Sigortacıların elektrikli araç hasarları sınavı

Sigortacıların elektrikli araç hasarları sınavı

Her gün daha fazla yollarda görmeye başladığımız elektrikli araçların sigorta ve hasar süreçleri standart bir araçtan daha karmaşık ve maliyetli. Bu durum sigortacıları henüz yeterli veri bulunmayan bir alanda yüksek onarım maliyetleri ve uzman kadro eksikliği ile karşı karşıya bırakıyor.

Elektrikli araç pazarı her geçen gün büyümeye devam ediyor. Enerji güvenliğini sağlamak ve dünyanın temiz enerjiye geçişine yardımcı olmak için analizler, veriler, politika önerileri ve çözümler sunan IEA’nın yayınladığı Küresel Elektrikli Araç Görünümü 2024 raporuna göre, 2023 yılında dünya genelinde yaklaşık 14 milyon yeni elektrikli araç tescil edildi ve yollardaki toplam elektrikli araç sayısı 40 milyona ulaştı. Elektrikli araç satışları 2023 yılında 2022 yılına kıyasla 3 buçuk milyon artarak yıllık bazda %35 artış gösterdi (Bu rakam, 5 yıl önceki 2018 yılına kıyasla 6 kattan daha fazla). Elektrikli araçlar, 2023’te satılan tüm otomobillerin yaklaşık %18’ini oluştururken bataryalı elektrikli araçlar (BEV) ise elektrikli araç stokunun %70’ini oluşturdu. Rapora göre bu eğilimler, elektrikli araç pazarları olgunlaştıkça büyümenin güçlü kaldığını göstermekte.

2024’ÜN İLK ÇEYREĞİNDE REKOR SATIŞ

Rapor, elektrikli araç satışlarının 2024 yılının ilk çeyreğinde de güçlü seyrini sürdürdüğünü ve 2023 yılının ilk çeyreğindeki satışları yaklaşık %25 oranında aşarak 3 milyon adedin üzerine çıktığını aktarıyor. 2024’ün Ocak-Mart döneminde satışları domine eden Çin’de yaklaşık 1,9 milyon elektrikli araç satıldı (2023’ün ilk çeyreğindeki satışlara kıyasla neredeyse %35’lik bir artış). Avrupa’da, 2024’ün ilk çeyreğinde yıllık bazda %5’in üzerinde bir büyüme kaydedilirken bu oran, genel otomobil satışlarındaki büyümenin biraz üzerinde gerçekleşti. Avrupa’da elektrikli otomobil satışlarının en yüksek olduğu ülke ise Belçika oldu. Belçika’da yaklaşık 60 bin adet elektrikli otomobil satıldı (bir önceki yıla göre neredeyse %35 daha fazla). Avrupa otomobil satışlarının yaklaşık %60’ını temsil eden Fransa, Almanya, İtalya ve Birleşik Krallık’ta elektrikli otomobil satışlarındaki büyüme daha düşük gerçekleşti. ABD’de 2024 ilk çeyrek satışları 350 bin adet seviyelerine ulaşarak bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla neredeyse %15 artış gösterdi. Raporda, 2024’te elektrikli araç satışlarının 2023’e kıyasla %25 artarak yaklaşık 10 milyon adede ulaşması bekleniyor. Raporda, elektrikli otomobil satışlarının 2024’te Çin’deki toplam otomobil satışlarının yaklaşık %45’ini temsil edebileceği belirtiliyor. Ek olarak, 2024’te ABD’de elektrikli araç satışlarının bir önceki yıla göre %20 artacağı ve 2023 yılına göre neredeyse yarım milyon daha fazla satış olacağı tahmin ediliyor ve yıl boyu satılan her 9 otomobilden 1’inin elektrikli olması bekleniyor.

