Otomatik katılımda % 20 pazar payı hedefliyoruz

Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü M. Uğur Erkan, yeni yıl ile birlikte başlayan “Otomatik Katılım”a dahil olan işverenlerin öncelikle sürecin tam otomatik ve onlara ilave yük getirmeden yapılması konusunda kendilerinden talepleri olduğunu söyledi. “Bu konuda en iyi hizmeti sunan BES şirketi rekabette bir adım öne geçer” diyen Erkan, yeni dönem konusunda net konuşabilmek için henüz erken olduğunu söyledi. Erkan, bankasürans kanalında başarılı bir şirket olduklarının da altını çizerek “Bankasürans kanalındaki başarımızı acente kanalında da göstermek için yoğun bir şekilde çalışıyoruz” diye konuştu.
Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü M. Uğur Erkan, bu ayki CEO buluşmamızda sorularımızı cevapladı.

Anadolu Hayat Emeklilik açısından 2016 nasıl geçti?
2016 şirketimiz için oldukça iyi bir yıl oldu. Özellikle hayat sigortası tarafında ciddi bir mesafe kat ettik. Vefat sigortası prim üretimimiz, geçen yılın aynı dönemine göre %50’nin üzerinde arttı ve bu alanda pazar payımızı yükselttik. BES tarafında ise, istikrarlı büyümemizi sürdürerek fon tutarımızı sektör ortalamasının bir miktar üzerinde %27,1, katılımcı sayımızı da %9,1 oranında büyütmeyi başardık. Sermayedarlarımıza ve müşterilerimize taahhütlerimiz anlamında da çok iyi bir yıl geçirdik. Bu yıl 2016 yılındaki olumlu performansımızı artırarak sürdüreceğimizi ve yatırımcılarımız açısından tatminkar bir kârlılık düzeyinin sağlanacağını öngörüyoruz. Öte yandan, müşterilerimize sunduğumuz hizmet kalitemizi her geçen gün artırmaya devam ediyoruz. Müşterilerimize ait hayat sigortası ve BES fonlarının toplamı itibarıyla da sektördeki lider konumumuzu sürdürüyoruz.

OTOMATİK KATILIMDA %20 PAZAR PAYI HEDEFLİYORUZ
Otomatik katılım başladı. İlk izlenimleriniz nelerdir?

Otomatik katılıma ocak ayının ilk yarısında dahil olan şirketlerin hepsi kurumsal şirketler. 1.000 adedin üzerinde personel çalıştırmak için şirketlerin kurumsal olması gerekir. Otomatik katılım kapsamında oluşturdukları ekipler vasıtasıyla, bu kurumlar en az emeklilik şirketleri kadar mevzuat konusuna hakim oldular. Kendileri ile görüştüğümüz zaman öncelikle, mevcut kesinti yapısının iyileştirilmesi gerektiğini düşünüyorlar. Otomatik katılım kapsamında, şirketler için operasyonel bir zorunluluk doğuyor. Çalışanların prime esas kazançlarının
%3’ü emeklilik şirketine her ay aktarılacak, mutabakat yapılacak vs. Buradaki sürecin tam otomatik ve onlara ilave yük getirmeden yapılmasını istiyorlar. İşverenlere en kolay operasyonel süreci sağlayan ve onların yükümlülüklerini asgariye indiren şirketler de hiç kuşkusuz rekabette avantaj sağlayacak. 2016 yılı sonunda özellikle operasyon tarafında tüm süreçlerin otomatize edilmesine yönelik altyapı hazırlıklarımızı alternatifli bir şekilde tamamladık. Firmalara operasyonel yük doğurmayacak şekilde tekliflerimizi sunduk. Şu aşamada ocak ayı maaşlarının ödenmesini bekliyoruz. Şirket olarak %20’ler civarında bir pazar payı hedefimiz var.

Cayma hakkını kullanacak çalışanlarla ilgili izlenimleriniz ve beklentileriniz nedir?
Bildiğiniz gibi büyük şirketlerin içinde farklı maaş grupları var. Çalışan sayısı çoğaldıkça onun içindeki asgari ücretlinin sayısı da artıyor. Mavi yakalı çalışanların yoğun olduğu yerlerde caymanın bir miktar daha yüksek olmasını bekleyebiliriz. Cayma kararı iş koluna göre farklılık gösterebilir. Şirketlerin %80’inin mavi yakalılardan oluştuğunu biliyoruz. Maaşını ayın başında ödeyen kurumlarda çalışanların katkı payları tahsil edildi. Henüz bizim şirketimizde böyle bir örnek bulunmuyor. Firmaların büyük bir çoğunluğunun ücret ödeme günü ay sonu olduğu için, daha net sonuçlar için şimdilik çok erken.

