KASIDER, Dr. Yasemin Arslan’a sordu: İyi bir beden ve iyi bir ruhun anahtarı nedir? 

KASIDER, integratif tıp uzmanı Dr. Yasemin Arslan ile keyifli bir röportaja imza attı. KASIDER Başkanı Sema Tüfekçiler’in gerçekleştirdiği röportajda Arslan, iyi bir beden ve iyi bir ruha sahip olmanın püf noktalarını anlattı.

KASIDER ünlü ve uzman kişilerle düzenlediği röportajlarına devam ediyor. KASIDER röportajlarına katılan son isim bütünleyici integratif tıp uzmanı Dr. Yasemin Arslan oldu. KASIDER Başkanı Sema Tüfekçiler’in gerçekleştirdiği röportajda Dr. Arslan, sağlıklı beslenme ve kilo verme konusunda temel ilkeler, yaş gruplarına göre ihtiyaç ve davranışlar, kişiye göre doğru egzersizin önemi gibi pek çok konuda önemli değerlendirmelerde bulundu.

Öncelikle bir kadın olarak bedenimize ve ruhumuza iyi bir bakım yapmamız gerektiği ile ilgili, iyi bir beden ve iyi bir ruh için bize tavsiyelerinizi verebilir misiniz?

Elbette, zevkle. Aslında yapılması gerekenler gayet basit. En önemli unsur: DENGE.  İskandinav halklarının da çok güzel bir kavramı var: Lagom. Yeteri kadar, yeterli miktarda  gibi bir anlama geliyor.Dünyanın çeşitli bölgelerine yaptığımız seyahatlerde de sağlıklı  ve uzun yaşamla ilgili gözlemlerimizde hep bu yaklaşımı görüyoruz. Gözümüz bile “dengeli” olanı daha güzel algılıyor. Her iki kitabımızda Doktor Kardeşlerle Eğlenceli Zayıflama ve Doktor Kardeşlerle Zayıflama 2 / Beslenme Reçeteleri’nde  bu konuya çok vurgu yaptık.

Zaman zaman eğitim düzeyi sizlerinki gibi yüksek topluluklarda sağlıkla ilgili kafa karışıklığı olduğunu görüyorum. Etrafta çok fazla bilgi ve araştırma var. Oysa eğer profesyonel işiniz tıp değilse bunca ayrıntıyı akılda tutmaya gerek yok çünkü ayrıntılarda kaybolup gözümüzün önündeki temel gerçeklerden kopabiliriz. Biz de sizlerin gözünüz kapalı yapacağı işleri görsek, karmakarışık gelir. Bizim önereceğimiz en temel ilke kolay ve günlük yaşam pratiğine uygun olanı yapmak.

 

6 TEMEL İLKE

 

  • Yeterli beslenme; İlksel atalarımızın yaşamlarını sürdürebilecek yiyecek bulabilmesi için kadınların günde 9 km,erkeklerin 11 km yürümeleri gerekiyordu.Bulabildikleri ise bitki kökleri, saplar, yabani meyveler, şanslılarsa bal ve av eti oluyordu ! Bir de bizim sabah kalktıktan gece yatana kadar neler yediğimize ve bu yiyecekleri bulabilmek için ne derece fiziksel çaba gösterdiğimize bakın! Buradan hareketle günlük yaşamımızın içine mutlaka en az 30-45 dakikalık yürüyüş koymamız gerektiği anlaşılıyor.Eğer zayıflamak da gerekiyorsa 1 saate çıkarmanız yeterli.

Bunun dışında ne kadar sade yemek o kadar iyi diyebiliriz. Yemekler soslarla, proteinler proteinlerle karıştıkça sindirimi zorlaşıyor. Bedenimiz onlardan fayda göreceği yerde zarar görmeye başlıyor.

Sebze-meyveyi mevsiminde yemek de önemli. Yazın güneşte olgunlaşan domatesin, kışın toprağın altında büyüyen havucun bileşimine, bilgeliğine ancak mevsiminde yersek ulaşabiliyoruz. Bedenlerimizin kodları doğal olanla uyumlu. Gerçek gıdayı bulmak ile ilgili ilginç bilgilere birinci kitabımız Doktor Kardeşlerle Eğlenerek Zayıflama kitabımızda yer vermiştik.

  • Yeterli egzersiz; Egzersiz konusunda özellikle “yeterli “ diyoruz çünkü aşırısı bedenimizle uyumlu değil. Yukarıda belirttiğimiz gibi sağlıklı olmak için haftada 4 gün 45 dakika ve zayıflamak için her gün 1 saat yürüyüş yeterli. Üst bedenin çalışması için ise akşamları film izlerken kollarınızı 100-200 kez yukarı-aşağı ettirebilirsiniz.Bu sırada ellerinizde 1kg aşmayacak dumble ya da 1lilrelik su şişesi olursa daha da iyi. Kalp-damar  sağlığı için son yapılan çalışmalarda yine haftada 4 gün ortalama 7 dakika nabzınızın yükselmesi yani  7 dakika hoplamanız,zıplamanız,dans etmeniz,ip atlamanız,koşmanız,hızlı yüzmeniz  gayet yeterli. En önemli nokta ise bu egzersizlerin  düzenli olarak yapılması ! Sürdürebileceğiniz egzersiz en iyi egzersizdir.
  • Yeterli uyku; Güzellik uykusu deyimi bizce çok doğru J Sağlıklı, uzun bir ömür ve güzel bir cilt için yapabileceklerinizden belki de en kolayı ! Hergün 7-9 saat arası uyumalısınız. Özellikle gece 23.00-03.00 aralığında salgılanan melotonin hormonu bedenimizi de ruhumuzu da zihnimizi de çok olumlu etkiliyor. Çok basitçe anlatırsak uykumuzu her gece 90 ar dakikalık döngüler halinde uyuyoruz. Saatin alarmıyla uyandığımızda eğer kendimizi sersemlemiş,çok uykulu hissediyorsak genellikle bu alarm zamanı 90 dakikalık döngünün 45-50. Dakikası gibi bir zamana denk geliyor.Bu sebeple artık (uyuma sürenizi göz önüne alarak) kalkmak için değil yatmak için alarm kurmalısınız.Mümkünse sabah erken kalkıp öğlen civarı küçük bir şekerleme yapmak çok faydalı.Şekerleme demişken uykudan 4 saat kadar önce  yenilen şekerli yiyeceklerin bir anlamda cildinizi yaşlandırdığını da hatırlatmadan edemeyeceğim J
  • Yeterli ruhsal çalışma (dua,meditasyon…); Bir dine ya da yürekten bağlı olduğunuz bir inanca sahip olmak,kendi iç sesinizi duymaya çalışmak bizi daha dayanıklı bireyler haline getiriyor. Güçlü ve sağlam bir iç ses için biz de son yıllarda kliniğimizde tıbbi hipnoz çalışmalarına yer veriyoruz. Size ne iyi geliyorsa onu yapın ; dua,meditasyon,kitap okuma,yoga, konuşma orucu,dopamin orucu… Bir de her gün 5 dakikalığına bile olsa, elinizdeki her şeyi bırakıp derin nefesler almak  size çok şey katacak.Özellikle de sizler gibi yoğun zihinsel performans gösteren akıllı kadınlar için önemli bu.
  • Sosyal hayat; Size iyi gelen insanlara mutlaka zaman ayırın. Kendimizin, yakınlarımızın hep haksızlığa uğradığını düşünmek bizi zehirler,bu tuzağa da düşmemek gerek. Biz kliniğimizde hipnozla zayıflama ve sigara konularına yardımcı olurken bile affetme meditasyonunu önemseriz. Sosyal hayatta sizi çok mutlu edecek başka şahane bir yol da insanlara yardımcı olmaktır.Sosyal varlıklar olduğumuz için pek az eylem bizi başkalarına yardımcı olmak kadar mutlu kılıyor ki siz sigortacılar bu durumu sık sık yaşıyorsunuz. Mesleğinizin belki de en güzel yanı budur J
  • Kesinlikle sigaradan uzak bir yaşam; Sigaraya devam etmek tartışılacak bir konu değil. Ancak akupunktur ve hipno-meditasyon tedavilerinin özellikle eğitim düzeyi yüksek olan insanlarda iyi sonuçlar verdiğini belirtmeliyim.