NİSANDA TRAFİĞE ÇIKAN OTOMOBİLLERİN %9’U ELEKTRİKLİ

TÜİK’in açıkladığı verilere göre Ocak-Nisan döneminde trafiğe kaydı yapılan 343 bin 585 adet otomobilin 25 bin 581’inin (%7,5) yakıt türü elektrikli iken, sadece Nisan ayında 5 bin 846 aracın (%9) yakıt türü elektrikli idi. Ek olarak Nisan ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı 15 milyon 562 bin 640 adet otomobilin %0,7’si elektrikli olarak kayda geçti.

ARTILAR EKSİLER

Raporda yüksek faiz oranları, ekonomik belirsizlikler gibi elektrikli araç satışlarını azaltması muhtemel birtakım riskler bulunduğu belirtiliyor. ABD elektrikli otomobil vergi teşvikleri üzerindeki IRA (Enflasyon Düşürme Yasası) kısıtlamaları ve Çin’de elektrikli araçların satın alma vergisi muafiyetine hak kazanması için teknik gerekliliklerin sıkılaştırılması da satışların azalmasına neden olabilecek diğer zorluklar olarak sıralanıyor. Artılara bakarsak rapor, otomobil üreticilerinin elektrikli araç operasyonlarını genişlettikçe ve pazara yeni girenler pazar payı için rekabet ettikçe, yeni pazarların beklenenden daha hızlı açılabileceğine işaret ediyor. Bu durum da elektrikli araç satışlarının ilk tahminlerin ötesine geçerek küresel çapta hızlanmasına yol açabilir.

HASARLAR NE DURUMDA?

Elektrikli araçların yükselişine paralel olarak sigorta sektöründe de motor sigortaları alanında ürün ve hizmet geliştirmeleri hızlanmış durumda. Örneğin 2023 yılında ABD’de geleneksel bir aracın tam kapsamlı kasko maliyeti yıllık 2 bin dolar civarındaydı. Elektrikli araç özelinde bakıldığında sigortalama maliyeti, modelden modele değişmekle birlikte, yaklaşık %10 ila %135 arasında değişim gösterebiliyor. Peki, primleri belirleyen faktörler neler? İlk faktör, parçaların tamirinin ve değişiminin oldukça pahalı olması. Amerikan müşteri inceleme ve tüketici haberleri platformu ConsumerAffairs’in haberine göre, elektrikli araç bataryasının ortalama değişim maliyeti 4 bin 500 dolardan 18 bin dolara kadar çıkabiliyor. İkinci faktör ise aracın değeri. Benzinli araca kıyasla bir elektrikli aracın ortalama fiyatı oldukça yüksek. Kelley Blue Book’un haberine göre, ABD’de bir elektrikli aracın ortalama fiyatı, standart bir araçtan 4 bin dolar daha fazla. Üçüncü faktör ise elektrikli araç konusunda uzman teknisyen eksikliği. Bu 3 faktör primlerin neye göre belirlendiğine ışık tutuyor.

ONARIM MALİYETLERİ EN BÜYÜK ZORLUK

GlobalData’nın yaptığı bir ankete göre, sigorta sektörü çalışanlarının %39,4’ü elektrikli araçlara geçişte sigortacılar için en büyük zorluğun onarım maliyeti olduğunu belirtmiş. Katılımcılar ayrıca farklı risklerin sigortalanmasını (%25,5), yeni elektrikli araç üreticilerinin güvenilmezliğini (%19,1) ve onarım ağlarının yeni kurulmasını (%8,5) elektrikli araçlara geçişte sigortacılar için temel zorluklar olarak belirtmiş. Bu zorluğun üstesinden gelemeyenler de var: John Lewis Financial Services. Life Insurance International’ın haberine göre John Lewis Financial Services, onarım maliyetine ilişkin endişeler nedeniyle elektrikli araç sigortası sunmayı geçici olarak durdurdu. Şirket, underwriting işini üstlenen sigortacısı Covea’nın riskleri ve maliyetleri analiz ettiğini ve bu duraklamanın geçici olduğunu belirtti.

