Sigortacılar iklim dayanıklılığının oluşturulması için yol gösterebilir

Sigortacılar iklim dayanıklılığının oluşturulması için yol gösterebilir

Sigorta sektörünün iklim değişikliği ile mücadeledeki rolünü inceleyen PwC’nin “İklim Riski ve Sigorta” başlıklı raporunda, sigortanın yalnızca bir risk aracı değil, dönüşüm gücü olduğu belirtiliyor. Raporda ayrıca, sigortacıların iklim değişikliği ile mücadelede yön gösterici bir rol üstlenebileceğine dikkat çekiliyor.

PwC’nin “İklim Riski ve Sigorta” başlıklı raporu, sigorta sektörünün iklim değişikliği ile mücadeledeki kritik rolünü inceliyor. Rapor, iklim risklerinin finansal sistem üzerindeki etkilerini değerlendirerek, sigorta şirketlerinin risk yönetimi, sürdürülebilirlik stratejileri ve yenilikçi ürünlerle bu zorluklara nasıl yanıt verebileceğini vurguluyor. Sigortacıların iklim verilerini kullanarak karar alma süreçlerini geliştirebileceği ve yeşil ekonomiye geçişi destekleyebileceği ifade ediliyor. Rapor, sektör liderlerine uyum stratejileri önerirken, sigortanın yalnızca bir risk aracı değil, dönüşüm gücü olduğunu savunuyor. Sigortanın temel amacının, koruma sağlamak ve risk transferi sunmak olduğu belirtilen raporda, bu durumun giderek daha yaygın, yoğun ve şiddetli hava olaylarının yaşandığı bir dönemde daha zor hale geldiği ifade ediliyor. İklim risklerini hafifletmek için geliştirilecek çözümlerin, ciddi maliyetler gerektireceğine dikkat çekilen raporda, bu sorunun üstesinden gelmenin, sigortacılar dahil, tek bir grubun tek başına başarabileceği bir görev olmadığı vurgulanıyor.

SEKTÖR YÖN GÖSTERİCİ BİR ROLDE

Sigorta sektörünün, iklim değişikliği ile mücadelede yalnızca risk taşıyıcı değil, aynı zamanda dönüşüm lideri olarak önemli bir role sahip olduğu belirtilen raporda, sigortacıların iklim değişikliği ile mücadelede yön gösterici bir rol üstlenebileceğine dikkat çekiliyor. Sektörün, iklim risklerini analiz etme ve fiyatlandırmada sahip olduğu bilgi birikimini paydaşlarla aktif şekilde paylaşarak, daha dayanıklı bir topluma geçiş için stratejik bir yol haritası sunabileceği ifade ediliyor. Bu süreçte sigortacılar, gereken müdahaleleri belirlemede liderlik ederek, iklim dirençli bir toplum inşa etmenin maliyet yükünü bireyler, şirketler ya da sigorta müşterileri gibi tekil gruplar üzerinde yoğunlaşmasını engelleyebilir. Bu liderlik, iklim krizine karşı kolektif bir çözüm inşa etmenin anahtarı olarak karşımıza çıkıyor. Raporda, sigorta sektörünün yıllardır hava kaynaklı oluşan afet risklerini fiyatlandırma ve risk yönetimi konularında önemli deneyimler kazansa da, doğal afetlerin artan sıklığı ve şiddetinin, sektörü ciddi bir baskı altına aldığı belirtiliyor. 2023’te doğal afetlerin küresel çapta 380 milyar dolar kayba yol açarken, 118 milyar dolarının sigortalı zararları oluşturduğu ifade edilen raporda; sektörün, risk azaltıcı çözümlere odaklanarak bu açığı kapatabileceğine vurgu yapılıyor. Bunun için yenilikçi ürünler geliştirmek, mevcut çözümlerin benimsenmesini teşvik etmek ve kamu otoriteleri, finansörler ve inşaat sektörüyle iş birliği yapmanın kritik önemde olduğuna dikkat çekiliyor.

Giderek büyüyen iklim krizine çözüm bulmak için, sigorta şirketlerinin fiziksel, yatırım, sorumluluk ve geçiş risklerini kapsamlı bir şekilde anlamaları gerekiyor. Bu riskler, hem sektör hem de toplumun hazırlıklı olması gereken şokların kaynağını oluşturuyor.

PARAMETRİK SİGORTA ÇÖZÜM SAĞLIYOR

Raporda ayrıca parametrik sigortanın önemine de dikkat çekiliyor. Sigorta şirketlerinin, hızla büyüyen parametrik sigorta piyasasıyla kapsam anlayışını yeniden şekillendirmeye başladığı belirtilen raporda, bu yenilikçi modelin, belirli koşullara dayalı tazminat mekanizmaları sunarak hem daha erişilebilir hem de verimli çözümler sağladığı ifade ediliyor. Parametrik poliçeler, örneğin belirli bir süredeki yağış miktarı gibi önceden tanımlanmış bir “tetikleyici”ye göre tazminat ödemesini belirliyor. Bu poliçeler, sigortalılara belirli riskleri daha düşük maliyetlerle kabul etme imkânı sunuyor. Geleneksel ürünlere kıyasla daha erişilebilir olan bu yöntem, tazminat sürecini hızlandırarak daha verimli bir çözüm sunuyor ve hem sigortacılar hem de sigortalılar için süreçleri kolaylaştırıyor.

Raporda, parametrik sigortanın, yalnızca tazminat sağlayan bir araç olmaktan çıkarak sürdürülebilirliği de destekleyen bir modele dönüşebileceği ele alınıyor.

Raporda, küresel çevre örgütü Nature Conservancy’nin, Hawaii’nin mercan resiflerini korumak için parametrik sigorta kullandığına örnek veriliyor. Fırtınaların resiflere zarar vermesi durumunda, sigorta ödemeleri doğrudan restorasyona yönlendiriliyor. Bu yaklaşım, uzun vadede sağlıklı ekosistemlerin fırtına zararlarını azaltıcı etkisiyle sigortacılara da fayda sağlıyor. Nitekim, parametrik poliçelere yönelik talepteki artış ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın gelişmekte olan ülkeler için parametrik bir program başlatma adımı, bu modelin potansiyelini ortaya koyuyor.

29 MİLYAR DOLARA ULAŞACAK

Raporda, parametrik sigorta piyasasının büyüklüğünün, 2021’de 12 milyar dolardan 2031’de 29 milyar dolara ulaşması öngörülüyor. Bu artış, sektörün yenilikçi sigorta modellerine yönelik artan ilgisini ve potansiyelini yansıtıyor.

YENİ RİSK TRANSFERLERİ GELİŞTİRİLMELİ

Raporda, sigortanın temel amacının, koruma sağlamak olsa da, giderek şiddetlenen hava olaylarının poliçelerin yazılmasını zorlaştırdığı ve bazılarını aşırı pahalı hale getirdiği belirtilirken; sigortacıların, bu amaçlarına bağlı kalmak ve sigortanın değerini korumak için yeni risk transferi ve azaltma çözümleri geliştirmek zorunda olduklarına vurgu yapılıyor. Sigortacıların, risk uzmanlıklarını paylaşarak ve geniş bir paydaş kitlesiyle iş birliği yaparak, hem sektör hem de toplum için daha dirençli bir gelecek inşa etmeye öncülük edebileceklerine dikkat çekiliyor.

Yorum yazın