 

Zayıflama konusunda çok tecrübeli bir doktorsunuz. Zayıflama tekniklerinizden bahsedebilir misiniz?

 

30 yıl önce tıp fakültesine girdiğimde aslında bugün kronik hastalık olarak bildiğimiz pek çok hastalığın temel sebebinin fazla kilo olduğunu gördüm.Tek tek hastalıklarla savaşmaktansa  en temelle savaşmak üzere gözlerimi 4 açtım ve Çin’in kadim tıbbı akupunkturla tanıştım. Tıp fakültesini bitirdikten sonra Çin’e, Avrupa’da bazı ülkelere ve Amerika’ya gittim. Zayıflama konusunda gözlemlerde bulundum,eğitimlere katıldım ve konuyu 4 temel prensipte ele almaya karar verdim:

Vücudun dengelerini oturtmak için: Akupunktur

Beden küçülmesi için direkt fazla yağ olan bölgelere: Mezoterapi

Hastamıza psikolojik olarak da destek olmak için: Tıbbi Hipnoz

İncelmeyi desteklemek ve tekrar kilo almayı önlemek için: Lipoliz

 

Bizim programımız 10 hafta sürüyor. 10 hafta boyunca  hastamızın durumuna göre akupunktur veya mezoterapi, bazen her ikisini birden, daha dirençli hastalarda ise tıbbi hipnozu da uyguluyoruz. Ve elbette beslenmeyi düzenliyoruz. Her hafta değişik bir beslenme programı uyguluyoruz. Çünkü bazen bazı yiyecek grupları zayıflamayı kolaylaştırıyor, bazen de zorlaştırıyor. En rahat edilen haftanın besinleri kişiyle en uyumlu yapıda oluyor. Ben tek yönlü beslenmeyi değil beden uyumluysa çeşitli beslenmeyi savunuyorum. Bir de bu 10 hafta boyunca ekip olarak hastalarımızı üzmemeye, destek olmaya çalışıyoruz, bu işin, birlikte üstesinden geliyoruz. Sanırım bir daha dünyaya gelsem yine zayıflama ve yüz tedavileri yapan bir doktor olurdum.

 

10 haftanın sonunda 2 haftalık günlük yaşama uyum kontrolü yapıyoruz. Daha sonra hastalarımızın sık sık kontrole gelmelerini istiyoruz. Çünkü 2-3 kg rahatlıkla verilebilirken 10 kg vermek daha çok emek istiyor. Ve tabii verilen kiloyu koruduğumuz yılda 3-4 kez yaptığımız tek seanslık lipoliz tedavisi. Beden yaklaşık 2 yıl böyle dengeye kavuştuğunda kolay kolay tekrar yüksek kilolara dönülmüyor. Bu çok önemli bir tecrübe.

 

Bütün bu tedaviler içinde en çok hangisini seviyorsunuz derseniz cevabım mezoterapi olur. Çünkü mezoterapide neredeyse bir heykeltıraş gibi planlayıp tedavi yapıyorsunuz. Karın, bacaklar, üst kollar, kalçalar, yanaklar, gıdı …Çok minik iğnelerle direkt yağ dokusuna minik enjeksiyonlar yapıldığı ve yağlı dokuda sinir olmadığı için acısız bir yöntem .Ben uygulama tekniğini Paris’te öğrenmiştim. Mezoterapi tedavisi ile 10 seansın sonunda 2-4 beden incelenebiliyor.

 

Kadınlar neden sık kilo problemi yaşıyor?

 

En temel neden hormonlar aslında. Biz kadınlar ergenlik döneminden itibaren  hormon değişiminden çok etkileniyoruz. Regl periyotlarımız psikolojimizden ödeme kadar bedenimizi ve ruhumuzu etkiliyor.Menopoz dönemi de öyle. Özellikle menopozda aynı şekilde beslenseniz ve aynı şekilde egzersiz yapsanız bile kilo kaçınılmaz oluyor ,bel çevresinde  “menopoz kemeri” ya da  “menopoz yastığı” oluşuyor ! Çünkü metabolizma yavaşlamaya başlıyor.Biz bel bölgesinde yağlanmayı özellikle sevmeyiz çünkü başta kalp-damar hastalıkları olmak üzere pek çok hastalığın kapısını açar.Üstelik bu dönemde östrojen hormonunun Qazalmasıyla birlikte kadınlar kalp krizine açık hale gelir. Her ne kadar bugünlerde corona virüsünden çekinsek de hala dünyada en yaygın ölüm sebebi kalp-damar hastalıkları …

Bizim önerimiz mümkünse menopoz döneminden önce henüz zayıflamak daha kolayken vücut yağ oranınızı düşürmeniz. Türkiye’de kadınların ortalama menopoza girme yaşı 47. Genellikle bu yaş anne, anneanne ve teyzenizin menopoza girme yaşıyla uyumludur ancak daha ince olmak menopoza girme süresini de uzatacaktır. Böylece cildiniz de östrojen hormonun verdiği güzellikten daha uzun süre yararlanır.

Menopoz hakkında yazdıklarımız moralinizi bozmasın. Metabolizma yavaşlamış olsa da iyi bir beslenme düzeni ve yeterli-düzenli  egzersizle zayıflamak mümkün. Binlerce kadın hastamız akupunktur ve mezoterapi tedavilerinin de yardımıyla zayıfladı.

Fazla kilo  ve çocuk sahibi olamama arasında da bir ilişki var. Akupunktur da vücut dengelerini oturttuğu için istenildiği zaman hamileliği kolaylaştırıyor.

