TES ile emeklilik sistemi daha sürdürülebilir hale gelecek
2025 yılının son çeyreğinde hayata geçmesi planlanan TES ile birlikte daha fazla kişinin sistemin avantajlarından yararlanması, emeklilik sisteminin daha sürdürülebilir bir hale gelmesi ve emeklilik fonlarının hacminin önemli ölçüde artması bekleniyor.
2025-2027 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program, Resmi Gazete’de yayımlandı. Ekonominin 3 yıllık yol haritasını sunan programda, tasarruf bilincinin ve finansal araç yetkinliğinin artırılması amacıyla finansal okuryazarlığın geliştirileceği, uzun vadeli tasarrufların artırılması bakımından önemli olan Bireysel Emeklilik ve Otomatik Katılım Sistemi’ni geliştirici düzenlemelerin hayata geçirileceği ifade edildi. Programda, sigorta ve emeklilik sektörünü ilgilendiren hedefler ise şu şekilde sıralandı:
OVP’DE SEKTÖR HEDEFLERİ
- “Otomatik Katılım Sistemi (OKS)’nin işverenlerin de katkısı ile ikinci basamak emeklilik sistemine dönüşeceği Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi kurulacaktır.
- Bireysel Emeklilik Sistemi (BES)’ndeki standart emeklilik yatırım fonları, katılımcıların birikimleri için daha fazla katma değer üretecek şekilde yeniden tasarlanacaktır.
- OKS katılımcılarına BES’te yer alan emeklilik fonlarına erişim imkânı tanınacak, kesintilerin sadeleştirilmesini sağlayacak düzenlemeler yapılacak ve bu kapsamda sistemin cazibesi artırılarak fon tutarı ve katılımcı sayısında artış sağlanacaktır.
- Finansal eğitim faaliyetleri yaygınlaştırılarak finansal okuryazarlık artırılacaktır.
- Katılım sigortacılığı mevzuat altyapısı geliştirilecek, katılım sigortacılığının ve katılım emeklilik planlarının kapsayıcılığı artırılacaktır.
- Tüm afet tehlikelerini kapsayacak afet sigortası geliştirilerek yaygınlaştırılacak, Zorunlu Deprem Sigortası’nın beyanı ve ödemesinin etkin takibi sağlanacaktır.”
TES 2025’İN SON ÇEYREĞİNDE HAYAT GEÇECEK
OVP kapsamında tasarrufların artırılmasına yönelik düzenlemelerde yer alan en önemli konu başlıklarından biri de Otomatik Katılım Sistemi (OKS)’nin işverenlerin de katkısı ile ikinci basamak emeklilik sistemine dönüşeceği Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES). Programa göre, 2025 yılının son çeyreğinde hayata geçmesi planlanan TES, birçok ülkede uygulanan ve bireylerin kendi emeklilik fonlarını oluşturmasını ve yönetmesini sağlayan bir emeklilik tasarruf sistemi türü olarak karşımıza çıkıyor.
Türkiye’de birinci basamak emeklilik sistemi ve üçüncü basamak emeklilik sistemi uygulanıyor. Birinci basamak, çalışanların Sosyal Güvenlik Sistemi’nden emekli oldukları devletin sunduğu zorunlu emeklilik sistemi. Üçüncü basamak ise gönüllü katılım ile bireylerin kendi isteğiyle birikim yaptığı sistem olan Bireysel Emeklilik Sistemi (BES).
İşveren katkılı, çalışan maaşından kesilen ve fonlarda değerlendirilen özel emeklilik sistemi olan Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’nin de uygulanmasıyla Türkiye’de ikinci basamak emeklilik sistemi de uygulanmış olacak.
FİNANSAL İSTİKRARA KATKI SAĞLAYACAK
Bireylerin mevcut Sosyal Güvenlik Sistemi’ne ek olarak gelecekteki emeklilik gelirlerini artırmayı amaçlayan birikim odaklı bir emeklilik sistemi olan TES, bireylerin emeklilik döneminde ekonomik olarak daha güvende olmalarını sağlıyor. Bu sistem ile çalışanlar, emekli olduğunda hem Sosyal Güvenlik Sistemi’nden hem de Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’nden emeklilik maaşı alabilecekler.
