“Güvence Hesabı’nın kapsamı genişletilmeli”

Daha önce ‘Garanti Fonu’ olarak adlandırılan Güvence Hesabı hakkında değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Samim Ünan, Güvence Hesabı’nın özellikle zorunlu sigortaların sağlaması gereken korumanın devre dışı kaldığı hallerde bir tür emniyet supabı olarak tasarlandığını söyledi. Zarar görenler, mevcut mekanizmalara başvurarak zararlarını kapatamamışlarsa, Güvence Hesabı’nın son çare olarak devreye gireceğini aktaran Ünan, “İlk zamanlarda vatandaşlarımızın varlığından haberdar olmadıkları ve bu sebeple de başvurmadıkları Güvence Hesabı, zamanla daha yakından tanınmış ve son zamanlarda giderek artan bir biçimde zarar görenlerin talepleriyle karşılaşmıştır” dedi ve Güvence Hesabı’nın ödeme yapacağı hallerin genişletildiğini söyledi.

GÜVENCE HESABINDAN FAYDALANABİLMENİN ŞARTLARI
2012 yılında Güvence Hesabı’nda önemli değişikliklere gidildiğini belirten Ünan, bu değişiklik çerçevesinde bazı zorunlu sorumluluk sigortalarına ve zorunlu sigortalara ilişkin olarak Güvence Hesabı’na başvurulabildiğini söyledi. Güvence Hesabı’ndan istemde bulunmak için, yasada sayılan bazı koşulların gerçekleşmiş olmasının da zorunlu olduğunu aktaran Ünan, zarar görenin Güvence Hesabı’ndan ödeme alması için aşağıdaki sigortalardan birinin kapsamında sayılabilecek bir zarara uğramış olması gerektiğini söyledi. Hesabın karşıladığı sigortalar şöyle:
*  Sigortacılık Kanunu m.13 uyarınca zorunlu kılınan sorumluluk sigortaları (Bakanlar Kurulu kararıyla öngörülen Zorunlu Maden Çalışanları Ferdi Kaza Sigortası)
* Karayolları Trafik Kanunu uyarınca zorunlu kılınan sorumluluk sigortaları (Zorunlu Trafik Sorumluluğu Sigortası)
* Karayolu Taşıma Kanunu uyarınca zorunlu kılınan sorumluluk sigortaları (Zorunlu Taşımacılık Sorumluluk Sigortası)
* Mülga Sigorta Murakabe Kanunu çerçevesinde ihdas edilen zorunlu sigortalar (Bakanlar Kurulu kararıyla öngörülen Zorunlu Tüpgaz Sorumluluk Sigortası; Tehlikeli Maddeler ve Tehlikeli Atık Zorunlu Sorumluluk Sigortası)
Güvence Hesabı’nın, zorunlu sigortaların ödeme yapmaması veya bu sigortaların hiç yaptırılmamış olması gibi sebeplerle zararı gidermek hususunda çare oluşturmamaları olasılığı için öngörüldüğünü de belirten Ünan, hesaptan istemde bulunmak için gerçekleşmesi gereken durumları ise şöyle sıraladı:
a) Sigortalının tespit edilememesi
Bu kapsama, mesela bir yayaya çarptıktan sonra olay yerinden kimliği ve aracının plakası saptanmaksızın uzaklaşmış ve daha sonra da ortaya çıkmamış yahut kim olduğu belirlenememiş kişilerin yol açtığı ölüm, sakat kalma, yaralanma gibi bedensel zararların dahil olduğunu söyleyen Ünan, “Sigortalının belirlenemediği hallerde, araca gelen hasarlar gibi maddi zararlar için Güvence Hesabı’ndan istemde bulunulamayacaktır” dedi.
b) İlgilinin geçerli teminat tutarları üzerinden zorunlu sigortayı yaptırmamış bulunması
“Güvence Hesabı’ndan yalnızca bedensel zararlar için tazminat istenebilecektir” diye konuşan Ünan, zorunlu sigortanın yaptırılmamış olması durumunda, maddi zararlar için Güvence Hesabı’nın ödeme yapma yükümlülüğünün olmadığını belirtti.
c) Sigorta şirketinin malî bünye zayıflığı nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde ödemekle yükümlü olduğu maddî ve bedensel zararlar