 

Hormonlardan başka bir neden de kadın-erkek metabolizmasının farklı olması. İlksel atalarımız avcı-toplayıcı idiler ve elbette avcı olanlar erkeklerdi. Kadınlar ise hem hamilelik hem en az 2 yıl emzirme dönemi nedeniyle biraz daha yağlı olmak zorundalardı çünkü her istediklerinde yiyecek bulabilme olanakları yoktu. Daha sonra tarıma geçildiğinde yine uzun yıllar kuraklık oluyorsa kıtlık nedeniyle açlıktan ölüyor ya da bebeklerini besleyemiyorlardı. Bu sebeple bizler yağ oranları biraz daha yüksek olan büyük büyük büyükannelerin torunlarıyız.Genetik yapımız öyle.  Ancak şimdi yiyecek bulma sorunu, o yiyeceği elde etmek için bedenen çalışma zorunluluğu olmadığı için yağlanma artıyor. Fakat bu sefer de fazla yağlanma, fazla beslenme öldürüyor. En önemlisi dengeyi bulmak.

 

Kadın-erkek arasındaki yağ oranı-metabolizma oranı o kadar barizdir ki, çift olarak gelen hastalarımızda erkeklere daha zengin bir  zayıflama menüsü verdiğimiz halde eşlerinden daha fazla kilo verirler.

 

Diğer bir sebep de günümüzde kadınların çok daha fazla çalışması. Sizler gibi zor bir  mesleği olan kadınlar hem işlerini iyi yapıyor, hem eşlerine-çocuklarına iyi bakıyor,pek çok sorununu hallediveriyor, hatta kendi anne babasıyla da ilgileniyor. Bu nedenle de kendilerine vakit ayıramıyorlar. Oysa kısa süreli tedaviler ve uzun süreli kontrollerle daha estetik olmak mümkün. Ama bizim daha çok önemsediğimiz nokta sağlıklı olmak. Ne kadar sağlıklı olursanız sevdiklerinizin o kadar uzun süre yanında olur, onlara yol gösterirsiniz.

 

 

Kadınları yaş dönemlerine göre  ele alırsak 18-39 yaş, 40-49 yaş, 50-59 yaş, 60-75 yaş  ve 75 yaş ve üzeri beslenme ve egzersiz  şeklimiz hakkında bize ne tip önerilerde bulunursunuz ?

 

Aslında bu konu üzerinde bizim yazdığımız ancak henüz yayınlamadığımız bir kitabımız var.Bu dönemleri  0-12 yaş ,12-17 yaş ,18-39 yaş ,40-49 yaş, 50-59 yaş, 60-75 yaş, 75 yaş ve üstü olarak çok detaylı incelemiştik.

Bu bilgilere ve gözlemlerime dayanarak öncelikle belirtmeyim ki çocukluk yıllarımızdaki erişkinlere  oranla en az 10 yıl daha genciz! ABD Başkan adayı joe Biden tam 78 yaşında ! Geçtiğimiz yıllarda katıldığım Paris Dünya  Estetik Tıp Kongresi’nin mottosu “20 yıl sonra , 20 yaş genç” idi. Bizim neslimizi çok şanslı buluyorum ben J

 

Konuyu daha  toparlayıcı anlatmak için yaş gruplarına göre kısa kısa ana hatlarıyla bahsedelim. Sadece ilgili olduğunuz yaş grubunu da okuyabilirsiniz.

 

12-17 YAŞ ERGENLİK DÖNEMİ

 

12-17 yaşındaki kızlarımız ve yeğenlerimiz için pek bilinmeyen ama ileriyi direkt ilgilendiren bir bilgiyi paylaşayım ; çocukluk ve gençlik çağındaki hoplama,zıplama,kısaca ayakların hafif bir basınçla yere çarpması vücuttaki tüm kemik yapısını güçlendiriyor ve bu kızlar yaşlılık dönemlerinde osteoporozdan pek etkilenmiyorlar.

Genç kızlarda menstrüel dönemin yani kanamaların başlamasıyla demir eksikliği  baş gösterebilir. Yorgunluk , uyuklama hali , odaklanma güçlüğü , dikkatin azalması , spordaki performansın azalması , saç dökülmesi ,cilt renginde solgunluk gibi durumlar demir eksikliğine işaret ediyor olabilir. Önlem alınmazsa genç kız  ileride kronik demir eksikliği ile yüz yüze kalabilir. En iyi demir kaynağı  kırmızı ettir. Vejetaryenlik veya veganlık  demir preparatları ve düzenli B 12 vitamini enjeksiyonu şartıyla ileriki yıllarda uygulanabilir.Ancak   18 yaşından önce uygun değil.

Tahıllar , kurubaklagiller ,koyu yeşil yapraklı sebzeler ve meyvelerde de demir bulunmasına karşın insan vücudunda kırmızı etten alınan demir daha iyi emilir. Beslenmeyle vücuda alınan demirin henüz işe yaramadan atılmaması için çay-kahve içilmesi ile  arasında en az 30 dakika olmalıdır , çünkü çay ve kahvede bulunan tanenler demir emilimi engeller.

Bu dönemdeki olmazsa olmaz bir diğer mineral de kalsiyumdur. Ergenlik döneminde kemik gelişimi çok hızlanır .Hem bu gelişimi desteklemek  hem de ileride osteoporoza zemin hazırlamamak için kalsiyuma ihtiyaç vardır . Kalsiyum yeşil yapraklı sebzelerde , süt ve süt ürünlerinde ,tarhanada , ceviz ,fındık ,badem gibi kuru yemişlerde (elbette kuruyemişlerin çok miktarda yağ içerdiğini unutmamak gerek ), kurubaklagillerde bulunur.Ergenlikte D vitamini ve yeterli güneş , magnezyum ve potasyum alımı da önemsiyoruz.

Fazla kilolar , kilolu olma takıntısı ve bunu izleyen anorexia nervosa  ve  blumia da çoğunlukla bu dönemlere denk gelir . Oysa ne ölesiye aç kalmak ne de tıkınırcasına yiyip kusmak, müshil almak ya da aşırı egzersiz yapmak bu sorunları çözmez , çözmediği gibi hormon sistemine de normal işleyen fizyolojik sisteme de ağır zarar verir. Günümüzde bazı  küçük kız çocuklarında  bile  kilolu olma korkusu görülebiliyor . Küçük yaşlardan itibaren ‘sağlıklı kilo ‘ ve ‘sağlıklı kalma ‘ kavramları çocuklara aşılanmalı.

Fazla kilo sorununu çözmek ise her zaman daha kolaydır. Bu dönemde hem ergene hem de ailesine sağlıklı beslenme öğretilmeli , su içme alışkanlığı , fazlaca abur cubur ( özellile hazır cips, kolalı , gazlı içecekler, hazır meyve suları ) tüketmeme alışkanlığı kazandırılmalı , egzersize yönlendirilmeli (hatta anne-kız,teyze-hala-yeğen, anneanne-babaanne-torun  egzersizleri gibi ), ana öğün , ara öğün , sağlıklı atıştırmalık kavramları yerleştirilmelidir. İştah ve mide kazınmalarının kontrolünü ise akupunktur tedavisi sağlar.

