkındalık yaratmak için bilgilendirme kampanyaları ve eğitim programları düzenlenmelidir. Yangın anında etkili tahliye planlarının oluşturulması ve acil durum ekiplerinin hazır bulunması, can güvenliğini sağlamak açısından önemlidir. Bu planlar, köy ve şehirlerde düzenli tatbikatlarla test edilmelidir.

‘SİGORTA KRİTİK ROL OYNUYOR’

Yangın sonrası hasar tespiti ve yeniden yapılanma süreci de en az öncesi kadar önemlidir. Yangın sigortası, bu süreçte finansal destek sağlayarak maddi kayıpları telafi eder. Kapsamlı sigorta poliçeleri hem bireylerin hem de kurumların yangın riskine karşı korunmasını sağlar. Sigorta şirketleri, müşterilere poliçe kapsamı ve hakları hakkında bilgi vererek, yangın risklerini azaltma konusunda önerilerde bulunabilir. Bu bağlamda, sigorta yalnızca yangın sonrası hasarların karşılanmasında değil, aynı zamanda yangın risklerinin azaltılmasına yönelik teşviklerde de önemli bir rol oynar. Sonuç olarak, yangın riskini yönetmek ve azaltmak, tüm toplumun iş birliği gerektiren bir çabadır. Atılacak her adım, daha güvenli bir çevre için katkı sağlar. Sigorta, bu sürecin ayrılmaz bir parçası olup, yangın risklerini azaltma ve yangın sonrası etkileri minimize etme noktasında kritik bir rol oynar. Bu nedenle, yangın güvenliği önlemlerini ciddiye almak ve etkili bir sigorta poliçesi ile desteklemek güvenli bir Türkiye için atılacak en önemli adımlardandır.”

‘KAPSAMLI BİR YAKLAŞIM GEREK’

“Son yıllarda, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde karşılaşılan orman yangınlarının büyük bir kısmının insan kaynaklı olduğu görülüyor” diyen Tümer, “Bu durum hem çevresel hem de ekonomik açıdan büyük tehditler oluşturuyor. Orman yangınlarını önlemek ve etkilerini azaltmak için atılacak adımların yanında, sigorta sektörünün bu süreçte oynadığı kritik rolü de göz ardı etmemek gerekiyor. Orman yangınlarının önlenmesinde atılacak ilk adım, toplumun bilinçlendirilmesidir. Eğitim ve bilinçlendirme kampanyaları, ormanlık alanlarda yaşayan veya bu alanlara yakın bölgelerde yaşayan halkın yangın riskleri hakkında bilgi sahibi olmasını sağlar. Bu kampanyalar, özellikle ateş yakma ve çöp yakma gibi yangına neden olabilecek faaliyetler konusunda dikkatli olunması gerektiğini vurgular. Sigorta şirketleri, bu tür kampanyaların desteklenmesiyle, toplumsal bilinçlendirme süreçlerine katkıda bulunabilir. Yasal düzenlemeler ve denetimler de orman yangınlarının önlenmesinde önemli bir rol oynar. Güçlendirilmiş çevre yasaları ve yönetmelikler, orman yangınlarına neden olabilecek faaliyetleri kısıtlar ve bu kurallara uyulup uyulmadığını denetler. Sigorta şirketleri, bu tür düzenlemelere uyum sağlamak adına müşterilerine önerilerde bulunabilir ve risk yönetimi konusunda danışmanlık hizmetleri sunabilir. Orman yönetimi ve bakım uygulamaları, yangın riskini azaltmada etkili araçlardır. Düzenli temizlikler, yanıcı materyallerin temizlenmesi ve yangın yollarının oluşturulması, orman yangınlarının yayılmasını engeller. Sigorta sektörü, bu tür önleyici tedbirlerin teşvik edilmesi ve desteklenmesi konusunda önemli bir rol üstlenebilir. Sigorta poliçeleri, orman yönetimi ve bakım faaliyetlerine yönelik teşvikler sunarak, bu uygulamaların yaygınlaşmasına katkı sağlayabilir. Yangın anında etkili müdahale ve acil durum planları, büyük zararlara yol açabilecek olayları sınırlayabilir. Bu noktada, sigorta şirketlerinin sunduğu poliçeler, yangın sonrası hasarların telafi edilmesine yardımcı olur. Yangın sigortaları, mülk sahiplerinin maddi kayıplarını karşılamanın yanı sıra, yeniden yapılanma süreçlerinde de önemli bir destek sağlar. Sonuç olarak, orman yangınlarının önlenmesi ve etkilerinin azaltılması için kapsamlı bir yaklaşım gereklidir. Eğitim ve bilinçlendirme, yasal düzenlemeler, orman yönetimi ve acil durum planları, bu sürecin temel bileşenleridir. Sigorta sektörü hem bu önlemlerin teşvik edilmesinde hem de yangın sonrası finansal koruma sağlanmasında kritik bir rol oynar. Yangın riskinin azaltılması tüm toplumun ortak çabalarını gerektiren bir hedeftir” açıklamalarında bulundu.


