Kaliforniya’nın maliyet paylaşımı planı, iklim felaketlerinde faturayı kimin ödeyeceğini yeniden şekillendirebilir
Eyalet, iklim kaynaklı kayıplara sistematik bir yanıt ararken yeni finansman modelleri gündeme gelebilir. Insurancebusinessmag.com’un haberine göre Kaliforniya, iklim değişikliğinin yol açtığı felaket kayıplarının nasıl finanse edileceğini yeniden tanımlamaya hazırlanıyor. Bu adım, sigorta şirketleri, enerji şirketleri, yatırımcılar, vergi mükellefleri ve sigortalılar arasında aşırı hava olaylarının maliyetini paylaşma biçimini kökten değiştirebilir.
Geçtiğimiz ayın sonunda Vali Gavin Newsom, iklim değişikliğinin ekonomik etkilerine karşı “devletin tüm kurumlarını kapsayan” bir yaklaşım başlatan bir kararname imzaladı. Kararname, eyaletin zor durumdaki sigorta pazarı ile yangın riski altındaki enerji sektörü üzerine odaklanıyor. Newsom, devlet kurumlarının doğal afetlerden sonra toparlanma maliyetlerini “adil ve sürdürülebilir biçimde paylaşacak uzun vadeli mekanizmalar” geliştirmesi için iş birliği yapmasını istedi.
Bu adım, Kaliforniya ekonomisinde iklim risklerinin fiyatlandırılması, azaltılması ve paylaşılması yöntemlerinin de yeniden düzenleneceğine işaret ediyor. Girişim, Kaliforniya Yangın Fonu çerçevesini güncelleyen ve yeni felaket yönetimi modellerinin kapsamlı biçimde incelenmesini öngören SB 254 (Becker) yasasını izliyor.
Yeni dönemde, reasüransın daha geniş kullanımı, sermaye piyasası araçları (örneğin katastrof tahvilleri) veya kamu-özel ortaklığıyla oluşturulacak havuz sistemleri gibi felaket maliyetlerini paylaşmaya yönelik yeni modellerin analizinin hızlanması bekleniyor.
“Bu girişim henüz ilk adım ama önemli bir vizyonu temsil ediyor,” diyen Michaelman & Robinson hukuk bürosu ortağı Elizabeth Tosaris, “Sigorta sektörünün uzun süredir beklediği liderlik bu. Çünkü bu sayede farklı paydaşlar, iklim değişikliği, yangınlar ve mülk sahiplerini tehdit eden riskler konusunda birlikte çalışabilecek” ifadelerini kullandı.
FELAKETLERDE “PAYLAŞILAN RİSK” MODELİ
Kararname uyarınca, Kaliforniya Deprem Kurumu (CEA), sigorta ve enerji piyasalarında yenilikçi reform modelleri üzerine araştırmalar yürütecek.
Değerlendirilen seçenekler arasında, felaket zararlarının sigorta şirketleri arasında (zorunlu katılım ya da kota payı modeliyle), enerji şirketleri arasında (zaten Yangın Fonu’na katkı sağlıyorlar), reasürans piyasası ve sermaye piyasaları arasında (teminatlı risk transferi yoluyla), vergi mükellefleri arasında (kamu destek fonları aracılığıyla) ve sigortalılar arasında (ek ücretler veya risk temelli fiyatlandırma yoluyla) paylaştırılması yer alıyor.
Amaç, sigorta şirketlerinin mali dayanıklılığını artırmak, enerji şirketlerinin felaket kaynaklı devasa yükümlülüklerle karşılaşmasını önlemek ve sigortalıların tüm maliyeti üstlenmeden sistemde özel sermayenin varlığını sürdürmesini sağlamak.
Valilikten yapılan açıklamaya göre, sigorta şirketleri, eyaletin “Sürdürülebilir Sigorta Stratejisi” kapsamında yüksek yangın riski taşıyan bölgelerde yeniden poliçe sunmaya başladı. Bu strateji, gelişmiş felaket tahmin modelleri kullanan sigortacıları, riskli bölgelerde faaliyetlerini genişletmeleri için teşvik ediyor.
Sigorta sektörü açısından bakıldığında, kararname olası bir dönüm noktasına işaret ediyor. Tosaris, “Sektör, sigorta erişimini genişletmenin iyi yapı standartları ve riskli bölgelerin daha iyi yönetimiyle mümkün olabileceğini uzun zamandır savunuyordu,” dedi. “Bu nedenle devletin bu konuda bir çerçeve oluşturması ya da bunu zorunlu hale getirmesi olumlu bir gelişme.”
Ancak Tosaris, kısa vadede hızlı bir rahatlama beklemediğini vurguladı: “Yeni yapı standartları yürürlüğe girmeden ve mevcut binaların önemli bir kısmı bu standartlara uyum sağlamadan sigortalanabilirliğin artması zaman alacaktır.”
Bununla birlikte, daha hızlı sonuç verebilecek adımların da mümkün olduğunu belirtti: “Bazı bölgelerde, binaların dış duvarlarına çok yakın bitki örtüsü bulundurulmasını sınırlayan yasalar çıkarıldı. Bu tür önlemler kuşaklar arası dönüşüm gerektirmediği için daha kısa sürede etkisini gösterebilir.”
“KISA VADELİ DEĞİL, UZUN VADELİ DAYANIKLILIK”
Newsom, Kaliforniya’nın bu hamlesini ulusal ve küresel bir model olarak konumlandırıyor. Florida’dan Avustralya’ya kadar birçok bölgede sigorta piyasalarının iklim felaketleri nedeniyle sarsıldığını vurgulayan vali, eyaletin “kalıcı ve adil bir maliyet paylaşım sistemi” oluşturması halinde diğer eyaletlerin de benzer modelleri benimseyebileceğini söyledi.
Kararnamede “erişilebilirlik ve karşılanabilirlik” temel hedefler olarak öne çıkarken, maliyetlerin nasıl paylaşılacağı konusu henüz net değil. Yeni fonlar veya risk havuzları oluşturulursa, yasa yapıcılar bu sistemlerin finansmanını enerji ücretleri veya diğer katkı paylarıyla sağlamayı düşünebilir; bu da sigortalıların ve tüketicilerin sürece dahil olacağı anlamına gelir.
Tosaris’e göre, sektörün önceliği kısa vadeli prim indirimleri değil, sistemin uzun vadeli sürdürülebilirliği olmalı.
“Bu sorunu yalnızca Sigorta Departmanı’nın çözmesi mümkün değil. Bu kurum, böylesine karmaşık ve çok boyutlu bir konuyu tek başına yönetemez,” dedi. “Birden fazla kurumun iş birliği yapmasının gerekliliğinin kabul edilmesi çok önemli bir adım. Kurumlar arası iletişim, tüm yönleriyle dengeli ve uygulanabilir bir çözüm geliştirmek için kritik.”