KARAMSARLIĞA KAPILMAMAK GEREKİYOR
İki ay sonra cayma konusunda neler söyleyebilirsiniz?

Bu soruya umarım hiç cayma olmaz diye yanıt vermek istiyorum. Caymayı özendirecek ifadeler kullanmayı doğru bulmuyorum. Bunun ne şirketlere ne de çalışanlara bir faydası yok. Sistemde birikim yapmak, bankadaki hesabınıza paranızı yatırmaya benziyor. İhtiyacınız olduğu zaman birikiminizi geri alabiliyorsunuz. İnsanların BES’e yatıracak parası yoksa zaten ona bir şey diyemeyiz. Ama bütçesinin elverdiği ölçüde kişinin kendisi için birikim yapması kadar güzel ve anlamlı bir şey yok. Cayma tabii ki olacaktır. Mevcut sistemde de %10-11 düzeyinde ayrılma var. Yeni dönemde de %20-25 oranında caymayı makul karşılamak gerekir. Gerçeği görmemiz gerekiyor, asgari ücretli çalışanların oranı ülkemizde az değil. Örneğin, İngiltere için ‘çalışanların %90’ı sistemde kalmış’ diyoruz. İngiltere’deki otomatik katılım yapısı maaşı yıllık 10 bin pound’un altında olanları kapsam dışı bırakmış ve bu şekilde müthiş bir orana ulaşmış. Ülkelerdeki otomatik katılım sistemini kıyaslarken bu tip farklılıklara dikkat etmek lazım. Biz de asgari ücretli çalışanları sistemin dışında mı bıraksaydık? Bence doğru değil. Türkiye’deki ücret yapısı farklı şekillerde tezahür edebiliyor. Buradaki oranlardan karamsarlığa kapılmadan yolumuza devam etmemiz ve gelecek ne gösterecek diye beklememiz lazım.

Kademeli geçiş için neler söyleyeceksiniz?
Biz tedrici geçiş takvimi belli olmadan önce, 100 adedin üzerinde personel çalıştıran şirketlerin 2017 yılında büyük ihtimalle sisteme katılacağını öngörüyorduk. Yıl boyunca yayılmış şekilde kurgulanan kademeli yapı çok daha iyi oldu. Pazarlama stratejimiz doğrultusunda 100 adedin üzerinde çalışanı olan şirketlerin çoğunluğuna teklif sunmaya çalıştık. Satış ekiplerimiz ile sahada 250 adedin üzerinde personel çalıştıran- ki bunlar nisanda sisteme dahil olacak- şirketlere gidiyoruz. Sistemin şekli ortaya çıktığı ve somut sözleşmelerimiz olduğu için bunları hazır hale getirmekte hiçbir sakınca yok. Nisan ayını beklememize gerek yok.

DÜNYANIN HER YERİNDEN DEĞERLİ RAKİPLERİMİZ VAR
Anadolu Hayat Emeklilik Capital dergisi tarafından 2015’te “Yılın en beğenilen BES şirketi” seçildi. Şirketin geleceğiyle ilgili öngörüleriniz ve beklentileriniz neler?

