KASIDER’den Babalar Günü’ne özel mesaj

KASIDER 21 Haziran Babalar Günü’ne özel bir mesaj yayınladı. KASIDER Başkanı Sema Tüfekçiler’in kaleme aldığı yazıda şair Ümit Yaşar Oğuzcan’ın hayat hikayesi üzerinden Babalar Günü’nün önemine dikkat çekiliyor.

KASIDER (Kadın Sigortacılar Derneği) 21 Haziran Babalar Günü’ne özel bir mesaj yayınladı. KASIDER Başkanı Sema Tüfekçiler’in kaleme aldığı yazıda Babalar Günü’nün önemine dikkat çekti. Şair Ümit Yaşar Oğuzcan’ın hayat hikayesi üzerinden günün önemine dikkat çekilirken, yazıda önemli mesajlara yer veriliyor.

BABALAR VE ÇOCUKLARI

6 Haziran 1973

Pırıl pırıl bir yaz günüydü

Aydınlıktı, güzeldi dünya

Bir adam düştü o gün Galata Kulesi’nden

Kendini bir anda bıraktı boşluğa

Ömrünün baharında

Bütün umutlarıyla birlikte

Paramparça oldu

Bir adam benim oğlumdu…   

Gencecikti Vedat

Işıl ışıldı gözleri

İçi

Bütün insanlar için sevgiyle doluydu

Çıktı apansız o dönülmez yolculuğa

Kendini bir anda bıraktı boşluğa

Söndü güneş, karardı yeryüzü bütün

Zaman durdu

Bir adam düştü

Galata Kulesi’nden

Bu adam benim oğlumdu

“Açarken ufkunda güller alevden”

Çıktı, her günkü gibi gülerek evden

Kimseye belli etmedi içindeki yangını

Yürüdü, kendinden emin

Sonsuzluğa doğru

Galata Kulesi’nde bekliyordu ecel

Bir fincan kahve, bir kadeh konyak

Ölüm yolcusunun son arzusu buydu

Bir adam düştü

Galata Kulesi’nden

Bu adam benim oğlumdu 

Küçüktü bir zaman

Kucağıma alır ninniler söylerdim ona

“Uyu oğlum, uyu oğlum, ninni”

Bir daha uyanmamak üzere uyudu Vedat

Galata Kulesi’nden bir adam attı kendini

Bu nankör insanlara

Bu kalleş dünyaya inat

Şimdi yine bir ninni söylüyorum ona

“Uyan oğlum, uyan oğlum, uyan Vedat”…

Evet çoğumuz biliyoruz belki bu şiiri ve arkasındaki, hüzünlü hikâyeyi…

Ümit Yaşar Oğuzcan ; Çocuk yıllarından itibaren kazalar peşini bırakmadı , çeşitli rahatsızlık ve hastalıklar peş peşe geldi ve kızamığa yakalandığında yüksek ateş altında kekeme kaldı. O zamanlar nereden bilebilirdi ki bu acıları , daha sonra yaşayacağı ve belki de hayatının en derin yarasını açacak olan olay yanında , esamisinin okunamayacağını. Tüm ailesi onun bu depresif hallerinin geçmesi için sürekli olarak çabaladı ama nafile idi, daha da çok içine kapanıyordu ve sürekli yalnız kalmayı seven birisi haline geliyordu . Sürekli intiharı düşünen birisi olmuştu, belki de ileride yaşayacağı bu dramı görmek ve yaşamak istemediği için hayatından vazgeçme yolunu seçmeye çalışıyordu, sürekli intihar teşebbüsleri oluyor idi.  Özellikle şiir yazarken dünyayla bağı tamamen kopuyor ve şiirleri ile iç içe geçiyordu.  Şiir okurken kekelemeyen bambaşka bir insan oluveriyordu.

“Beni hayallerimin bittiği yere asın.” diyen bir adam aslında yaşarken ölümü tadan bir ruhtan başka ne olabilirdi ki .  

Görücü usulü ile evlendirilen Ümit Yaşar , evliliğinde de hiç mutlu olamadı elbette, oysa ki babası onun çok mutlu olmasını istiyordu.  Onun da bir oğlu oldu, Vedat . Ancak Ümit Yaşar’ın intihar teşebbüsleri evliliğinde ve baba olduktan sonra dahi devam etti, tam 24 kere, tam 24 kere ölümü düşleyerek intihar etmeye çalıştı ama başaramadı. Vedat , babasından kendisini fark etmesi için elinden gelen her şeyi yaptı ama Ümit Yaşar o kadar kendi derdinin derininde idi ki, onu hiç fark edemedi bile. Üstelik çevresine yaşattıklarını idrak edemeyecek kadar da kendi kabuğunda yaşayan yapayalnız bir insandı. Oğlu Vedat küçük yaştan itibaren babasının bu gelgitli, iniş çıkışlı ruh halinden nasibini alarak büyüdü.

Ümit Yaşar, mükemmel bir baba değildi belki ama büyük bir etkisi vardı oğlunun üzerinde. Vedat hep babasını örnek aldı ve hep onun gibi şiirler yazmaya çalıştı ama maalesef olmuyordu onun gibi olamıyordu , geriye babasının da yaptığı ve ondan daha da iyi yapacağına emin olduğu tek şey kalıyordu,  o da ölüm idi.

Bu acılarla daha fazla yaşamak istemeyen Vedat, Galata kulesinin tepesinden bir gün kendini bıraktı ve intiharı başarı ile sonlanmıştı, işte o sonunda babasının yapamadığını yapmış idi, onun gibi şiir yazamamış olsa da , onun şiirlerindeki acı duygusuna ilham olacak bir koca  acıyı bırakmıştı arkasında, giderken de babasına çok ama çok acıklı bir not bıraktı, sanki  “ Baba sen acı nedir şimdi bileceksin, benim çektiğim acıyı şimdi bileceksin , çekmek istediğin acıyı şimdi tadacaksın” der gibi idi;

“Baba, öyle intihar edilmez, böyle edilir.”

Hepinizin gözyaşlarınızı tutamadığına eminim, ama bunu sadece hüzünlenelim diye değil, babamız yaşıyorsa kıymetini bilelim, rahmetli olmuş ise, duamızı edip, en derin duygularımızla analım diye kalem aldım bu yazımı.

Babalar günü kutlu olsun canım Baba’lar…