Hem hayat dışında hem de oto sigortalarda kârlılıkta düşüş

Hem hayat dışında hem de oto sigortalarda kârlılıkta düşüş

Türkiye Sigorta Birliği 2021 yılı Aralık sonu teknik sonuçlarını açıkladı. Buna göre oto sigortalarında olduğu gibi hayat dışında da kârlılıkta düşüş görülüyor.

TSB’nin yayımladığı teknik kâr ve zararı gösteren tablolara göre, sigorta sektörü 2021’de hayat dışında 7 milyar 484 milyon lira teknik kâr elde etti. Bu rakam 2020’de 8 milyar lira idi. Hayat branşında ise 2021 yılında 2 milyar 697 milyon lira teknik kâr elde edildi. 2020 yılında hayatta 2 milyar 575 milyon teknik kâr elde edilmişti.

Hayat dışına dönecek olursak 2021 ile 2020 arasında branşlara göre kıyaslama yapıldığında bazı branşlardaki değişimler dikkati çekti. Genel zararlar, nakliyat, kefalet, finansal kayıplar, hukuksal koruma ve devlet destekli tarım sigortalarındaki teknik kârın artışa geçmesi sektör açısından önemli gelişmelerden biri oldu. Bununla beraber 2020’de 825 milyon liralık teknik kâra ulaşılan trafik sigortasında 2021 yılının aynı döneminde 2 milyar 592 milyon lira zarar edildi. Dalgalı döviz kurları, artan enflasyonun etkisi, yedek parça maliyetlerinde yüzde 70’e varan artışlar ile genel şartlarda düzenlemeler ve enflasyon oranında artırılan ancak enflasyon altında kalabilecek prim artışının zaten zararda olan bu branşı daha da etkileyeceğini ortaya koyuyor. Genelde kârlı bir branş olan kaskoda da teknik kârlılık 2 milyar 296 milyon liradan 1 milyar 381 milyon liraya geriledi. Kaskodaki bu gerileme aslında öngörülemeyen maliyetler, poliçe adetlerindeki azalış, otomobil ve hafif ticari pazarındaki daralmanın bir yansıması. Genel sorumluluk branşında ise 2020 yılında 464 milyon lira teknik zarar yazılırken 2021 yılında bu branşta 278 milyon lira teknik kâr elde edildi.

DÜŞÜK KÂRLILIK DEVAM EDEBİLİR

Sektörün teknik zarara sahip olduğu trafik sigortasında, yüksek enflasyon, kurdaki hareketlilik, önümüzdeki dönem için ekonomik görünümdeki küresel konjonktür kaynaklı belirsizlik ile iskonto oranlarının düşürülmesi, değer kaybı konusu ve eşdeğer parça yerine orijinal yedek parça kullanılmasına yönelik düzenlemeler kârlılığı düşüren faktörler olarak karşımıza çıkıyor. Sektör de kurlardaki anormal artış ile enflasyondaki yükseliş kaynaklı artan hasar maliyetlerinin uzun kuyruklu bir branş olan trafiğe negatif etkisinin devam edeceğini düşünüyor. Geçen yılın son günü yayımlanan Trafik Sigortası Tarife Esaslarında Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik kapsamında Şubat ayında %20’lik ve diğer aylar için de %1,5’lik olarak yılsonu enflasyon oranına yakın olarak yapılan prim artışının ise tamamen ithal girdili olan oto sigortalarında hasar artışını tamamen karşılaması mümkün gözükmüyor. Bu alanda sigorta şirketleri doğrudan tazmin sistemi ya da kişi temelli sigorta gibi operasyonel maliyetleri düşürüp müşteri memnuniyetini artıracak yöntemlere yönelebilir.