 

20-39 YAŞ  DÖNEMİ / GENÇ ERİŞKİNLİK DÖNEMİ

 

20-39 yaş aralığı sağlığın en parlak dönemidir. Ancak fazla kilo, hareketsiz yaşam ve yoğun stres etkisini ilerleyen yaşlarda acımasızca gösteriyor.Eğer bu yaşlar özenli geçirilirse de ilerideki yaşlarda mutlaka bu özenin ödülünü alırsınız. Aynı zamanda bu yaş aralığı bazı kronik hastalıkların da çıkmaya başladığı yıllar oluyor,

Bunlardan biri olan  metabolik sendromda

  • Bel çevresinin kadınlarda 80 cm , erkeklerde 95 cm in üzerinde olması
  • Tansiyon düzeyinin 130/8.5 mm/hg (yani büyük tansiyonun 13 , küçük tansiyonun 8.5 ) veya üzerinde olması
  • Hiperglisemi , kan şekerinin 110mg/dl veya üzerinde olması ( insülin direnci gösterebilir)
  • Tigliserid artışı , 150 mg/dl veya üstü
  • Düşük HDL kolesterol (erkeklerde 40mg/dl , kadınlarda 50 mg/dl den daha düşük , HDL , iyi kolesterol , (H)ayırlı kolesterol unutmayın )

Belirtileri varsa dikkat !!!

 

Adrenal Yorgunluk Sizi Tüketmesin

Gün geçtikçe zorlaşan yaşam şartları ,kariyer basamaklarında veya aile içinde çıkan gerilimler , sürekli endişeli olma hali bedenimizi hızla yıprandırır ve yaşlandırır. Aşırı stresle başa çıkabilmek için kortizol hormonu salgılayan böbreküstü bezleriniz de bu duruma dayanamaz ve yorgun düşer .Sonuçta kanda kortizol seviyeniz düşer ardından vücudunuz ve ruhunuz artık stresle başa çıkamaz hale gelir. Böbreküstü bezleriniz duruma destek olmak için kortizolden başka aldosteron ve katekolamin olarak adlandırılan adrenelin ve noradrenalini de gereksizce  salgılar…

 

Günü kahvesiz geçiremeyeceğinizi düşünüyorsanız, soda , kola , enerji içeceği, tatlı- tuzlu atıştırmalıklardan fazlaca tüketiyorsanız, zor kilo veriyorsanız, kilolar çoğunlukla bel bölgesinde toplanıyorsa, sabahları zor kalkıp nedensiz yorgunluk yaşıyorsanız, sık sık hastalanıyorsanız, cinsel istekte azalma varsa, yeni sorunlarla başa çıkamayacağınızı düşünüyorsanız , düşüncelerinizi toparlayamıyor ve uykuya dalmakta sorun yaşayıp sık sık uyanıyorsanız,çarpıntı da bu tabloya eşlik ediyorsa adrenal yorgunluğunuz olabilir.

 

Üstelik yüksek kortizol düzeyiyle karın yağı depolanması arasında bir ilişki olduğunu bu gün biliyoruz.

 

Kortizolü normal düzeyde tutmak için yapılacak en iyi şey stresi azaltmaktır. Bunun için stres düzeyini azaltacak şekilde beslenmenin, egzersizin ,güneş ışığından faydalanmanın ,hoşgörülü olmaya çalışmanın ödüllerini mutlaka göreceksiniz. Ayrıca günde 3-4 bardaktan fazla çay , 1 fincandan fazla kahve tüketmemek , bunların yerine bitkisel çay ve su içmek, gece 23.00-03.00 arasında ışıksız ortamda uyumak ve sık sık dinlenmek bu durumu atlatmanıza yardımcı olacaktır.

 

Adet Öncesi Gerginliği ( Pre-menstürüel sendrom ) için ise;  Biberiye, sarı kantaron ,tarçın , karanfil çayı , papatya , adaçayı, zencefil çayı, EPO (evening primrose oil) gibi bitki çayları rahatlama sağlayabilir.Ancak bazı bitki çayları o sırada kullanılan ilaçlarla etkileşime girebileceğinden doktorunuza bilgi vermelisiniz. Bu desteklerden hemen  mucize sonuçlar beklememelisiniz , bunun için kendinize 3 ay zaman tanıyın . Bu desteklerden biri bir kadında mucizeler yaratırken bir başkasında hiçbir etki görülmeyebilir. Egzersizin ise PMS u hafiflettiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. 30 dakika süreyle bir egzersiz yapmak – kendinizi yorgun hissetseniz bile –  neredeyse hormon tedavilerinden daha etkilidir.

20-39 yaş aralığında neredeyse istenen her türlü spor yapılabilir. Bizim önerimiz Sürdürülebilir bir sporu yapmanız yönünde, ideal kiloya gelene kadar ağır bir spor yapıp daha sonra spordan uzaklaşmak sizi kısa zamanda eski kötü sağlık durumunuza ve kilonuza döndürecektir.

Ek Besin ve Ajanlar

Bu dönem bebek sahibi olmaya da hazırlanılan yaşlardır aynı zamanda. Eğer böyle bir planınız varsa beslenmenizi ve bedeninizi bir an önce sağlıklı hale getirmelisiniz. Fazla kilonun hamileliği önemli organların çevrelerinde yağlanma yapması nedeniyle zorlaştırdığı biliniyor. İdeal kiloda hamile kalmak sağlıklı bir bebek için önemli.

Güzel ,hoş bir şekilde sağlıkla yaş almanız , cildinizin de iyi görünmesi için tam tahılla yapılmış ekmeklerden , kepekli makarna ve kahverengi pirinçten ,tam tahıllardan , patates , mısır , yulaf gibi besinlerden yeterince yiyip B vitamini almalısınız . Ayrıca B5 vitamini(pantotenik asit)  stres hormonları olan adrenalin ve kortizolün de dengelenmesini sağlıyor. B5 vitamini kırmızı et , karaciğer ,balık, tavuk , yumurta , peynir,tahıllar , hububat ,bezelye , patates ,mısır , avokado, kuruyemiş(tabii ki katkısız) ve karnabaharda bol miktarda bulunuyor.

Bu yaşlar ve ilerisi için vücudunuzda dolaşan serbest radikalleri etkisizleştirip hastalıklarla savaşan antioksidanları artırmak için taze sebze-meyveyi bolca yemelisiniz. Ne kadar çok taze sebze-meyve yerseniz diabet, kalp-damar hastalıkları ve kanserler gibi beslenmeyle ilişkili olan hastalıkları engelleyebilirsiniz. Ayrıca kümes hayvanları (organik yetiştirilmiş olanlar ) ,balıklar ve kırmızı etten gelen hayvansal protein cildi , tırnakları ve saçları daha sağlıklı hale getirecektir.

