Kişiselleştirilmiş sigorta dönemi

Pazar sabahı yediğimiz lezzetli bir omletle ya da sevdiğimiz bir arkadaşımızla ilgili tweet atarken bunun poliçe fiyatlarına etkisi olacağı aklımızın ucundan geçmiyor. Ancak, olumlu tweetlerin kalp hastalıkları riskini düşürdüğünü gösteren araştırma sayesinde, olumlu tweetler atanların sağlık sigortası poliçeleri gelecekte ucuzlayabilir. Big Data (Büyük Veri) ve yapay zekanın kullanılmasıyla gittikçe daha isabetli öngörücü modeller yaratan “duygu analizi” (sentiment analysis), sigortacılığın geleceğini değiştirebilir.

BİREYSEL SİGORTACILIK
Dünyanın en büyük ikinci reasürans şirketi Swiss Re, teknolojik gelişmelerin sigorta korumasını ucuzlaştıracağını, bireyler ve firmaların sağlık ve sürüş gibi alanlarda tavsiyede bulunan programları kullanarak daha doğru kararlar vermeye başlayacaklarını söylüyor. Karşı görüşte olanlar ise, bu tarz gelişmelerin müşteri mahremiyetine zarar vereceğini, bunun da sigortacılığın temel prensibi olan risk paylaşımına ters olacağını savunuyor. Sigortacıların poliçe fiyatlandırmasını iyileştirmek için başvurdukları gelişmelerden biri de sosyal medya taraması. Swiss Re, son dijital hamlesi neticesinde, müşterilerin değişik sosyal medya kanallarındaki bilgilerini kaydederek, kişiselleştirilmiş teklifler almak için şirketlere bu bilgileri sunmalarını sağlayan digi.me startup’ına yatırım yaptı. “Belki de birkaç yıl içerisinde büyük sigorta şirketleri davranış araştırmalarını iş süreçlerine entegre etmiş olacaklar” diyen Swiss Re Dijital Analitik Araştırmaları Başkanı Daniel Ryan, Reuters’a yaptığı açıklamada bu gelişmelerin sigortacı ve poliçe sahipleri arasındaki etkileşimi kökten değiştireceğini aktardı.
Diğer taraftan sigortacılar, “güvenli davranışlara” dikkat çekerek, müşterilerinin daha sağlıklı ve güvenli hayatlar yaşamasını sağlayabileceklerini ve böylece ödedikleri tazminat miktarını azaltabileceklerini düşünüyorlar. Discovery’nin Vitality ve Allstate’in Drivewise gibi programları, bu fikirleri hayata geçiriyor.
Vitality sağlık ve hayat sigorta programı, yaştan kan basıncına, egzersizden mutluluk seviyelerine kadar pek çok faktörü dikkate alarak müşterilerin genel sağlık seviyelerini ölçüyor.  Program daha sonra kişiselleştirilmiş bir sağlık programı oluşturuyor ve bu programı müşterilerin satın aldığı ürünler ve giyilebilir cihazlar üzerinden takip ediyor.Ödüllerle de müşterilerin yaşamlarında daha sağlıklı kararlar vermesi özendiriliyor. Sağlıklı yiyeceklere harcanan paranın bir kısmı poliçeden kesilirken, seyahat rezervasyonlarında özel indirimler veriliyor.
Allstate gibi sigortacılar da, araçlarına hız, frenleme zamanı ve sıklığı gibi verileri ölçen telematik cihazları takan müşterilerinin sigorta primlerinde indirim uyguluyor. Allstate yetkilileri şirketin Drivewise ürününün sadece müşterilerin sürüş alışkanlıklarını geliştirdiğini ve ödedikleri ücreti düşürdüğünü söylüyorlar. Bu ürünü kullanan müşterilerin primleri sistem tarafından artırılamıyor ancak düşürülebiliyor.

ENDİŞE YARATIYOR
Big Data ve yapay zeka sadece ‘en iyi müşterileri’ tespit etmekle kalmıyor…
Bazı sigortacılar müşterilerini veri programlarına katıldıkları için cezalandırmayacaklarını söylese de, bazı şirketler özel araçlarıyla sokak yarışı yapanlar gibi negatif davranış gösteren müşterilerin primlerini artırıyor. Veri paylaşım uygulamaları yaygınlaştıkça bazı gruplar hayatlarını iyileştirmek istemeyen ya da iyileştirecek olanakları olmayan insanların dezavantajlı duruma düşeceklerinden endişe ediyorlar.
Eylül ayında İngiltere sigorta piyasası gözlemcilerinden biri Big Data’nın oto ve konut sigortası almayı kolaylaştırıp kolaylaştırmayacağı konusunda yaptıkları araştırmaları kanıt olmadığı için durdurduklarını duyurdu. Müşteri mahremiyeti konusunda güçlü duruşuyla bilinen Almanya’da ise, VZBV (Almanya Müşteri Organizasyonları Federasyonu) Big Data’nın bireysel sigortalarda müşterilere sağladığı yarardan fazla zarar vereceğini söylüyor.

‘KÖTÜ RİSKLER AYIKLANABİLİR’
Teknolojinin gelişmesiyle beraber bireylerin risklerini gittikçe daha isabetli olarak saptayabilen sigorta şirketleri, sadece iyi riskleri sigortalama yoluna giderek, riskler arasında fiyat uçurumu oluşmasını ve bazı bireylere sigorta hizmeti sunmaktan kaçınılmasını tetikleyebilir. Kişiselleştirilmiş
sigortaların bu yönde gelişmesi, kolektif bir risk paylaşımı mantığı üzerine kurulmuş olan geleneksel sigorta prensiplerini baştan aşağı değiştirebilir. “Eğer bireylerin tek tek primlerini ve bireysel risklerini hesaplarsak, kolektif olarak riski dağıtmaktan uzaklaşmış oluruz” diyen Alman VZBV sigorta eksperi Lars Gatschke, sigortanın sosyal normları dayatan, sağlıksız besinler yiyen ya da az yürüyen insanları cezalandıran bir hale gelebileceğinden endişe duyduğunu söylüyor.

‘ATTIĞINIZ TWEET’E DİKKAT EDİN’
Swiss Re tarafından geçtiğimiz ay yapılan araştırma, Twitter üzerinden toplanan verinin kalp hastalıklarını tahmin etme konusunda, tüm standart sağlık ve sosyoekonomik süreçlerden daha etkili olduğunu öne sürüyor. Araştırma sonucunda oluşturulan bölge grafikleri, negatif duygular ifade eden ve argo içerikli tweet atan bölgelerde kalp hastalıklarına yakalanma riskinin daha yüksek olduğunu gösteriyor.  Yetkililere göre, Twitter taraması şu an için Swiss Re’nin iş modellerinin içinde bulunmuyor. Yetkililer, Twitter taramasının underwriting süreçlerine girebilmesi için öncelikle uzun bir test sürecinden geçmesi ve etik açıdan çok dikkatli bir şekilde incelenmesi gerektiğini belirtiyor. “Sosyal medyadan çağrı merkezi arama kayıtlarına kadar pek çok alandan elde edilen verilerle, kişilerin aklına bile gelmeyecek konularda bilgi sahibi olmak mümkün” diyen Swiss Re yöneticilerinden Christian Mumenthaler, sözlerini şöyle noktalıyor: “Bu dönemde internette ne yazdığınıza dikkat edin.”

Umut Deniz Elçi
umut@sigortacigazetesi.com.tr

Yorum yazın