HAYATTA ÜRÜN ÇEŞİTLİLİĞİ KÂRLILIĞI ARTIRACAK

Günlük yaşamda başımıza gelecek sakatlık, vefat gibi birçok riski teminat altına alıp bu riskler gerçekleştiğinde maddi güvence sağlayan hayat sigortaları, yurt dışında oldukça talep gören bir ürünken ülkemizde çoğunlukla kredi bağlantılı olarak karşımıza çıkıyor. Hayattaki büyümeye etki eden faktörlere baktığımızda başı kredi bağlantılı hayat sigortaları çekerken birikimli hayat sigortaları gibi son dönemde payı artmaya başlayan kredi bağlantılı olmayan ürünler de büyümeye katkı sağlıyor. Kredi bağlantılı olmayan ürünlerin payının artması, hayat sigortaları kapsamındaki kârlılık rakamının tamamen faiz oranlarına bağlı olmaktan çıkmasına veya faiz oranlarına olan bağımlılığın zaman içerisinde azalmasına sebep olacak. Son dönemlerde pandeminin tetiklediği birikim ve tasarruf yapma eğilimi tıpkı BES’e olan talep gibi birikimli hayat sigortalarına (BHS) da talebi artırmış durumda. BHS, bireylerin hem birikimden hem de yaşam kaybı ve/veya sakatlık teminatı gibi teminatlardan faydalanmasını sağlıyor. Hayat sigortaları konusunda tüketici lehine yapılan değişiklikler, vergi avantajı gibi etkenler de BHS ve diğer kredi bağımsız hayat sigortası ürünlerine ilgiyi artırıyor. BHS ve diğer hayat sigortası ürünlerinde birikim priminin alındığı hayat sigortalarında kişiler kendisi, eşi ve çocukları için ödedikleri prim tutarının yarısını; sadece yaşam kaybı, kaza, hastalık, sakatlık, işsizlik ve yaşam teminatı içeren hayat sigortalarında ise ödedikleri primin tamamını ödeme yaptıkları aydaki ücretlerinin %15’ini ve brüt asgari ücretin yıllık tutarını geçmemek koşuluyla, gelir vergisi matrahından indirebiliyor.


AGESA HAYAT VE EMEKLİLİK GENEL MÜDÜRÜ FIRAT KURUCA:

Hayat sigortasında net kârımızı artırdık

Geçtiğimiz yılın başarılarını katladıkları bir yıl olduğunu söyleyen AgeSA Hayat ve Emeklilik Genel Müdürü Fırat Kuruca, hayat sigortalarında AgeSA’nın sektörün iki katı üzerinde artışa geçtiğini ve Uluslararası Finansal Raporlama Standartları’na (UFRS) göre net kârlarını da geçen yılın aynı dönemine göre %52 oranında artırdıklarını belirtti.

2021 yılının sadece değişim ve yenilik yılı değil aynı zamanda başarılarını katladıkları bir yıl olduğunu belirten AgeSA Hayat ve Emeklilik Genel Müdürü Fırat Kuruca, 2021 yılı performansları hakkında şu değerlendirmede bulundu: “Bireysel emeklilik alanında özel sektör fon büyüklüğündeki liderliğimizi sürdürdük, hayat sigortaları alanında ise sektör ortalamasının üzerinde büyüdük. BES fon büyüklüğümüz 2021 Aralık sonu itibarıyla %18,47 pazar payıyla 42 milyar lirayı aştı. Katılımcı sayımız ise 660 bine yaklaştı. Hayat sigortalarındaysa 2021 Aralık verilerine göre bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla sektördeki artış %21 civarındayken, AgeSA olarak artışımız, sektörün iki katının üzerinde, %52 oranında gerçekleşerek 2 milyar 20 milyon liraya yükseldi. Ayrıca 2021 yılı Aralık ayı kapanışında, Uluslararası Finansal Raporlama Standartları’na (UFRS) göre net kârımızı da geçen yılın aynı dönemine göre %52 oranında artırarak 541 milyon lira seviyesine ulaştırdık.”

