İşveren mali sorumluluk sigortasında kırmızı alarm
Ülkemizde iş kazaları gittikçe artıyor ve gündemimizde daha fazla yer alıyor. Bu yüzden işveren sorumluluk sigortasının önemi ve bilinirliği her geçen gün artıyor. Bu teminatın bilinirliği arttıkça sigorta şirketlerinin ödemesi gereken hasarların da ciddi şekilde yükselmesi bekleniyor. Bazı görüşlere göre, trafik sigortalarında daha önce bir benzeri yaşanan durum, bu teminatta da yaşanabilir.
TRAFİKTEKİ GİBİ 10 YIL ÖNCEDEN HASAR GELEBİLİYOR
Buna karşın, işveren mali mesuliyet sigortaları paket poliçelerde, ücretsiz olarak veriliyor. Yargı iş kazası davalarında eskiye göre daha yüksek tazminat kararları verdiği ve 10 yıl öncesine kadar gerçekleşen olaylar nedeniyle dava açılabildiği için sigorta şirketleri yüksek miktarda tazminat ödemek zorunda kalıyorlar. Bu nedenle de poliçelerdeki işveren sorumluluk teminatının çıkarılıp ayrıca poliçelendirilmesi bekleniyor. Ancak primler yükseleceği için işverenin bu poliçeyi alıp almayacağı da ayrı bir tartışma konusu. Zararın engellenmesi için fiyatlandırmanın ve aktüerya süreçlerinin doğru bir şekilde kontrol edilmesi gerekirken, sigorta şirketlerine poliçe iptal ve denetleme yetkisi verilmesi iş kazalarını azaltıp, gelecek hasarı asgari düzeye indirebilir.
Prim ve tazminatlardan dolayı trafik sigortalarında olduğu gibi ilave bir kırmızı bakiyenin getirileceği düşünülen işveren sorumluluk sigortasında reasürörlerin bu alandaki teminata limit getirebileceği konuşuluyor.
Aksigorta Teknik Genel Müdür Yardımcısı Rauf Orkun Gücük: Geriye dönük davalar fiyatlandırmayı zorlaştırıyor
“Fiyat odaklı rekabet yerine doğru fiyatlama yapabilmek kritiktir. Ancak davaların 10 yıl geriye dönük olarak açılabilmesi, işveren mali mesuliyet sigortalarında şirketlerin doğru fiyatlama yapmasını zorlaştırıyor.”
İşveren mali mesuliyet sigortalarının, işyerlerindeki güvenli ortamın sağlanması açısından çok önemli bir ürün olduğunu söyleyen Aksigorta Teknik Genel Müdür Yardımcısı Rauf Orkun Gücük, sigorta şirketlerinin bu alanda hem denetleyici hem de uygulayıcı konumda olduğunu söyledi. “Sigorta şirketlerinin poliçelendirme işlemi öncesinde işyerinde güvenli ortamın sağlanması için gerekli tedbirleri belirlemesi, kazaya neden olabilecek unsurları ortadan kaldırması ve düzenli denetimi, iş kazaları nedeniyle her yıl yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği, binlerce kişinin sakat kaldığı ülkemizde önleyici önemli bir adım da oluyor” diyen Gücük, iş kazasının bildirilmesi şartı ile davaların 10 yıl geriye dönük olarak açılabilmesinin, işveren mali mesuliyet sigortalarında doğru fiyatlamayı zorlaştırdığını söyledi.
‘FİYATLANDIRMANIN DOĞRU YAPILMASI KRİTİK’
Gücük, bu nedenle trafik sigortalarında oluşan zararın benzeri bir durum yaratıldığını söyledi ve sözlerine şöyle devam etti: “Açılan davaların uzun bir süre boyunca devam etmesi, hasar dosyalarının da muallakta kalmasına sebep oluyor. Bu sebeple de sigorta şirketleri ciddi miktarda rezerv ayırmak zorunda kalıyorlar.” Davaların 10 yıl geriye dönük olarak açılabilmesinin trafik sigortalarındaki zararın burada da yaşanması riskine işaret ettiğini belirten Gücük, “Bu açıdan fiyat odaklı rekabet yerine doğru fiyatlama yapabilmek kritiktir. Ancak maalesef mevcut rekabetçi piyasa koşullarında sorumluluk branşında yer alan pek çok ürünün fiyatlandırılması, çok cüzi primler ile sonuçlanarak, teknik bir fiyatlama ile hareket edilemiyor. Halihazırda dava süreçlerinin uzun sürmesi, açılan hasar dosyalarının çok uzun süre muallakta kalmasına, bu durum da sigorta şirketinin ciddi miktarlarda rezerv ayırmasına sebep oluyor” dedi.