HASSAS BATARYALAR VE HASARLAR

Elektrikli araçların en önemli parçalarından bataryalar üzerindeki küçük bir hasar, onarıma gidilmeden direkt pert olarak değerlendirilmesine neden olabiliyor. Çünkü bu bileşen, araç fiyatının neredeyse %50’sini oluşturuyor ve değişimi veya onarımı çok maliyetli. Son derece hassas olan bataryalar, içten yanmalı motorlu bir aracın aldığı küçük bir darbeyi alırsa onarılamaz hale gelebiliyor. Nissan, GM, Ford ve Tesla gibi üreticilerin batarya tasarımını basitleştirmek ve elektrikli araç batarya onarım kitlerini tanıtmak için girişimleri bulunuyor. Yetkili servisler aracılığıyla elektrikli araç yedek parçalarını da kullanıma sunan bu üreticiler, elektrikli araçların erken hurdaya çıkarılması olasılığını azaltmaya yönelik adımlar atmaya devam ediyor.

SOKET BAŞINA 5,4 ARAÇ

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) yayınladığı Elektrikli Araç ve Şarj Altyapısı Projeksiyonu Raporu’na göre 2023 yılı başında Türkiye çapında 2 bin 706 adedi AC (yavaş) ve 375 adedi DC (hızlı) olmak üzere toplamda 3 bin 81 olan şarj noktası (soketi) sayısı, 1 Nisan 2024 tarihi itibarıyla 11 bin 412 adedi AC (yavaş) ve 5 bin 821 adedi DC (hızlı) olmak üzere toplamda 17 bin 233’e yükseldi. Soket başına düşen elektrikli araç sayısı da 5,4’e yükseldi.

ŞARJ İSTASYONLARININ SİGORTASI VAR MI?

Şarj istasyonları da tıpkı elektrikli araçlar gibi birtakım risklere maruz kalabiliyor. Bu risklerin en aza indirgenmesini ise sigorta karşılıyor. Şarj istasyonlarına yönelik ürünlerin, ünitelerin kurulumu ve hizmeti sırasındaki riskleri kapsayacak şekilde geliştirilmesi gerekiyor. Örneğin ülkemizde kurulan şarj istasyonlarının 2 yıllık üretici garantileri bulunuyor. Garanti kapsamı dışında kalınan hallerde (kullanıcı hatası, voltaj dalgalanmaları, topraklanma sorunları, altyapı elverişsizliği, yıldırım çarpması, doğal afetler gibi) hiçbir taahhütte bulunulmuyor. Peki, bir poliçe oluşturulsaydı hangi teminatlar poliçede yer alırdı? Her şarj istasyonunun konumuna göre risklerin değişeceğini de dikkate alarak teminatları sıralarsak; araç çarpması, deprem, sel, yangın, fırtına, kâr kaybı, hırsızlık, 3. şahıs mali mesuliyet ve elektrikli cihaz ihtiyaç duyulabilecek en önemli teminatlar olurdu diyebiliriz. Ek olarak, şarj istasyonu üreticisinin de ürün sorumluluk sigortası yaptırarak şarj ünitelerinden kaynaklı hasarlarda hasarın karşılanması sağlanacak ve beklenmedik hasarlara karşı da güvence altında olması sağlanmış olacak.


Doğa Sigorta Oto Hasar, Hasar Denetim ve Lojistik, Ar-Ge & İş Geliştirme Genel Müdür Yardımcısı Ümit Gültekin:

Hasar taleplerini en profesyonel sistemle yönetiyoruz

“Elektrikli araçlara ait hasarların tespitindeki en önemli konulardan biri de onarımı gerçekleştiren iş ortaklarımızın yetkin, gerekli teknik donanıma sahip personel bulundurmalarıdır. Elektrikli araçların hasar taleplerini en profesyonel sistemle yönetmekteyiz.”