‘DÜZENLEMELER SEKTÖRÜN BÜYÜMESİNİ DESTEKLEDİ’

2021 yılında sektörün BES alanında süregelen büyüme trendini sürdürdüğünü, devlet nezdinde gerçekleşen düzenlemelerle birlikte hem sisteme olan güvenin hem de katılımcı sayısının arttığını dile getiren AgeSA Hayat ve Emeklilik Genel Müdürü Fırat Kuruca, “BES devlet katkısının %25’ten %30’a çıkartılması ve 18 yaş altının BES’e dâhil edilmesi gibi yeni düzenlemeler hem sektörün hem de AgeSA’nın büyümesini destekleyen gelişmeler oldu. 2021 Aralık ayı itibarıyla BES fon büyüklüğü 228 milyar lirayı aştı. Bireysel Emeklilik Sistemi’ndeki toplam katılımcı sayısı ise 7 milyonu aştı. AgeSA olarak değerlendirdiğimizde 42 milyarı aşan fon büyüklüğü ile özel sektörde lider konumumuzu sürdürüyoruz” dedi. AgeSA olarak öncelikli hedeflerinin BES alanındaki özel sektörde fon büyüklüğü liderliğini ve hayat sigortacılığı alanındaki yükselen ivmeyi sürdürmek olduğunu aktaran Kuruca, “18 yaş altını kapsayan BES ve artan devlet katkısı gibi uygulamaların da getirdiği rüzgârla, BES’te yeni müşteri kazanımına da odaklanacağız. Fon çeşitliliğini artırarak müşterilerimizin yatırım opsiyonlarını genişletmeye devam edeceğiz. Bu çerçevede geçtiğimiz günlerde sunduğumuz Sürdürülebilirlik Hisse Senedi Emeklilik Yatırım Fonu’na da değinmek isterim. Hem sürdürülebilirlik hem de fon yönetimi stratejilerimizde önemli yer tutan bu fon ile ağırlıklı olarak sürdürülebilirlik endeksi kapsamındaki çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim konularında performansları yüksek şirketlere yatırım yaparak orta ve uzun vadede büyüme ve yüksek reel getiri performansı hedefliyoruz” açıklamasında bulundu.


DOĞA SİGORTA GENEL MÜDÜR YARDIMCISI MEHMET TÜMER:

Tüm branşların kârlılığında azalma olacağını düşünüyoruz

Pandemi ve artan maliyetlere rağmen sektörün 2021 yılını kârlı kapattığını ancak geçen yıl tanzim edilen poliçelerin hasarlarının bu yıl da gelmeye devam edecek olmasından dolayı 2022’de de sektörü zor bir yılın beklediğini aktaran Doğa Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Tümer, artan hasar maliyetlerinin tüm branşların kârlılığında azalma yaratacağını dile getirdi.

Devam etmekte olan pandemi şartlarına ve çok yükselen maliyetlere rağmen sektörün 2021 yılını kârlı kapattığını, bu kârlarda da mali gelirlerin önemli bir etkisi olduğunu belirten Doğa Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Tümer, “Özellikle artan döviz kurları, enflasyon gibi nedenlerle sigorta bedellerinde yüksek artışlar olması sebebiyle prim üretimlerinde önemli bir büyüme sağlandı ve sektör yılı hayat dışında yaklaşık %29 büyüme ile kapattı. Aynı sebeplerle hasar maliyetlerinde de çok ciddi artışlar olması ve 2021 yılında tanzim edilen poliçelerin hasarlarının 2022 yılında da gelmeye devam edeceği düşünüldüğünde 2022’de sektörü yine zor bir yılın beklediğini söyleyebiliriz” dedi. Tümer, gelecek dönemlerde kârlılığı artabilecek branşlar hakkında, “Prim büyümesinden daha fazla artan hasar maliyetleri sebebiyle önümüzdeki dönemlerde tüm branşların kârlılığında azalma olacağını düşünüyoruz. Oto branşlarına göre nispeten daha kârlı olan oto-dışı branşlarda da sektörün daha önceki yıllara göre bozulan bir hasar/prim oranı olduğunu görüyoruz” yorumunda bulundu.

‘GERÇEK ZARAR 4 MİLYAR LİRA CİVARINDA’

“Zaten zararlı bir branş olan trafik sigortasında maliyet artışlarının prim artışının üzerinde olması sebebiyle sonuçlar daha da kötüye gidiyor” diyen Tümer, teknik zararın yaklaşık 500 milyon lira olduğunu ancak bu rakamdan teknik olmayan bölümlerden aktarılan yatırım Gelirleri düşüldüğünde gerçek zararın 4 milyar lira civarında olduğunu ifade etti. Tümer, “Bu zararın sektör olarak sürdürülebilmesi elbette mümkün değil, çünkü toplam sigorta portföyünün yaklaşık üçte biri trafik sigortaları primlerinden oluştuğundan sektöre etkisi oldukça büyük. Aynı zamanda uzun kuyruklu bir branş olması sebebiyle sektörü önümüzdeki yıllarda da olumsuz etkilemeye devam edecek” diye konuştu.