Hayat sigortası ve bireysel emeklilik sektörlerinde faaliyet gösteren toplam 26 şirket var. BES’te 18 şirket var. Bu şirketlerin yapısına baktığımızda ödenmiş sermayenin yabancı payının %70’ler seviyesinde olduğunu görüyoruz. Yabancı sermayenin yoğun olduğu bir sektörde rekabet ediyoruz. Biz çok ortaklı halka açık bir şirketiz ama kendimizi yerli bir şirket olarak tarif ediyoruz. Dünyanın her yerinde faaliyet gösteren çok kıymetli rakiplerimiz var. Biz her ne kadar yerel bir şirket olsak da faaliyette bulunduğumuz iş kollarında dünya ölçeğinde pazarlama, dağıtım, servis ve operasyon süreçlerinin en etkin uygulamalarını esas alarak yarattığımız katma değeri üst seviyelere taşımak ve rekabetçi yapımızı daha da güçlendirmek arzusundayız. Sektörümüzün, özellikle dağıtım kanalı ve hizmet sunumu açısından konvansiyonel ağırlıklı yapısı devam ediyor. Önümüzde dijitalleşme diye bir olgu var. Bu olgu kuvvetli etki ettiği sektörlerin bütün dinamiklerini değiştiriyor, ayak uyduramayanlar yok oluyor. Bu, sigorta ve bireysel emeklilik sektörleri için de çok önemli. Biz de şirket olarak bu büyük dönüşümün öncüsü olmak istiyoruz. Dijitalleşmeye uygun bir altyapıya sahip olmak kritik önemde. Mevcut altyapının bizi 25-30 yıl ileriye taşıması için yeniden tasarlanması lazım ki buna biz çok büyük yatırım yapıyoruz ve çalışmalarımız devam ediyor. Altyapı çalışmalarımız iki fazda devam ediyor, %70 oranında çalışmalarımızı bitirdik. Önümüzdeki ay yeni altyapımızı devreye alacağız. Kalan bölümün çalışmaları bir yıl kadar daha sürecek. Bu çalışmalar bittiğinde, yeni teknolojilerle uyumlu, müşteri odaklı, yalın ve çevik süreçlerin bazını oluşturacak bir yapıya sahip olacağız. Bu perspektifle müşterilerimize dokunduğumuz bütün temas noktalarını gözden geçirdik ve yeniden yapılandırarak iyileştirdik. Kurumsal ve bireysel müşterilere yönelik internet şubemizi ve mobil uygulamamızı yeniledik ve geliştirmeye devam ediyoruz. Çağrı merkezimizi belirlediğimiz yüksek kalite standartları paralelinde yeniden yapılandırdık. Sosyal mecralarda uzun bir süredir aktif olarak yer alarak her geçen gün müşteri etkileşimimizi artırıyoruz.Müşterilerimize temas ettiğimiz her noktanın geliştirilmesi için büyük çaba sarf ediyoruz. Gelecekteki rekabete hazır olmak için satış, servis ve operasyon süreçlerimizin dijital dönüşüm perspektifiyle yeniden yapılandırılmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Çalışan bazında mutluluğunuz nedir?
Biz çalışanlarımıza yönelik pek çok faaliyette bulunuyoruz ve çalışan memnuniyetini periyodik olarak ölçüyoruz. Bu konuda dışarıdan danışmanlık hizmeti alıyoruz. Eksik yönlerimizi görüyor ve telafi edecek mekanizmaları hayata geçiriyoruz. Çalışan memnuniyeti hedeflerimiz doğrultusunda, bu konudan sorumlu çalışanlarımızla yeni projeler geliştiriyoruz. Çalışan memnuniyeti anlamında mevcut durumumuzdan daha da iyi hale geleceğimizi düşünüyorum. Şirketimizin önümüzdeki yıllara ilişkin büyüme hedeflerine ancak motivasyonu yüksek, mutlu bir çalışan profili ile ulaşabileceğinin bilinci ile hareket ediyoruz.

Otomatik katılım sistemi ile birlikte çalışan sayınız artacak mı?
Hayat sigortacılığı ve bireysel emeklilik iş kollarının yüksek büyüme eğilimlerinin önümüzdeki dönemde devamını öngörüyoruz. Otomatik katılım sistemi de bu büyümeye pozitif katkı yapacak. Özellikle otomatik katılım sistemi ile daha da belirginleşen kâr marjlarındaki düşüş beklentileri paralelinde iş modellerimizi güncelliyoruz. Bu çerçevede dijitalleşme ve çalışanlarımızın sayıdan ziyade kalitesinin artırılmasına yönelik faaliyetlere devam edeceğiz. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde çalışan sayımızda artışın sınırlı bir seviyede gerçekleşmesini öngörüyoruz.

BES’E UZUN VADELİ BAKILMALI Emeklilik fonlarınız ile ilgili son durumu değerlendirebilir misiniz lütfen?
Bizim 26 adet fonumuz var. En geniş fon yelpazesine sahip şirketlerden biriyiz. Farklı risk-getiri beklentisine sahip katılımcılara hitap edebiliyoruz. Fonların getirilerine baktığımızda, performans yıldan yıla farklılık gösterebiliyor. Türkiye’deki parametre değişikliklerinde, sizin ya da yönetiminizin seçimi dışında oluşan gelişmelerden dolayı fonların getirisi etkilenebiliyor. 2016 yılında, bir önceki yıla göre fonlarımızın getiri oranı daha iyi bir performans göstererek %10’lara ulaştı. BES uzun vadeli bir iş. Fonun 1 yılda gösterdiği performans çok da iyi bir gösterge olmayacaktır. Katılımcılarımızın risk algıları paralelinde doğru fonlara yönelmelerini istiyoruz. Gençken biraz daha risk ağırlıklı fonlar tercih edilmeli, emekliliğe kalan süre kısaldıkça belki daha muhafazakar fonlara geçiş olmalı. Biz her ay müşterilerimize yatırım danışmanlığı bülteni gönderiyoruz. Ayrıca katılımcılarımızla her ay ‘60 Saniyede Fon Önerileri’ adında bir video paylaşıyoruz. Bu video, adından da anlaşılacağı gibi, bir dakika gibi kısa bir süre içerisinde finansal piyasalar hakkında kısaca bilgi verirken aynı zamanda düşük, orta ve yüksek risk profilinde bulunan katılımcılara yönelik aylık fon dağılımı önerileri içeriyor.