Sigorta şirketinin bütün ruhsatlarının iptal edilmiş olmasının, o şirket için ‘idam fermanı’ niteliğini taşıdığını söyleyen Ünan, şirketin üretim yapamadığı için prim geliri sağlayamayacağını, buna karşılık borçlarını ödeme yükümlülüğü süreceğini hatırlattı. Ünan, şunları aktardı: “Deneyimler, bu durumdaki bir sigorta şirketinin su üzerinde batmadan durabilmesinin mümkün olmadığını göstermiştir. Çünkü kısa bir süre sonra borç yükü altından kalkılamayacak bir boyuta erişecektir” diye belirtti. İflas etmiş bir şirketin ödeme yükümlülüklerinin altından tam olarak kalkamayacağını anlatan Ünan, şunları aktardı: “İflas prosedürü sonunda- aradan uzun seneler geçtikten sonra- zarar görenlere bir miktar ödeme yapılması söz konusu olabilirse de, bu ödemenin tatmin edici tutarda ve zamanında gerçekleşmeyeceği açıktır. Tüm ruhsatların iptali veya iflas söz konusu olduğunda, yalnızca bedensel zararlar değil, maddi zararlar da Güvence Hesabı tarafından karşılanabilecektir. Bu çerçevede, Güvence Hesabı, batan sigorta şirketlerinin yaratacağı olumsuz sonuçları ortadan kaldıracak, bunun için gerekli olan kaynağı sağlayacaktır. Burada sigorta sektörünün deyim yerinde ise ‘kendi cenazesini kaldırması’ esasına dayalı bir çözüm benimsenmiştir. Batan sigortacının arkada bıraktığı borç yükü, daha önce biriktirilmiş olan tutarlardan karşılanacaktır. Böylece ‘sigortazedeler ordusu’ gereken ödemeler yapılarak ‘terhis edilmiş’ olacaktır.”
Sistemin, yalnızca havuzda yeterli ölçüde birikme sağlanmış olmadığı takdirde aksayabileceğini belirten Ünan, havuzdaki birikimlerin ise, esas olarak zorunlu sigortalara ait primlerden oluşacağını, mali yükün büyük kısmının sigorta ettirenlerin üzerinde olacağını ifade etti.
“Kuşkusuz, batan sigorta şirketlerinin su yüzeyinden dibe doğru hareketlenmeleri öncesinde sürekli su yüzeyinde kalmalarını sağlamak ve buna dönük mekanizmaları işletmek lazımdır” diyen Ünan, bunun başarılamadığı haller için başka çözümlerin elde hazır bulundurulması gerektiğini vurguladı.
d) Çalınmış veya gasp edilmiş bir aracın karıştığı kazada, Karayolları Trafik Kanunu uyarınca işletenin sorumlu tutulmadığı hallerde, kişiye gelen bedensel zararlar
Yalnızca bedensel zararlarla sınırlı olmak kaydıyla, çalınmış veya zorla ele geçirilmiş motorlu araçların karıştıkları kazalarda Güvence Hesabı’nın ödeme yapabileceğini söyleyen Ünan, konuyla ilgili şu örneği paylaştı: “Eğer işleten aracın çalınmasında kusurluysa -mesela aracı çalışır durumda ve anahtar üzerinde olarak, söz gelişi yakındaki bir büfeden sigara almak için terk etmiş ve araçtan uzaklaşmışsa- o takdirde zaten işleten ve onun zorunlu trafik sigortacısı ve varsa limitleri aşan zararlar için isteğe bağlı trafik sorumluluğu zararı karşılayacak ve Güvence Hesabı’nın devreye girmesine gereksinim kalmamış olacaktır.”
e) Yeşil Kart Sigortası uygulamaları için faaliyet gösteren Türkiye Motorlu Taşıt Bürosu tarafından yapılacak ödemeler için
“Kanunun yeşil kart sigortası uyarınca ödenmesi gereken tutarlar için neden Güvence Hesabı’ndan ödeme yapılmasını öngördüğü açıklanmaya muhtaç bir çözümdür” diyen Ünan, sözlerine şöyle devam etti: “Bu olasılıkta ödeme yapması lazım gelen bir sigorta mevcuttur. Bu sigorta yerine Güvence Hesabı’ndan ödeme yapıldıktan sonra, Hesap asıl sorumlu olması gereken sigortaya rücu edecektir. Konu Güvence Hesabı Yönetmeliği’nde düzenlenmiştir. Anlaşıldığına göre, burada Hesap Motorlu Taşıt Bürosu’na bir tür kredi kullandırmaktadır.” Eşyaya gelecek zararların karşılanabileceğini söyleyen Ünan, sözlerine şöyle devam etti: “Maddi zararlar Güvence Hesabı tarafından ancak istisnaen, yani sigorta şirketinin bütün branşlarda ruhsatının iptal edilmesi veya iflas etmesi halinde ve bir de yeşil kart sigortasında karşılanmaktadır. Bununla birlikte, Bakanlar Kurulu, eğer gerekli görürse, eşyaya gelecek zararların da kısmen veya tamamen Hesaptan karşılanmasına karar verme yetkisiyle donatılmıştır.”