‘İŞVERENİN TEDBİR ALMASI TEŞVİK EDİLMELİ’
Bunlara ek olarak, işveren mali mesuliyet teminatının ileride tek başına bir ürün olarak verilebileceğini belirten Gücük, özellikle yüksek riskli iş kollarında, hasar deneyimi yaşamış, sigorta bilinci yüksek işletmelerin bu sigorta ürününe talep gösterdiklerini söyledi. Gücük, toplumda tazminat kültürünün yaygınlaşması, sigortalılık bilincinin yükselmesiyle ürüne olan ilginin artacağını öngördüklerini vurguladı. Sigorta şirketlerinin çalışan güvenliğini nasıl artırabileceğinden bahseden Gücük, “Güvenli bir çalışma ortamının sağlanması için gerekli tedbirlerin işveren tarafından sağlanmasının teşvik edilmesi ve düzenli denetimi sektör iş kazalarının azaltılması için gereklidir. İş kollarına göre yönetmeliklerde belirlenen standartların uygulanıp uygulanmadığının kontrolü de oldukça önemli bir etki yaratacaktır” diyerek sözlerini noktaladı.
AIG Sigorta Sorumluluk Sigortaları Müdürü İpek Kutluğ Özcan: Şirketler yüksek miktarda teknik zararla karşı karşıya kalabilir
“Bu zamana kadar bu teminatın primlerini belirlemede hiçbir aktüeryal bilgi ve dataya gerek duymayan, nasılsa hasar olmaz mantığı ile yaklaşan sigortacıların, artık yeni fiyatlandırma yöntemleri geliştirme zarureti doğmuştur.”
Ülkemizde sorumluluk sigortaları hakkında yeterince bilincin oluşmadığını ifade eden AIG Sigorta Sorumluluk Sigortaları Müdürü İpek Kutluğ Özcan, “Özellikle sorumluluk sigortası altındaki branşlar, gerek sınırlı sigorta bilinci, gerekse sorumluluk sigortasının hala bir masraf kalemi olarak kabul edilmesinin de etkisiyle yangın paket poliçeleriyle birlikte düşük limit, dar teminat kapsamı ile çok küçük primlerle tüketiciye ulaşmaktadır” diye konuştu. Özcan, işveren sorumluluk sigortasında da yaşanan iş kazalarının gerçek boyutunun yıllar boyunca toplumumuzda dava etme alışkanlığının bulunmamasının kadercilikle birleşmesi ile birlikte, sigorta sektörünce hissedilmediğini söyledi. Buna karşın, son yıllarda yaşanan iş kazalarındaki artışın teknolojinin de gelişmesi ile ulaşılabilir bilgi halini aldığını, iş kazası davalarının birbiri ardına geldiğini, daha önce çok düşük primle poliçelere eklenen manevi tazminat talepleri gibi önemli ek teminatların ise sigorta şirketlerini hiç beklemedikleri bir hasar yükü ile karşı karşıya bıraktığını belirten Özcan, şunları söyledi: “Bu beklenmedik hasar yükü, bu zamana kadar işveren sigorta primlerini belirlemede hiçbir aktüeryal bilgi ve dataya gerek duymayan, nasılsa hasar olmaz mantığı ile yaklaşan sigortacıların, artık yeni fiyatlandırma yöntemleri geliştirme zaruretini doğurmuştur. Düşük sigorta prim maliyetlerinin yerini yüksek tutarlar almaya başlamış, ancak hala doğru teknik prim hesabı gözlenememiştir.”
‘ÖNEMLİ OLAN DOĞRU LİMİT, DOĞRU TEMİNAT, DOĞRU FİYAT’
İşveren sorumluluk sigortasının doğru limit, doğru teminat, doğru genişletmeleri içinde barındıran bir şekilde doğru fiyatlandırılması gerektiğine işaret eden Özcan, “Aksi halde yakın gelecekte teknik zarar altında zorlanacak olan sigorta şirketleri, hasar maliyetleri ile başa çıkabilmek için limit, teminat kapsamı, riskli faaliyet kolları gibi diğer teknik parametrelerle oynamak durumunda kalacak, bu durumda da özellikle sigorta müşterileri mağdur duruma geçeceklerdir. Pazar payı ve yeni müşteri kazanmak için işveren sorumluluk sigortasını yangın ana branşındaki portföy beklentileri veya paket poliçeler içinde gerçekçi teknik primlerden uzak fiyatlandırmaya devam etmemiz durumunda, çok yakın bir gelecekte, söz konusu branşta sigorta şirketlerinin yüksek zararlar yazmak durumuyla karşılaşması şaşırtıcı olmayacaktır” dedi. Özcan, 10 yıl gibi çok uzun süreli zaman aşımı ve IBNR hesaplaması sonucunda oluşan ek mali yükle birlikte, birçok sigorta şirketinin işveren poliçelerini en doğru şekilde nasıl fiyatlandıracaklarının yolunu aramakta olduğunu da ekledi.