‘AMACIMIZ OTO-DIŞINDA PORTFÖY PAYINI ARTIRMAK’

Doğa Sigorta’nın 2021 yılını tüm hedeflerine ulaşarak kapattığını aktaran Tümer sözlerini şöyle noktaladı: “Şirket olarak son yıllarda önemli amaçlarımızdan biri portföyümüzde oto branşlarının payını azaltarak, oto-dışı branşlarda daha yüksek büyüme sağlayıp, payını artırmak. Bu hedefe her yıl ulaşıyor olmak bizim için mutluluk verici. 2021’de trafik portföy payımızı %50’nin altına çektik ve önümüzdeki yıllarda da oto-portföy payını azaltarak trafik/kasko toplamını %50’nin altına getirmeyi hedefliyoruz.”


GENERALİ SİGORTA TEKNİK VE REASÜRANS GENEL MÜDÜR YARDIMCISI SUAT ORUÇ:

Kârlılığı konuşmak için primler teknik açıdan doğru sigortalılar açısından ulaşılabilir olmalı

Sektörün teknik kârlılığını değerlendirirken sadece 2021 yılına değil önceki yıllara da bakmak gerektiğini belirten Generali Sigorta Teknik Ve Reasürans Genel Müdür Yardımcısı Suat Oruç, önümüzdeki dönemde kârlılığının artacağını düşündüğü branşlar hakkında “Önümüzdeki dönemde kârlılığı konuşabilmemiz için öncelikle primlerin hem teknik açıdan doğru hem de sigortalılar açısından ulaşılabilir olması gerekiyor” yorumunda bulundu.

Sektörün teknik kârlılık açısından 2021 yılını değerlendiren Generali Sigorta Teknik ve Reasürans Genel Müdür Yardımcısı Suat Oruç, “Hayat dışı sigorta sektörünün 2021 yılı sonu teknik kârlılık ya da daha net söylem ile hasar/prim oranlarını değerlendirirken, sadece 2021’e değil önceki yıllara göre gelişimine bakmak ve sebeplerini analiz etmek daha doğru olacaktır. Çünkü 2020 Mart ayında başlayıp halen etkileri devam eden bir pandemi süreci ile karşı karşıyayız. Buna ek olarak hem ülkemizde hem de ekonomik olarak ‘gelişmiş’ olarak tanımlanmış ülkeler de dâhil olmak üzere, tüm dünyada artan bir enflasyon etkisini tecrübe ediyoruz” dedi.

‘YEDEK PARÇA ORTALAMA MALİYETLERİ %70 ARTTI’

Hem sektörün toplam hem de üretimin yaklaşık %55’ine denk gelen kasko, trafik ve hastalık-sağlık branşlarının çeyrekler ve yıllar itibarıyla hasar/prim (HP) gelişimini değerlendiren Oruç, “2021 yılında sağlık branşında pandemi öncesi döneme göre bir normalleşme görülürken kasko ve trafikte ise olağan dışı bir artış yaşanmıştır. Bu artışın temel sebebi (her ne kadar yaz aylarında yaşanan frekans artışının da etkisi olsa) özellikle 2021 son çeyrekte ülkemizde yaşanan döviz kurları seviyesindeki anormal artış ve dolayısıyla da enflasyondaki yükseliştir. Bu artışlar hasar maliyetlerinde doğrudan ve çok hızlı şekilde artışa sebep olmuştur. Otomotiv yedek parça ortalama maliyetleri 2021 yılının ilk dokuz ayında %9 artarken, son çeyrekteki döviz kuru ve enflasyon artışları sebebiyle bu oran yıl sonunda %70’leri bulmuştur. Tüm bu gelişmeler sonucu da hayat dışı market toplam portföy HP oranı 2013’ten bu yana en kötü oran olan %90’a ulaşmıştır. Bu negatif gelişimde en büyük paya sahip olan kasko ve trafik (2015 hariç olmak üzere) branşlarında da durum aynı şekildedir” ifadelerini kullandı. Trafik sigortasında şirketlerin hasar maliyetinin her geçen gün büyüdüğünü, buna neden olanın ise bir yandan kurdaki yükseliş kaynaklı yedek parça maliyetleri diğer yandan asgari ücret artışı sonucu işçilik maliyeti ve orijinal parça kullanma zorunluluğu kaynaklı maliyet artışları olduğunu belirten Oruç, “Ek olarak, genel şartta yer alan değer kaybı, destekten yoksun kalma ve maluliyet hesaplamalarındaki formül değişikliği de şirketlerin tazminat ödemelerini katlıyor. Buna karşın prim için tavan fiyat artışı sınırlı” dedi.