Sigortacılığın temelde riski doğru tanımlama ve yönetme işi olduğunu belirten Doğa Sigorta Oto Hasar, Hasar Denetim ve Lojistik, Ar-Ge & İş Geliştirme Genel Müdür Yardımcısı Ümit Gültekin, “Bu bakış açısıyla konuya poliçeleşme aşamasından başlayarak asistans hizmetlerinden hasar ihbarlarının dijital süreçlerle yönetilmesine kadar tüm paydaşların içinde yer aldığı, geniş bir ekosistem yönetimi olarak bakıyoruz. Hasar süreçlerini de bu geniş perspektifle ve her noktadan aldığımız geri bildirimleri sürecin içine veri sağlayacak şekilde yönetiyoruz. Elektrikli araçlara ait hasarların kaza anından onarımının tamamlanmasına kadar geçen süreci, konusunda uzmanlaşmış iş ortaklarımız ve çalışanlarımız ile ilerliyoruz. Özellikle elektrikli araç hasar dosyalarının yönetimi için bünyemizde ayrı bir ekip oluşturduk. Bu ekip Türkiye pazarında satışa sunulan tüm elektrikli araç türlerinde eğitimlerini tamamlamış ve sertifikalarını almış durumda. Elektrikli araçlara ait hasarların tespitindeki en önemli konulardan biri de onarımı gerçekleştiren iş ortaklarımızın da bu konuda yetkin, gerekli teknik donanıma sahip ve ilgili eğitimleri almış personel bulundurmalarıdır. Doğa sigorta olarak tüm iş ortaklarımız ile elektrikli araçların hasar taleplerini en profesyonel sistemle yönetmekteyiz. Diğer taraftan konunun öznesi araç olmakla birlikte, elektrikli araçların hayatımıza girmesinin aynı zamanda oto dışı ürünleri de etkilediğini görebiliyoruz. Özellikle şarj ünitelerine ait risklerin doğru yönetilmesinin, yangın teminatıyla bağlantısı olduğunu ve oto dışı için risk teşkil ettiğini görerek hasar süreçlerimizi de bu bilgiler doğrultusunda şekillendiriyoruz” dedi. Gültekin, sigortalılarının en çok yol yardım konularında destek talebinde bulunduklarını ifade ederek, “Aracın hasar ya da şarjının bitmesi gibi yolda kaldığı durumlarda, sigortalının konumunu tespit ederek hızla ulaşmak ve ihtiyacı olan özel desteği sunmak bizim çok önemsediğimiz bir konu. Bununla birlikte basit hasar olarak tanımlayabileceğimiz hasarlarla karşılaşıyoruz. Bu klasmana giren hasarların yönetimi, geleneksel hasar yönetimi akışında ilerliyor. Hasarın orta ve büyük ölçekli olması durumunda ise hasar yönetimi de farklılaşabiliyor. Burada bizim için en kritik konu, hasara müdahale eden iş ortağı tamirhanelerimizin uygun fiziki şartlarda olması ve yetkililerin de elektrikli araç tamiri konusunda yetkin olmasıdır” dedi.

‘SÜREKLİ GELİŞİM İÇERİSİNDEYİZ’

Gültekin, şöyle devam etti: “2023 yılında Türkiye’nin küresel teknoloji markası olan Togg ile gurur veren bir iş birliğine imza attık. Togg ile yapmış olduğumuz iş birliğimiz, poliçe üretiminden hasar yönetimine kadar uçtan uca tüm süreçleri kapsıyor. Togg ile olan iş birliğimiz sayesinde elektrikli araçlar ile ilgili geniş ve önemli bir veriye sahip olduk. Buradan aldığımız verileri ve geri bildirimleri, tecrübemizle harmanlayarak yeni nesil cihaz kullanıcılarına en iyi hizmeti sunmak için sürekli gelişim içerisindeyiz. Bizim en büyük artımız, hasar süreçlerimizi iş ortağımız Togg ile birlikte, Togg Servis Merkezlerinde yönetmek.” Gültekin, son olarak lityum bataryaların mevcuttaki olumsuz çevresel etkilerinin hızla gelişen yeni elektrikli araç teknolojileri ile birlikte doğaya daha uyumlu hale geleceğini belirterek, “Batarya teknolojisindeki çalışmalar, hem batarya ömrünün uzatılması hem şarj süresinin kısaltılması üzerine hızla devam ediyor. Bununla birlikte bataryaların çevre ile uyumluluğu konusunda da önemli çalışmalar hem dünyada hem de ülkemizde devam ediyor. Uzun vadede bu durumun, elektrikli araç üretimini ve çeşitliliğini olumlu yönde artıracağını düşünüyoruz” diye konuştu.