 

 

40-49 YAŞ ARASI / MENOPOZA DOĞRU

İlerideki yaşam kalitenizi belirleyecek çok önemli yaşlardasınız ! Biz ikinci kitabımız              Doktor Kardeşlerle Zayıflama 2/ Beslenme Reçeteleri’nde  beslenmeyi de egzersizi de 45 yaş öncesi ve 45 yaş sonrası olarak iki ayrı bölümde planladık.Kliniğimizde de yıllardır böyle bir uygulamamız var zaten.

Bu dönem hormonal dengesizlik nedeniyle özellikle karın bölgesinde ve iç organlarda yağlanma görülür , kilo çok değişmese bile bel çevresi genişler. Özellikle bel çevresinin genişlemesi yani 80 cm üzerine  çıkması bazı riskleri beraberinde getirir.Kalp- damar hastalıkları ,Tip 2 diabet,metabolik sendrom gibi çok ciddi sorunlar başlayabilir ya da kapıda olabilir.Bu durumda gerekirse bir doktor kontrolünde yaşamınızı düzenleme zamanınız gelmiştir.Akupunktur hormonlarınızı dengeleyerek sıkıntılarınızı azaltır,mezoterapi ise yağ hücrelerini küçülterek bölgesel fazlalıklarda (bel , karın ,bacaklar , kalça gibi )  oldukça iyi sonuçlar almanızı sağlar.

Yağ içeriği düşük ,lif içeriği yüksek, taze sebze-meyve ağırlıklı ,kaliteli protein ve karbonhidratların oluşturduğu sağlıklı bir diyet, az ve sık aralıklarla yemek yemek ,tuz kullanımına dikkat etmek ,alkol ve kafeini az tüketmek ,kalsiyumdan zengin beslenmek  ( özellikle yarım yağlı süt ve süt ürünlerini,yeşil yapraklı sebzeler, kurubaklagiller ,fındık , bademi tercih etmek), balık , ceviz , zeytinyağı ,tahıl , mevsiminde olmak kaydıyla domates, salatalık , yeşil biberi bol tüketmek kilo almanızı önler.

Eğer kendinizi yorgun hissediyorsanız tam kan sayımı ,demir düzeyi , kan şekeri düzeyi, tiroit hormonu düzeyi ,adetleriniz düzensizleşiyorsa FSH düzeyinizi ölçtürmenizde fayda vardır. Az uyumak , fazla kafein , kendinize aşırı derecede yüklenmek ve sadece kendinize ayıracağınız kısa bir zamanı kendinizden esirgemek yorgunluğunuzu artırır.Her gün gevşemeye 15 dakika bile ayırmak önemli bir kazançtır , unutmayın. Hissettiğniz yorgunluk adrenal yorgunluğa da işaret ediyor olabilir, dikkat !

Menopoza yakın olunan bu çağda diyabetten mümkün olduğunca korunmak veya etkilerini azaltmak için; şekerle benzer etkiye sahip beyaz ekmek, beyaz makarna, beyaz pirinç yerine kahverengi-tam ekmek, kepekli makarna, kepekli pirinç ya da bulgur, buğdayı seçin.

Patates, pancar, havuç, soğan, pırasa gibi sebzeler şeker ihtiyacınızı azaltacaktır Rafine şekeri  ne evde herhangi bir şey yaparken ne de pastane ürünlerinde tercih etmeyin.

Evde mutlaka kek vb. yapacaksanız beyaz un yerine rafine edilmemiş organik un, şeker yerine kuru meyvelerle yapın. İster rafine ister kahverengi şeker tüketin, tükettiğiniz miktarı mutlaka azaltın.

Tarçın, zencefil, vanilya gibi baharatlarla yiyecek ve içeceklerinizi tatlandırabilirsiniz, öğün atlamayın az ve sık yiyin, su içmeyi ihmal etmeyin. Her gün taze meyve yemek bir süre sonra rafine şeker özleminizi giderir.

Yapay tatlandırıcılarla ilgili yapılan çalışmalarda bunların da şeker gibi insülin salgılanmasına neden olduğu ve sonuçta kilo vermeyi zorlaştırdığı gösterilmiştir.

Her ne kadar sağlıklı olsa da 1 bardak meyve suyunun 2-3 meyvenin tamamından oluştuğunu unutmayınız.

Hep tekrarladığımız gibi unutmamamız gereken en önemli şeylerden biri  egzersiz!

40-49 yaş arası henüz menopoz başlamasa bile premenopoz dönemi olduğundan beslenmenin önemi her yaş grubunda olduğu gibi tartışılmazdır. Artık bu yaşlarda fazla kaloriye ihtiyacınız yoktur, zaten metabolizmanız  zamanla yavaşlar. Taze meyve, sebze, tahıl grubu, balık ve yağsız et ağırlıklı yani düşük yağlı, yüksek lifli bir diyet ve düzenli egzersiz sizi sağlıklı kılar.

Ayrıca bu yaşlarda premenstrüel sendrom şikayetlerini azaltmak için çuhaçiçeği yağı, hayıt, yaban hint yerelması, papatya, karahindiba ve ardıç çayları işe yarar. Ancak deneyip etkisini  görmezseniz hemen pes etmeyin; kendinize en az 3 aylık bir deneme süreci tanıyın. Bu tür ürünlerin bazı kadınlarda mucizeler yaratırken, bazılarında hiçbir etkisi olmayacağını unutmayın.

 

50-59 YAŞLARI / MENOPOZ DÖNEMİ

Menopoza girmek mutlaka kilo alınacağı anlamına gelmiyor da olsa metabolizma yavaşlayacağı için yaşam tarzınızda değişiklik yapmazsanız kilo almanız ve karın çevresinde yağdan oluşan bir ‘’can simidi’’ oluşumu kaçınılmazdır. Üstelik bu can simidi, canınıza kast edebilir! Kadınlarda bel çevresi ölçüsünün 80 cm. den, erkeklerde 95 cm. den fazla olmasının kalp- damar hastalıkları ve kanser başta olmak üzere bir çok hastalığa davetiye çıkardığını daha önce de belirtmiştik.

Az yağlı, az tuzlu, lif içeriği yüksek, taze sebze-meyve ve tüm tahıllardan zengin bir beslenme ve düzenli yürüyüş, germe egzersizleri, dans, pilates, yoga, yüzme gibi egzersizler sizi dinç ve genç tutacaktır.