Yaşlanan nüfus ve artan emeklilik dönemindeki mali ihtiyaçlar düşünüldüğünde, Sosyal Güvenlik Sistemi’ne ek olarak, çift kaynaklı emeklilik geliri sunması, işveren katkısıyla tasarrufların artırılması ve uzun vadeli mali güvence sağlaması, TES’in emeklilik dönemindeki önemini ortaya koyuyor. Emeklilik döneminde TES gibi tamamlayıcı sistemler, bireylerin mali bağımsızlıklarını korumaları ve yaşam kalitelerini sürdürmeleri açısından kritik bir rol oynuyor.
Görüşünü aldığımız sektör yöneticileri, Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’nin hayata geçmesiyle, emeklilik fonlarının hacminin önemli ölçüde artacağı ve şu an 1 trilyon lirayı aşan bireysel emeklilik fonlarının, TES ile birlikte daha da büyüyeceği konusunda hemfikir.
Görüşünü aldığımız yöneticiler, TES’in hayata geçmesiyle birlikte, Türkiye’deki emeklilik sisteminin daha sürdürülebilir hale gelmesi ve bireylerin emeklilik döneminde daha yüksek bir gelir düzeyine sahip olacağını öngörürken, bu sistemin başarılı bir şekilde uygulanmasının, Türkiye’nin uzun vadeli finansal istikrarına ve ekonomik büyümesine de katkı sağlayacağını belirtiyor.
YAŞLI NÜFUSUN ARTMASIYLA EMEKLİLİK PLANLAMALARI DAHA ÖNEMLİ HALE GELİYOR
Nüfus yapısının hızla değiştiği günümüzde, teknolojideki gelişmeler ve tıptaki ilerlemeler sayesinde yaşam süresi daha çok uzuyor. Bu dönüşüm, yaşlı nüfusun giderek artmasına ve yaşlı nüfusun toplam nüfustaki oranının yükselmesine neden oluyor. Swiss Re’nin yayınladığı bir rapora göre, 2050 yılına kadar, gelişmekte olan ülkeler 65 yaş ve üstü 1,54 milyarlık nüfusun neredeyse %80’ine ev sahipliği yapacak. Türkiye’de ise 65 yaş ve üzeri nüfusun 2040 yılında %20’ye ulaşacağı öngörülüyor. Özellikle yaşam süresinin bu kadar uzadığı ve yaşlı nüfusun giderek arttığı günümüzde emeklilik planlamaları daha önemli bir hale geliyor. Emeklilik, bireylerin uzun bir dönemi kapsayan yaşamlarında ekonomik güvencelerini sürdürmelerini sağlayan bir dönemdir. Bu nedenle, yalnızca devletin sunduğu Sosyal Güvenlik Sistemi yerine, Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi ve Bireysel Emeklilik Sistemi gibi birinci ve ikinci basamak emeklilik sistemlerinin de etkin bir şekilde kullanılması büyük önem taşıyor. Her bireyin emeklilik için erken yaşlarda tasarruf yapmaya başlaması ve finansal güvenliğini sağlaması, emeklilik döneminde daha konforlu bir hayat yaşamasını sağlıyor.
BES’TE TOPLAM FON BÜYÜKLÜĞÜ 1 TRİLYON LİRAYI AŞTI:
TES ile BES’in daha da büyümesi bekleniyor
Emeklilik Gözetim Merkezi (EGM) 20 Eylül 2024 verilerini açıkladı. Bireysel Emeklilik Sistemi’nde (BES) toplam fon büyüklüğü 1 trilyon 43 milyar lira oldu. Toplam fon büyüklüğünün 918 milyar 37 milyon lirası katılımcılardan gelirken sistemdeki devlet katkısı 124 milyar 816 milyon lira oldu. Sistemdeki toplam katılımcı sayısı ise 9 milyon 310 bin kişi oldu.
Otomatik Katılım Sistemi’nin (OKS) 20 Eylül 2024 verileri de EGM tarafından açıklandı. Katılımcı sayısının 7 milyon 544 bin olduğu sistemde toplam fon büyüklüğü ise 73 milyar lira oldu. Sistemdeki devlet katkısının 4 milyar 775 milyon olduğu OKS’de sertifika sayısı ise 11 milyon 299 bin olarak kayıtlara geçti.
Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’nin faaliyete geçmesiyle BES’in daha da büyümesi öngörülüyor. Sistemin yürürlüğe girmesi durumunda bir yıllık geçiş süreci içinde yaklaşık 16 milyon çalışanın sisteme dahil olması bekleniyor. Fon büyüklüğü tarafında ise TES, zorunlu katılım ile çıkışa izin verilmeyen bir yapıda olacağı için çok kısa sürede yüksek fon büyüklüğüne ulaşılabilir.