Türkiye Sigorta Eksperleri Derneği (TÜSED) Yönetim Kurulu Üyesi Sigorta Eksperi Adem İren:

Bakım ve onarımlar için donanım ve bilgi gerekiyor

“Bakım ve onarım süreçlerinin düzgün bir biçimde yapılabilmesi için gereken donanım ve bilgi olmadığı takdirde, hem teknisyen hem de aracın güvenliği tehlike altına girmiş olacaktır. Bu tehlike, bakım sonrası araç trafikteyken de devam edebilmektedir.”

Elektrikli ve hibrit araçların bileşenleri ve çalışma prensipleri bakımından konvansiyonel içten yanmalı motorlara sahip araçlara göre farklılıklar barındırdığını söyleyen TÜSED Yönetim Kurulu Üyesi Sigorta Eksperi Adem İren, “Bu farklılıkların en önemlisi hibrit ve elektrikli araçlarda bulunan yüksek voltaj miktarıdır. Bu durum araçların bakım onarım aşamalarını etkilemekte olup bakımların özel kılavuzlara ve kontrol listelerine göre yapılması gerekmektedir. Bakım ve onarım süreçlerinin düzgün bir biçimde yapılabilmesi için gereken donanım ve bilgi olmadığı takdirde, hem teknisyen hem de aracın güvenliği tehlike altına girmiş olacaktır. Bu tehlike, bakım sonrası araç trafikteyken de devam edebilmekte, sürüş ve yol güvenliği risk altına girebilmektedir. Bu nedenle Batarya Elektrikli Araç Servis Elemanı statüsüne sahip, gerekli eğitimi almış kişiler ve atölyeler tarafından bu araçların bakım ve onarımları yapılmalıdır. Elektrikli araçların özellikle 2023 yılı ve 2024 yılının ilk çeyreğinde otomotiv pazarında oldukça iyi satış performansı sergilemeleri, buna bağlı olarak da trafikteki dolaşım sayılarının ciddi oranda artması sebebi ile uzman kadro noktasında günümüzde kısmen eksiklikler yaşanmaktadır. Ancak gerek üretici firmalar, gerek MYK (Mesleki Yeterlilik Kurumu) gerekse bu konuda eğitim veren meslek odaları ve çeşitli özel kurumların geliştirdiği eğitim modellemeleri ile bu konudaki eksiklik hızla giderilmektedir” açıklamalarında bulundu.

‘EN ÇOK KOZMETİK HASARLAR OLUYOR’

“Elektrikli araçlarda daha çok sürtmeye, çarpmaya veya çarpışmaya bağlı olarak daha çok araç karoserinde kozmetik hasarlar ile karşılaşıyoruz” diyen İren, sözlerine şöyle devam etti: “Her ne kadar elektrikli otomobillerin yangın riskinden korkulsa da elektrikli araçlarda çarpma ve çarpışmaya bağlı olarak kayıtlara giren yanma hasarları, aynı sebepten yanan fosil yakıtlı araçların sayılarından daha az olduğu bilinmektedir. Bunlara ek olarak elektrikli araç kazalarının çoğunlukla sürücülerden kaynaklandığı da bir gerçektir. Şöyle ki, elektrikli araçlarda herhangi bir güç aktarma organı (şanzıman, şaft vs.) bulunmadığından gaz pedalına basıldığında araçlar anında ileriye fırlıyor ve çok çabuk ivmeleniyor. Bu durum da özellikle ilk kullanım evrelerinde kontrolsüzlüğe yol açıyor.”