MADDİ ZARARLAR HER DURUMDA KARŞILANMALI
Güvence Hesabı’nı değerlendiren Ünan, Hesabın maddi zararları her durumda karşılaması gerektiğini vurguladı. Ünan, plakası saptanamayan veya sigortası bulunmayan bir aracın çarpması sonucu yalnızca maddi zarara uğramış bir kişi bu zararını elde edemezken, Güvence Hesabı’nın ruhsatları iptal edilmiş veya iflas etmiş bir sigorta şirketinin karşılaması gereken maddi zararlardan sorumlu tutulması adalete aykırı olduğunu belirtti. Güvence Hesabı’na, somut halde sigorta tarafından karşılanmayan bütün zararlar için başvurulabileceğini hatırlatan ve “Bununla birlikte, Hesap, saf malvarlığı zararları için ödeme yapmak zorunda olmayacaktır. Karayolları Trafik Kanunu’nun işletene yüklediği sorumluluk, yasanın açık söylemi uyarınca  yalnızca eşya zararları ve can zararları ile sınırlı bulunmaktadır” diyen Ünan sözlerine şöyle devam etti: “Bir eşya zararı veya can zararı söz konusu olmaksızın, bir kişinin bir motorlu aracın işletilmesi sebebiyle zarar gördüğü durumlarda işletenin bu saf malvarlığı zararından genel hükümler çerçevesinde sorumlu tutulmasının mümkün olup olmadığı tartışmalıdır. Ancak genel hükümlere göre sorumluluk zaten zorunlu sigortaya tabi değildir. Bu sebeple Güvence Hesabı devreye girmeyecektir.”

‘ÖNCELİK ZARAR GÖRENE VERİLMELİ’
Güvence Hesabı’na kimlerin başvurabileceğini değerlendiren Ünan, şunları aktardı: “Yasa, Güvence Hesabı’na kimlerin başvurabileceği hususunda düzenleme getirmemiştir. Buna karşılık Güvence Hesabı Yönetmeliği hak sahiplerine ödeme yapılacağını hükme bağlamaktadır. Hak sahipleri söz konusu yönetmelikte ‘maddi ve bedensel zarara uğrayan kişiler’ biçiminde tanımlanmıştır. Ancak, hukuken bunlara halef olan kişilerin ve özellikle sigorta şirketlerinin de Güvence Hesabı’na başvurabileceklerinde duraksama yaşanmamalıdır. Nitekim Güvence Hesabı Yönetmeliği de isabetle zarar görenlere halef olan sigorta şirketlerinin hesaba başvuruda bulunabileceklerini açıkça vurgulamaktadır.
Güvence Hesabı’nın elinde yeterli kaynak olmadığı takdirde, ödemelerde daima zarar görenlere öncelik verilmeli ve sigorta şirketlerinin istemleri arka plana bırakılmalıdır. Güvence Hesabı’nın varlık sebebi bunu gerektirir. Diğer bir anlatışla bir sigorta şirketine, münferit zarar görenler alacaklarını tamamen almadan, Hesaptan ödeme yapılmamalıdır. Aksi halde, zarar görenleri korumak amacıyla oluşturulan mekanizma, sigortacıları koruyucu bir nitelik kazanır. Bunun uygun görülemeyeceği açıktır.”

SİGORTALI FİNANSE EDİYOR, SİGORTACI YÖNETİYOR
Güvence Hesabı’nın kaynaklarını açıklayan Ünan, “Hesabın gelirleri, yukarıda da belirttiğimiz üzere, kendileri ile ilgili olarak Hesaba başvurulması mümkün bulunan zorunlu sigortalar için tahsil edilen toplam primlerin yüzde biri oranında sigorta şirketlerince ödenecek katılma payları ve sigorta ettirenlerden net primlerin yüzde ikisi oranında (ayrıca) tahsil edilecek katılma paylarından oluşur. Buna bir de Hesabın rücu yoluyla elde edeceği gelirleri ve yatırım gelirlerini eklemek lazımdır” dedi ve şunları söyledi: “Sigorta şirketleri, kendileri tarafından ödenmesi gereken bir takvim yılına ilişkin katılma paylarını takip eden yılın şubat ayı sonuna kadar; sigorta ettirenlerden tahsil edilen katılma paylarını ise tahsil edildikleri ayı takip eden ayın sonuna kadar Hesaba yatırmak zorundadırlar.”
Sistemin sigortalılar tarafından finanse edildiğini ancak, sigortacılar tarafından yönetildiğini söyleyen Ünan, sözlerini şöyle noktaladı: “Bu sistem içinde Hesabın esas olarak sigorta ettirenler tarafından finanse edilmekte olduğunu belirtmemiz gerekir. Şu halde, hesap aslında büyük ölçüde sigorta ettirenlerin paralarını yönetmektedir. Ancak yasa Güvence Hesabı’nı sigorta şirketlerinin meslek örgütüne (Türkiye Sigorta Birliği’ne) zimmetlemiş görünmektedir. Yönetmelik m. 4 (1) uyarınca ‘Bu Yönetmelikte belirtilen görevleri yerine getirmek üzere Birlik bünyesinde tüzel kişiliğe haiz Hesap kurulmuştur’ denirken,  yönetmelik m.4(2)’ye göre Hesabın Yönetim Komitesi tarafından yönetileceğini öngörmektedir. Bu Komite’nin altı üyesinden beşi sigortacıdır.”

Yorum yazın