AXA Türkiye Hayat ve Emeklilik Başkanı ve İcra Kurulu Üyesi Selçuk Adıgüzel:
TES ile emeklilik fonlarının hacminin önemli ölçüde artması bekleniyor
“Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’nin hayata geçmesiyle, emeklilik fonlarının hacminin önemli ölçüde artması bekleniyor. Şu an 1 trilyon lirayı aşan bireysel emeklilik fonlarının, TES ile birlikte daha da büyüyeceği öngörülüyor.”
Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi uygulamasının 2025-2027 orta vadeli planda resmi olarak yer alması ve başlangıç tarihinin de 2025 4’üncü çeyrek olarak belirtilmesi nedeniyle bu konudaki çalışmaların son dönemde daha da hız kazandığını belirten AXA Türkiye Hayat ve Emeklilik Başkanı ve İcra Kurulu Üyesi Selçuk Adıgüzel, “SEDDK, EGM, TSB ve emeklilik şirketlerinin katılımı ile yürütülen bu çalışmalar tamamen yeni bir sistem kurulmasına yöneliktir. 2016 yılından beri yoğun çaba gösterilerek destek verilen Otomatik Katılım Sistemi maalesef istenen kapsayıcılık seviyesine ulaşamamıştır. Bunun öncelikli sebebi sisteme girişlerin zorunlu, çıkışların ise gönüllülük esasına dayalı olmasıdır. Bu sebeple mevcut tecrübeler dikkate alınarak OKS’nin dönüştürülmesi değil yeni bir Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi kurulması yönünde çalışmalar sürdürülmektedir. Teknolojik açıdan değerlendirdiğimizde mevcut uygulamaların yürütüldüğü gelişmiş bir altyapı zaten mevcuttur dolayısıyla kanuni düzenlemeler tamamlandıktan sonra bir yıldan daha kısa bir süre içerisinde tüm süreçlerin tasarlanarak sistemin hayata geçirilebileceği görüşündeyim. Özellikle devlet kurumları tarafından farklı platformlarda TES altyapısına sağlanacak destek, süre açısından belirleyici olacaktır” ifadelerine yer verdi.
‘ÇALIŞAN BAĞLILIĞINI OLUMLU ETKİLEYECEK’
TES’in temel hedefinin çalışanlara emeklilik dönemlerinde ekonomik refahı arttıracak imkânlar sunmak olduğunun altını çizen Adıgüzel, “Emekliliğe giden yolun süresini ve bu dönemde değişebilecek ekonomik koşulları düşündüğümüzde sadece çalışanların katkıları ile sürdürülebilir bir sistemin var olması mümkün değildir. Dolayısıyla TES’in kurgusunda düzenli olarak çalışanın, işverenin ve devletin katkı sağlaması öngörülmektedir. İşveren açısından ilk bakışta bir maliyet olarak görülse de katkı paylarının uzun dönemde çalışan bağlılığını ve iş verimliliğini de çok olumlu etkileyeceğini dikkate almak gerekir. Yapılan aktüeryal hesaplamalar sisteme yeni katılacak bir çalışanın kendi katkısının yanında işveren tarafından brüt maaşının %2-3’ü kadar desteklenmesi ile tatmin edici bir birikim büyüklüğüne ulaşılabileceğini göstermektedir. Söz konusu oran şimdilik gösterge niteliğinde olup azalış veya artış yönünde farklı senaryolar üzerinde çalışılmaktadır. TES’in kapsayıcılığına ilişkin kararlar netleştiğinde sisteme dahil olacak potansiyel katılımcı sayısı da belirlenmiş olacaktır. Mevcut değerlendirmeler öncelikli olarak 4a ve 4c sigortalıların sisteme dahil edilmesi yönündedir ve bu kapsamda çalışan sayısını ise yaklaşık 20 milyon olarak kabul edebiliriz” değerlendirmesinde bulundu.