Allianz Türkiye Elementer Ticari Sigortalar Genel Müdür Yardımcısı Öktem Örkün:

Yangınla mücadelenin ilk ve en önemli adımı önlemektir

“Yangınla mücadelenin ilk ve en önemli adımı, önleme aşamasıdır. Sigorta sektörü olarak, yangın sigortalarındaki temel bakış açımızı ve risk tanımımızı, “olası yangın çıkış nedenlerini nasıl ortadan kaldırabiliriz” olarak özetleyebilirim.”

Yangınla mücadelenin ilk ve en önemli adımının önleme aşaması olduğunu belirten Allianz Türkiye Elementer Ticari Sigortalar Genel Müdür Yardımcısı Öktem Örkün, “Sigorta sektörü olarak, yangın sigortalarındaki temel bakış açımızı ve risk tanımımızı, “Olası yangın çıkış nedenlerini nasıl ortadan kaldırabiliriz” olarak özetleyebilirim. Özellikle risk yönetiminin ne zaman başlayacağı çok önemli. Allianz Türkiye olarak, bu noktada biz üzerimize düşeni yerine getiriyoruz ve en baştan yangının çıkmasını nasıl önleyebiliriz, onu planlamaya çalışıyoruz. Türkiye’nin ilk ve tek Akredite Deprem & Yangın Test ve Eğitim Merkezi olan Allianz Teknik ile çocuklar dâhil olmak üzere her yaştan bireylere ve kurumlara yangın mühendisliği, temel afet bilinci, risk mühendisliğinin temelleri, yangın sistemleri bakım ve işletmesi konularında eğitim programları düzenliyoruz. Aynı zamanda her yaştan katılımcılarımız için uygulamalı eğitim programlarımız ile bilinçlendirme eğitimleri organize ediyoruz. Müşterilerimizin tesislerinin yangın riskleri konusunda, ulusal ve uluslararası standartlara uygun önlemlere sahip olması için danışmanlık vererek destek oluyoruz.

‘RİSK YÖNETİMİ TEK SEFERLİK DEĞİLDİR’

Yangın sigortaları konusunda ise risk yönetiminin mutlaka proje aşamasında başlaması gerektiği, kullanım amacına uygun olarak tasarlanmış, doğru yapı malzemeleri ile yeterli yangın önlemlerine sahip binalar inşa edilmesi gerektiği konusunda farkındalık oluşturmaya odaklanıyoruz. Allianz Türkiye bünyesinde bulunan konusunda deneyimli risk mühendislerimiz ile inşaat, deprem, yer kayması, sel-su baskını, kar ağırlığı, hırsızlık, nakliyat, iş güvenliği gibi konularda risk mühendisliği hizmetleri de veriyoruz. Projesi hazırlanmış, bina inşa edilmiş, tüm ekipmanları ile donatılmış, üretim yapılmaya başlanmış bir firmanın en son aşamada yangın sigortası yaptırmak üzere risk analizi talep etmek yerine, risk yönetimini projenin en başında başlatması gerektiğini her fırsatta hatırlatıyoruz. Tüm bunların yanı sıra risk yönetimi döngüsünün yapı yaşadıkça devam etmesi gerektiği ve risk yönetiminin tek seferlik bir çalışma olmadığı unutulmamalı” açıklamasında bulundu. “Maddi ve manevi açıdan ciddi kayıplara yol açan yangınlar, geleceğe dair ciddi önlemlerin alınması ihtiyacını doğuruyor” diyen Örkün, sözlerini şöyle noktaladı: “İnsan kaynaklı yangınların önlenmesi için güçlü bir farkındalık oluşturulması büyük önem taşıyor. Doğada vakit geçirirken ateş yakmamak, yakıldıysa tamamen söndüğünden emin olmak, sigara izmariti atmamak, cam şişe veya parçalarını etrafta bırakmamak gibi alınacak basit önlemlerle orman yangınları önlenebilir.