50 li yaşlardaki bir kadının yapamayacağı çok az şey vardır, bunu unutmayın! Ancak bugüne kadar hareketsiz bir yaşam sürdüyseniz dikkatli davranarak egzersizi yavaş yavaş artırmakta fayda var. Kemiklerin ve kasların güçlenmesi için her ne kadar ağırlık çalışması önerilse  de bu yaşlarda eklemlerdeki kıkırdaklar yıpranmış olabileceğinden hafif de olsa sakatlanma riski vardır, bedeninize gerçekten saygılı davranmanız gerekir. Erken yaşta yapılan fiziksel aktiviteler kemik ve kas kitlesini artırmak için yararlıyken, ilerleyen yaşta yapılan aktiviteler kas ve kemik kitlesini korumaya yarar. Aktivitenin önemi artık tartışılmaz bir gerçektir ( Son yapılan çalışmalar egzersizle 90 yaşında bile kas artışının olabileceğini göstermiştir).

Bu dönemde beden ölçülerinizin takibi çok önemli olmakla birlikte henüz kilolar gözle görülür olmadan önce giysilerinizin daralması atlanmaması gereken bir ipucudur. Eğer daralma, rahatsızlık hissi varsa vakit kaybetmeden ya diyet ve egzersize başlamalı ya da size yardımcı olması  için doktorunuzun yolunu tutmalısınız. Sık ve az yemek sizi ideal kilonuzda tutar, ancak eğer kilo fazlanız varsa veya karın çevresinde yağ birikimi fazlaysa yaşınızın  elverdiği kilo ve ölçülere gelmeniz yaşam kalitenizi artırır.

Bu yaşlarda osteoporoz nedeniyle kalsiyum ihtiyacı çok artmıştır. Yarım yağlı süt ve süt ürünleri (yoğurt, peynir ve ayran tercihi daha doğrudur), tarhana, yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller, soya,tofu , kısıtlı olması şartıyla fındık, badem gibi kuruyemişlerde bol miktarda kalsiyum vardır.

Fazla tuz ve protein tüketimi idrarla kalsiyum atılımını artırdığından osteoporozun etkilerini de artırır. Bu sebeple salamura, turşu gibi besinlerin tüketimi de dikkatli olmalıdır.

Kalsiyum, D vitamini birlikte çalışır.En yoğun D vitamini kaynakları ton balığı, somon ,balık yağı, yumurta sarısı, sardalya, uskumru, tereyağı, yulaf ezmesi, yumurta  ve süt ürünleridir. Ancak D vitamininin sentezlenmesi için güneş ışığına ihtiyaç vardır. Kışın öğle vakti, yazın da kuşluk ve ikindi vakti güneşlenmek için idealdir. Doktorunuzun değerlendirmesine göre D vitamini takviyesi almayı da düşünebilirsiniz. Bu durumda D vitamini ampulü ayran içine konulup içilebilir. Son yıllarda gelişmiş ülkelerde ve ülkemizde de görülen D vitamini eksikliğinin güneşten aşırı korunma olduğu da düşünülüyor. Oysa kışın öğle vakti, yazında kuşluk ve ikindi vakti kolların ve bacakların yarısının güneşlenmesi ancak yüzün korunması gerekli miktarda D vitamini sentezi için yeterlidir.

Her yaşta olduğu gibi bu yaşlarda da sigara, fazla alkol ve kafein hem olduğunuzdan yaşlı görünmenize yol açacak hem de organlarınızı yıpratacaktır.

Menopoz döneminde hem psikolojik belirtilerin iyileşmesinde hem de sıcak basmalarının hafiflemesinde E vitamininin etkili olduğu bilinmektedir. E vitamini ayrıca hem hücre sağlığını koruyan hem de kalp krizine karşı savaşan güçlü bir antioksidandır. Ayrıca iyi kolesterol olarak bildiğimiz HDL yi de yükseltir. Yumurta, tam tahıllar, kuru fasulye, yeşil yapraklı sebzeler, buğday bilinen en iyi doğal E vitamini kaynaklarıdır.

B12 vitamini eksikliği ise hafıza, sinirsel problemler, kulak çınlaması, mukoza hassasiyeti, dolaylı olarak anemiye yol açar ve 65 yaş üstü kadınların neredeyse % 40’nda görülmektedir. Azalması durumunda B12 vitamini takviyesi yapılabilse de yeterli miktarda almak daha akıllıca bir seçimdir. B12 vitamini karaciğer, yumurta, süt, balık, böbrek ve sığır etinde bulunmakla birlikte 50 yaş üstünde doğal yollarla sentezlemesinde sorun olabilmektedir. Bu sebeple doktor kontrolünde takviye olarak alınması düşünülebilir.

Sıcak basmaları, duygusal dalgalanmalar, baş ağrıları, yorgunluk gibi belirtileri hiç yaşamayan kadınlar olsa da çoğunluk bu belirtileri hafif ya da şiddetli geçirir. Kafein, alkol ve sigaradan uzaklaşmak belirtileri hafifletecektir.

Sıcak basmaları için de bir kat kalın giysi yerine birkaç kat ince giysi giymek, pamuk, keten, ipek gibi doğal kumaşları tercih etmek, polyester ve sıkı likradan kaçınmak iyi olur.

Menopoz dönemindeki sıkıntıları gidermek için fitoöstrogenlere duyulan ilgi son yıllarda çok artmıştır. Bu maddeler, östrogen benzeri çok zayıf etki gösteren doğal bitkisel kimyasallardır. Soya fasulyesi, nohut, mercimek, soya filizi, keten tohumu, yeşil yapraklı sebzeler, soya sütü, tofu, adaçayı, civanperçemi, anason, maydanoz gibi besinlerde fitoöstrogen bulunur. Ancak bu maddeleri doğal olmayan yollarla (örneğin kapsül ya da tablet olarak) çok yüksek düzeyde almak östrojen almaçlarını uyarması nedeniyle meme kanseri açısından riskli hale getirebilir. Tükettiğiniz soyanın da genetiği değiştirilmiş soya olması olasılığı vardır. Hormonların tümüyle değiştiği bu dönemde akupunkturdan yararlanmak bedeninizi, dolayısıyla da psikolojinizi rahatlatacağı için akıllıca bir çözümdür. Akupunktur ile menopoz ötelenebilir, zamanı geldiğinde de bu dönem sıkıntısız ve yan etki görülmeksizin atlatılabilir.

 

60-75 YAŞ / AKTİF EMEKLİLİK

Kendinizle barıştığınız, daha önce kıyısından köşesinden vakit ayırmaya çalıştığınız hobilerinize-inançlarınıza daha çok vakit ayırabileceğiniz, stres yükünüzün azaldığı, istediğiniz tatillere gidebileceğiniz, gönlünüzce dinlenebileceğiniz bu dönemi böylesine değerli geçirmenin yolu ruhen, bedenen ve zihnen sağlıklı kalmaktan geçiyor.