‘TES İLE FONLAR DAHA DA BÜYÜYECEK’
Gönüllü BES ve OKS fonlarının toplam büyüklüğünün 1 trilyon lirayı geçtiğini ve bu büyüklüğün 20 yılı aşan başarılı bir tasarruf ve fon yönetimi sürecinde gerçekleştiğini vurgulayan Adıgüzel, “TES’in durumu ise bu durumdan farklı, sistemin uygulamaya geçmesi durumunda 20 milyona yakın katılımcının daha kısa bir sürede sisteme dahil olmasını, katkı paylarının kesintisiz toplanmasını ve böylelikle birikimlerin daha hızlı artmasını öngörmeliyiz. Rakamsal parametreler henüz netleşmediği için fon büyüklüğü açısından bir tahmin yapmak mümkün değil ancak çok basit bir yaklaşımla tüm katılımcıların asgari ücret aldığını, tüm tarafların toplamda %5’lik sisteme katkı sağladığını, düzenli ödenen birikimlerin de enflasyon ortalaması ile fonlandığını varsaymamız durumunda 3-4 yıl içerisinde TES sistemi fonlarının mevcut gönüllü emeklilik sistemi fon büyüklüğünü aşabileceğini tahmin edebiliriz. Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’nin (TES) hayata geçmesiyle, emeklilik fonlarının hacminin önemli ölçüde artması bekleniyor. Şu an 1 trilyon lirayı aşan bireysel emeklilik fonlarının, TES ile birlikte daha da büyüyeceği öngörülüyor. İşveren katkıları, bireysel emeklilik fonlarının hızla büyümesine yol açabilir ve fon hacmi birkaç yıl içinde çok daha yüksek seviyelere ulaşabilir. Bu büyüme, aynı zamanda yatırım araçlarına olan talebi de artırarak emeklilik fonlarının piyasadaki etkisini güçlendirebilir. TES’in hayata geçmesiyle birlikte, Türkiye’deki emeklilik sisteminin daha sürdürülebilir hale gelmesi ve bireylerin emeklilik döneminde daha yüksek bir gelir düzeyine sahip olması hedefleniyor. Bu sistemin başarılı bir şekilde uygulanması, Türkiye’nin uzun vadeli finansal istikrarına ve ekonomik büyümesine de katkı sağlayacaktır. Dünya genelinde başarılı TES modellerine bakıldığında, ortak makro özellikler olarak sisteme zorunlu giriş, şarta bağlı çıkış, işveren katkısı ve etkin iletişim gibi noktalar öne çıkıyor. Ülkemizde beklenen düzenlemenin bu makro özellikleri taşıyacağı düşünülmekte. Yani, sisteme dahil olmak zorunlu olacak, sistemde belli bir süre geçirmeden ayrılmak mümkün olmayacak. Bununla birlikte, sistemin başarısını etkileyebilecek ve üzerinde detaylı çalışmalar yapılması gereken birçok alan bulunmaktadır. Bunlardan ilk akla gelenler arasında; kapsanacak kesimler, emeklilik şirketi seçiminin nasıl olacağı, emeklilik kriterleri, emeklilikte seçeneklerin ne olacağı, fon yapıları ve kısıtlamaları ve sistemdeki taraflar arasında kurulması gereken operasyonel modelin işletim kolaylığı gibi başlıklar sayılabilir. Yine çok önemli bir konu olarak toplumsal kabullenmenin sağlanması açısından güçlü bir halkla ilişkiler ve iletişim stratejisi uygulanmasına da ihtiyaç duyulacaktır” ifadelerini kullandı.
Agesa Hayat ve Emeklilik Genel Müdürü Fırat Kuruca:
TES’e farkındalık oluşturulması büyük önem taşıyor
“TES’e farkındalık oluşturulması büyük önem taşıyor. Bu farkındalığı sağlamak için özellikle işverenlerin ve bireylerin finansal okuryazarlığının artırılması, fon danışmanlığı hizmetlerinin geliştirilmesi ve sistemin sürdürülebilirliği adına iletişimin güçlendirilmesi gerekiyor.”
