On
10 sene önce 50 yaşımı idrak etmiştim ama buruktum çünkü annem iyi değildi o dönemde. O gün “altmışa daha on sene var, uzun bir yol” diye düşündüğümü anımsıyorum. O on sene bir çırpıda geçti. Gittikçe daha çabuk geçiyor sanki bu 10 yıllar…
Yirmi 2003 Haziran’da ev ofis bir şirket kurup sigorta acenteliği yapmaya başlamıştım. Yakın çevremin poliçelerini yapıp hem biraz gelir yaratmak, hem de daha önemlisi boş durmamak için. 6 ay sonra tanıdığım bir iş adamı benimle temasa geçti. Yurt dışındaki şirketinin sigortalarını yapan bir yabancı broker Türkiye’ye yatırım yapmak istiyor, kendisi de o brokera ortak olacak ama işi yönetecek üçüncü bir ortağa ihtiyaçları var. Görüşmeler 8-9 ay sürdü, ben gittim, onlar geldi ve sonunda Kasım 2004’te şu an 20. yılını dolduran şirketi kurduk ortaklaşa. Yazarken bile inanması zor geliyor. Vadelerin çok kısa olduğu, kalıcılığın çok zor olduğu bir ortamda 20 koca yıl bitmiş! Suadiye’de bir ofis odasında kurduğumuz şirket kısa süre sonra Levent’e, oradan Akatlar’a, sonra yeniden Levent’e ve en sonunda 2019’da halen bulunduğumuz Zekeriyaköy’e taşındı.
Yola çıkarken yanımızda üç sigorta şirketi varken bugün bir düzineden fazla şirket var iş ortaklığı yaptığımız. Yıllar içinde çalışanlar değiştiyse de ortalama çalışma süreleri sektör ortalamalarının üstünde oldu. Aynı durum müşterilerde de yaşandı, değişseler de çalışma süremiz ortalamaların üstünde kaldı hep.
Piyasadaki yıpratıcı rekabete hiç girmedik, bize özel çalışma konularına odaklandık, herkesin değil belirli sektör ve kişilerin çözüm ortağı olduk ve hiçbir zaman en ucuz taahhüdü vermeyip hep en iyi çözümü sunma peşinde olduk. Başarılı mıyız? Madden tam değil belki, çünkü çok daha kalabalık ekipler ile çok daha farklı hacimlere ulaşabilirdik, şubeleşebilirdik, satın almalar veya birleşmeler olabilirdi ama istemedik. Manen evet kesinlikle. Bir kurum kültürü, bir tanınırlık, hizmette süreklilik ve tutarlılık sağladık, hem müşteriler hem iş ortakları bağlamında.
Otuz 1994 yılında müşterisi oldum bankanın. Önce cari hesaplar, sonra kredi kartı, çek karnesi, ekstra havaalanı hizmetleri filan. Sonra kredi ile aldığım bir küçük daire ve bir otomobil. Sonra işler değişti. Geçici bir dinlenme dönemi, sonra serbest çalışmaya başlama. Sonra şimdi başında olduğum şirketi kurduk ortaklarımla. Ama uzun süre sallandım mali olarak. O sallanmalarda da bankanın kredi kartından çok destek aldım. Sonra toparlar gibi oldum ama kızımı yurtdışına okumaya gönderince tekrar kollarını açtı bana aynı banka. Kızım mezun oldu. Sonra yeniden toparlandım. Artık başka bankalar vardı yaşamımda. Şirketin büyüyen işleri sonucu diğer bankalar ön plana çıkmaya başladı bireysel yaşamımda da. Enteresandır o ilk göz ağrım diyebileceğim banka beni merak etmedi bir daha. Bir zamanlar bütçemin yarısına yakınını döndürdüğüm banka ile ilişkim neredeyse yok denecek kadar azaldı.
On yıla yakın bir sürede kart limitim aynı kaldı, yeni ürün, kredi teklifi, cazip faiz vs kimse aramadı. Ufak tefek kullanmaya devam ettim kredi kartını ama işime ve evime yakın şubeleri ve ATM’leri de kalmayınca gönlümden de uzaklaşmaya başladı sanki. Geçen sene bir beyan istediler benden, gönderdim. Konu hallolmamış görününce kendilerine ulaşmaya çalıştım, şubeye de gidip talepte bulundum ama geri dönen olmadı. Aylar sonra konunun hallolduğunu öğrendim bir şekilde. Ama sonrasında kart ile yaptığım düzenli ödemeleri başka bir karta aktardım. Birkaç gün önce “Kredi kartınızı kullanmayacaksanız şu tarihte kullanıma kapatacağız kartınızı” diye bir SMS gönderdiler. Ben de bugün iş yerime en yakın şubelerine gittim. Kredi kartımı ilettim görevliye ve “iptal edelim” dedim. Sonra “açık olan tüm hesaplarımı da kapatalım” dedim. 5 dakikada 30 yıl kapandı…
Görüşmek üzere,