HAYAT SİGORTALARI İYİ YÖNDE İLERLİYOR
Hayat sigortasının geleceğiyle ilgili öngörü ve beklentileriniz neler?

Türkiye’de 2003 yılında Bireysel Emeklilik Sistemi hayata geçtiğinde birikimli hayat sigortaları 1985’ten o döneme kadar devam eden yoğun bir dönemi geride bırakmış oldu. Bu ürünler, milyonlarca kişiye ulaşmış, birikim amaçlı kullanılan enstrümanlardı. BES’in hayatımıza girmesiyle yavaş yavaş birikimlerin BES’e kaydığını, birikimli hayat sigortalarının da ikinci plana düştüğünü görüyoruz. 2005-2006 yıllarından itibaren risk ürünleri, yani vefat sigortaları yavaş yavaş ön plana çıktı ve özellikle banka ürünleriyle birlikte paket halinde sunulabilen yeni ürünler haline geldi. Bugün ülkemizde hayat sigortacılığı dediğimizde banka ürünleriyle ve çoğunlukla bireysel kredilerle bağlantılı olarak sunulan vefat sigortası ürünlerinden bahsedebiliriz. Şu anda Türkiye’de hayat sigortacılığı bu ürünlerle büyüyor. Dünya ile bir karşılaştırma yaptığımızda, ülkemizde hayat sigortalarının toplam prim üretimi içerisindeki payı çok düşük. Dünyadaki sigorta prim üretiminin yarısından fazlası hayat sigortacılığından geliyor. Ülkemizde ise bu durum tam tersi. Bu trendin bir süre daha devam edeceğini öngörüyoruz. Hayat sigortası ürünlerini sadece kredi ile bağlantılı değil, tek başına da sunulan ürünler haline getirmek için sektör sürekli çalışma içinde. Tek başına sunulan hayat sigortası ürünlerinin sektörde arttığını görüyoruz. Modern yaşamda kişiler kaskosunu yaptırmadan trafiğe çıkmaya çekiniyorlar. Ailemizin geleceği, çocuğumuzun eğitimi, konut kredimiz veya finansal borçlarımızın ödenmesi gibi farklı yaşam evrelerinde kendimiz ve sevdiklerimizin maruz kalabilecekleri yaşamsal riskleri durup düşündüğümüzde bu risklere karşı koruma sağlayan ürünlere sahip olmanın bir gereklilik olduğunu daha iyi anlıyoruz. İşsiz kalındığında ödemelerin yapılabilmesi ve varsa borçların kapatılması için benzer sigorta ürünleri devreye giriyor. Kritik hastalıklara yakalanıldığında sağlık sigortasının dışında, kritik hastalık sigortası gibi ürünlere ihtiyaç oluyor. Bu konuda insanları ikna etmeye ve sigorta ürünlerinde farkındalık yaratmaya yönelik çalışmalar yapıyoruz. 2-3 yıl evveline göre bu tür ürünlere yönelik müşteri algısı dikkate değer ölçüde artış gösterdi. Bu farkındalığın daha da artacağını düşünüyoruz.