‘SİGORTALILARA VERİLECEK DANIŞMANLIK, RİSKİ AZALTIR’
Özcan, konuşmasını şöyle noktaladı: “Özellikle uluslararası sigorta şirketleri, iş güvenliği konusunda önemli bilgi birikimine ve iş güvenliği riskini en düşük seviyeye indirecek tecrübeye sahip. Sigorta şirketleri risk mühendisleri ve iş güvenliği uzmanları sayesinde sigortalılarına danışmanlık hizmetleri verebilmektedir. Bu sayede ticari risklerini azaltan sigorta şirketleri, müşterileri ile uzun vadeli kader birliğine dayanan ve karşılıklı güven ilişkisi oluşmasını sağlayacak ve zaman içinde müşteri sadakatini sağlamada önemli bir aşama kaydetmiş olacaktır.”
Türk Nippon Sigorta Teknik ve Hasar Grup Müdürü Murat Dinç: Sigorta şirketlerine denetleme ve poliçe iptal hakkı verilmeli
“Sigorta şirketlerine sigorta yapmadan önce ve sigorta süresince ilgili işyerini aktif olarak denetleme ve gerektiğinde poliçe iptali hakkı verilmesi gerekir. Sektöre, denetleme ve poliçe iptal hakkının tanınması ile işverenler üzerinde iş kazalarına engel olacak önlemleri alma zorunluluğu oluşturulacaktır.”
Türk Nippon Sigorta Teknik ve Hasar Grup Müdürü Murat Dinç, “İşveren mali sorumluluk tazminatlarının artmasıyla birlikte bu teminatın müstakil bir sigorta ürünü olarak satılması gerektiğini ifade etti. Dinç, “Genel olarak tüm şirketlerdeki uygulama işveren mali mesuliyet poliçe limitlerinin ortalama 150-250 bin lira bandında tutulmasıdır. Yaşanan son kazalar ve dava örnekleri limitlerin bu tutarların çok üzerinde olması gerektiği yönündedir. Çünkü vefattan 5-6 yıl sonra SGK rücu davası açabilmekte, faizlerle birlikte maddi manevi tazminatlar ve aylık gelirlerin toplamı çok yüklü meblağlar tutmaktadır” diye konuştu. Dinç, mali sorumluluk sigortasının, başlı başına hem işçinin hem işverenin hem de işçi yakınlarının iş kazası sonrası hayatlarını doğrudan etkileyen bir sigorta ürünü olması nedeni ile sadece genel şartlar içinde değil, kendine özgü kuralları ile birlikte düzenlenmesinin, mağdur ve işveren açısından da olumlu etkileri olacağını sözlerine ekledi.
İşveren mali sorumluluk sigortaları hakkında farkındalığın artmasının birçok alanda olduğu gibi taleplerin artmasına neden olacağını vurgulayan Dinç, farkındalıkta artışın olması halinde de sektörün artışa ilişkin denetlemelerle gerekli tedbirleri alacağını belirtti.
“Bununla birlikte yakın gelecekte işveren sorumluluk branşının artarak zarar yaratan bir branş haline gelmesinin mümkün olabileceğini gözlemlemekteyiz” diyen Dinç şöyle konuştu: “Fiyatlandırma araçlarının doğru kullanılması ve veriye bağlı doğru fiyatlandırma ilkesine sadık kalınması son derece önemli olacaktır. Bunun yanı sıra, işin reasüransının giderek önem kazandığını vurgulamalıyız. Poliçe limitlerinin, poliçenin münferit olarak satışının, sonuçlarının reasüransı ile de çok yakın ilişki içinde olduğunu söylemeliyiz.”
‘SİGORTA YAPTIRMADAN ÖNCE ÖNLEM ALINMALI’
İş kazalarının artışının, akıllara işverenlerin iş sağlığı ve güvenliği bakımından sorumluluklarının ne boyutta ve nasıl düzenlenmiş olduğu sorularını getirdiğini belirten Dinç, işverenlerin 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çerçevesinde yükümlülüklerini yerine getirmesinin önemli olduğunu ifade etti. Dinç, “Sigorta şirketlerinin, sigorta yapmadan önce iş yerinde alınması gereken önlemleri belirlemesi kaza meydana getirebilecek unsurları ortadan kaldırması açısından yararlı olacaktır. Bu sebeple, sigorta şirketlerinin sigorta yapmadan önce ve sigorta süresince iş yerini denetleme ve gerektiğinde poliçe iptali hakkı olmalıdır. Sektör, denetleme ve poliçe iptal hakkının tanınması ile, hem kamu kurumlarının üzerindeki iş yükünün azaltılmasında yardımcı olabilecek hem de işverenler üzerinde iş kazalarına engel olacak önlemleri alma zorunluluğunu oluşturacaktır” dedi.