
Sigorta risklerinin dolaylı bir karbon vergisi olması bekleniyor
Küresel bir karbon fiyatı, iklim değişikliğiyle mücadelede kutsal bir kâse gibi görülüyor. Karbon salımı yapan faaliyetlerin maliyetinin yapay olarak artırılması durumunda, zengin vatandaşların karbon kullanımı üzerinden elde edilen gelirler, yoksul ülkelerin mevcut küresel ısınma etkilerine uyum sağlamasına yardımcı olabilir. Ancak 2025 yılı itibarıyla karbon fiyatının, kendini çok daha gerici bir şekilde hissettireceği ifade ediliyor.
Dünyanın, sıcaklık artışını sanayi öncesi dönemlere göre 1,5 santigrat dereceyle sınırlama hedefine ulaşma olasılığı giderek azalırken, iklim değişikliği artık varsayımsal bir risk olmaktan çıkıyor. Bu durum sigorta sektöründe açıkça görülüyor. Swiss Re verilerine göre, 1993-2022 yılları arasında doğal afetlerden kaynaklanan sigortalı zararların yıllık ortalaması 63 milyar dolardı. Ancak 2020’den sonra bu rakam 100 milyar doları aştı. 2024 yılında kasırga Milton ve Avrupa’daki seller nedeniyle zararların yeniden bu seviyeyi geçmesi bekleniyor.
Artan sigorta maliyetleri, ev sahiplerini ve inşaatçıları, sel, yangın veya diğer risklere daha az maruz kalacak evler yapmaya teşvik edebilir. Ancak İngiltere’de yeni evlerin %8’i hâlâ sel bölgelerine inşa ediliyor ve bu evler, savunmasız mülkler için bir tür ortak sigorta olan Flood Re programından destek almaya uygun değil. Daha da önemlisi, sigorta maliyetleri arttıkça, giderek daha az insan bu yükü karşılayabilir hale geliyor. ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, doğal afetlere en çok maruz kalan evlerin sigorta maliyetlerinin 2053 yılına kadar yıllık 700 dolar artabileceği tahmin ediliyor.
Bu kadar yüksek oranlarla, daha fazla mülk sigortasız kalabilir ve daha fazla sigortacı piyasadan çekilebiliceği belirtiliyor. Örneğin Florida’da en büyük konut sigortası sağlayıcısı, devlet destekli Citizens Property Insurance’dır. İklim değişikliğine uyum sağlamak için gereken finansmana da ulaşamayan dünyada en olası sonuç, faturanın vergi mükelleflerine çıkmasıdır. En kötü senaryo ise yoksul vatandaşların orantısız bir şekilde bu maliyetin yükünü taşıması olacağı vurgulanıyor.