Hayat sigortalarını daha cazip hale getirmenin yolları nelerdir?
Hayat sigortalarında kendiniz ve eş/çocuklarınız için ödediğiniz primi gelir vergisi matrahından indiriyorsunuz. Esasen hayat sigortası insanların farkında olmadıkları bir ihtiyaç. 2-3 yıl evvel konut kredisi tahsis aşamasında kredi sahibine hayat sigortası düzenlerken zorlanıyorduk. Şimdi çok daha iyi noktadayız. İnsanlar kredi alırken hayat sigortasına ek masraf olarak bakıyordu. Krediyi alan kişinin yaşamını kaybetmesi durumunda; hayat sigortası yoksa, banka alacağını tahsil etmek için mirasçılardan evi geri alabilir. Halbuki konut kredisi alırken hayat sigortası yaptırılması durumunda, kredi sahibinin başına bir şey gelmesi halinde banka kalan kredi borcunu hayat sigortası için ödenen tazminat yoluyla kapatabilecektir. Sektörde faaliyet gösteren şirketler olarak, hayat sigortasının zaruri bir ihtiyaç olduğunu sürekli hatırlatmamız ve kamuoyuna anlatmamız lazım. Kişilerin bu tarz riskleri ve sevdiklerini düşünüp önlem almaları gerekiyor. Bu ürünler makul primlerle kendimizi rahat ve huzurlu hissettirecek ürünler. Kritik hastalık sigortası ve sağlık sigortası ürünleri karıştırılıyor, ancak sağlık sigortası pek çok hastalığı kapsamıyor. Kritik hastalık sigortası, hayat sigortası ile bütünleşik sunulan bir ürün. Kişi herhangi bir kritik hastalığa yakalandığı zaman tazminat hemen ödeniyor. O hastalığa yakalanan kişinin masraflarının çoğu öyle görünmez masraflar oluyor ki, ürün kapsamında sigortalıya ödenen toplu para ilaç gibi geliyor. 35 yaşını geçen herkesin bu ürünü alması gerek. Bizlerin görevi hiç yorulmadan defalarca kişilere bu ürünlere sahip olunmasının şart olduğunu anlatmak.
Sektörümüzde yabancı sermayeli şirketler olduğunu söylemiştik. Türkiye’de 2015 verilerine göre kişi başına düşen hayat sigortası prim üretimi 17 dolar. Nüfusumuz genç, milli gelirimiz de artıyor, ülke gelişiyor. Ülkemiz önemli bir gelişme fırsatı sunuyor, o yüzden dünyanın en iyi şirketleri burada. ‘Burası hareketlenecek ve biz de buradan payımızı alacağız’ ilkesine inanarak buradalar. Bu ülkenin daha da gelişeceğine inanıyorlar ve geleceğine yatırım yapıyorlar.

ACENTE KANALIMIZI GELİŞTİRMEK İÇİN ÇALIŞIYORUZ
Acenteye yaklaşımınız nedir?

Kurulduğumuz yıl acente ağıyla faaliyete başladık. 2000 yılına gelene kadar 400 acente ile dominant, banka payı toplam üretim içerisinde %1’ler seviyesinde olan bir şirkettik. BES’in hayatımıza girmesiyle birlikte banka kanalının da ağırlığı artmaya başladı ve bugün banka kanalının toplam içerisindeki payı %80’leri aştı. Yaklaşık 300 acentemiz var. Biz acente ile çalışmayı, acentelerin kıymetini, katma değerini bilen bir şirketiz. Acente kanalımızı geliştirmek için ciddi çalışmalar içindeyiz. Acentelik faaliyetleri günümüzde 1990’lı yıllardan daha farklı formatta yürütülüyor. Özellikle yüksek gelire sahip müşteri gruplarına yoğunlaşmış acenteler, müşterilere birebir hizmet verdikleri için çok başarılılar. Biz de bu acente kanalımızı daha da geliştirmek istiyoruz. Banka kanalının ve dijitalleşmenin etkinliğinin devam edeceği önümüzdeki dönemde, doğru konumlanan acentelerin başarılı olmaya devam edeceğini öngörüyoruz.

ERKAN: 300 adede yakın acentemiz var. Acente ile çalışmanın kıymetini bilen bir şirketiz. Acente kanalımızı geliştirmek için ciddi çalışmalar yapıyoruz.

‘SOSYAL SORUMLULUKTA YENİ ÇALIŞMALARIMIZ VAR’
Anadolu Hayat Emeklilik olarak sosyal sorumluluk projelerine yaklaşımınız nedir? Bu alanda ne gibi çalışmalarınız ve planlarınız var?