‘GÜÇLÜ BİR FARKINDALIK OLUŞTURULMALI’

İnsan kaynaklı yangınlar yaşam alanlarında ve iş yerlerinde de yaşanabiliyor. Allianz Türkiye olarak biz de bu gerçeklikten yola çıkarak; bireysel, kurumsal ve toplumsal risk farkındalığımızın artmasına katkıda bulunma hedefiyle Allianz Teknik’te eğitim çalışmaları yürütüyoruz. Allianz Teknik’e gelen her yaştan katılımcıya, yangın anında neler yaşanabileceğini ve bu durumda ne yapmaları gerektiğini bizzat deneyimleyerek öğretiyoruz.”


Aveon Global Sigorta Teknik ve Hasar Genel Müdür Yardımcısı Oya Yıldız:

Sigorta sektörü yangın sonrası kilit bir rol oynuyor

“Sigorta sektörü, yangın sonrası maddi kayıpların telafisinde kilit bir rol oynar. Ancak bu rol, yalnızca hasar sonrası değil, hasar öncesi de olmalıdır. Önleyici tedbirlerin sigorta ürünlerine entegre edilmesiyle yangın riskini minimize etme ve güvenli bir gelecek inşa etme noktasında kritik bir rol oynuyoruz.”

Yangınsız bir Türkiye hayalinin tüm sektörlerin iş birliği ile gerçekleştirilebileceğini belirten Aveon Global Sigorta Teknik Ve Hasar Genel Müdür Yardımcısı Oya Yıldız, “Bunun için ilk adım, toplumda yangın riskleri konusunda farkındalık yaratmak ve eğitimi artırmaktır. İlgili devlet kurumları, sivil toplum kuruluşları ve sigorta sektörü, yangın öncesi ve sonrası için stratejik bir eylem planı oluşturmalıdır. Yapısal önlemler, yangına dayanıklı bina tasarımları, acil durum planlamaları ve yangın söndürme sistemlerinin yaygınlaştırılması bu planın kilit unsurlarındandır. Sigorta sektörü, yangın sonrası maddi kayıpların telafisinde kilit bir rol oynar. Ancak bu rol, yalnızca hasar sonrası değil, hasar öncesi de olmalıdır. Risk değerlendirmesi ve yangın güvenlik danışmanlığı sunarak, birey ve işletmelerin yangın riskine karşı daha dayanıklı olmalarını sağlayabiliriz. Önleyici tedbirlerin sigorta ürünlerine entegre edilmesiyle yangın riskini minimize etme ve güvenli bir gelecek inşa etme noktasında kritik bir rol oynuyoruz” şeklinde konuştu.

‘BİLİNÇLENDİRME FAALİYETLERİ ARTIRILMALI’

İnsan kaynaklı orman yangınlarının önlenmesinin farkındalık ve caydırıcılık ile mümkün olabileceğine dikkat çeken Yıldız, sözlerine şöyle devam etti: “Ormanların korunması için insanları bilinçlendirmek adına eğitim programları ve kampanyalar düzenlemek büyük önem taşır. Özellikle ormanlık alanlarda ateş yakma, izmarit atma gibi ihmallerin yaratabileceği tehlikeleri anlatan bilinçlendirme faaliyetleri artırılmalıdır. Ayrıca, sıkı bir denetim mekanizması da bu süreçte önemlidir. Yangın çıkma riskinin yüksek olduğu yaz aylarında ormanlık alanlara girişlerin kontrollü yapılması ve ihmal ya da kasıt sonucu çıkan yangınlara karşı ağır yaptırımlar uygulanması caydırıcı olabilir. Teknolojiden yararlanarak orman yangınlarını erken tespit eden izleme sistemleri ve dronlar gibi modern araçlarla, yangınların hızla kontrol altına alınması sağlanabilir. Son olarak, yangın riski taşıyan bölgelerde yerel halkın eğitilmesi ve hızlı müdahale ekiplerinin kurulması da önemli bir adımdır.”