Artık ülkemizde de bir çok kadın bu dönemde iyi sağlığın keyfini sürüyor.Bu güzel durumun devamı için ;

  • Çayınıza,kahvenize  şeker atmayı kesin.
  • Etin ve balığın yağsız kısımlarını tercih edin.
  • Kızartma yerine ızgara ya da tencere yemekleri yapın.
  • Yarım yağlı süt ve süt ürünleri tüketin.
  • Hazır kek, büskivi, tuzlu çerez, cips gibi yiyeceklerin çok fazla yağ ve tuz içerdiğini unutmayın.
  • Esmer ekmek, pirinç ve makarnanın lifli olduğunu ve sizi daha uzun süre tok tutacağını göz önünde bulundurun.
  • Günlük 5 porsiyon taze sebze-meyve tüketin. Maalesef bunu yapabilen çok az sayıda kadın var.
  • Yarım yağlı süt ve süt ürünlerinden, koyu yeşil yapraklı sebzelerden, fındık, tarhana gibi besinlerden kalsiyum almayı ihmal etmeyin. Yarım yağlı sütte tam yağlı sütten daha fazla kalsiyum bulunduğunu, fındığın da çok miktarda yağ içerdiğini hatırlatalım. Bu dönemde günlük kalsiyum ihtiyacınız 1000 mg.dır.
  • Tuz tüketimini azaltın. Hazır gıdaların tuz deposu gibi olduklarını hatırlayın.
  • Kemikleriniz için kalsiyumun yanı sıra D ve C vitaminlerine de ihtiyacı var. D vitaminini yiyeceklerden alabilseniz de güneş görmeden sentezlenemediğini hatırlatalım.

Zihni Canlı Tutmak ve Depresyon

Bellek kaybı, demans ve Alzheimer daha çok 75 yaşın üzerinde görülse de 60lı yaşlardan itibaren zihni canlı tutmaya çalışmakta fayda vardır. Beyin işlevlerinizi korumak için yapılabilecekler kalbiniz için yapabileceklerinizle hemen hemen aynıdır; sigara içmemek, düşük yağlı beslenmek, B12 vitamini omega 3’ü yeterince almak (mümkünse balıklardan), alkol tüketmemek veya azaltmak, bol taze sebze-meyve yemek, düzenli egzersiz yapmak, okumak, santranç oynamak ve tabii bulmaca, sudoku çözmek, bilgisayar ya da yeni bir dil öğrenmeye ‘’çalışmak’’, yeni bir beceri edinmeye çalışmak… Son yıllarda beynin kullandıkça daha iyi çalıştığı bir nevi ‘’işleyen demirin pas tutmadığı’’ prensibinin doğruluğu ortaya çıkmaya başladı!

Ayrıca B-12 vitamini içeren besinler (kırmızı et, karaciğer, balık, süt ürünleri, yumurta) gingo biloba, melisa, adaçayı, sınırlı miktarda kahve, yeşil çay, siyah ve beyaz çayın içerdiği kafeinin, A ve E vitaminlerinin,Omega 3 ün de beyin üzerinde koruyucu etkisi olduğuna dair kanıtlar vardır. E vitamini ; zeytinyağı , balık , fındık , ceviz , yumurta sarısı , tahıl , domates ve ıspanakta bol miktarda bulunur.

Depresyon da zihninizi etkiler. Depresyondan etkilenmemek için hayata bakış açınız kadar bu bakış açısını nasıl pratiğe dönüştürdüğünüzde önemlidir. Her gün dışarı çıkmak, arkadaşlarınızla vakit geçirmek, şimdiye dek ötelediğiniz hayat gailesinden ötürü yapamadıklarınızı yapmak, iyi beslenmek, size yardım etmeye çalışanları geri çevirmemek depresyona yakalanma ihtimalinizi azaltacaktır. Yine de kendinizi haftalarca ‘’dibe vurmuş’’ hissediyorsanız, sevdiğiniz şeyleri yapma isteğinizin olmaması, iştah ya da uyku alışkanlıklarında sebepsiz değişiklik varsa durumu ilerlemeden kontrol altına almakta fayda var. Sarı kantaron  hafif depresyonda işe yarayabilir ancak duruma göre bazen terapi de gerekebilir.

Doğal Besin Takviyeleri

60 yaşından sonra kemiklerin korunması için kalsiyum, D vitamini ve güneş üçlüsünden ayrıntılı olarak bahsetmiştik. Bunlardan başka doğal yollarla alınacak omega 3’e de ihtiyaç vardır.  Omega 3 en çok balıkta (özellikle somonda) ve doğal beslenmiş inek sütünden yapılmış tereyağında, daha sonra semizotu, keten tohumu, ceviz gibi gıdalarda bulunur. Ancak insan vücudu hayvansal gıdalardan aldığı Omega 3 ten çok daha fazla faydalanabilir. Sarımsağın ise LDL (lanetli kolesterol) ve tansiyonu düşürücü etkisi biliniyor. Günde 1 diş çiğ sarımsak yeterli miktardır. Ancak kokusu çok rahatsız ederse tablet formunu kullanmayı da düşünebilirsiniz.

Gingko biloba, dünyamızda çok uzun süredir bulunuyor. Gingko biloba beyindeki kan akımını hızlandırarak bellek üzerinde olumlu etki gösterebileceği gibi zihinsel yorgunluğa da iyi gelir. Ancak kan sulandırıcı etkisinden ötürü ilaç etkileşimlerine, burun kanamalarına dikkat edilmelidir. Zencefil ise artrit ağrısını hafifletir, mukus salgısını azaltır, iltihap karşıtı etkisi dolayısıyla soğuk algınlığı vb. durumlarda rahatlıkla kullanabilirsiniz (anti gribal ilaçların bir kısmı bu yıllarda kullandığınız ilaçlarla etkileşebilir), ayrıca sizi canlı, zinde tutar.

 

75 yYAŞ ÜSTÜ / BİLGELİK DÖNEMİ

Bu yaşlarda besinler artık eskisi gibi iyi emilememeye başlar, zaten iştah da azalmıştır. Artık yediklerinizin besleyici olması özellikle önem kazanır.

Beslenmenizde zeytinyağının önemi yine büyük olmalıdır, bununla beraber protein, günde en az 5 porsiyon sebze-meyve, bağırsaklar tembelleşme eğiliminde olduklarından lifli besinler, kemik sağlığı için kalsiyum, D vitamini ve güneş ışığı, taze sebze-meyvelerden alacağınız C vitamini ve antioksidanlar, omega 3, demir emilimi yetersizliğine bağlı kansızlık (anemi) gelişebileceği için kırmızı et, ciğer, kırmızı-siyah üzüm yemelisiniz ayrıca genellikle yaşlılıkta sıvı alımına pek fazla dikkat edilmediğinden günde en az 6-8 bardak taze su(çay vb. olarak değil) içtiğinizden emin olmalısınız.

Yüzmek ileri yaştaki kadınlar için çok iyi bir spordur çünkü su eklemlerdeki zorlanmaları kaldırarak sizi daha rahat hareket edebilir hale getirir. Evden dışarı çıkmanın, hafif yürüyüşler yapmanın bile tedavi edici özelliği vardır. Egzersiz endorfin hormonları salgılanmasını sağlayacağından kendinizi iyi hissetmenizi sağlar, daha güçlü kaslar ve kemik yapısını destekleyerek sizi kırıklara karşı korur. Ayrıca kalbinizi de güçlendirir.