2024’ün son çeyreğinde yürürlüğe girmesi beklenen Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’nin, geçtiğimiz günlerde açıklanan Orta Vadeli Program’ın ekonomiyi kapsayan 3 yıllık planına göre, 2025’in son çeyreğinde yürürlüğe gireceğini belirten Agesa Hayat ve Emeklilik Genel Müdürü Fırat Kuruca, “Mevcut Otomatik Katılım Sistemi’nin, işverenlerin de katkı sağlayacağı bir modele dönüştürülmesi çok önemli. TES, mevcut emeklilik sistemine ek bir ikinci basamak oluşturacak ve çalışanların emeklilikte daha yüksek bir gelir elde etmelerine olanak tanıyacak. İşveren katkılarıyla desteklenen bu yeni sistemin, emeklilerin refah düzeyini artırması amaçlanıyor. Çünkü artan yaşlı nüfus ve yükselen refah beklentileri, ülkelerin Sosyal Güvenlik Sistemleri’nin finansal sürdürülebilirliğini risk altına sokmaya başladı. Sosyal Güvenlik Sistemleri’nin gittikçe daha da zorlanacağı dikkate alındığında BES’in önemi de günden güne artıyor. TES gibi yeni teşvikler ve düzenlemelerle önümüzdeki dönemde sistemin de sektörümüzün de daha da büyüyeceğini öngörüyoruz. Ancak, hatırlamakta fayda var; ülke tasarruflarının büyümesi açısından kritik önem taşıyan BES, ülkemizde hala Avrupa ülkeleri kadar gelişmiş bir konumda değil. Bu payı sürdürülebilir bir şekilde artırmak için Bireysel Emeklilik Sistemi’nin bireye, ekonomiye ve topluma sunduğu katkıları daha fazla konuşmamız gerekiyor. Bu noktada TES’in başarıya ulaşması için de hem kamu hem de özel sektöre önemli sorumluluklar düşüyor. Bu süreçte Otomatik Katılım Sistemi’nde yeterince sağlanamayan farkındalığın TES’le oluşturulması büyük önem taşıyor. Bu farkındalığı sağlamak için özellikle işverenlerin ve bireylerin finansal okuryazarlığının artırılması, fon danışmanlığı hizmetlerinin geliştirilmesi ve sistemin sürdürülebilirliği adına iletişimin güçlendirilmesi gerekiyor” açıklamalarında bulundu.
‘FON ÇEŞİTLİLİĞİNİN ARTMASI SİSTEMİ CAZİPLEŞTİRECEK’
Mevcut ve gelecekteki emeklilerin refahını sağlamak için karar vericilerin yeni düzenlemelerle sistemi desteklemesinin önemine dikkat çeken Kuruca, “Aynı zamanda işveren katkısının olduğu ve tüm katılımcıların düzenli olarak birikim yaptığı bir sistem kurgulamak çok önemli bir adım. TES’te, Otomatik Katılım Sistemi’nden farklı olarak işverenler de sisteme katkı sağlayacak. Bu durum katılımcıların sistemdeki birikimlerinin ve katılımcı sayısının daha hızlı artmasını sağlayacak. Bunun yanı sıra işverenlerin katkısı, sistemin uzun vadeli sürdürülebilirliğine katkı verecek. Ancak sistemin hedeflerini yakalayabilmesi için katılımcıların devamlılığının sağlanması ve sistemden çıkışın belirli koşullara bağlanması gerekiyor. Bu çerçevede işverenlerin katkısı sistemin başarısını olumlu yönde etkileyecek. Ayrıca bireylerin finansal okuryazarlığını artırmak, fon danışmanlığı hizmetlerini geliştirmek ve katılımcılar arasında yaygınlaştırmak önemli. Bunlar katılımcıların sistemden aldığı faydayı, dolayısıyla memnuniyetlerini daha da artıracak. Fon çeşitliliğinin artması ve katılımcıların yatırım yelpazesinin genişletilmesi de sistemi daha cazip hale getirecek” ifadelerine yer verdi.
‘FİNANSAL OKURYAZARLIK SEVİYESİ ARTMALI’
Sisteme her yıl ortalama 700 bin ila 1 milyon arasında katılımcı eklendiğini ve TES ile birlikte bu rakamın daha da artabileceğini vurgulayan Kuruca, “İlk yılın sonunda 20-25 milyon arası bir katılımcı potansiyelinin sisteme girebileceğini söyleyebiliriz. 20 milyon çalışan için minimum ücret olarak asgari ücreti baz aldığımızda ve asgari ücretin %5 kadar aylık katkı yapılacağını düşündüğümüz senaryoda yıllık katkı payı 240 milyar liraya ulaşabilir. Eğer katılımcılar, asgari ücretin üzerinde bir katkı yaparsa, bu rakam daha da artacak ve sistemdeki fon büyüklüğü hızla yükselebilir. Cayma ve çıkışların yaşandığı durumda, 20-25 milyon katılımcı potansiyelinden bahsettiğimiz sayının, hem katılımcı hem de katkı payı oranlarında %50 azalma yaşanmasına neden olabilir. Böyle bir senaryoda da 10-12 milyon katılımcı sayısından ve 120 milyar lira civarında yıllık katkı payından söz edilebilir. BES’te öngördüğümüz büyümenin gerçekleşmesi için TES’in hem işverene hem de çalışana katkısının doğru anlatılması, cayma ve çıkışların zorunlu koşullara bağlanması kritik önem taşıyor. Aynı zamanda BES’teki fon çeşitliliğinin TES’te de olması, sistemin teknolojik alt yapısının SGK-EGM-Emeklilik Şirketi-İşveren ve çalışan paydaşlarında şeffaf, izlenebilir ve kontrol edilir olması gerekiyor. Bunun yanı sıra TES’in başarıya ulaşması için finansal okuryazarlık seviyesinin artırılması da şart. Çünkü finansal okuryazarlık seviyesi arttıkça katılımcıların sistemde kalma süresi artıyor. Aynı zamanda, fon yönetimi ve danışmanlık hizmetlerinin daha geniş bir kitleye sunulması, bireylerin emeklilik birikimlerinden en yüksek verimi almalarına yardımcı oluyor” şeklinde konuştu.