‘BİRÇOK ELEKTRİKLİ ARACIN YETKİLİ SERVİSİ VAR’

Adem İren, onarım süreçleriyle ilgili ise şu değerlendirmede bulundu: “Hasar gören araçların onarımları, basit hasarlarda diğer araçlardan çok farklı değildir. Ancak orta ve büyük ölçekli hasarlarda süreç farklılaşmaktadır. Öncelikle hasarlı aracın elektrikli araç hasarlarına müdahale edebilecek gerekli yetkinlik ve şartlara uygun tamirhanelerde bulunması çok önemli. Ülkemizde satılan birçok elektrikli aracın yetkili servisi bulunmakta. Ancak tüketici tercihine ve diğer faktörlere bağlı olarak (onarım maliyeti) bu araçlar, özel servislerde onarım görmektedir. Henüz az sayıda özel onarım servisi bu konuda çeşitli eğitimler alarak yetkinlik seviyesini geliştirmiş durumda. Elektrikli araçların yedek parça temin ve tedarik süreci uzun sürebilmekte, henüz bu araçlarda yeterince uzmanlaşma olmadığı için, hasar ve arıza tespitleri daha uzun sürmekte olup, eğitimli teknisyen sayısı ise azdır. Basit bir karoser onarımda dahi bilgisiz bir teknisyen aracın komple elektronik sistemine zarar verebilir. Bu tarz yaşadığımız örnekler mevcuttur. Ayrıca araçların bir yerden bir yere taşınması gerektiğinde de mutlak surette yerden bağlantısının kesilmesi gerekmektedir. Özellikle de rejeneratif frenleme sistemine sahip araçlarda bu durum önem arz ediyor. Ayrıca onarım sonrası araçların yeniden aktif hale getirilmesi için birtakım prosedürler ve sistemlerin sırası ile yeniden devreye alınması süreçlerinde yeni sorunlar ortaya çıkabiliyor.”


Şarjagel Genel Müdürü Selçuk Nazik:

Ülkemizde 1 şarj istasyonu başına düşen araç sayısı 5,4 adet

“Almanya’da istasyon başına 11 araç, Fransa’da 7,9 araç, Hollanda ve Belçika’da 3 araç, İtalya’da 5,7 araç, Türkiye’de ise 5,4 araç düşüyor. Ülkemizde, istasyon yayılım hızının iyi olduğunu söyleyebiliriz.”

%100 yerli sermaye ile kurulan ve temel amacı elektrikli araçlar konusunda tüketicileri bilgilendirmek, bilinçlendirmek; araç seçiminden keşif, montaj ve satış sonrası teknik desteğe kadar uçtan uca çözüm üretmek olan Şarjagel’in Genel Müdürü Selçuk Nazik, ülkemizde soket başına düşen araç sayısının 5,4 olduğunu vurgulayarak, “2024 Nisan sonu itibarıyla ülkemizde toplam soket sayısı 18 bin 454 adettir. EPDK verilerine göre bu soketlerin 6 bin 474 adet DC, 11 bin 980 adedi ise AC tiptedir. Global olarak baktığımızda, araç şarj istasyonu artış hızı anlamında pek çok ülkenin önünde olduğumuzu söylememiz mümkün. Avrupa’daki diğer ülkelere göz attığımızda Hollanda ve Belçika bu konuda en önde ülkeler. Hollanda’da 465 bin adet elektrikli araca karşılık 154 bin adet araç şarj noktası bulunuyor. Belçika’da ise 161 bin elektrikli araca karşılık 52 bin adet şarj noktası bulunuyor. 1.4 milyon adetle Avrupa’nın en çok elektrikli araca sahip ülkesi Almanya ise şarj noktası sayısının 130 bin 828 adette kalması nedeniyle istasyon başına düşen araç sayısında alt sıralarda yer alıyor. En çok elektrikli araca sahip 2’nci Avrupa ülkesi Fransa’da ise 1 milyon adet elektrikli araca karşılık 127 bin şarj noktası bulunuyor. İtalya’da ise 252 bin adet elektrikli otomobile karşılık 44 bin şarj noktası bulunmakta. Rakamlardan yola çıkarak özetleyecek olursak; Almanya’da istasyon başına 11 araç, Fransa’da 7,9 araç, Hollanda ve Belçika’da 3 araç, İtalya’da 5,7 araç, Türkiye’de ise 5,4 araç düşüyor. Ülkemizdeki istasyon yayılım hızının iyi olduğunu söyleyebiliriz” dedi.