Neova Sigorta Dijital Kanallar, Pazarlama ve Bankasüranstan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Sami Kaya:

Sigorta toplumu yangınlara karşı daha hazırlıklı hale getirir

“Yangın sonrası maddi kayıpların en aza indirilmesinde sigorta önemli bir rol oynar. Sigorta sadece hasarları karşılamakla kalmaz, toplumu yangınlara karşı daha hazırlıklı hale getirir. Bu nedenle sigorta farkındalığının artırılması ve yangına özel sigorta ürünlerinin yaygınlaştırılması gereklidir.”

Orman yangınlarının etkilerini azaltmak ve oluşumlarını engellemek için daha kapsamlı ve bütüncül stratejik önlemler alınması gerektiğini vurgulayan Neova Sigorta Dijital Kanallar, Pazarlama ve Bankasüranstan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Sami Kaya, “Sadece yangın sonrası müdahaleye odaklanmak yeterli olmayıp, önleyici tedbirlerin de daha etkin şekilde planlanması önemlidir. Ülkemizin en önemli doğal kaynaklarından olan ormanların korunması, ağaçlandırma çalışmalarının artırılması ve mevcut ormanlık alanların sürdürülebilir şekilde yönetilmesine yönelik faaliyetler hızlandırılmalıdır. Bu süreçte, kamu ve özel sektör iş birliğinin önemi oldukça büyük. Biyoçeşitliliğe, ekosisteme ve yabani hayata ev sahipliği yapan ormanlarımız, özellikle son yıllarda artan oranda yangınlara maruz kalmaktadır. Orman Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, 2024 yılının yalnızca ilk yarısında Türkiye’de 2 bin 500’den fazla orman yangını meydana gelmiş ve bu yangınlar sonucunda binlerce hektarlık orman alanı zarar görmüştür. Bu oranlar, önleyici politikaların önemini göstermektedir. Yangın riski yüksek bölgelerde, yerel halkın bilinçlendirilmesi ve acil durum planlarının oluşturulması önceliklidir. Halkın hazırlıklı olması, yangınların erken fark edilip müdahale edilmesini sağlar. Bu kapsamda farkındalık eğitimleri ve tatbikatlar düzenlenebilir, yangına dayanıklı malzemelerin kullanımı teşvik edilip ve riskli araziler temizlenebilir. Yangın sonrası maddi kayıpların en aza indirilmesinde sigorta önemli bir rol oynar. Sigorta sadece hasarları karşılamakla kalmaz, toplumu yangınlara karşı daha hazırlıklı hale getirir. Bu nedenle sigorta farkındalığının artırılması ve yangına özel sigorta ürünlerinin yaygınlaştırılması gereklidir. DASK, konut sigortaları ve iş yeri sigortaları gibi sigorta poliçeleri, yangın hasarlarına karşı farklı kapsamlarda maddi güvence sağlayarak hem bireysel hem de ticari alanda risk yönetimi konusundaki bilinci artırıyor. Bireysel müşteriler dışında, kurumsal müşteriler için iş yeri sigortaları da büyük önem taşımaktadır. Kurumsal işletmelerin sigortalanma oranının artırılması, yangın ve diğer doğal afetlere karşı daha sürdürülebilir bir ekonomik yapı oluşturmada kritik bir rol oynar” dedi.

