Uzun ömür risklerine karşı sigorta önemli bir rol üstleniyor
Yaşam süresinin artmasıyla birlikte, bireylerin daha uzun süre sağlık sorunlarıyla karşılaşma ve bakım hizmetlerine ihtiyaç duyma olasılığı da artıyor. Özellikle yaşlılık döneminde beklenmedik sağlık sorunları veya uzun süreli bakım ihtiyacı, ciddi mali yükler getirebiliyor. Sigorta sektörü, bu tür risklere karşı önemli bir güvence sağlıyor.
Ortalama yaşam süresinin yıllar içinde uzaması, hastalık örüntülerinin değişmesi ve bakım maliyetlerinin artması, geleneksel sağlık ve sigorta sistemlerinin üzerindeki ekonomik baskıyı da artırıyor. Bu ekonomik baskı sonucunda gitgide daha fazla insan, yaşlılığını zor şartlar altında geçirme riskiyle karşı karşıya kalıyor. Bu risklere karşı sigorta ve emeklilik sektörünün önemi daha da artıyor. Özellikle yaşlılık döneminde beklenmedik sağlık sorunları veya uzun süreli bakım ihtiyacı, ciddi mali yükler getirebiliyor. Sigorta sektörü, bu tür risklere karşı önemli bir güvence sağlıyor. Küresel sigorta sektörüne dair raporlarıyla önde gelen düşünce kuruluşlarından biri olan Cenevre Derneği (The Geneva Association), artan yaşam beklentisinin getirdiği uzun ömür risklerinin yarattığı zorlukları ve fırsatları ele alan ‘Uzun Ömürlülük Riskleri’ hakkında bir araştırma yayınladı. İnsanların daha uzun yaşamasının; finansal, sosyal ve sağlık sistemleri üzerinde önemli bir baskı oluşturduğuna dikkat çeken araştırma, bu risklerin nasıl yönetileceğine dair sigorta, emeklilik ve sosyal refah politikalarına odaklanan çeşitli yaklaşımları ve bakış açılarını bir araya getiriyor.
UZUN YAŞAM SAĞLIKLI YAŞAM DEMEK DEĞİL
Daha uzun yaşam sürelerinin daha sağlıklı bir yaşam anlamına gelmediği ifade edilen araştırmada, insanlar daha uzun yaşıyor olsa da, sağlıklı yaşam sürelerinin kısalması, bireylerin yaşlandıkça artan sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalmasına yol açtığı belirtiliyor. Bu durumun, özellikle uzun süreli bakım ihtiyacını artırarak sigorta şirketleri, bireyler ve hükümetler üzerinde ekonomik baskı oluşturduğu vurgulanıyor. Uzun ömür risklerine yanıt olarak, yeni sigorta ürünleri ve daha gelişmiş ölüm oranı tahmin modelleri geliştiriliyor. Sağlıklı yaşam beklentisinin, genel yaşam beklentisi ile aynı hızda artmadığına dikkat çekilen araştırmada, ülkeler ve bölgeler arasında belirgin farklılıkların görüldüğü aktarılıyor.
65+ KRONİK HASTALIĞI OLAN KİŞİLERİN ORANI %78
TÜİK’in açıkladığı ‘Türkiye Yaşlı Profili Araştırması’na göre, kronik hastalığı olan 65 ve üzeri yaştaki kişilerin oranı %78,7 oldu. Kronik hastalığı olan 65 ve daha yukarı yaştaki kişiler içinde kronik hastalığının günlük faaliyetlerini; ciddi ölçüde kısıtladığını belirtenlerin oranı %32,3, ciddi ölçüde kısıtlamadığını belirtenlerin oranı %55,2 ve kısıtlamadığını belirtenlerin oranı %12,5 oldu. Kronik hastalığı olan 65 ve daha yukarı yaştaki kişiler İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması* (İBBS) 1’inci düzeye göre incelendiğinde, kronik hastalığı olan kişilerin oranının en fazla olduğu bölgenin %83 ile Doğu Karadeniz Bölgesi olduğu görüldü. Bu bölgede kronik hastalığının günlük faaliyetlerini ciddi ölçüde kısıtladığını belirtenlerin oranı ise %46,6 oldu. Kronik hastalığı olan kişilerin oranının en az olduğu bölge %74,9 ile Doğu Marmara Bölgesi oldu. Bölgede kronik hastalığının faaliyetlerini ciddi ölçüde kısıtladığını belirtenlerin oranı ise %30,2 oldu.
BAKIM SİGORTASINA OLAN TALEP HALA DÜŞÜK
Daha fazla insanın yaşamlarının sonunda uzun süreli bakım gerektiren kötü sağlık koşullarıyla karşı karşıya kalacağı ve buna rağmen uzun süreli bakım sigortasına olan talebin düşük olduğu belirtilen araştırmada, Tayvan Ulusal Sağlık Sigortası verilerine göre uzun süreli yaşlı bakım sigortası ihtiyacının gerekliliği vurgulanıyor. 2040 yılına kadar Tayvan nüfusunun %10’unun uzun süreli yaşlı bakım sigortasına ihtiyaç duyacağı tahmin ediliyor ancak uygunluk kriterleri gibi çeşitli sorunların, uzun süreli yaşlı bakım sigortasının uygulanmasını zorlaştırdığı belirtiliyor.