Bu dönemde özellikle dikkat edilmesi gerekenler:

  • Haftada 1 kez tartılmak
  • Ayda 1 kez (örneğin ayın ilk günü) kendi kendinize meme muayenesi yapmak
  • Leke ve benlerinize bakmak, göremediğiniz bölgelerdeki benler ve lekeler için yardım isteyebilirsiniz.
  • Dışkının özelliklerine ve bağırsak alışkanlıklarına dikkat etmek
  • Herhangi bir yerden kanama
  • Herhangi bir yerde geçmeyen ağrı
  • İnatçı öksürük
  • Gece terlemeleri
  • Nefes darlığı
  • Göğüs ya da karın bölgesinde geçmeyen rahatsızlık hissi varsa  doktorunuzla görüşmelisiniz.Son zamanlarda Covid-19 nedeniyle zorunlu olmadıkça hastanelere gitmeyi tercih etmiyorsanız da pek çok hastanede doktorlar  online muayene yapıyor.
  • Düzenli tansiyon takibi
  • Her yıl kan şekeri ölçümü
  • 2 yılda bir göz kontrolü
  • 2 yılda bir kan kolesterol düzeyi ölçümü
  • Her yıl meme USG
  • Yılda bir kemik yoğunluğu ölçümü
  • Kendinizi yorgun, cansız hissediyorsanız kandaki demir düzeylerinizin ölçümü

75 yaş ve üstünde depresyon

Kronik hastalıklar, ağrı, yakınların ölümü, yalnızlık, istediğini rahatça yapamama, hareket etmede güçlük gibi durumlar yaşlı insanlarda depresyona yol açar. Eğer kendinizi haftalar boyu ‘’dibe vurmuş’’ hissediyorsanız, iştah ya da uyku alışkanlıklarınızda değişiklikler varsa, eskiden zevkle yaptığınız şeyler artık ilginizi çekmiyorsa, arkadaşlarınızla görüşmeyi istemiyorsanız, bunlara bir de artık hayatın yaşamaya değer olmadığı fikri eklendiyse depresyon geçiriyor olabilirsiniz. Depresyonla mücadelede ilaç ve psikoterapinin (konuşma terapilerinin) iyileşme sürecine katkıda bulunduğunu biliyoruz. Yine de kendiniz için yapabileceğiniz bir çok şey var. Örneğin hareket zorluğunuz olsa bile her gün dışarıya çıkmaya çalışmak, iyi beslenmeye çalışmak, size yardım etmek isteyenleri geri çevirmemek, depresyona eğilim yaratan alkolü kullanmamak ( alkol vücudunuz için gereken vitamin minerallerin de kullanılmasını önleyecektir) bunlardan bazıları. Hafif depresyonda iken kullanılabilecek doğal antidepresan da sarı kantarondur. Ancak ilaç etkileşimleri nedeniyle bunu doktorunuza mutlaka bildirmelisiniz.

Peki yaşlı anne-babanızda depresyon varsa ne yapmalısınız?

Bu yaşta ve bu durumda çok çabuk yorulduklarından onlara yardımcı olmaya çalışmak, işlerini kolaylaştırmak, onları ezmemek ve sabırlı olmak, (tıpkı bir zamanlar onların size yaptığı gibi) her iki tarafında kendisini daha iyi hissetmesini sağlayacaktır.

 

 

 

Dr. Yasemin Arslan kimdir?

Dr. Yasemin Arslan, Bursa Kız Lisesi ve İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi mezunudur. Henüz ortaöğrenim yıllarındayken tıbba ve estetiğe duydukları ilgiyle kızkardeşi Şule Arslan’la birlikte tıp alanında çalışmaya karar vermişler ve eğitimlerini bu yönde almışlardır. Zayıflama konusundaki ilk gözlemleri o yıllara dayanmaktadır. Tıp fakültesindeki eğitimi sırasında o yıllarda ülkemizde pek bilinmeyen Bütünleyici İntegratif Tıbba ilgi duymuş ve çalışmalarına bu yönde devam etmiştir.

Dr. Yasemin Arslan Türkiye Akupunktur Derneği’nin kurucu üyelerindendir. 1995 yılından bu yana Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanmış Akupunktur sertifikasını almaya hak kazanmıştır. Ayrıca Medikal Estetik Hekimliği ve Mezoterapi Hekimliği sertifikası da Sağlık Bakanlığı onaylıdır.

Dr Yasemin Arslan akupunktur için Çin’e, Tibet tıbbı için Nepal’e ve estetik tıp eğitimleri için sık sık Paris’e gitmekte, dünyanın bir çok bölgesindeki estetik tıp kongrelerine katılmakta ve sağlıklı yaşamın izinde lokal gözlemler yapmaktadır.

Akupunktur, mezoterapi, estetik tıp dışında yine Sağlık Bakanlığı onaylı olarak fitoterapi ve kupa tedavilerini de uygulamaktadır.

Dr. Yasemin Arslan ve kızkardeşi Dt Şule Arslan Anadolu ile birlikte 1999 yılı Tıp Bayramında kliniklerini Gayrettepe’de açmışlar ve bugüne dek aynı yerde sürdürmüşlerdir. Klinik tedavilerinde beden, zihin ve ruha bütüncül bir tıp anlayışıyla bakmaktadırlar. Estetik tıp yaklaşımında ise dinlenmiş, gençleşmiş, doğal görünüm ile yüz ifadesini değiştirmeyen tedaviler uygulamaktadırlar.

Dr. Yasemin Arslan hem zayıflama tedavilerinde hem estetik tıp uygulamaları sırasında en çok keyif aldığı işi yaptığı için sonsuz mutluluk duymaktadır.

Dr. Yasemin Arslan’ın kızkardeşi Dt Şule Arslan ile yazdıkları Doktor Kardeşlerle Eğlenerek Zayıflama kitabı 2018 yılında sağlık dalında Altın Kalem Ödülü’ne layık görüldü ve kitap 4 baskı yaptı. Uzun yıllardır Milliyet Pembenar, Akşam ve Vatan gazetelerinde ve çeşitli dergilerde sağlık konusunda köşe yazarlığı yaptılar.Bu makalelerin bir kısmı www.estetikklinik.com sitelerinde incelenebilir. İkinci kitapları “Doktor Kardeşlerle Zayıflama II- Beslenme Reçeteleri- Dr Yasemin Arslan Diyeti” 2019 ortalarında çıktı. Üçüncü kitapları ise 2021 yılında okuyucuyla buluşacak.

Dr. Yasemin Arslan CNNTÜRK haber kanalında İşimiz Sağlık programının sunuculuk ve moderetörlüğünü üstlendi. Sık sık gazete, dergi ve televizyonlara tıbbi konularla ilgili olarak konuk oluyor.Son zamanlarda daha da iyi şarkı söylemek amacıyla şan dersleri de alıyor.