Otomatik katılıma aracılık etmek istiyoruz

6740 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 10 Ağustos 2016 tarihinde Meclis’ten geçti. Bu kanunla 28 Mart 2001 tarihli ve 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu’na “Çalışanların otomatik olarak bir emeklilik planına dâhil edilmesi” konulu ek madde eklendi. SAB Başkanı Doğan Şen, bu maddede “5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun dördüncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentlerine göre çalışmaya başlayanlar, işverenin bu Kanun hükümlerine göre düzenlediği bir emeklilik sözleşmesiyle emeklilik planına dâhil edilir. İşveren, çalışanını ancak otomatik katılım için emeklilik planı düzenleme konusunda Müsteşarlıkça uygun görülen şirketlerden birinin sunacağı emeklilik planına dâhil edebilir. Bakanlar Kurulu, bu madde uyarınca emeklilik planına dâhil edilecek işyerleri ile çalışanları ve bu kapsamdaki uygulama esaslarını belirlemeye yetkilidir” dendiğini aktardı.
Şen, yine bu kanunla, “Çalışanın işvereni aracılığıyla bir emeklilik planına dâhil olması, işveren tarafından şirket ve plan belirlenmesinde göz önünde bulundurulacak kriterler, katkı paylarının yatırıma yönlendirileceği fonlar, işverenin şirket ile yapacağı sözleşme, cayma hakkı, çalışanın işyerinin değişmesi hâlinde işverenin çalışanı bir emeklilik planına dâhil etmesi, işyeri değişikliğinde birikimin aktarılması, çalışma ilişkisi sona eren çalışanın talebi üzerine ilgili emeklilik planına ödeme yapması, ara verme, sistemden ayrılma, devlet katkısının ödenmesi ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esaslar Müsteşarlık tarafından belirlenir” dendiğini de ifade etti.

‘NETLİK KAZANMAYAN BİRÇOK NOKTA VAR’
“Bakanlar Kurulu ile tespit edilecekler var, Müsteşarlıkça belirlenecek hususlar var; kısacası otomatik katılım 1 Ocak 2017 tarihinde yürürlüğe girecek, ancak uygulamaya ilişkin birçok konu hâlâ netlik kazanmış değil” diyen Doğan Şen, emeklilik planına dahil edilecek işyerlerinin net olarak belli olmadığına dikkat çekti. Şen, “En önemli husus ise bu planın satışına kimlerin aracılık edeceği. Direkt bankalar üzerinden mi, yoksa direkt şirketler üzerinden mi bu satışlar gerçekleşecek belli değil” şeklinde konuştu.
“Ama en önemlisi ise biz acentelerin bu planların satışında aracılık edip etmeyeceği konusu” diyen Şen, acenteler olarak kesinlikle bu satışın içinde olmaları gerektiğinin altını çizdi. Doğan Şen bunun sebeplerini şu şekilde sıraladı:
“1. Bu sistemle bugüne kadar hiç sigortayla tanışmamış, tek bir ürün dahi almamış kişiler sistemin içine girecek. BES bir sigorta ürünü değil, ancak çalışanın bir sigorta şirketiyle tanışmasının en güzel yolu. Çalışanları sigorta şirketleriyle ilk tanıştıranlar acenteler olmalıdır. Bu yolla BES’e girecek çalışanlarla uzun süreli bir birliktelik tesis edip, güvenilir bir bağ kurabileceğiz.
2. Acenteler olarak BES satışında neredeyse yokuz, BES satışından aldığımız pay %10 seviyelerinde. Biz BES satışındaki payımızı artırmak istiyoruz. Eğer bu sistemin içinde olamazsak payımız azalacaktır.
3. Elementer + hayat ve BES satışlarında acentenin payı her geçen yıl azalıyor, acentenin varlığını devam ettirebilmesi için bu satışlardan pay alması gerekiyor. Sisteme dahil olacak şirketler acentenin elementer müşterisi olabilir. Acente-şirket ilişkisinin sürdürülebilmesi, ilişkinin pekiştirilmesi için bu satışta acente olmalıdır.
4. Sektörün neredeyse tüm kesimlerinden ‘Acenteler trafik sigortası satışından başka ürünlerin satışında rol oynasın, başka branşlarda da satış yapsınlar’ söylemini işitiyoruz ve buna hak veriyoruz. BES bir sigorta ürünü değil, ancak mevzuat dahilinde acenteler olarak BES satışı yapabiliyoruz. O halde bu planların satışında acentenin bulunması, acentenin vizyonunu geliştirmesi, yeni potansiyel müşterilerle tanışması, yeni ürün satışının şevki ve acentenin kazancını artırması bakımından çok önemli.
5. Çalışanların, emeklilik hakkının kazanılması sonrası en az on yıllık gelir sigortası yaptırma teşviki var ve acenteler bu gelir sigortasının satışında da olabilecekler.”

‘GEREKLİ ÇALIŞMALARA BAŞLADIK’
Acentelerin bu satışını yapmasının daha birçok direkt ve endirekt faydası olabileceğini vurgulayan Şen, “Özetle ve kesinlikle otomatik BES satışında acentelerin de olmasını istiyoruz ve bu konuda SAB olarak gerekli çalışmalara başladık” dedi.
Bu noktadan hareketle SAB’ın bir çalışmasını anlatan Şen, şunları söyledi: “Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Hekim Mesleki Sorumluluk Sigortası) 2010 yılında yürürlüğe gireceği zamanlarda, kanun tasarısını incelediğimizde bu ürünün satışında acentelerin olmadığını anladık. Dönemin yönetim kurulu olarak Ankara’da çok ciddi çalışmalar yaptık. Sağlık Bakanlığı ile Hazine Müsteşarlığı arasında mekik diplomasisi yaparak, bu ürünün satışında acentelerin olmasını sağladık” dedi.
“Bu kez de otomatik BES konusunda acentelerin satış yapabilmesi ihtiyacını ortaya koyan SAB çalışmalarına başlamıştır. Dün olduğu gibi bugün de acente mesleğinin var olması, acentenin hak ve menfaatinin korunmasında SAB öncü olmaya devam edecektir” diyen Doğan Şen, bu çalışmanın içinde olmak isteyen ve hâlâ bir derneğe üye olmamış acenteleri SAB çatısı altında olmaya davet ederek sözlerini noktaladı.

“Otomatik katılım uygulamasıyla beraber bugüne kadar hiç sigortayla tanışmamış, tek bir ürün dahi almamış kişiler sistemin içine girecek. Çalışanları sigorta şirketleriyle ilk tanıştıranlar acenteler olmalı.”

Yorum yazın