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile ortaklaşa yürüttüğümüz ‘geleceğin sigortası kızlarımız’ projesi ile kız öğrencileri okutuyoruz.
‘Kadın Gözüyle Hayattan Kareler’ projemiz 11’inci yılına girdi. Bildiğiniz gibi bu yarışma sadece kadınlara özel. Katılım sayısından, bu konuya destek verdiğimizden, kadınları böyle bir alana yöneltmemizden dolayı çok memnunuz. Her yıl bu projeye katılan kadın sayısının artması, bu projeye amatörce girerek çeşitli ödüller alan kadınların olduğunu görmek bizi çok gururlandırıyor. Daha nice uzun yıllar bu projeyi devam ettirmek istiyoruz. Bunun yanı sıra sosyal sorumluluk tarafında da projelerimiz var, zaman içinde hayata geçireceğiz. Biz kurumsal ve büyük bir şirketiz. Üzerimize farklı sorumlulukların da düştüğünün bilincindeyiz.

18 YAŞ ALTINA BES İÇİN ÇALIŞılıyor
BES’te 18 yaş altına yönelik düşünceleriniz nelerdir?

Önümüzdeki dönemde BES’te asgari 18 yaş koşulunun kaldırılmasına yönelik çalışmalar var. Çocuklarımızın da en erken yaşta yüzde 25 devlet katkısından faydalanmasına yönelik çok faydalı ürünler hazırlayabiliriz. Giriş yaşı koşulunun kaldırılmasının çok da isabetli bir karar olduğu kanısındayım. Hazine Müsteşarlığı nezdinde bunu yapmaya dair ciddi bir irade var. Bu değişikliğin olabilmesi için kanun değişikliği gerekiyor. İlgili hususa Torba Kanun’un içinde yer verip, giriş yaşı koşulunun kaldırılması gibi bir niyet var. Dileğimiz, bir an önce bu iyileştirmenin gerçekleşmesi. Biz bu sisteme hazırız. Bu konuyla ilgili hazırlıklarımız mevcut. Geçen sene sektörde bir ilke imza atarak 18-25 yaşa özel ‘Genç Emeklilik Planı’nı sunduk ve çok başarılı sonuçlar alıyoruz. Bu üründe yakaladığımız ivmeden cesaret alarak, 18 yaşın altındaki müşteri grubunda da ciddi başarılara ulaşacağımızı düşünüyoruz.

DİJİTALLEŞME DÜNYANIN KONUSU
Dijitalleşme sigorta sektörünü ve bireysel emeklilik şirketlerini, acenteleri nasıl etkileyecek? Şirket olarak bu konuda ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?

Hayat sigortası ve bireysel emeklilik ürünleri halen satın alınan değil satılan ürün niteliğinde olduğundan, yüz yüze temas ve ikna süreci gerektiriyor. Dolayısıyla sahada, satış elemanları ve acenteler çok önemli bir işlevi yerine getiriyor. Yani, satış aşamasında dijitalleşmeden yeterli sonuç alınabilmiş değil. Dünyanın pek çok ülkesinde benzer bir yapı var.
Bunun dışında kalan tüm süreçlerde ise tam bir dijitalleşme yaşanıyor. Başka türlü işlemleri sürdürmek, müşterilerin beklentilerini karşılamak zaten mümkün değil. Dijitalleşme dünyanın konusu. Her seviyede dijital çağa uyum sağlayamayanların devamlılığının olamayacağını düşünüyorum.

‘SAĞLIK BRANŞI BÜYÜK FIRSAT’
Geçtiğimiz yıl BES şirketlerine de sağlık sigortası yapma hakkı tanındı. Bu durum sektörü ve sağlık sigortalarını nasıl etkiler, şirket olarak bu konuda bir hazırlığınız var mı?

Bu konuyla ilgili lisans çalışmalarımız halen yürütülüyor.Emekliliği bütün olarak görmemiz lazım. 2015 yılında gelir sigortalarına ilişkin mevzuat çıktı. Bu ürünleri sağlık sigortaları ile bütünleştirdiğimizde, yaşamsal riskleri kapsayan geniş kapsamlı bir emeklilik paketinden bahsetmemiz mümkün olacak. Bu aşamada lisansımızı alıp stratejimizi belirleyeceğiz.

Sağlık sigortasında Anadolu Sigorta ile çakışabilir misiniz?
Anadolu Sigorta’nın sağlık branşında çok başarılı ve geniş bir ürün yelpazesi var. Tabii ki bu ürünleri de kullanabilme alternatifini değerlendireceğiz. Hem müşterilerimiz hem de şirketimiz açısından ürün, pazarlama, dağıtım ve operasyon süreçleri için değer yaratacak en etkin çözümün kurgulanmasına yönelik çalışmalarımız sürüyor.

Meral Öztürk- Yakup Sayar
meralozturk@sigortacigazetesi.com.tr
yakup@sigortacigazetesi.com.tr

Yorum yazın