‘ŞARJ SORUNU ÇOK KISA BİR ZAMANDA TARİH OLACAK’

Nazik, hızla artan elektrikli araç sayısı gibi şarj noktalarının da artmasının e-mobilite ekosisteminin gelişimi açısından olumlu bir gelişme olduğuna dikkat çekerek, sözlerine şöyle devam etti: “EPDK’dan lisans alan şarj ağı işletmecileri tarafından yapılan yatırımlar neticesinde, 2023 yılı başında Türkiye çapında 3 bin 81 (2 bin 706 adet AC ve 375 adet DC) olan şarj noktası (soketi) sayısı, Mayıs 2024 itibarıyla 18 bin 454’e yükselmiştir. EPDK’nın hazırlamış olduğu, “Elektrikli Araç ve Şarj Alt Yapısı Projeksiyonu” raporunda yer alan verilere göre, Aralık 2023’te 11 bin 812 adet olan şarj noktası sayısı Mart 2024’te 17 bin 233 adede yükselmiştir. Artış oranı %46 olan bu analizden göreceğimiz üzere, şarj istasyonu altyapısı konusunda güçlü adımlar attığımızı ve şarj sorununun çok kısa bir zaman içerisinde tarih olacağını göstermektedir. Peki, önümüzdeki yıllarda bizi neler bekliyor? Bunu da yine EPDK’nın raporundan yola çıkarak açıklayabiliriz. 2035’te düşük senaryoda 146 bin 916, orta senaryoda 273 bin 76, yüksek senaryoda ise 347 bin 934 adet şarj noktası olması beklenmektedir.”

‘SORUNU KÖKTEN ÇÖZMEK DAHA DOĞRU’

Elektrikli araç şarj istasyonu sayısının artış hızının elektrikli araçların yolda kalmasını engelleyeceğini söyleyen Nazik, “Bu noktada yolda kalan araçlara çözüm üretmekten öte bu sorunu kökten çözmenin daha doğru olacağıdır. Ayrıca yola çıkmadan önce uygulamalar üzerinden güzergâhta yer alan tüm istasyonları görmeniz ve yolculuğunuz öncesinde planlama yapmanız mümkün. Diğer taraftan da aracınızın bagajında bulunacak mobil şarj cihazları ile yol üzerinden elektrik gücü alabileceğiniz herhangi bir yerde de en azından aracınızın sıfıra düşmemesini sağlamanız mümkün. Bunun dışında ise şu anda yolda kalan araçlar için mobil şarj hizmeti de ülkemizde sunulmaktadır. Ancak kısa vade içerisinde şarj istasyonlarının hızlıca artması bu anlamda yapılacak yatırımları atıl hale getirebilmektedir” dedi. Nazik, son olarak iklim krizi, karbon ayak izinin firmalara sağladığı finansal avantajlar ve elektrikli araç dünyasında meydana gelecek teknolojik gelişmelerle elektrikli araçların hayatımızda çok ciddi bir şekilde yer alacağını ve baş döndürücü bir gelişimin içinde heyecanla bu gelişimi takip edeceklerini belirtti.

Yorum yazın