‘PROAKTİF TEDBİRLER ALINMALI’

Son yıllarda artan orman yangınlarının sıklığı ve etkisi göz önüne alındığında sigortalılık oranının artırılmasının daha da büyük bir önem kazandığını belirten Kaya, “Bu doğrultuda, DASK’ın yangın gibi diğer doğal afetlerin yol açtığı maddi kayıplara karşı daha geniş güvence sunmayı hedefleyen Zorunlu Afet Sigortası (ZAS) için çalışmalarda sona yaklaşıldığı belirtilmektedir. ZAS ile sigortalılık oranının artırılması, doğal afetler nedeniyle oluşan zararların azaltılmasını hedeflemektedir. ZAS’ın devreye girmesiyle birlikte, yalnızca deprem değil, yangın, sel ve diğer doğal afetlerden kaynaklanan kayıpların daha geniş bir çerçevede karşılanması sağlanabilecek ve sigorta sistemine duyulan güven daha da artırılacaktır. Bu bağlamda, hem bireysel hem de kurumsal sigortacılığın önemi gün geçtikçe daha fazla ortaya çıkmakta ve doğal afetler karşısında toplumun maddi olarak korunmasına katkı sağlamaktadır. Sadece yangınlar değil, tüm doğal afetlere karşı proaktif tedbirler almak, sürdürülebilir bir gelecek için gerekli adımlardan biridir” ifadelerini kullandı.

YILDA ORTALAMA 2 BİN 100 ORMAN YANGINI

“Türkiye’de yılda ortalama 2 bin 100 civarında orman yangını meydana gelmektedir. Bu yangınlar sonucunda yıllık ortalama 14 bin hektar ormanlık alan zarar görmektedir” diyen Kaya, şöyle devam etti: “Son yıllarda en büyük zarar, 2021 yazında yurt genelinde meydana gelen yangınlarla yaşanmış, bu felaket sonucunda son 10 yılın en büyük zararı olarak 139 bin hektar ormanlık alan yok olmuştur. Orman yangınlarının özellikle yaz aylarında ve %90 oranında insan kaynaklı çıkarıldığı bilgisi dikkate alındığında, önlemlerin alınması noktasında toplumsal bir farkındalık oluşturmak öncelikli konular arasında gelmektedir. Yerel halkın bilinçlendirilmesinin yanı sıra, kamp ve piknik yapan kişilerin ateş yakma, yanıcı maddeleri ormana bırakma ve çöp bırakma alışkanlıklarını önlemek amacıyla kamuoyuna yönelik bilinçlendirme çalışmaları yürütülmelidir. Erken uyarı sistemleri kurulmalı, acil durum planlarıyla müdahalelerin hızlı bir şekilde yapılması sağlanmalıdır. Yangınla mücadele ekiplerinin sayısının artırılması ve personelin yangınla başa çıkma yeteneklerinin düzenli eğitimlerle geliştirilmesi gerekmektedir. Ayrıca, ormanlık bölgelerde yaşayanların yangın tehlikesine karşı hazırlıklı olmalarını sağlamak amacıyla yerel yönetimler tarafından bilgilendirme ve destek çalışmaları yapılmalıdır. Bu tür önlemler, insan kaynaklı orman yangınlarının etkilerini azaltmada önemli rol oynayacaktır. Bu bağlamda, Neova Sigorta olarak toplumsal sorumluluğumuzu yerine getirme ve çevresel farkındalık yaratma amacıyla aktif bir rol üstleniyoruz. Ormanların korunması ve gelecek nesillere aktarılması için başlattığımız projelerle bu mücadeleye katkı sağlamayı hedefliyoruz. Şirket olarak gelecekteki risklere karşı müşterilerimizi korumanın yanı sıra sürdürülebilir bir dünya için sorumluluk alarak “Geleceğimizin Sigortası Ormanlarımız” projesini başlattık. Bu projeyle, gelecek nesillere ormanların önemini aktarmak için çalışmalarımıza başladık. Bu kapsamda ilk çalışmamızı Neova Sigorta ve Orman Genel Müdürlüğü iş birliğiyle Bursa ve Balıkesir’de hatıra ormanı oluşturduk. Gelecek kuşaklarda da bu bilinci yerleştirmeyi misyon edinerek çocuklara yönelik “ormanların önemi” temasıyla bir resim yarışması düzenledik ve ormanların önemini anlatmayı hedefledik. Bu projeyle çevre ve sürdürülebilirlik alanında bir başlangıç yaparak önümüzdeki dönemde farklı iş birlikleri ve projelerle sürdürülebilirlik alanında farkındalık yaratacak çalışmalar yapmaya devam edeceğiz.”

Yorum yazın