YENİ BAKIM MODELLERİ
Alternatif uzun ömür bağlantılı ürünler, uzun yaşam risklerine karşı yeni çözümler sunmayı hedefliyor. Bu ürünler arasında uzun ömür tahvilleri ve yeniden yapılandırılmış emeklilik planları öne çıkıyor. Ayrıca, bireylerin yaşlılıkta ihtiyaç duyacakları bakımı karşılamak için geliştirilmiş esnek sigorta modelleri ve ileri yaş risklerini dengelemek üzere yapılandırılan poliçeler de bu alanda değerlendirilen seçenekler arasında yer alıyor. Bu yenilikçi ürünler, artan uzun ömür ve sağlık hizmetleri maliyetleri karşısında sigorta sektörüne ve bireylere çözüm sunmayı amaçlıyor. Emeklilikte gelir yetersizliği, özellikle düşük faiz oranlarının uzun sürdüğü dönemlerde, yaşam sürelerinin uzamasıyla artan bir risk haline geliyor. Bu sorunu çözmek için uzun ömür risklerine daha uygun, yenilikçi ve esnek ürünlere ihtiyaç var. Ölüm oranı modellerinin iyileştirilmesi, sigorta ve emeklilik planlaması için büyük önem taşıyor. Daha doğru tahminler yapmak amacıyla, mevcut modellerdeki belirsizlikleri azaltmak ve uzun ömür risklerini daha iyi değerlendirmek için yeni yöntemler geliştiriliyor. Bu iyileştirmeler, yaşlanan nüfusun artan sağlık ve yaşam beklentisine uyum sağlamak ve bireylerin emeklilik gelirlerini daha iyi yönetmek amacıyla yapılmakta. Modellerdeki gelişmeler, sağlık durumu ve çevresel faktörler gibi değişkenleri daha kapsamlı şekilde değerlendirmeyi hedefliyor. Yaşam süresinin artmasıyla birlikte, bireylerin yaşlılık dönemlerinde karşılaşabilecekleri riskler ve ihtiyaçlar da değişiyor. Yaşam süresinin uzaması, bireylerin daha uzun süre sağlık sorunlarıyla karşılaşma ve bakım hizmetlerine ihtiyaç duyma olasılığını artırıyor. Yaş ilerledikçe insanlar, günlük aktiviteleri yerine getirmekte zorlanabiliyor. Özellikle kronik hastalıklar, bireylerin sürekli bir bakıma ihtiyaç duymasına neden olabiliyor. Bu tür bakım hizmetleri, hem bireyler hem de aileleri için ciddi mali yükler getirebiliyor. Bu noktada devreye bakım sigortası giriyor. Yaşam süresinin uzaması, bireylerin yalnızca uzun süre yaşamaları anlamına gelmiyor; aynı zamanda daha uzun bir süre bakım hizmetlerine ihtiyaç duyacakları anlamına da geliyor. Yaşlılık döneminde bağımlılık oranı arttıkça, bakım hizmetlerine duyulan ihtiyaç da artıyor. Bakım sigortası, bu tür ihtiyaçları öngörerek, bireylerin yaşlılıkta karşılaşabileceği bakım maliyetlerini güvence altına alıyor.
BİREYSEL TASARRUFUN ÖNEMİ DAHA DA ARTIYOR
Uzun bir yaşam beklentisi, sadece bireylerin değil, Sosyal Güvenlik Sistemi’nin de üzerinde ciddi bir yük oluşturuyor. Bu bağlamda, bireysel tasarrufların rolü her geçen gün daha da artıyor. Geleneksel emeklilik sistemleri, bireylerin daha kısa bir emeklilik dönemi geçireceği varsayımıyla kurulmuştu. Oysa günümüzde insanlar, geçmişe kıyasla çok daha uzun süre emekli olarak yaşamlarını sürdürüyorlar. Bu durum, hem bireyler hem de devletler açısından çeşitli zorluklar doğuruyor. Uzun süren bir emeklilik döneminde, bireylerin emeklilik maaşları ve sağlık harcamaları gibi ihtiyaçlarının karşılanması daha da önem kazanıyor. Özellikle yaşlılık döneminde artan sağlık giderleri ve bakım ihtiyacı, emeklilik planlamasının ne kadar kritik olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Bireylerin emeklilik dönemine yeterli birikim yapmadan girmesi, yaşam standartlarının düşmesine neden olabilir. Bu nedenle, çalışma döneminde yapılan bireysel tasarruflar ve emeklilik planlamaları, maddi güvence sağlama açısından büyük bir öneme sahip. Yaşam süresinin uzadığı günümüzde, emeklilik süresince rahat bir yaşam sürdürebilmek için bireylerin kendi finansal geleceğini güvence altına alması gerekiyor. Bireysel tasarruflar, uzun emeklilik dönemlerinde bireylerin karşılaşabileceği finansal zorluklara karşı bir güvence oluşturuyor. Özellikle bireysel emeklilik planları, devlet destekli SGK’nın sunduğu imkânlara ek bir gelir kaynağı sağlanıyor. Bu sistemler sayesinde bireyler, emeklilik dönemlerinde daha rahat bir yaşam sürdürülebiliyor.