SEDDK Başkan Yardımcısı Hande Hatunoğlu Kurtulan:
Kıdem tazminatı ile ilgisi yok
“TES’in OKS’nin yerine geçmesi planlanan bir sistem olmasından dolayı kıdem tazminatı ile ilişkilendirilmemesi gerektiğini özellikle vurgulamak isteriz.”
Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’nin (TES) ana hatlarına yönelik çalışmalarla ilgili olarak görüşlerini aldığımız SEDDK Başkan Yardımcısı Hande Hatunoğlu Kurtulan, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “TES’te sona yaklaşmakla birlikte sistemin teknik ve hukuki detaylarına yönelik değerlendirmelerimiz devam etmektedir. Ülkemizde 2,2 milyon iş yerinde aktif 24 milyon sigortalı çalışanın olduğu düşünüldüğünde TES’in çok güçlü bir tahsilat ve altyapı sistemine sahip olması, çalışan ve işverenler tarafından doğru anlaşılması, hukuki ihtilaf ve mağduriyetlere izin vermemesi son derece önemlidir. Model tasarımında öncelikli olarak takip ve tahsilat işlemleri ile birikimlerin değerlendirileceği emeklilik yatırım fonlarının “çalışanların tüm hayat döngüsünü” dikkate alacak şekilde kurgulanması konularına yoğunlaştık. Alanında uzman kişilerin de katılımlarıyla çalışmalarımıza devam etmekteyiz. Belirtilen alanların teknik detaylarına ilişkin süreçlerin tamamlanmasını müteakip taslak mevzuat, etki analizleri ve projeksiyon çalışmaları hazırlanarak ilgili paydaşlar ile istişare edilmesi planlanmaktadır. Orta Vadeli Program’da (OVP), Kurumumuzca yapılacak bu çalışmaların tamamlanma tarihi olarak 2025 yılının son çeyreği belirlenmiştir. Çalışanın emekliliğinde de refah seviyesini korumasına destek olacak tam anlamıyla tamamlayıcı bir emeklilik sisteminin kurulmasına yönelik sürdürülen model çalışmalarımızda; OKS’den farklı olarak işverenlerin de sisteme katkı yaptığı bir sistem kurgulanmış olup buna bağlı olarak fon tutarı ve çalışan sayısında artış beklenmektedir. Kamuoyunda, TES ile çalışanların ayrı bir hakkı olan kıdem tazminatı arasında ilişki kurulmaya çalışıldığını ve kıdem tazminatının TES’e devredileceğine yönelik iddialar olduğunu görmekteyiz. TES’in OKS’nin yerine geçmesi planlanan bir sistem olmasından dolayı kıdem tazminatı ile ilişkilendirilmemesi ve bu suretle ülkemiz için ihtiyaç haline gelen özel emeklilik reformu hakkında kamuoyunda olumsuz bir intiba yaratılarak çalışanlar üzerinde bir önyargı oluşturulmaması gerektiğini özellikle vurgulamak isteriz. İşveren katkısı ile OKS’ye kıyasla cazibesi artacak olan ve düzenli tahsilatlar ile hızlı bir şekilde ivme kazacağı düşünülen TES’in tasarımına bağlı olarak 10 yıl sonunda GSYİH’nın %10’u kadar bir fon büyüklüğüne erişmesi beklenmektedir.”