‘DAR TEMİNATLI ÜRÜNLER ÖN PLANDA OLACAK’

Oruç, önümüzdeki dönemde kârlılığının artacağını düşündüğü branşlar hakkında şu yorumda bulundu: “Önümüzdeki dönemde kârlılığı konuşabilmemiz için öncelikle primlerin hem teknik açıdan doğru hem de sigortalılar açısından ulaşılabilir olması gerekiyor. Tüketici açısından fiyatlamaya en hassas ürün olarak nitelendirebileceğimiz kasko ürünü ile ilgili bazı rakamlara dikkat çekmek istiyorum. 2022 yılı Ocak ayında (TSB Ocak 2022 dataları) 2021 Ocak ayına göre kasko poliçe adet artışı sadece %1,7’dir. Oysa bu oran önceki yıllarda yine Ocak-Ocak karşılaştırması ile 2021 ve 2020’de %9’dur. 2021-2020 yıllık karşılaştırmada ise %15 poliçe adet artışı gerçekleşmiştir. Elbette Ocak 2022’de gördüğümüz bu oranın düşüklüğünde Otomotiv Distrübütörleri Derneği’nin aylık raporlarında net olarak gördüğümüz otomobil ve hafif ticari pazarındaki daralmanın etkisini dikkat almak gerekir. Ancak mevcut yaşanan finansal süreçler sebebiyle tüketicinin poliçesini iptal etme ve/veya yenilememe trendi artarak devam etmektedir. Bu sebeple sigortalının bütçesine ve ihtiyaçlarına uygun dar teminatlı ürünler bu konuda markette ön plana çıkacaktır.

‘EKSİK SİGORTAYA KARŞI REVİZEYE GİDİLMELİ’

2021 yılının son çeyreğinde başlayan ve halen devam eden yüksek döviz kurları ve enflasyon sebebiyle sigortalıların özellikle oto dışı tüm branşlarda mevcut poliçelerinin sigorta bedellerinde revizeye gitmeleri ve yenilemelerde gerçek bedellere uygun şekilde bedel artışı yapması gerekmektedir. Aksi takdirde bir hasar anında “eksik sigorta” ile karşı karşıya kalacaklardır. Bu konu aynı zamanda sigorta şirketlerinin oto dışı branşlardaki kârlılığı açısından da kritik öneme sahiptir. Malum sektördeki fiyatlama trendlerine baktığımızda zorunlu deprem teminatı haricinde prim nerdeyse yok denecek seviyededir. Bu durumda sigorta şirketi için riske karşılık doğru primi sağlayan tek parametre doğru sigorta bedeli ile poliçe tanzim ederek sigortalılara karşı yükümlülüklerini getirmektir.”

‘BAŞARILI BİR YILI GERİDE BIRAKTIK’

Oruç, pandeminin devam eden etkilerinin yanı sıra yıl boyunca yaşanan doğal afetler ile kasko ve trafik sigortasında hasar maliyetlerinin olağanüstü artışı kapsamında “Yaşanan tüm gelişmeler ekseninde baktığımızda, 2021 yılı Generali Sigorta adına hedeflerimize ulaştığımız, yeni ürünler lanse ettiğimiz ve mevcut ürünlerimizi geliştirdiğimiz bir yıl oldu. Kısaca ifade etmek gerekirse başarılı bir yılı geride bıraktık” diye konuştu.